Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Otomotiv ve Parça Üretiminin Karşılaşabileceği Rekabet Riskleri – Av. Sinem UĞUR

2014 yılında Avrupa Komisyonu otomotiv parçaları pazarında rakipler arasında yapılan bir karteli -rakipler arasında yapılan rekabeti kısıtlayıcı anlaşma- tespit etti. Dosyanın kapatılması ve ilgili şirketlere ceza verilmesi akabinde Rekabet Politikasından Sorumlu Avrupa Birliği Komisyonu Üyesi bir basın açıklaması yaptı ve şöyle dedi(1): “Bugün, otomobil parçaları pazarlarındaki kartellerle mücadelemizde bir adım daha ilerledik. Daha önce uyguladığımız cezalardan sonra, bir araç parçası pazarında daha kartelleşmenin olduğunu görmek inanılmaz. Umarım verilen cezalar şirketlerin hukuka aykırı davranışlarda bulunmasını engeller ve piyasada rekabet tekrar tesis edilir. Çünkü mücadele edilmezse, araç parçaları pazarındaki karteller otomotiv sektöründeki rekabetçiliği de olumsuz etkileyebilecek ve tüketicilerin çok daha yüksek fiyatlar ödemesine neden olacak.”

Böylece Komisyon üyesi otomobil parçaları pazarlarında rakipler arasında illegal yapılanmalar olduğunu, bununla bir süredir mücadele ettiklerini ve sonuna kadar devam edeceklerini kabul etti. Bu mücadele Avrupa Birliği ile sınırlı kalmadı.

Son yıllarda dünya çapında en az 6 rekabet otoritesi tarafından otomotiv parçaları pazarlarında fiyat tespitine ilişkin soruşturmalar yürütüldü. Araştırmalara göre dünya çapında 80’i aşkın şirkete ve 30’u aşkın farklı kartele yönelik soruşturma gerçekleşti. Şimdiye dek şirketlere toplamda 2 milyar doları aşkın ceza kesildi ve zaman içerisinde bu meblağın 5 milyar dolara kadar varabileceği söyleniyor(2).

Rekabet kuralları açısından bakıldığında otomotiv parçalarına ilişkin dosyaların bir “süper-kartel”e doğru gittiği söylenebilir. Yani bu karteller global boyutta, farklı farklı ürün pazarlarını etkiliyor ve kartel tarafı şirketler müşterilerine fiyat dikte edebiliyorlar. Yani birden çok kritik unsur iç içe geçmiş durumda.

Bu konuya ilişkin Dünya Otomotiv Konferansı’nda yaptığım konuşmanın hemen öncesinde bir uluslararası otomobil üreticisi şirketin genel müdürünün anlattığı anekdot, sektörün dünya çapındaki yapısını anlamak adına oldukça aydınlatıcıydı: Fukushima’da gerçekleşen tsunami sonrasında ciddi bir elektrik sıkıntısı yaşandı. Yani üretilen elektrik hem sanayiye hem de topluma yetecek miktarda değildi.

Bu sebeple bazı yedek parça üreticileri gönüllü olarak üretimi durdurdu ve elektriğin halka yetecek miktarda olmasını sağladı. Ancak insanlık adına örnek niteliğinde bu davranış, sadece o bölgeyi değil dünya çapında otomotiv üretimini de etkiledi. Çünkü bu bölgede üretilen sistemler çok sayıda farklı otomotiv markası tarafından kullanılıyordu ve bu ürünleri başka bir kaynaktan sağlamaları mümkün değildi. Dolayısıyla lokal bir duraksama nedeniyle dünya da üretimde bir tür duraklama yaşadı.

Bu olay rekabet kuralları açısından çok önemli; çünkü hem pazarın global yapısının kapsamını hem de otomotiv sektörünün parça üreticilerine bağımlılığının ciddiyetini gösteriyor. Yani rekabet kuralları perspektifiyle bakıldığında, dünyanın bir bölgesinde ilgili pazarda rekabet kuralları açısından bir terslik varsa, bunun Türkiye’ye yansıma olasılığı çok yüksek. Dolayısıyla Türk Rekabet Kurumu da böyle bir pazar söz konusu olduğunda dünyadaki tersliklerin farkında olur.

