Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Geleceğe Yatırım – Attila Köksal

TSPKAB Başkanı Attila KÖKSAL“Geleceğe Yatırım” adını verdiği kitabında, geleceğin yatırımcıları olan çocuklara ve gençlere tasarruf ve yatırım tavsiyelerinde bulunuyor. Attila KÖKSAL ile kitabı üzerine yaptığımız söyleşiyi bu sayımızda sizlerle paylaşıyoruz.
2001 krizinden sonra ise Türkiye yeni bir büyüme dönemine girdi. Bu noktada yeni jenerasyonun doğru yatırım alışkanlığı edinmesini sağlamak hepimiz için önemli bir sorumluluk. Bu düşünceleri paylaştığımız değerli meslektaşım Hakan OSMANOĞLU ile bir araya gelerek bu kitabı yazmaya karar verdik.
Sayın KÖKSAL, tasarrufların artırılmasına ilişkin ekonomi yönetimi, yapılan bilinçlendirme çalışmaları bir süredir Türkiye’nin gündeminde olan konular. Siz “Geleceğe Yatırım” adını verdiğiniz kitabınızla çocuklara ve gençlere tasarruf ve yatırım tavsiyeleri veriyorsunuz. Bu kitabı yazma fikri nasıl oluştu?
Uzun yıllar boyunca Türkiye’de hem yatırım hem de tasarruf konusunda çok ciddi yanlışlar yapıldığını gözlemledik. Bugün 35-75 yaş arasında ve tasarruf sahibi olan bireyler çalışma hayatlarına dünyada eşi benzeri görülmemiş bir enflasyon ortamında başladılar. Yaklaşık yirmi yıl süren ve yıllık enflasyon oranlarının yüksek çift haneli düzeylerde gezindiği böyle bir dönem başka hiçbir ülkede yaşanmadı. Bu enflasyon dönemi halkımızın yatırım alışkanlıklarını da yanlış şekillendirdi. “Enflasyon kuşağı” olarak adlandırdığım bu dönemdeki kuşak doğal olarak yatırımlarını kısa vadeye odakladılar, kendilerince riskli gördükleri yatırım araçlarından kaçındılar. Daha fazla

EbidDamania – Zahit Çetin

PwC Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Direktörü – Zahit ÇETİN
Şirket satın alırken ve satarken yaşanan bir bağımlılık EBITDAmania*
EBITDA, 1980’lerin sonunda dış finansman ile yapılan satın almaların (1980’lerde başlayan leverage buy-out mania) artmsından sonra ortaya çıkmış bir kavramdır ve finansal analizde sıkça kullanılan bir araç olmaya başlamıştır.
Söz meclisten dışarı, şirket satın almak ve satmak isteyenlerin kapıldığı bir bağımlılık: EBITDAmania, Türkçesi FAVÖKmania. Ne zaman bir şirket satılsa, EBITDA (Earnings Before Interest, Taxes, Depreciation and Amortization- FAVÖK: Faiz Amortisman ve Vergi Öncesi Kar) çarpanı kaç oldu (belli çok özel sektörler hariç, bankalar gibi), veya sektör ortalamaların üzerinde mi altında mı diye merak edilir. Geçen 18 ay içinde şirket satın almalarında bir azalma oldu ama EBITDAmania her zaman yaşamaya devam etti. Özellikle orta ve küçük ölçeklikteki firmalarımızın potansiyel alıcıların (finansal yatırımcının ve de kurumsal alıcıların) ilgisini çekmeye artarak devam edeceğini düşünüyoruz. Daha fazla

Rekabet Hukuku ve Etik- Dr. M. Fevzi Toksoy

Etkili bir rekabet uyum programına sahip olan şirketler ağır cezalar almaktan kurtulmaktadır. Ben aynı zamanda rekabet otoritelerinin günümüzde kartel vakalarında cezai sorumluluğun yöneticiler ve hissedarlar arasındaki dağılımda daha bilinçli davranmakta olduklarını düşünmekteyim. Kurumsal uyum kurallarının diğer öğeleri elbette ki rekabet hukukundan daha az önemli değildir, ancak rekabet kurallarının ihlal edilmesi durumunda ortaya çıkan sonuçlar göz önünde bulundurulduğunda rekabet uyumunun diğerlerine nazaran biraz daha fazla önem arz ettiğini inkar edemeyiz. Şirketleri rekabet hukuku kurallarını ihlal etmekten alıkoymak amacıyla ortaya konan yaptırımlar her geçen gün daha da ağırlaştırılıyor. Daha fazla

