Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Sürücüsüz araçların üretim ve kullanım modelleri – Av. Muhip Şeyda Işıktaç

Yaklaşık yüz yıl süren tarihi gelişmenin sonucunda(1), sürücüsüz araçların ortaya çıkması ile birlikte, “yıkıcı inovasyon”(2) olarak kabul edilebilecek gelişimin, mevcut yapıyı tümüyle ortadan kaldırıp, yeni bir sistem oluşturacağı anlaşılmaktadır. Bunun sonucunda:

Otomotiv sektörü nasıl bir yön izleyecek ve pazar nasıl oluşacaktır? Mevcut otomotiv üreticileri yeni yapıya uyum gösterebilecekler mi? Endüstri 5.0’ın da devreye girmesiyle birlikte, nasıl bir üretime geçilecektir?

Geleneksel otomobil markaları kullanıcıların gözünde bir değer ifade etmeye devam edecek mi? Apple, Google, Intel … gibi teknoloji şirketlerinin geliştireceği yeni otomobil markaları mı ortaya çıkacak? Otonom sürüşte en önemli faktör olan altyapı hizmet sağlayıcıları (V2I) ne şekilde oluşacak?

Kullanıcılara sunulacak satış, kiralama, abonelik vs. sistemler nasıl oluşacak? Sunulacak bu modellerin temel farklılıkları neler olabilir? Ve kullanıcıların tercihi nasıl belirlenecektir?

Yukarıda yazılan ve ortaya atılabilecek pek çok sorunun içinde, araçların motor ve kullanacakları enerji sabit tutularak (ceteris paribus), farklı modeller oluşturulmaya çalışılacaktır.

1. Otomobil sektörünün gelişimi

2020 yılından sonra sürücüsüz araçların pazara sunulmaya başlamasıyla birlikte, otomotiv sektöründe büyük bir değişim yaşanacağı anlaşılmaktadır.

Bazı otomobil üreticisi firmalar, otonom araçların üretim ve işletimini mevcut şirket yapısının içinde yönetmek istemektedirler.

Bu amaçla, edinmeleri gereken teknolojik ve operasyonel yetenekleri, mevcut organizasyon içine alıp, dikey yapılanma ile çözmeye, “ümitsizce” çalışmaktadırlar.

Halen 5 trilyon dolar olan otomotiv sektörünün, 3,8 trilyon dolar artış göstererek 2030 yılına kadar 7,8 trilyon dolara artacağı öngörülmektedir. Ancak pazardaki bu büyümeye rağmen, donanım olarak kabul edebileceğimiz otomotiv üretiminden elde edilecek gelirlerin, toplam gelirler içindeki payının büyük bir oranda azalacağı öngörülmektedir. Bu durumda geleneksel yapıyı sürdürmeye çalışmak, kazançtan ve kârlılıktan fedakarlık etmek anlamına gelecektir.

Geleneksel otomobil markalarının kullanıcıların gözünde en önemli değeri, statünün yanı sıra, sağlamlık ve güvenlik imajı yaratmış olmalarıdır. Sürücüsüz araçların pazara girmesiyle birlikte, üretilecek araçlar daha güvenli olacağından, mevcut markaların sağlamlık ve güven imajı, kullanıcılar için bir önem ifade etmeyecektir.

Sorunu şirket içinde çözmeye çalışacak geleneksel otomotiv üreticisi firmaların, mevcut şirket yapısının ağırlığı nedeniyle yeni düzene uyum gösteremeyip, donanım üretimi yapan şirketler olarak devam edecekleri düşünülmektedir. Diğer bazı otomotiv firmaları ise gelişimi görüp, teknoloji şirketleri ve araç kiralama şirketleri ile iş birliği yaparak, yatay yapılanmayla değişimi karşılamaya çalışmaktadırlar. Bu firmaların iş birliği yapacakları diğer tarafların niteliği büyük önem taşımaktadır. Donanımdan azalan gelirlerini, iş birliği yapacakları şirketlerin kazançlarıyla dengeleyebildikleri takdirde, pazardaki durumlarını koruma ve sürdürebilme olasılığını artıracaklardır.