Avrupa Komisyonu tarafından yürütülmüş bazı soruşturmaların detayları sektörün dünyadaki yapısı ve durumun ciddiyeti hakkında aydınlatıcı olacaktır:

Avrupa Komisyonu bir şirketin pişmanlık başvurusu üzerine otomotiv sektöründe kullanılmak üzere üretilen kablo tesisatları pazarında soruşturma başlattı(3). Pişmanlık dediğimiz şey nedir? Bir şirketin ben rakiplerimle illegal bir anlaşmada bulundum ama pişmanım diye rekabet otoritesine başvurması. Neden bunu yapıyor? Çünkü pişmanlıkta bulunduğu takdirde cezadan %100’e kadar indirim alabiliyor.

Komisyonun bulgularına göre, toplamda beş üretici farklı zamanlarda kendi aralarında çok sayıda ihaleyi paylaştılar ve fiyatlar üzerinde anlaşmaya vardılar. Söz konusu kartel hem Japonya’da hem de Avrupa pazarlarında etkiliydi.

Soruşturmanın sonunda pişmanlık başvurusunda bulunan şirket 300 milyon Euro’ya yakın bir cezadan muaf tutuldu. Diğer şirketlere Komisyon ile uzlaşmaya gittikleri için %10 indirim uygulandı. Yani şirketler; biz uzlaşmak istiyoruz, ihlali kabul ediyoruz, soruşturmayı uzatmadan kapat ve bize indirim ver dedi. Cezalar indirimli olmasına rağmen şirketlere toplamda 141 milyon Euro ceza verildi ve tek bir şirkete verilen en büyük ceza 125 milyon Euro’ydu.

Bir başka soruşturma(4) yine pişmanlık başvurusu üzerine başladı. Bu sefer ilgili sektör, otomobil koltuklarında kullanılan esnek poliüretan köpüklerdi. Yine komisyonun bulgularına göre, dört üretici yaklaşık beş yıl boyunca Avrupa’da çeşitli ürün tiplerinde satış fiyatlarını kendi aralarında belirlediler.

İlk pişmanlık başvurusunda bulunan şirket 60 milyon Euro’luk bir cezadan kurtuldu. Diğer şirketler indirim almalarına rağmen toplamda 114 milyon Euro ceza verildi. Tek bir şirkete verilen en büyük ceza ise 75 milyon Euro’ydu.

Son örnekte(5), Avrupa Komisyonu otomobil ve kamyonların mil yatakları pazarında bir soruşturma yürüttü. Burada da soruşturma bir şirketin pişmanlık başvurusu üzerine başlatıldı. Soruşturma bulgularına göre, altı şirket yedi yılı aşkın süre boyunca Avrupa pazarında etki doğuracak şekilde otomotiv üreticisi müşterilerine yönelik fiyatlama stratejilerini birlikte belirledi.

Pişmanlık başvurusunda bulunan şirket 86 Milyon Euro ceza ödemekten kurtuldu. Diğer şirketler uzlaşma yoluna gittiler ve indirim uygulandı ve buna rağmen şirketlere toplamda 950 Milyon Euro ceza verildi.

Komisyonun tespitleri arasında söz konusu pazarda, müşterilerin parça üreticilerinden fiyat teklifleri aldığı ifade edildi. Şirketlerin hangi üretici ile çalışacağına dair seçim süresinin birkaç aydan bir yıla kadar uzadığı ve müşterilerin sıkça yıllık indirimler talep ettiği söylendi. Bu talepler karşısında üreticiler gizli bir kartel oluşumu ile demir fiyatlarındaki artışı otomotiv şirketlerine yansıttılar ve müşterilerden gelen teklif talepleri (yani ihaleler, daha doğrusu konkurlar) ve müşterilerin indirim taleplerine ilişkin hassas ticari bilgileri birbirleri ile paylaştılar.

