Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Küresel Arenadaki Rekabetçi Gücümüzü Mutlaka Korumalıyız – Dr. Hayri ERCE

Dünya ekonomisi ve otomotiv sektörü / Türkiye ekonomisi ve otomotiv sektörü

IMF Dünyanın Ekonomik Görünümü Raporu en son Ekim ayında yayınlandı.2023’de dünyada ticaret hacmi artışının ciddi biçimde hız keseceği, ortalama büyümenin de düşeceği buna paralel olarak enflasyonun gerileyeceği görülüyor. Dünyada genel olarak ekonomilerin büyümelerinin düşeceği, buna karşılık enflasyon artışlarını yavaşlatmak için tedbirler gerekeceği görülüyor. Türkiye için de benzer riskler sıralanabilir. Büyümede ve dolayısıyla enflasyonda ortaya çıkacağı tahmin edilen düşüşe karşın enflasyonun zorlayıcı etkileri olacağı tahmin ediliyor. Haziran ayında yapılması planlanan seçim de etkili olacaktır. Türkiye açısından en ciddi sorunlardan birisi de risk priminin yüksekliği. Bu durum Türkiye’nin yeterince yabancı sermaye çekmesine hatta ihtiyacı kadar dış borçlanma yapmasına engel oluyor.

Çok değerli ekonomistlerin yorumlarına göre Euro Bölgesi ve Birleşik Krallık için resesyon neredeyse kaçınılmaz görünüyor. Enerji krizi de devam ediyor.

Otomotiv sektörü yönünden baktığımızda belki yüz yıllık önemli bir dönüşümün ilk dönemine hep beraber şahitlik ediyoruz. Sürdürülebilir bir dünyada akıllı hareketlilik vizyonu her geçen gün daha büyük önem kazanıyor. Bağlantılı araçlar, otonom sürüşe dair hazırlıklar, akıllı hız destek sistemleri kapsamında güvenlikle ilgili önemli teknolojik gelişmeler, paylaşım ekonomisi, akıllı cihazlar, elektrifikasyon ve alternatif yakıtlı araçlara yönelim her geçen gün artan bir ivme ile artış kaydediyor. Tüm bu yenilikler e-mobilitenin temellerini oluştururken, dünyada sürdürülebilirlik yönünden de verimlilik çalışmalarına önemli katkılar sunuyor.

Otomotiv pazarında tüketicilerin beğenisine sunulan ürünler de bu yeni hizmetler, servisler ve özelliklerle donatılarak pazara sunuluyor. Model alternatifi her geçen gün artıyor. Avrupa Komisyonu “Fit for 55”i sunmuş olup buna göre Avrupa Yeşil Mutabakat 2030 yılında yüzde 55 karbon azaltımını ve 2050 yılında karbon nötr hedefini öngörmektedir. Otomobil ve hafif ticari araçlar için emisyonların 2030’da 2021’e göre yüzde 55, 2035’te ise yüzde 100 azaltımı söz konusudur. 2035 itibarıyla içten yanmalı otomobillerin yasaklanması hedeflenmektedir.

Avrupa başta olmak üzere ülkeler tüm dünyada çevreci otomobiller konusunda ciddi kararlar alıyor. Elektrikli otomobillere baktığımızda ise “yaygınlaşma” kelimesinin sık kullanıldığını görüyoruz.

Yaygınlaşmanın sağlanması bakımından altyapı hazırlıkları çok önemli. Avrupa ülkelerinde şarj altyapılarına dair yapılan öngörülere bağlı olarak önemli hazırlıklar mevcut. 2030 hedefi ile birçok Avrupa kentinde karbon nötr olmak üzere yeni ve çevreci teknolojilere doğru önemli teşvikler ve hazırlıklar söz konusu.

Küresel arenada rekabet üstünlüğümüzü korumak ve daha da geliştirmek, yeni yatırımların yeni teknolojilerle beraber ülkemize gelmesi bakımından iç pazarın büyüklüğü, ileriye dönük sağlıklı kararlar alabilmek için güven ve istikrar ortamı önem taşıyor. Bu bakımdan yeni teknolojileri dikkate alarak, yakın geleceğe gerek altyapı gerekse bir yandan mevzuat düzenlemeleri ile hazırlıklı olmamız ve küresel arenadaki rekabetçi gücümüzü mutlaka korumamız gerekiyor.