Türk Ticaret Kanunu ve Şirket Birleşme Devralmaları Açısından Azınlık Hakları – Duygu Turgut

Türkiye’de orta ölçekli ancak büyüme potansiyeli yüksek birçok şirketin aile şirketi olarak kurulup yönetildiğini görüyoruz. Zamanla belli büyüme noktasına ulaşmış bu şirketler, Türk pazarına ilgi duyan finansal ve stratejik yatırımcılar açısından da önemli bir fırsat oluşturmaktalar. Diğer yandan söze konu aile şirketlerinin kurucuları tarafından sıfırdan kurularak belli bir noktaya getirildikleri ve bu sebeple de büyük bir hassasiyet ile ve adeta bir çocuk gibi büyütülerek yönetildikleri de ayrı bir gerçek. Dolayısıyla gün gelip büyüyen şirkete ortak alınması söz konusu olduğunda ise o ana kadar üzerinde büyük emek bulunan bu şirketlerde kontrol ve gücü paylaşmak kurucu hissedarlar açısından oldukça zor bir dönemeç. Özellikle yabancı yatırımcıların azınlık hissedar olarak hedef şirkete giriş yaptıkları birleşme ve devralma işlemlerinde, azınlığa verilen haklar hedef şirket hisselerinin çoğunluğuna sahip aile bireyleri ile olan ilişkileri üzerinde belirleyici rol oynamakta ve ayrıca Türk Ticaret Kanunu’nun azınlığa tanımakta olduğu bu hakların doğru olarak anlaşılması sözleşme müzakerelerine doğrudan etki ederek işlem kapanışını hızlandırmaktadır. Daha fazla

Grinin Tonları – Etik ve İtibar Yönetimi Derneği Genel Sekreteri Tayfun ZAMAN

Ahlaka, hukuka, vicdana uygun da olsa aldığımız her karar, attığımız her adım bizi bir çıkar çatışmasına götürür; onun için de kimi soruların etik ile aradığımız cevapları, siyah veya beyazla değil ancak gri ile ifade edilebilir.” demiştik. Gelin bu ay ki fikir egzersizimizi grinin tonlarından en koyu olanı ile yapalım: Yolsuzluk. Aslına bakarsanız yolsuzluğun rengi siyah. Hem de kuzguni siyah. Yolsuzluğa gri rengini vermek gayretinde olanlarsa bizleriz. Bu “normalleştirme” çabası ise yolsuzlukla mücadeleye indirdiğimiz en büyük darbe. Daha fazla

Muhasebe Yenir mi İçilir mi? Ne işe Yarar? Şirketlerin Üvey Evladı Muhasebe – İlkay ERSOY

Muhasebe zorunluluklardan ve bir otoritenin size dayatmasından dolayı ortaya çıkmış değildir.
Muhasebe bizzat işi yapanların kendi faydaları için yarattığı bir bilim olmuştur. Dolayısıyla muhasebe devlet için değil, öncelikle sizin içindir.
İlkay ERSOY
TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı

Türk şirketleri ile ilgili kanıtlamamın imkânsız olduğu bir iddiam var; Bir gün gelir Maliye Bakanlığı kendini lağvettiğini ve sonsuza dek her tür vergi oranlarını sıfırladıklarını açıklasa Türk şirketlerinin hemen hepsi Muhasebe departmanlarını kapatırdı.
“Muhasebe ne işe yarar?” sorusunu muhasebe departmanlarının yöneticileri ve daha üstlerine sorsak kaçı doğru cevap verebilir acaba? Çoğunlukla bu departmanların ürettiği ürünün “Beyanname” olduğu düşünülür. “Muhasebeci” zihniyetinin doğal uzantısı olan bu yaklaşım hemen tüm şirketin içinde ur gibi yerleşmiş bir yaradır aslında. Birçok şirket hissedarı vergi mevzuatına sonuna kadar uysa dahi ikinci bir muhasebe dünyası takip eder, bir “Ece Ajandası” çekmecenin dibinde hep durur. Bunun temel sebebi, vergi mevzuatına aykırı uygulamalar yapması ve bunların kaydını ikinci bir muhasebede tutması değildir. Çoğunlukla kendisi ve “muhasebecisi” muhasebe biliminin asli fonksiyonu ve yararından bihaber olduğu için işleri ayrı bir “defter” de tutmayı faydalı bulur. O defteri yine “muhasebeci” tutar ama “ya hu biz muhasebe tutuyoruz ya ikinci bir kayda ne gerek var?” diye sormak bir gün olsun aklına gelmez. Peki, gerçekte muhasebe nedir?
Muhasebe zorunluluklardan ve bir otoritenin size dayatmasından dolayı ortaya çıkmış değildir. Muhasebe bizzat işi yapanların kendi faydaları için yarattığı bir bilim olmuştur. Dolayısıyla muhasebe devlet için değil, öncelikle sizin içindir. Daha fazla

