Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

MOTORLU TAŞITLAR SEKTÖRÜNDE DEĞİŞİM RÜZGARI Rekabet Kuralları Değişiyor – Av. Sinem Uğur

Avrupa Birliği Rekabet Komisyonu Üyesi Neelie KROES’in dediği gibi “Bir otomobilin alımı ve kullanımı tüketiciler için önemli bir masraf kalemidir. Bu sebeple, piyasadaki rekabetin düzgün işlemesi için doğru kuralların uygulandığından emin olunmalıdır.”

Avrupa Komisyonu 2008 yılında motorlu taşıtlar sektörüne ilişkin değerlendirme raporunu kamuoyunun görüşlerine sunduğunda Neelie KROES yukarıdaki ifadeleri kullanmıştı. Avrupa Komisyonu, 2010 yılında sona eren motorlu taşıtlar sektörüne ilişkin grup muafiyet tebliğini değiştirmeden önce doğru değerlendirmelerde bulunmak amacıyla bir sektör araştırması yaptı, tespitlerde bulundu, tebliğ taslağı hazırladı ve 2010 yılında yeni tebliğ yürürlüğe girdi. Avrupa Komisyonu, anılan tüm süreçlerde kamuoyunun görüşlerini talep etti ve değerlendirdi. Neticede 2010 yılında motorlu taşıtlar sektörüne ilişkin yepyeni düzenlemeler ortaya çıktı.

Benzer bir durum şu an Türk Rekabet Kurumu açısından da geçerli. AB’deki gelişmelerden sonra Türk Rekabet Kurumu da 2011 yılında aldığı karar ile motorlu taşıtlar sektörüne ilişkin bir araştırma başlattı. Sektör araştırmasının amacı, motorlu taşıtlar sektörü özelinde düzenlemeler getiren grup muafiyeti tebliğinin daha rekabetçi bir pazar yapısı oluşturma hedefine ulaşıp ulaşmadığını tespit etmek ve pazardaki etkilerini ölçmekti. Bu amaçla Rekabet Kurumu motorlu taşıtların satış pazarı, bakım onarım hizmetleri pazarı ve yedek parça pazarındaki gelişmelere ilişkin kapsamlı anket çalışmaları düzenledi ve hazırladığı raporu sektör oyuncularının görüşlerine sundu. Sektör raporuna ilişkin detaylı açıklamalara derginin Temmuz-Ağustos sayısında yer verdiğimiz için burada daha fazla değinmiyoruz.

Rekabet Kurumu, sektörden gelen yorumlar, araştırmalar, analizler ve konuya ilişkin Bilgi Üniversitesi’nde gerçekleşen çalıştay neticesinde yeni bir grup muafiyeti tebliği taslağını kaleme almak için ihtiyaç duyduğu sonuçlara ulaştı; şimdiyse tebliğ taslağını kaleme almadan önce bu sonuçları sektör oyuncularının görüş ve önerilerine sunuyor. Süreç, şimdiye kadar olduğu gibi Avrupa Birliği ile paralel devam ederse, tebliğ taslağı oluşturulduktan sonra şimdi olduğu gibi bir kez daha kamuoyu ile paylaşılacak.

Rekabet Kurumu’nun konuyla ilgilenen çalışma grubunun kamuoyuna sunduğu değerlendirme sonuçlarını şu şekilde özetleyebiliriz:

Pazar Payı Eşikleri

Mevcut grup muafiyeti tebliği kapsamında bir sağlayıcının motorlu taşıtların satışı pazarında münhasır dağıtım sistemi uygulayabilmesi için yüzde 30, niceliksel seçici dağıtım uygulayabilmesi için yüzde 40 pazar payını aşmaması gerekiyor. Satış sonrası hizmetler pazarında ise, sağlayıcının münhasır veya niceliksel seçici dağıtım sistemi uygulayabilmesi için yüzde 30 pazar payının altında olması gerekiyor. Niteliksel seçici dağıtım sisteminin uygulaması bakımından hem satış pazarında hem de satış sonrası pazarda herhangi bir pazar payı sınırı yok.

Sistemin karmaşıklığından ve pazar payı hesaplamalarının zorluğundan ötürü, yeni tebliğde satış pazarına ilişkin tüm sistemler açısından tek bir pazar payı eşiğinin uygulanması, satış sonrası pazarda herhangi bir pazar payı eşiği aranmaksızın niteliksel seçici dağıtım sisteminin tüm oyuncular tarafından uygulanması öngörülmektedir. Hangi kriterlerin niteliksel kabul edilebileceğinin ve kriterlerin sağlanıp sağlanmadığının tespitinin özel hukuk hükümleri çerçevesinde mahkemelerce çözümlenmesi uygun olacağı ifade edilmektedir.

