Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
Bu ayki yazımızda Türk Ticaret Kanunu’nun (“Kanun” veya “TTK”) tacirlik sıfatına bağladığı hüküm ve sonuçları irdeleyeceğiz. Bu kapsamda önce kısaca tacirlik sıfatının ne olduğunun üzerinde durup devamında bu sıfata TTK ve diğer kanunların bağladığı hüküm ve sonuçları ele alacağız.
Son senelerde, bireyler iş yaşamlarında ciddi sıkıntılar yaşamaktalar. Geleceklerindeki belirsizlikler, çalışma ortamındaki gerginlik; yöneticilerin, ekonomik kaygılarla, çalışanlarına kurdukları baskılar; uzun çalışma saatleri v.b… gibi uzayıp giden listede. Bunlar yaşanılan sorunlardan sadece birkaç tanesi.
Stresli ve sıkıntılı dönemler, sadece bireyleri değil; doğal olarak, onların aile ve çevrelerindeki yakınlarını da etkilemekte. Çalışma hayatı, normal şartlarda bile kişilere zor gelirken, iş ve özel hayat dengelerinde bocalamalar yaşatırken; son dönemlerdeki ekonomik ve politik belirsizlikler, bireyler üzerinde panik, endişe, korku, stres ve tükenmişlik duygularına da sebep olmakta ve onları depresyon, panik atak, anksiyete gibi psikolojik sorunlara sürüklemekte. Hatta, yaşanılan bu psikolojik sorunlar, bireylerin ilişkilerini, seçimlerini, çocuklarına veya etrafındakilere karşı olan davranışlarını da belirlemekte.
2014 yılında Avrupa Komisyonu otomotiv parçaları pazarında rakipler arasında yapılan bir karteli -rakipler arasında yapılan rekabeti kısıtlayıcı anlaşma- tespit etti. Dosyanın kapatılması ve ilgili şirketlere ceza verilmesi akabinde Rekabet Politikasından Sorumlu Avrupa Birliği Komisyonu Üyesi bir basın açıklaması yaptı ve şöyle dedi(1): “Bugün, otomobil parçaları pazarlarındaki kartellerle mücadelemizde bir adım daha ilerledik. Daha önce uyguladığımız cezalardan sonra, bir araç parçası pazarında daha kartelleşmenin olduğunu görmek inanılmaz. Umarım verilen cezalar şirketlerin hukuka aykırı davranışlarda bulunmasını engeller ve piyasada rekabet tekrar tesis edilir. Çünkü mücadele edilmezse, araç parçaları pazarındaki karteller otomotiv sektöründeki rekabetçiliği de olumsuz etkileyebilecek ve tüketicilerin çok daha yüksek fiyatlar ödemesine neden olacak.”
Türkiye’de operasyonel kiralama hizmetleri çok yeni olmakla birlikte son yıllarda otomotiv sektörününün gelişmesine ciddi anlamda katkılar sağlamaktadır. Hızlı büyüyen tüm sektörlerde olduğu gibi, bu sektör için de arka plandaki destek birimlerinin fonksiyonlarını kuruluş aşamasında sağlıklı kurmak hayati önem taşıyor. Finans biriminin yapılanması, sağlıklı büyümenin temel odak noktası olacağına göre gelin hep birlikte bu birimin yapılanmasında dikkat edilmesi gereken hususları gözden geçirelim:
Bu yıl Türkiye’nin politik ve ekonomik gündemini oldukça meşgul eden konular arasında yer alan G20 zirvesinin iş dünyasını temsil eden B20 oturumlarının bir ayağını yolsuzlukla mücadele oluşturuyor. Dünya Bankası (World Bank), Dünya Ekonomik Forumu (World Economic Forum), Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fund – IMF), Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (Organisation for Economic Co-operation and Development – OECD) gibi dünya ekonomisine yön veren uluslararası kuruluşlar ile, bu alanda faaliyette bulunan dernekler başta olmak üzere yerel sivil toplum kuruluşları, yolsuzluğa karşı durmak bilmeyen bir mücadele sürdürüyorlar. Bu kuruluşların ulusal ve küresel ölçekte amaçladıkları, yolsuzluğun “mutfağında” bulunan bireysel ekonomik aktörlerin bu mücadelede kendilerine destek olmaları ve yolsuzluk adlı ortak düşmanla mücadelede, kendileri ile aynı cephede savaşmalarıdır. Bu bireysel ekonomik aktörler arasında yer alan şirketlerin ise, bu savaşta en önemli silahlarından biri, kurumsal yönetim ilkelerinin benimsenmesi ve uygulanmasıdır.
Otomotiv sektöründe bu yılın on bir ayında satışlarda yüzde 30’luk artış görülüyor ancak bu yıl baz etkisi söz konusu. 2015’i 2014 yerine 2013 ile kıyaslamak daha doğru olur. Geride bıraktığımız on bir aylık dönemi 2013’le kıyaslarsak aslında artış yüzde 12 civarında. Hatırlayacak olursak 2014’ün ilk yarısı normalin altında bir pazardı.
2014 yılında; kur ve faiz oranlarındaki yükselişler, otomobil ÖTV oranlarındaki artış, BDDK’nın kredi işlemlerine yönelik getirdiği sınırlamalar, büyümede ivme kaybı, özel sektör tüketim ve yatırımlarındaki zayıflık, otomotiv pazarında daralmaya yol açtı. 2014 ilk çeyreği sektör açısından sonuçlar iyi değildi ancak seçimler sonrası pazarda hareketlenme yaşandı. Buna bağlı olarak 2015’te ilk yarı baz etkisiyle geçen yıla kıyasla artış ile neticelendi.
Yeni yıla başlarken bütçeleriniz hazırlanmış, neler yapacağınız çoktan planlanmıştır. Kurumsal hayat kişisel ve kurumsal hedeflerinizi çoktan belirlemiş, yılın başlamasıyla beraber takometreler çalışmaya başlamıştır.
Nissan Otomotiv A.Ş. olarak operasyonel kiralama şirketleriyle uzun vadeli bir ticaretin içinde bulunmak bizim için önemli. Dolayısıyla en önemli beklentimiz, planlama: sene başında karşılıklı yapılan alım tahminleri doğrultusunda oluşturulan program özellikle tedarik planlaması açısından çok önemli.
Markanız ve faaliyetleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
1993 yılından bu yana Türkiye pazarında bulunan Nissan Otomotiv A.Ş., Türkiye’de 36 satış ve 38 servis noktasıyla hizmet veriyor. Her geçen gün gelişen dinamik ve modern organizasyonuyla Türkiye otomotiv endüstrisine değer katan Nissan, Türkiye pazarında rakiplerinden, global üstünlüğü ve deneyimiyle ayrılıyor. Kuzey Amerika, İspanya ve İngiltere’deki araştırma ve geliştirme merkezlerinde otomobiller için ileri teknolojiler yaratan şirket, Türk tüketicilerine daha üstün araçlar sunma konusunda da bu çalışmalardan faydalanıyor.