Sürdürebilmek ya da sürdürememek – Çiğdem GÜRER & Dr. Tuba YAMAN

KPMG Suistimal Önleme ve İnceleme Hizmetleri Direktörü Çiğdem GÜRER ve KPMG Suistimal Önleme ve İnceleme Hizmetleri Müdürü Dr. Tuba YAMAN hazırladıkları makalelerinde, günümüzde kaynakların hızla tükenmesi ile önemli gündem konularından biri olan “Sürdürülebilirlik” konusunu ele alıyorlar.
Kurumlar, dünyaya, çevreye, doğal kaynaklara verdikleri zararın, kendilerine daha pahalı hammadde ve daha kıt kaynaklar olarak döndüğünü ve böylece
direkt olarak kârlılıklarını ve varlıklarını tehdit ettiğini anladıklarında, bu zararı en aza indirmenin gerekliliğini de fark etmiş oldular.
Bir zaman makinesine binelim, 20 yıl sonraya gidelim ve içinde yaşadığımız dünyanın o güne dair bir fotoğrafını çekelim. Fotoğrafı tabettiğimizde göreceğimiz 10 büyük sorun şunlar olacak: Daha fazla

Kurumsal Repütasyon ve Etik- Dr. M. Fevzi TOKSOY

Bu ayki yazımızda, Etik ve İtibar Derneği’nin Yönetim Kurulu Üyesi olarak adil rekabeti tesis eden hukuk kaidelerinin, etik kuralları ve şirketlerin repütasyonu ile olan ilişkisine dikkat çekelim istedik.
Kurumsal uyum kurallarının diğer öğeleri elbette ki rekabet hukukundan daha az önemli değildir. Ancak rekabet kurallarının ihlal edilmesi durumunda ortaya çıkan ağır yaptırımlar göz önünde bulundurulduğunda, rekabet uyumunun öneminin diğerlerine göre daha öne çıktığı görülmektedir. Daha fazla

Birleşme ve devralma işlemlerinin dinamikleri ve bunların etkileri – Duygu TURGUT

Gerçekleştirilen yatırımların başarılı bir süreçten geçerek yatırımcılar ve sa- tıcılar açısından mutlu sona ulaşmasında gerek hedef şirketlerin ortaklarının, gerekse yabancı yatırımcıların pazar dinamiklerini anlaması; ve her iki tarafça yatırımların finansal olduğu kadar hukuki altyapısına da vakıf olunması büyük önem taşımaktadır. Bu ayki yazımızda Türk hedef şirketlerinin büyüme sürecine ve yatırımlara etki eden dinamiklere kısaca baktıktan sonra, birleşme ve devralma işlemlerinde yatırımın başarılı şekilde kapanmasını doğrudan etkileyen faktörlere ve bu faktörlerin işlem üzerindeki etkisine değineceğiz. Daha fazla

Sat ve geri kirala yöntemiyle yapılan kiralama işlemlerine ilişkin vergi düzenlemeleri – Cihat KOŞTAŞ

Cihat KOŞTAŞ PwC Türkiye Vergi Hizmetleri Kıdemli Müdür

Evvelce, finansal kiralama şirket- lerince finansal kiralamaya konu edilen malların kiracıdan bizzat alınarak kiracının kendisine kiralanması durumu 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu’na göre mümkün değildi. Geçtiğimiz yıl sonlarında 6361 sayılı Finansal Kiralama Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle, finansal kiralama şirketleri tarafından üçüncü kişilerden alınarak finansal kiralama sözleşmesine konu edilebilen malların yanında kiracının bizzat kendisinden satın alınan malların da finansal kiralamaya konu edilebilmesi mümkün kılınmıştır. Finansal kiralama şirketleri artık taşınır ve taşınmaz malları sat geri kirala yöntemine konu edilebilecek, bu mallardan da gayrimenkullere ilişkin çeşitli vergi istisnalarından yararlanılabilecektir. Bu yazımızda bu işlemler neticesinde getirilen kurumlar vergisi, katma değer vergisi ve tapu harcı konularındaki teşvik ve istisnalara değinmeye çalışacağız.
Daha fazla

Top