Sonuç olarak, geleneksel markalar, yeni sürece gerekli uyumu gösteremedikleri takdirde, daha büyük bir yapıya ürün sağlayan tedarikçi firmalara dönüşebilirler.

Bu noktada şunu söyleyebiliriz; operasyonel kiralama şirketleri ile günlük araç kiralayan firmalar, gelişimden büyük ölçüde olumlu etkileneceklerdir. Halen bu firmaların sahip oldukları araçları bireysel veya filo olarak kullanıcılara sunma/pazarlama ve araçların farklı operasyonlarını yönetme yeteneği, gelecekte önemli bir avantaj olarak kullanılabilecektir. Oto kiralama şirketleri, zaten mevcut olan bu operasyonel bilgi ve deneyimlerini, otonom araçların pazara girmesiyle birlikte daha verimli olarak kullanabileceklerdir.

2. Geleneksel otomobil markalarının durumu

Geleneksel otomotiv üreticisi firmalar, otomobil tasarım ve üretiminde büyük tecrübe edinmişlerdir. Bunun yanı sıra, markaları sayesinde tüketicilerle duygusal bir bağ kurmayı başarmışlardır. Ancak, gelecek on yıl içinde büyük bir değişim yaşanacaktır; mevcut firmalar hakimiyetlerini koruyabilmek için yeterince hızlı hareket edebilecekler mi? sorusunun yanıtı, gelecekte ayakta kalabilmelerinin çözümünü oluşturacaktır.

Otonom araçların kullanacağı işletim sistemi, altyapı hizmet sağlayıcısı (V2I) firmaların sunacakları hizmetin kalitesi ve araçlara erişim kolaylığı yeni oluşacak marka algısında önemli rol oynayacaktır. Bu yeni durumda otonom araç işleticisi yeni markaların pazara hakim olacaklarını düşünüyoruz. Yeni oluşacak markaların başarısı, fiyatlamanın yanı sıra, erişim kolaylığı, verimlilik, güvenilirlik, esneklik ve sunacakları hizmet kalitesi üzerinden tüketici tercihlerine göre zamanla belirlenecektir.

3. Yeni ürünler

Kullanıcıların yaşamında sürücüsüz otomobiller daha fazla önem kazanmaya başlayacaktır. Ancak, tüketiciler araç sahibi olmayı tercih etmeyecektir; bu durumda farklı araç kullanım ve paylaşım modelleri ortaya çıkacaktır. Sürücüsüz araçlar, temelde üç sistemin bileşkesi olarak kullanıcılara sunulacaktır. Cep telefonları ile benzer yönleri olduğundan, örneklemede aynı yapı kullanılacaktır. Aşağıda anlatılacak bütün modellerde, üç çeşit ürün ve hizmet kullanıcılara sunulacaktır:

Donanım: Araçların tasarımını yapan, mekanik olarak üreten, her türlü donanım ve yedek parçayı sağlayan firmalar. Bu bölüme araçların satış sonrası servis ve bakım hizmetlerini sağlayan tedarikçileri de koyabiliriz.

Yazılım: Araçların yazılım ve işletim sistemini üreten, geliştiren firmalar. Bu firmalar, halen Apple ve Google’ın cep telefonlarına sağladıkları “IOS” ve “Android” işletim sistemi benzeri yazılım ve teknolojileri otonom araçlara sağlayacaklardır.

Hizmet Sağlayıcı: Otonom araçların bir ağ üzerinden veri akışını sağlayacak, V2I firmalar. Bu firmalar, halen mobil telefon operatörlüğü hizmeti sunan Türkcell, Vodafone benzeri kuruluşlar olacaklardır.

Yukarıda belirtilen bu üç fonksiyonun otonom araçlarda birlikte kullanılması gerekmektedir. Otonom araç satın alacak ve işletecek kişi veya firmalar, bu üç fonksiyonu birlikte almak zorundadırlar. Örneğin; bir cep telefonu satın aldığımızda donanımı üreten (Samsung, Apple, Vestel, Casper, vs), işletim sistemini geliştiren ve içerik sağlayan (Google, Apple, Microsoft, vs) ilaveten bu telefonu kullanmak için bir mobil operatöre (Turkcell, Vodafone, vs) ihtiyaç duyarız. Otonom araç satın alacak veya işletecek olanların, bu üç fonksiyonu bir arada almaları ve sürekli olarak kullanmaları.