2023 yılının ise arzı etkileyen faktörlerin tamamı yönünden normalleşme yılı olmasını umuyoruz ancak şu an için 2022’ye benzer bir pazar büyüklüğü tahmin ediliyor. İçerisinde bulunduğumuz durumda daha uzun vadeli öngörüler ise yanıltıcı olacaktır.

2022 yılına dair öngörüler, içerisinde bulunduğumuz yılın tamamında araç bulunurluğunun zor olacağı yönündeydi. Yapılan bu tahminlerin ardından Rusya-Ukrayna savaşı başlayınca, sorunlar daha kompleks hale geldi.

Yeni araç tarafında halen global olarak arz yeterli değil, ayrıca otomobilin üretim aşamasındaki döviz bazlı maliyetinde artışlar devam ediyor.Araçların üretim maliyetindeki döviz bazlı artışların durmasını da umuyoruz.

Diğer yandan otomobil alımında en önemli unsurlardan biri finansmana erişim kolaylığıdır. Ancak son dönemde kredi başvurularında olumsuz sonuçlanma ve dolayısıyla finansman imkanlarında da azalma söz konusu. Umarız en kısa zamanda sektördeki arz sorunu ve kredi temininde yaşanan zorluklar çözülür.

Bildiğiniz gibi motorlu kara taşıtlarına uygulanan özel tüketim vergisinin baremlerini belirleyen matrah tutarlarına ilişkin en son güncellemeler 24 Kasım tarihinde açıklandı.

Bununla beraber, Ağustos 2021 tarihinde yapılan bir önceki matrah güncellemesinden önce yaklaşık 50 farklı model yüzde 80’lik dilimin altında kalmaktaydı.

O tarihten itibaren döviz kurunda yaklaşık yüzde 90 bir artış olması, buna ilaveten dünya genelindeki enflasyon sebebiyle üretim fiyatlarındaki artışların da maliyetlere yansıması ile uzun zamandır neredeyse tüm modellerin en yüksek dilim olan yüzde 80’lik dilime giriyor olması, matrahlarda acil bir güncelleme beklentisine yol açmıştı.

Kasım ayı sonunda yapılan matrah güncellemesine göre, birkaç model dışında alt vergi dilimine düşen araç olmadığı görülmektedir. Yapılan matrah güncellemesinin müşterilerin ve sektörün beklentisinin gerisinde kaldığı görülmektedir. Matrah güncellemelerinin düzenli ve etkili bir şekilde yapılması ve tüketicilerin daha fazla düşük vergi diliminde kalan modelden yararlanabilmesi bakımından önem taşımaktadır.

Son olarak Türkiye’nin de mevcut iklim değişikliği stratejisi ve eylem planını güncelleyip onaya sunması hedefleniyordu. Ülkemizde bir karbon fiyatlandırma mekanizması oluşturulması da hedefler arasında.

Yeşil Mutabakatın getirdiği sınırda karbon vergisi uygulamasının etkili olacağı düşünülüyor. Emisyon ticareti çalışmaları da sürüyor.

Tüm bu çalışmaları kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve akademi iş birliği ile hayata geçirmek gerekiyor. Özel sektörün yürüttüğü çalışmaların da bu dönüşüm yolculuğuna katkısı önemli.

Çevreci araç pazarının ülkemiz iç pazarında desteklenmesi, yeni teknolojilerin pazarda yaygınlaşması, gelişimi, hem tüketici alışkanlıklarının bunun oluşmasının teşvik edilmesi hem de otomotiv ekosisteminin dünyadaki gelişmelere paralel bu yönde gelişmesi açısından çok değerli.

Türkiye otomotiv sektörüne uygulanan vergilendirme yapısının yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacını bir kere daha belirtmek gerekiyor.