Otomotiv üreticisi müşterilerin fiyat teklif talepleri, yıllık indirim talepleri, seçim sürelerinin uzunluğu vb. tespitler sadece dosya konusu pazar açısından değil, çoğu parça pazarında zaten sık rastlanan uygulamalar.

Oysa geçmişte, parça üretimi pazarlarında alıcılar nispeten az sayıda, sofistike ve aldığı ürün hakkında bilgi sahibi olan, kendi alanında uzman olduğu için ilgili pazarda kartel tipi davranışlara pek olası bakılmıyordu. Alıcılar geçmişte neredeyse sağlayıcılarını kontrol eder durumdaydı ve çok fazla alıcı olmadığı için talep ettikleri ticari şartları kabul ettirmekte pek güçlük çekmiyordu.

Fakat zamanla otomotiv şirketlerinin kalite ve tasarım gerekçeleriyle herkesle çalışmıyor olması ve bir üreticiyle bir ürün için anlaştıktan sonra uzun yıllar aynı üreticiden ürün temin etmeye devam ediyor olması gibi pazara özgü sebepler, pazara giriş engelleri yarattı ve parça üretimi pazarlarının az sayıda oyuncudan oluşan yoğunlaşmış pazarlar haline gelmesine neden oldu. Yine konkurların doğal sonucu olarak ürünlerin homojen yapıda olması, teklif verenlerin sunduğu ürünler arasında teknik farklılık oluşturmak suretiyle rekabet etmesini imkansız kılıyor. Böylece rekabetçi tek unsur fiyat haline geliyor.

Bütün bu özelliklere rekabet kuralları açısından bakıldığında, parça üretimi pazarlarının aslında bir anlamda müşterileri eliyle kartelleşme için müsait bir yapıya geldiği söylenebiliyor. Ancak bir pazar yapısı kartel için müsait diye o pazarda mutlaka kartel olacağını söylemek mümkün değil. Yine de, otomotiv parçalarında çok sayıda soruşturma gündemde. Bu soruşturmaların başlangıcına ilişkin iki senaryo üzerinde duruluyor: Bir senaryoya göre, Avrupa’daki bazı araç servislerinin üreticilerden fiyat alamaması üzerine şikayet başvurusunda bulunması ile ilk soruşturma başlatılıyor. Bir diğer senaryoda ise, birisi Kanada rekabet otoritesine pişmanlıkta bulunuyor ve Kanada rekabet otoritesi de dünyadaki diğer rekabet otoriteleri ile bulgularını paylaşıyor.

Her iki senaryo da sonuçta konuyu Türkiye gündemine taşımaya müsait hale getiriyor ve Türkiye’deki pazarda şirketler için rekabet riskleri devreye giriyor. Hem otomotiv sektörünün hem de parça sektörünün global yapısı, tüm dünyada nispeten az sayıda oyuncunun faaliyet göstermesine ve benzer pazar yapılarına neden oluyor. Bir başka deyişle, bir parça pazarında dünyada rekabet kuralları açısından bir şeyler ters gidiyorsa Türkiye’de de ters gitme olasılığını göz ardı etmek mümkün değil.

Rekabet Kurumu, dünyada parça sektörüne ilişkin bir şeylerin ters gittiğinin farkındadır. ICN – International Competition Network (uluslararası rekabet ağı) sayesinde tüm rekabet otoriteleri düzenli aralıklarla bir araya gelip bilgi alışverişinde bulunuyor. ICN’in temel amaçları arasında rekabet uygulamalarını geliştirmenin yanı sıra, rekabet otoriteleri arasında işbirliğini güçlendirmek yer alıyor. Dolayısıyla bir ülkede global oyuncular tarafından rekabet kuralları ihlal ediliyorsa, bunun bilgisi diğer otoritelerine derhal gidebiliyor.

