Rekabet Kurumu’nun Yeni Para Cezaları Yönetmeliği – Erdem AKTEKİN, Ayberk KURT, Seda ELİRİ

27 Aralık 2024 tarihli ve 32765 sayılı Resmi Gazete’de Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hakim Durumun Kötüye Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik (“Ceza Yönetmeliği”) yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve 2009 yılından beri uygulanmakta olan Ceza Yönetmeliği (“Mülga Yönetmelik”) de yürürlükten kaldırılmıştır.
Rekabet Kurumu (“Kurum”) tarafından değişikliğe ilişkin yapılan duyuruda Ceza Yönetmeliği’nin, rekabet hukukunun uygulandığı piyasaların niteliğinin geleneksel piyasalardan giderek farklılaşması ve böylelikle teşebbüslerin iş modellerinin ve tüketici tercihlerinin değişmesi sebebiyle karşılaşılan ihlal türlerinin ve rekabet hukukunun uygulanacağı muhatapların niteliğinin değişmesinin yarattığı ihtiyaçtan doğduğu vurgulanmıştır. Bu kapsamda, Ceza Yönetmeliği’nde gerçekleştirilen değişiklikler arasından öne çıkan önemli hususları yazımızda inceleyeceğiz.
Temel ceza oranının belirlenmesinde kritik değişiklik
Mülga Yönetmelik kapsamında, temel para cezası hesaplanırken, ihlal tarafı teşebbüsün, teşebbüs birliklerinin veya bu birliklerin üyelerinin, nihai karardan bir önceki mali yıl sonunda oluşan veya bunun hesaplanması mümkün olmazsa nihai karar tarihine en yakın mali yıl sonunda oluşan ve Rekabet Kurulu (“Kurul”) tarafından saptanacak olan yıllık gayri safi gelirlerinin;
- a) Karteller için, yüzde ikisi ile yüzde dördü,
- b) Diğer ihlaller için, binde beşi ile yüzde üçü,
arasında bir oran esas alınmaktaydı. Mülga Yönetmelik, Kurul’un ihlalin niteliğine göre temel para cezasının takdirinde uyması gereken alt ve üst sınırları açıkça çizmekte ve öngörülebilirlik sağlamaktaydı. Temel para cezası belirlendikten sonra ise para cezası miktarı ihlalin süresine göre (bir yıldan uzun, beş yıldan kısa süren ihlallerde yarısı oranında ve beş yıldan uzun süren ihlallerde bir katı oranında) artırılmaktaydı.
Ceza Yönetmeliği kapsamında ise temel ceza oranı belirlenirken Mülga Yönetmelik’teki kartel ve diğer ihlaller ayrımı kaldırılmıştır. Ceza Yönetmeliği’ne göre, başlangıç ceza oranı, ihlal dolayısıyla gerçekleşen veya gerçekleşmesi muhtemel zararın ağırlığı ile ihlalin niteliğinin açık ve/veya ağır olup olmadığı gözetilmek suretiyle belirlenmektedir ve tek sınır olarak ise cironun yüzde 10’u ortaya konulmaktadır. Görüldüğü üzere, yüzde 10 üst sınır olmakla birlikte, Kurul’un ceza oranını belirleme noktasındaki takdir yetkisi artmaktadır.
Ayrıca, Ceza Yönetmeliği, ihlalin süresi doğrultusunda gerçekleştirilecek arttırım bakımından ise, bir yıldan uzun beş yıldan kısa süren ihlallere ilişkin arttırım oranları her bir yıl özelinde farklılaştırılmıştır. Buna göre, başlangıç ceza oranı; bir yıldan beş yıla kadar her yıl beşte bir oranında artarak arttırılmaktadır. Bu kapsamda Ceza Yönetmeliği’nin, Mülga Yönetmelik’e kıyasen, üç yıla kadar olan ihlallerin lehine, beş yıla kadar olanların aleyhine bir durum yarattığı görülmektedir.