Muafiyetin Genel Koşulları

Mevcut sistemde anlaşmaların grup muafiyetinden yararlanması için aranan koşullar:

  • yetkili dağıtıcı veya servisin dikey sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerini sağlayıcının dağıtım ağı içerisindeki başka bir teşebbüse devrinin kısıtlanmaması,
  • fesih bildiriminin tebliğde öngörülen feshi ihbar sürelerine uygun olarak feshin detaylı ve objektif gerekçelerini içerecek biçimde yazılı olarak yapılması ve
  • anlaşmadan kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmesi ile ilgili anlaşmazlıkların bağımsız bir uzmana ya da hakeme götürme hakkının tanınmasıdır.

Bu koşullar her ne kadar dağıtıcıların güç ve bağımsızlığının geliştirilmesi suretiyle rekabetin artırılmasını amaçlamış olsa da, geçmiş dönemde yeterince etkin olamadı. Nitekim söz konusu düzenlemelerin özel hukuk konusu olmasına rağmen rekabet kuralları çerçevesinde ele alınması da eleştirilere maruz kaldı. Bu etkileri dikkate alan Rekabet Kurumu, söz konusu koşulları yeni tebliğden çıkarmayı hedefliyor.

Yeni Araç Satış, Bakım Onarım ve Yedek Parça Dağıtım Hizmetlerinin Birlikte Verilmesinin (3S Şartının) Zorunlu Tutulamaması

Mevcut grup muafiyeti tebliği yürürlüğe girmeden önce sağlayıcılar yeni araç satış, bakım onarım ve yedek parça dağıtım hizmetlerinin distribütörler tarafından birlikte verilmesini şart koşabiliyordu. Tebliğin yürürlüğe girmesinden sonra ise, sağlayıcılar tarafından
bu şartın aranması yasaklandı. Bu yasağın S servis sayısında artış doğurduğunu tespit eden Rekabet Kurumu çalışma grubu, yeni tebliğde de söz konusu yasaklamanın korunmasını öngörüyor.

Çok Markalılık

Yapılan sektör araştırması sonucunda satış ve satış sonrası hizmetler pazarlarında dağıtıcıların birden fazla markaya ilişkin mal ve hizmetlerin dağıtımını yapabilmesini sağlamak amacıyla yürürlükteki tebliğ ile getirilen çok markalılığın pazarda rekabete olumlu etkiler doğurduğu tespit edildi. Buna göre; çok markalılık (i) tüketicilerin araştırma maliyetlerini azaltıyor, (ii) pazara yeni giriş yapan teşebbüslerin dağıtım ağını
kurmalarını kolaylaştırarak markalar arası rekabeti geliştiriyor ve (iii) yetkili dağıtıcıların atıl kapasitelerini kullanmalarını ve ölçek ekonomilerinden yararlanmalarını sağlayarak daha etkin bir yönetim kurmalarına ve finansal açıdan güçlenmelerine yol açarak dağıtıcı bağımsızlığını ve böylelikle marka içi rekabeti artırıyor.

Rekabet Kurumu; yukarıdaki gerekçeleri ve sektörde çok markalı yetkili satıcı sayısının da geçen sürede arttığını dikkate alarak çok markalılığın gerek satış pazarı, gerekse satış sonrası hizmetler pazarı bakımından korunmasının uygun olacağını belirtiyor.

Ağır Ticari Araçlar

Mevcut düzenleme ek satış yeri açılmasına ilişkin hüküm hariç olmak üzere, binek, hafif ticari araçlar ile ağır ticari araçlar arasında bir ayrım yapmıyor. Ancak Rekabet Kurumu; ağır ticari araçlar pazarındaki talep ve satış yapısının diğerlerine göre farklılığını dikkate alarak ağır ticari araçlar ile binek ve hafif ticari araçların satış ve servis hizmetlerinde çok markalılık, ek satış yeri açılması, satış ve servis ayrılığı gibi konularda farklı kurallara tabi olabileceğini kabul ediyor.

Teknik Bilgi ve Garanti Süresi İçinde Olan Ancak Garanti Kapsamında Olmayan Bakımlar

Yürürlükteki grup muafiyeti tebliği bağımsız tamircilere yetkili servislerle rekabet etme şansı tanımak için, üreticilerin bağımsız tamircilere motorlu taşıtların bakım ve onarımıyla ilgili teknik bilgiyi sağlama zorunluluğu getirdi.