Bu temel kabulden sonra, modellerin incelenmesine geçebiliriz.

4. Satın alma

Sadece kendi araçları ile seyahat etmek veya aile arabası olarak kullanmak isteyenler otonom araç satın alabileceklerdir. Kullanım şekli ve durumuna göre, farklı segmentlerde otonom araçlar pazara sunulacaktır.

Bu araçların, yukarıda belirtilen üç fonksiyon ile birlikte, paket olarak satılması mümkün olabileceği gibi, zamanla tüketiciler farklı üretici veya satıcılardan, farklı bölümleri alıp, araçlarında kullanabileceklerdir.

Satın alma modelinde, araç sahibinin kendisi veya yararlandırmak isteyeceği herkesin, aracı yönetecek bir şoför gerekmeksizin seyahat ihtiyacı karşılanabilecektir. Bunun yanı sıra, araç sahibi aracını dilediği zaman paylaşıma sokabilecektir.

Ömrünün yüzde 90’ını otoparkta geçiren araçlar, bu sürelerde paylaşılabilecek veya başka işler için kullanılabileceklerdir. Araç sahipleri, kullanmadıkları sürelerde, araçlarını paylaşıma sokarak, gelir elde edebileceklerdir.

5. Kiralama

Halen pazarda üç çeşit araç kiralama modeli kullanılmaktadır: Operasyonel Araç Kiralama, Günlük Araç Kiralama, Talep Üzerine (On Demand) Araç Kiralama.

Otonom araçların devreye girmesiyle birlikte, her üç tür araç kiralama modelinin firmalar tarafından kullanıcılara sunulmaya devam edileceğini düşünüyoruz. Hatta araç kiralama şirketleri, kullanıcılarına güncel duruma göre daha fazla hizmet çeşitleri sunabileceklerdir.

Araç kiralama işlemlerinin otonom araçların devreye girmesi ile birlikte büyük oranda artacağı tahmin edilmektedir. Dolayısıyla kiralama hizmeti veren şirketlerin önemi de artacaktır.

6. Abonelik

Bu modelde abonelik satın alan kullanıcılara; diledikleri otonom aracı, diledikleri zaman ve süreyle kullanma hakkı tanınacaktır. Abonelik kapsamında kullanıcılar; çeşitli yerlerde konuşlandırılacak kiosklardan veya akıllı cihazlarına kuracakları (cep telefonu, tablet veya bilgisayar) uygulamalar vasıtasıyla, diledikleri zaman araç çağırabileceklerdir.

Ücretlendirme abonelik kapsamında belirli dönem (örneğin; aylık, yıllık gibi), belirli mesafe (örneğin, her ay en fazla 2 bin km gibi) ve belirli segmentte yer alan araç grupları (örneğin; A, B veya C segment gibi) için yapılabileceği gibi, zamanla tüketicilere farklı kullanım paketleri de sunulabilecektir. Aboneliğin kiralamadan en önemli farkı, satın alınacak paket kapsamında farklı araçlara, farklı noktalardan erişim imkanı sağlanması olacaktır. Kiralamada ise, prensip olarak kullanıcıya belirli bir araç tahsis edilmektedir. Zaman içinde, abonelik sağlayan kuruluşlar tarafından, kullanıcılara uygun paketler sunulması halinde, modelin gelişeceğini ve otonom araç kiralama şirketlerinin pazardaki paylarını etkileyebileceğini düşünüyoruz.

7. Taksi taşımacılığı

Otonom araçların piyasaya sunulmasıyla birlikte taksi taşımacılığı da büyük bir değişime uğrayacaktır. Günümüzdeki bireysel taksi işletmeciliğinin yerini, taksi şirketleri (robo-taksi sistemleri) alacaktır. Halen Uber tarafından uygulanan sitemin daha da gelişmiş bir şeklinin uygulanacağını düşünüyoruz. Taksi hizmeti almak isteyenler belirli noktalara kurulacak kiosklardan veya akıllı cihazlarına indirecekleri uygulama üzerinden taksi çağırabileceklerdir. Rota belirleme, ödeme ve hatta araçta dinlenecek müziği seçme gibi pek çok işlem, uygulama üzerinden yapılabilecektir.