Ağırlaştırıcı Unsurlar
Mülga Yönetmelik uyarınca, ihlalin tekerrürü halinde, her bir tekrar için temel para cezası yarısından bir katına kadar arttırılmaktaydı. Ceza Yönetmeliği’nde ise üst sınır olan bir kat korunmakla beraber, alt sınır olan yarım kat kaldırılmıştır. Bir başka ifadeyle artık Kurul, tekerrür halinde en fazla bir katına kadar arttırabilecek olmakla birlikte yarım katından daha az bir artırım oranı da belirleyebilecektir.
Mülga Yönetmelik, soruşturma kararının tebliğinden sonra kartele devam edilmesi durumunda da yarısından bir katına kadar artırım öngörmekteydi. Ceza Yönetmeliği’nde ise gerçekleştirilecek arttırım bakımından da bir kat üst sınır olarak korunmuş, ancak yarım kat alt sınırı kaldırılmıştır. Ayrıca, Mülga Yönetmelik’teki “artırılır” ifadesi “artırılabilir” olarak değiştirildiğinden Kurul’a ihlalin soruşturma kararının tebliğinden sonra devam etmesine rağmen ceza oranını arttırmama yönünde bir takdir yetkisi tanındığı görülmektedir.
Ayrıca, Ceza Yönetmeliği, yeni ağırlaştırıcı unsurlar da öngörmektedir. Bu kapsamda, ihlalde belirleyici etkinin bulunması, yani teşebbüsün ihlalin oluşmasında ve/veya sürdürülmesinde vazgeçilmez işlevi olması, bir ağırlaştırıcı unsur olarak sayılmıştır. Bununla birlikte, ihlalde belirleyici etki sebebiyle ceza oranının arttırılması Kurul’un takdir yetkisine bırakılmıştır. Bu kapsamda, Kurul temel ceza oranını bir katına kadar arttırabileceği gibi hiç arttırmama yoluna da gidebilecektir.
Yine Mülga Yönetmelik’ten farklı olarak, Uzlaşma Yönetmeliği kapsamındaki gizlilik yükümlülüğünün ihlalinin ağırlaştırıcı unsur olarak uygulanabileceği düzenlenmiştir. Bununla birlikte benzer bir düzenleme Uzlaşma Yönetmeliği kapsamında halihazırda yer almaktaydı. Dolayısıyla getirilen değişikliğin Uzlaşma Yönetmeliği’ndeki düzenlemenin üst sınırının (bir kat) belirlenmesinden ve Ceza Yönetmeliği’ne de aktarılmasından ibaret olduğu anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte, Mülga Yönetmelik kapsamında ağırlaştırıcı unsur olarak sayılmasına rağmen Ceza Yönetmeliği’ne dahil edilmeyen unsurlar da bulunmaktadır. Mülga Yönetmelik’te yer alan taahhütlere uymama, incelemeye yardımcı olmama ve diğer teşebbüsleri ihlale zorlama gibi ağırlaştırıcı unsurlar, Ceza Yönetmeliği’nde ağırlaştırıcı unsur olarak sayılmamıştır.
Bir diğer önemli değişiklik ise ağırlaştırıcı unsurların birlikte bulunması halinde bunların temel cezaya uygulanmasında izlenecek yönteme ilişkindir. Mülga Yönetmelik kapsamında her bir ağırlaştırıcı unsur temel cezaya tek tek uygulanmakta ve böylece birden çok ağırlaştırıcı unsurun bulunması durumunda ceza katlanarak artmaktaydı. Ceza Yönetmeliği’nde getirilen yeni düzenlemede ise birden çok ağırlaştırıcı unsurun bir arada bulunması halinde ilgili artırım oranlarının öncelikle toplandıktan sonra temel cezaya uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bu bakımdan yeni düzenlemenin teşebbüslerin lehine olduğu söylenebilecektir.
Hafifletici Unsurlar
Öncelikle, Mülga Yönetmelik’ten farklı olarak, Ceza Yönetmeliği’nde hafifletici unsurlar sebebiyle uygulanacak indirim oranları için bir alt veya üst sınır belirtilmemiş, bu bakımdan Kurul’un takdir yetkisi genişletilmiştir.