Rekabet Kurumu’nun da bir inceleme başlatması için kendisine mutlaka bir pişmanlık başvurusunun veya şikayetin gitmesine gerek yok. Rekabet Kurumu kendiliğinden inceleme başlatma yetkisine sahip. Yani Kurum pazardaki hareketleri inceleyerek kendiliğinden bazı şirketlere yönelik önaraştırma başlatabilir.

Parça sektörünün global yapısı, dünyadaki gelişmeler ve otomotiv sektörünün tüketiciler ve Türkiye ekonomisi açısından önemi dikkate alındığında, Rekabet Kurumu’nun sektörü incelemeye karar vermesi çok olası. Özellikle de Avrupa’daki dosyalar Türkiye için çok önemlidir; çünkü Türk rekabet kuralları Avrupa Birliği ile uyumludur ve Türk Rekabet Kurumu Avrupa Komisyonu kararlarını yakından takip etmektedir.

Nitekim Türkiye’de de halihazırda kardan şaftı üretimi ve satışı faaliyetleri pazarında halihazırda bir soruşturma yürüttü. Soruşturma sonucunda Rekabet Kurulu, ilgili şirketin hakim durumda olmaması gerekçesiyle herhangi bir ihlalin bulunmadığına karar verdi(6). Bununla birlikte risk devam ediyor ve sektörün her an yeni incelemelerle karşılaşması mümkün.

Özetle, otomotiv ve parça sektöründe faaliyet gösteren her bir şirketin kapısı her an Rekabet Kurumu tarafından çalınabilir.

Rekabet Kurumu’nun kapıyı çalması ne demek?

Rekabet Kurumu bir başvuru üzerine veya kendiliğinden inceleme başlattığında şirketlerde baskınlar gerçekleştirir ve ilgili tüm çalışanların ve yöneticilerin bilgisayarlarını inceleyebilir ve bilgi taleplerinde bulunur. Dolayısıyla ilk bakışta rakibi ile bir fiyat anlaşması içinde olmayan bir şirketin riskinin olmadığı düşünülebilecekse de, riskin sıfır olduğunu söylemek maalesef imkansız.

Öncelikle fiyat anlaşması dediğimiz, zaten kural olarak yazılı olmamaktadır ve hatta kartel niteliği taşıyan yazılı bir “anlaşma”ya şimdiye dek hiç rastlanmamıştır. Rakip şirketlerin mahrem ticari bilgilerini paylaşarak piyasada oluşması beklenen ve rekabetçi ortamı bozan her türlü anlaşma kartel olarak değerlendirilebilir. Bir dernek toplantısında veyahut da sosyal bir ortamda paylaşılan bilgilerin de kartel olarak adlandırılması son derece mümkündür.

Türkiye’de aslında rakipler arasında gerçekleşen çok sayıda ihlal birtakım yanlış anlaşılmalara ve bilgi eksikliğine dayanır. Bazı sektörlerde halen “sektörün doğası zaten bu” denilerek gizli bilgilerin paylaşımı gerçekleşebiliyor. İstatistiki bilgiler veya sektör bilgileri altında aslında ticari sır olarak kalması gereken bilgiler şirketlerce farkında bile olunmadan paylaşılıyor olabilir. Örneğin ÖTV indirimi gibi başkaca bir hukuki uygulamanın devreye girmesi sonucunda ya da 2016 yılı için beklenen ekonomik kriz gibi şirketleri etkileyen sıra dışı durumlar olduğunda her şirket rekabet kuralları açısından aynı hassasiyeti göstermeyebiliyor. Bu da şirketlerin hiçbir ihlalde bulunma niyeti olmasa dahi, yeterli oranda önlemleri almadığı için bir soruşturmanın tarafı olabileceği anlamına geliyor.