Taksinin, kiralama ve abonelik sistemlerine göre en büyük farkı, anlık ve genellikle bir seferlik işlem olmasıdır. Taksi hizmetlerini genellikle o şehre veya ülkeye ziyarete gelen yabancılar ve çok az seyahat edenlerin kullanacaklarını öngörüyoruz. Taksi hizmetlerinin, hizmeti satın alacak muhtemel kitlenin farklı niteliği nedeniyle, kiralama ve abonelik hizmeti veren şirketlere rakip olamayacakları öngörülmektedir.

Geleneksel taksi taşımacılığının şu an için vardığı en son nokta olarak karşımıza Uber çıkmaktadır. Çeşitli ülkelerde Uber’in gelişimine bakıldığında ise, birbirleriyle benzerlikler gösterdiğini görüyoruz. İlk aşamada geleneksel taksi hizmeti verenlerin baskısıyla, Uber’i yasaklamaya çalışıldığını; ancak, Uber’in kullanılmaya başlamasından sonra; hizmet kalitesi, ödeme kolaylığı, güvenlik, basitlik, müşteri memnuniyeti ile birlikte değerlendirildiğinde, kazananın Uber olduğu görülmektedir. Aynı gelişimin otonom araçların kullanılmaya başlanmasıyla da yaşanacağını düşünüyoruz.

8. Paylaşım modelleri

Paylaşım, geleceğin araç kullanım modeli olarak önemli bir yer tutacaktır. Araç paylaşımı, ilk olarak 2009 yılında ABD’de başlamıştır. Temel düşünce; bir topluluk (P2P – RelayRides, Whipcar, BlaBlaCar) veya bir şirket (B2C – Daimler, BMW, GoGet, ZipCar,) veya yerel organizasyon (NFP – CityCarShare, I-Go) tarafından araçların paylaşıma sunulmasına dayanmaktadır. Bu şekilde; masrafların paylaşımı, park sorununun azaltılması ve aynı yöne gitmek isteyenler için trafikte araç yoğunluğunun azaltılmasını sağlamaktadır.

Son olarak UberPOOL paylaşım uygulaması başlatılmış olup, bu uygulama vasıtasıyla aynı yöne gidecek kişiler birbirlerinin iletişim bilgilerine erişerek, Uber’den çağırdıkları aracı paylaşma olanağını elde etmiş bulunmaktadırlar.

Otonom araçların hayata geçmesi ile paylaşım olanağı otonom araçların tamamı açısından mümkün olacaktır. Şu an kullanılan paylaşım modellerinin çok daha çeşitlenerek pazara sunulacağını düşünüyoruz. Araç satın almak veya kiralamak yerine, zamanla daha da geliştirilecek paylaşım modellerinin daha fazla tercih edileceğini öngörüyoruz.

(1) Ayrıntılı bilgi için Bkz. Muhip Şeyda Işıktaç, Otomotiv Sektöründe Yeni Eğilim “Sürücüsüz Araçlar”, Filo ve Rent a Car dergisi 95. Sayı (Kasım-Aralık 2017 sayısı).
(2) İnovasyon, yeni veya önemli ölçüde değiştirilmiş ürün (mal & hizmet) veya sürecin; yeni bir pazarlama yönteminin ya da iş uygulamalarında, iş yeri organizasyonunda veya dış ilişkilerde yeni bir organizasyonel yöntemin uygulanmasıdır.
(3) En genel tanımıyla “Yıkıcı İnovasyon” (“Disruptive Innovation”); ortaya çıktığı sektördeki rekabeti derinden etkileyen, değiştiren hatta pazar payı pastasından büyük pay alanları (eski – yeni fark etmez) ortadan kaldıracak kadar pazarı alt-üst eden yeni inovasyon türüdür. rekabette avantaj yakalamak ve değişimi teşvik etmek üzere yeni teknoloji, ürün ve hizmetlerin sunulmasıdır. Bu bağlamda “disruptive” kelimesi rahatsız etmek veya düzeni bozmak değil, “yerine yenisine koymak” anlamındadır.