Ağırlaştırıcı unsurlara benzer şekilde hafifletici unsurların içeriği bakımından da çeşitli değişiklikler yapılmıştır. Mülga Yönetmelik kapsamında yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi haricinde incelemeye yardımcı olunması bir hafifletici unsur olarak sayılmaktaydı. Ceza Yönetmeliği kapsamında bu unsur korunmakla beraber “yerinde incelemenin daha kısa sürede tamamlanmasını veya daha etkin şekilde gerçekleştirilmesini sağlayan fiziksel ve/veya teknik imkânların sunulması suretiyle ya da yerinde inceleme esnasında inceleme konusuyla bağlantılı olan ilave bilgi veya belgelerin incelenen tarafça kendiliğinden sunulması suretiyle” ifadesi eklenerek hangi davranışların incelemeye yardımcı olunması olarak kabul edilebileceği daha detaylı düzenlenmiştir.
Mülga Yönetmelik’te kamu otoritelerinin teşvikinin bulunması, zarar görenlere gönüllü tazminat ödenmesi ve diğer ihlallere son verilmesi olarak sayılan hafifletici unsurlar madde metninden çıkartılmıştır. Bu noktada, kamu otoritelerinin teşvikinin bulunduğu durumların hafifletici unsurlar arasından çıkartılması, bu durumların tamamen bir cezasızlık sebebi veya ihlali ortadan kaldıran sebep olarak kabul edilmesi gerektiği yönündeki savunma argümanlarını güçlendirebilecektir. Ayrıca, Mülga Yönetmelik’te hafifletici unsur olarak sayılan ve Aktif İşbirliği Yönetmeliği’nin dışında kalan aktif iş birliklerine ilişkin düzenlemeler madde metninden çıkarılmıştır.
Bununla birlikte, yeni hafifletici unsurların eklendiği de görülmektedir. Ceza Yönetmeliği ile ihlale katılımın sınırlı olması bir hafifletici unsur olarak madde metnine eklenmiştir. İdari para cezasına esas alınan yıllık gayri safi gelirler içinde yurt dışı satış gelirlerinin bulunması da bir hafifletici unsur olarak düzenlenmiştir. Bununla birlikte Kurul, yakın zamanda benimsediği içtihatlarında yurt dışı satış gelirlerini cezaya esas alınan ciroya dahil etmemekteydi. Dolayısıyla, Ceza Yönetmeliği’nde yapılan değişikliğin akabinde, yurt dışı satışlarının da cezaya esas alınacak ciroya dahil edileceği, bununla birlikte bu durumun bir indirim sebebi olarak uygulanabileceği anlaşılmaktadır.
Devam Eden Soruşturmalar ve Yürürlük
Mülga Yönetmelik’in yürürlüğe girmesi esnasında, geçici bir madde ile ilgili yönetmeliğin mevcut soruşturmalar bakımından da uygulanacağı düzenlenmişti. Ceza Yönetmeliği kapsamında ise mevcut soruşturmalara ilişkin herhangi bir düzenleme getirilmemekte, yalnızca yönetmeliğin yayımı tarihinde yürürlüğe girdiği ifade edilmektedir.
Bununla birlikte, geçmiş uygulamaları dikkate alındığında, Kurum’un “lehe kanunun uygulanması” ilkesi uyarınca her iki Yönetmelik kapsamında bir hesap yaptıktan sonra lehe olanı dikkate alacağı değerlendirilmektedir.
Sonuç
Ceza Yönetmeliği ile, Kurul tarafından idari para cezalarının belirlenmesi için yeni bir metodoloji getirilerek ihlallerin “kartel” veya “diğer ihlaller” şeklinde ikili olarak sınıflandırılmasından uzaklaşılmış ve alt ve üst ceza limitleri kaldırılmıştır. Bunun yerine, para cezaları artık Kurul tarafından ihlalin spesifik niteliğine ve rekabet üzerindeki olumsuz etkisi dikkate alınarak belirlenecektir. Ayrıca, ihlalin süresine bağlı olarak cezaya uygulanacak artırım oranları yıllık zaman dilimlerinde belirlenirken, ağırlaştırıcı unsurlara bağlı artış oranının alt sınırı ile hafifletici unsurlara bağlı indirim oranının alt ve üst sınırları kaldırılmıştır. Ceza Yönetmeliği’yle birlikte Kurul’un ceza hesaplamasındaki takdir yetkisini arttırdığı görülmektedir.