En basitinden, çalışanların kendi şirket bilgilerini paylaşmasalar dahi, bir rakipten şirket bilgilerini almaları halinde dahi ihlal gerçekleşebilir. Örneğin, bir dernek toplantısına katılan şirket çalışanı, toplantıda rekabet hukukuna aykırı bir konu tartışıldığında o toplantıyı terk etmesi gerektiğini bilmiyor olabilir. Bu tip basit ihmaller nedeniyle rekabet hukuku yaptırımlarına maruz kalmak çok yazık.

Bir diğer nokta ise baskınlarla ilgili: Eğer çalışanlar Rekabet Kurumu geldiğinde ne yapmaları gerektiğini bilmezse, panikleyebilir. Sırf panik nedeniyle bir belgeyi bilgisayarından silmeye kalkan bir çalışan şirketin hiç yoktan para cezası almasına neden olabilir.

Bu tür sakıncaları önlemek mümkün. Rekabet hukuku bunun için bir tür tedbir mahiyetinde çözüm önerisinde bulunuyor: Rekabet Uyum Programları.

Rekabet Kurumu tarafından da teyit edildiği üzere(7), “ceza alan birçok şirket, Kurumun inceleme ya da soruşturmasına muhatap kalana kadar rekabeti ihlal ettiğinin farkında olmuyor.” Bu yüzden Rekabet Kurumu, şirketlerin kendi kendilerini değerlendirmelerini ve denetlemelerini sağlayacak uyum programları düzenlemelerini öneriyor.

Söz konusu uyum programları her sektör ve her bir şirket açısından farklılık oluşturabilir ancak genel hatlarıyla bakıldığında, program sonucunda çalışanların rekabet kurallarını öğrenmesini sağlamak esastır. Dolayısıyla uyum programı kapsamında eğitimler verilir. Yine şirket prensipleri içerisinde rekabet kurallarının yer alması, çalışanlara birtakım kılavuzlar verilmesi şirket içerisinde rekabet kültürünün gelişmesine fayda sağlayacaktır.

Rekabet kuralları her sektörü yakından ilgilendiriyor. Ama dünya çapında güncel gelişmeler dikkate alındığında, rekabet kurallarının otomotiv ve parça sektörünü biraz daha fazla ilgilendirdiğini söylemek mümkün. Sektörde tüm oyuncular tarafından rekabet kurallarının bilinmesi, şirketler tarafından rekabet kültürünün geliştirilmesi, çalışanların rekabet kurallarını benimsemesi, ileride karşılaşılması olası bir inceleme halinde çok ciddi cezaların önüne geçebilir. Bu yüzden yapılması gereken tek şey rekabet eğitimlerinin alınması ve rekabet hukukunun ihmal edilmemesidir.

1) Antitrust: Commission fines producers of car and truck bearings Euro 953 million in cartel settlement, European Commission Press Release, Brussels, 19 March 2014.
2) Is Auto Parts Evolving into a Supercartel?, AAI Working Paper No. 13-06, November 7, 2013, John M. Connor, Senior Fellow, American Antitrust Institute.
3) Antitrust: Commission fines producers of wire harnesses Euro 141 million in cartel settlement, European Commission Press Release, Brussels, 10 July 2013.
4) Antitrust: Commission fines producers of foam for mattresses, sofas and car seats Euro 114 million in cartel settlement, European Commission Press Release, Brussels, 29 January 2014.
5) Antitrust: Commission fines producers of car and truck bearings Euro 953 million in cartel settlement, European Commission Press Release, Brussels, 19 March 2014.
6)http://www.rekabet.gov.tr/tr-TR/Guncel/Tirsan- Kardan-Sanayi-ve-Ticaret-AS-ve-Tiryakiler-Yedek-Parca- Sanayi-ve-Ticaret-AS-Hakkinda-Yurutulen-Sorusturma- Sonuclandi
7) Rekabet Kurumu’nun “Rekabet Hukuku Uyum Programı” başlıklı çalışması: http://www.rekabet.gov.tr/File/? path=ROOT%2f1%2fDocuments%2fS%C4%B1k%C3 %A7a+Sorulan+Soru%2fREKABET_HUKUKU_UYUM_ PROGRAMI.pdf