Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
Yaklaşık yüz yıl süren tarihi gelişmenin sonucunda(1), sürücüsüz araçların ortaya çıkması ile birlikte, “yıkıcı inovasyon”(2) olarak kabul edilebilecek gelişimin, mevcut yapıyı tümüyle ortadan kaldırıp, yeni bir sistem oluşturacağı anlaşılmaktadır. Bunun sonucunda:
2017 yılında Rekabet Kurulu, sigorta sektörünü yakından inceleme fırsatı bulurken bu incelemelerin ikisini trafik sigortası faaliyetleri oluşturdu. Bu çerçevede, Rekabet Kurulu, ilk olarak yürüttüğü ön araştırmayı soruşturmaya yer olmadığı gerekçesiyle sona erdirirken; diğer yandan yürütmekte olduğu soruşturmayı tamamladı ve herhangi bir ceza uygulanmasına gerek olmadığına hükmetti. Sigorta sektörü bakımından bu kararlara ilişkin dikkat çekilmesi gereken bir diğer husus ise, Türkiye’de trafik sigortası hizmeti sağlayan yerli ve uluslararası 34 şirketten 32’sinin soruşturmaya dahil edilmesiydi.
Vergi sisteminin ve uygulamanın vergiye uyumlu mükellefleri cezalandırdığı eleştirileri öteden beri sıklıkla yapılageliyor. Özellikle af kanunlarının çıkartıldığı dönemlerde bu eleştiriler artıyor, afların adaletsiz yapıları gereği haklılık da kazanıyor. Eleştiriler bir noktada karşılık da buldu ve son af kanunlarının matrah artırımı düzenlemelerinde, vergiye uyumlu mükelleflere daha düşük bir oran öngörüldü. Vergi aflarının adaletsiz yapısı bu uygulamayla değişmedi ama az da olsa uyumlu mükellefleri de dikkate alan düzenleme olumlu psikolojik bir etki de yapmış oldu.
Eski kanun döneminde anonim şirketlerin kendi paylarını ivaz karşılığı iktisap etmeleri yasaklanmış olup, bu yasağa bazı istisnalar getirilerek şirketlere sınırlı hallerde kendi paylarını iktisap etme imkanı tanınmıştır. Yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK) kapsamında ise, aşağıda incelenecek şartların yerine getirilmesi halinde anonim şirketlerin kendi paylarını yüzde 10 oranına kadar ivaz karşılığı iktisap etmeleri mümkün kılınırken istisnai hallerde bu oranın aşılabilmesine izin verilmektedir.
Çeşitli araştırmaların gösterdiğine göre Türkiye’de 2020 yılına gelindiğinde yollarda tahminen 16 milyona yakın binek ve hafif ticari araç olacağı ve bu rakamın 3 milyona yakınının ise şirket aracı olacağı tahmin edilmekte.
TOKKDER’in geçen sene sonu verilerine göre Türkiye’deki sektör araç parkı 300 bin araç sayısını geçmekte. Bu hali ile 2020 yılında pazar potansiyelinin 3 milyon araca yakın olacağı kıyaslanınca filo kiralama sektöründe büyük bir büyüme potansiyeli bulunmakta.
2017 başlarken otomotiv sektörü olarak satışlarda yüzde 15 civarında düşüş yaşanacağını bekliyorduk. Özellikle 2016’nın son aylarında değişen ÖTV ve genel ekonomik beklentilerin riskleri sebepleriyle önümüzü görmekte zorlanıyorduk. Keza yılın ilk dönemi de bu beklentiye göre gerçekleşti. Yıl sonuna geldiğimizde beklenen kadar olmasa da yine de bir önceki seneye göre daralma yaşandı ve yüzde 3 oranında düşüşü gördük. Bu durum son 3 yıldır 900 bin – 1 milyon bandından yukarı çıkamadığımızın da tescili oldu. Son üçüncü senedir 1 milyon civarında gerçekleşen iç pazar satışlarımız, sektörün artık bu büyüklüğe oturduğunu ve çok önemli dalgalanmalar yaşanmazsa aynı seviyeyi önümüzdeki yıllarda da koruyacağının göstergesi olarak değerlendirebiliriz.
Zor bir yıl oldu 2017. Türk Lirası’nın yıl boyunca hiç ara vermeden Euro karşısında yüzde 27 değer kaybetmesi, ikinci el araç fiyatlarının benzer bir artışı göstermemesi, bankaların azalan kredi iştahı, sektörün büyüme hızının yavaşlaması, yükselen enflasyon ve faizler zorlukları oluşturan ana etkenler. Bu zorluklara ilave olarak yaşadığımız coğrafyadaki jeopolitik riskler de azalmadan devam ediyor.
Operasyonel araç kiralama ve günlük araç kiralama şirketlerine sunduğunuz finansman paketleri hakkında bilgi verir misiniz?
Operasyonel kiralama alanındaki finansman ihtiyacını ikiye ayırabiliriz. Birincisi aracın satın alım finansmanı, ikincisi kiralama süresi içinde katlanılan gider ve maliyetlerin finansmanının sağlanması. Burada öncelik aracın uygun maliyetle satın alınması, sonrasında satın alım bedelinin kiralama süresine ve kiralamanın yarattığı nakit akım ve döviz cinsine uygun olarak finanse edilmesi şeklinde oluşuyor.
Markanızdan ve 2017 yılının nasıl geçtiğinden bahseder misiniz?
2017 yılı incelendiğinde Türkiye otomotiv pazarında yaklaşık 956 bin 194 adet araç satışı gerçekleştiği görülüyor. Peugeot Türkiye, 2016 yılına göre yüzde 2,8 oranında daralan toplam pazarda yüzde 13,8 oranında bir artış ile 40 bin 482 adet araç satışı gerçekleştirerek pazar payını yüzde 4.2’ye yükseltti. Ayrıca binek araç pazarında yine aynı döneme kıyasla gerçekleştirdiği yüzde 17,8 oranında gelişme ile 29 bin 981 adet satış gerçekleştirdi. Bu artış oranlarının en önemli oyuncuları sene başında açıkladığımız 3’ü binek 2’si ticari olmak üzere pazara sunduğumuz toplam 5 adet yeni model oldu. İlk olarak SUV ailesini tamamlayan; performansı ve yeni dış tasarımı ile “boyut atlatan” Yeni 5008; modern ve yenilikçi bir tasarım ile Yenilenen 301 ve son olarak teknolojinin yeni boyutunu yansıtan, yenilenen 308 ile Peugeot binek ürün gamı genişlemiş oldu.