Ancak 2009 yılından sonraki mevzuat değişiklikleri (“Hafif Yolcu ve Ticari Araçlardan Çıkan Emisyonlar [Euro 5 ve Euro 6] Bakımından ve Araç Tamir ve Bakım Bilgilerine Erişim Konusunda Motorlu Araçların Tip Onayına İlişkin Yönetmelik” ve “Ağır Hizmet Araçlarından Çıkan Emisyonlar [Euro 6] Bakımından ve Araç Tamir ve Bakım Bilgilerine Erişim Konusunda Motorlu Araçların Tip Onayına İlişkin Yönetmelik”) dikkate alınarak yeni tebliğde teknik bilgi sağlanmasına ilişkin ayrıca bir düzenleme getirilmesine gerek duymuyor.

Yine benzer şekilde, garanti süresi içinde olan ancak garanti kapsamında olmayan bakımlar açısından 2014 yılında yürürlüğe giren yönetmeliklerden ötürü (“Tanıtma Ve Kullanma Kılavuzu Yönetmeliği”, “Garanti Belgesi Yönetmeliği” ve “Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği”) konuyla ilgili olarak yeni tebliğde bir hüküm getirilemeyeceği düşünülüyor.

Eşdeğer Yedek Parça

Yürürlükte olan grup muafiyeti tebliği kapsamında eşdeğer yedek parça “bir motorlu aracın montajında kullanılan parçalarla eşdeğer kalitede olduğu varsa mevzuat gereği aranan mecburi standartlara uygunluğunun üreticisi tarafından belgelendirilmesi gereken parçalar” olarak tanımlanıyor. Öte yandan, tebliğ kapsamında eşdeğer yedek parçanın tespitini yapacak bir kuruluş veya yönteme ilişkin herhangi bir bilgi verilmiyor. Eşdeğer yedek parçaların tespitine ilişkin sıkıntıdan ötürü, beklenen tüketici faydasına ulaşılamasa da ileride eşdeğer parçaların belgelendirilmesini yapacak bir kuruluşun diğer kamu kurumları nezdinde tespit edilmesi halinde bu durumun değişeceği ve hedeflenen faydaya erişilebileceği düşünülüyor. Bu sebeplerle, yeni tebliğde yine belgelendirme yapacak bir kuruluşa ilişkin adres gösterilemeyebileceği belirtilmekle birlikte eşdeğer yedek parça kullanımı ile ilgili mevcut hükümlerin korunmasının uygun olacağı ifade ediliyor.

Marka ve Logo Uygulamaları

Yürürlükteki mevzuat uyarınca, yedek parça üreticilerinin kendi marka ve logolarını ürettikleri araçların üzerine koyması sınırlanamıyor. Bunun amacı, yedek parçaların alternatif temin kaynakları aracılığıyla piyasaya sunulmasını kolaylaştırmak olsa da yapılan sektör araştırması sonucunda yedek parçaların alternatif kaynaklardan temininin sınırlı kalmaya devam ettiği ve yedek parça üreticilerinin ana sanayiye bağımlılıklarının devam ettiği ortaya konuldu. Rekabet Kurumu bu nedenle mevcut hükümlerin korunmasının uygun olacağını düşünüyor.

Rekabet Kurumu’nun yukarıda anılan değerlendirmeleri sektörün geleceği açısından büyük önem arz ediyor. Avrupa Birliği mevzuatı ile birlikte sektörden gelecek yorum ve önerilerin yeni tebliğ taslağının oluşturulmasında dikkate alınacak en önemli unsurlar olduğunu söyleyebiliriz.

Avrupa Birliği’nde değişiklikler gündeme geldiğinde, dünya çapında konunun bilincinde olan çok sayıda otomotiv şirketi ve dernekleri kendi değerlendirmelerini Avrupa Komisyonu’na sundu. Keza araç kiralama pazarında da Leaseurope’un ve Leaseplan/ Arval/ALD’nin Komisyon’a sunmuş olduğu görüşler mevcut.

Rekabet otoritesi, sektörden gelen yorumlar sayesinde sektör oyuncularının farklı açılardan önem verdiği konuları öğrenme imkanı kazanıyor. Örnek vermek gerekirse; tebliğdeki nihai kullanıcı tanımı, kiralama şirketleri tarafından vurgulanan ancak otomotiv şirketleri açısından ikincil önem teşkil eden bir konu. Dolayısıyla kiralama şirketleri tarafından verilen görüşlerde nihai kullanıcı tanımının yeni tebliğde nasıl olması gerektiği en önemli başlıklardan birini oluştururken otomotiv şirketleri için bambaşka konular ön plana çıkıyor.

Özetle, bundan sonra sektörün doğru yapılanması, sektördeki oyuncuların konuya önem vermesine ve etkin yorumda bulunmasına bağlı. Bir başka deyişle; Rekabet Kurumu topu sektöre attı, sıra sektör oyuncularında.

Top