Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Kuruluştan doğan sorumluluk – Duygu Turgut

I. Kuruluştan Doğan Sorumluluk Sebepleri

Anonim şirket kuruluşunda sorumluluğa yol açan sebepler üç ana maddede düzenlenmiştir.

A. Belgelerin doğru olmaması

TTK kapsamında anonim şirketin kuruluşu ile ilgili belgelerin, izahnamelerin, taahhütlerin, beyanların ve garantilerin yanlış, hileli, sahte, gerçeğe aykırı olmasından, gerçeğin saklanmış bulunmasından ve diğer kanuna aykırılıklardan doğan zararlardan, belgeleri düzenleyenler veya beyanları yapanlar ile kusurlarının varlığı hâlinde bunlara katılanlar sorumlu tutulmuştur.

Anonim şirketin kuruluşu aşamasında esas sözleşme, kurucuların pay taahhütleri, sermayenin ne kadarlık kısmının ödendiğine dair banka mektubu, ayın değerleme raporları gibi belgeler istenmektedir. Bu belgelerdeki yanlışlardan, bu belgelerin hileli, sahte ve gerçeğe aykırı olmasından dolayı, bu belgeleri düzenleyen ve beyanda bulunan şirket kurucuları sorumlu olurlar.

B. Esas sermaye hakkında yanlış beyanda bulunulması

Anonim şirketin kurulabilmesi için kurucuların imzaladıkları esas sözleşmede sermayeyi kayıtsız şartsız taahhüt etmeleri ve taahhüt edilen nakdi sermayenin en az yüzde 25’ini kuruluştan önce ödemiş olmaları gerekir. Sermaye tamamıyla taahhüt edilmemiş ya da ödenmesi gereken miktar ödenmemiş olmasına rağmen taahhüt edilmiş ya da ödenmiş gibi gösterenler bu eylemlerinden sorumlu tutulurlar. Bu halde müeyyide, sorumluların bu payları kendi hesaplarına almaya ve karşılığını ödemeye mecbur tutulmaları şeklindedir. Ayrıca kusurları bulunması şartıyla şirket yetkilileri de doğan zarardan müteselsilen sorumlu tutulabilecektir. Buradaki şirket yetkilileri ibaresi geniş yorumlanmalıdır. Şirket denetçileri ve yönetim kurulu üyeleri ibarenin kapsamına girebilirler. Yine aynı şekilde sermaye taahhüdünde bulunanların ödeme yeterliliğinin bulunmadığını bilen ve buna onay veren şirket kurucuları, şirketin ilk yönetim kurulu üyeleri ve denetçiler söz konusu borcun ödenmemesinden doğan zarardan sorumlu tutulacaklardır.

Bu hüküm anonim şirkette sermayenin korunması ilkesiyle ilgilidir. Anonim şirkette pay sahipleri sadece taahhüt ettikleri sermaye kadarıyla şirkete karşı sorumlu olduklarından sermayenin korunması ilkesi şirket alacaklarının haklarının korunması bakımından önemlidir.

C. Ayınlara değer biçilmesinde hile yapılması

Anonim şirket kuruluşunda nakdi sermayeye ek olarak ayni sermaye de taahhüt edilebilir. TTK’ya göre üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, mal varlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir. Ancak yine sermayenin korunması ilkesiyle bağlantılı olarak konulan ayni sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak işletmelerin ve ayınların değerlerinin tespit edilmesi gerekir. Bu değerleme işlemi şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi tarafından atanan bilirkişilerce yapılacaktır. Söz konusu değerleme raporu ile ayni sermaye olarak konulan ayınların gerçekliği, üzerlerinde herhangi bir takyidat bulunmadığı, tahsil edilebilirlikleri, tam değerleri ve karşılığında tahsis edilmesi gereken pay miktarları belirlenir.

TTK, ayınların değerlemesi sırasında herhangi bir yolsuzluk yapılması durumunda, sermayenin korunması ilkesini gözeterek yolsuzluk yapanları doğan zarardan sorumlu tutmuştur. Örneğin devralınacak işletmenin mali durumunun kötü olduğunun gizlenmesi, marka değerinin belirlenmesinde bilirkişiye yanlış bilgiler verilmesi, mahkeme bilirkişisi yerine özel bilirkişiden rapor alınması maddede düzenlenen yolsuzluk kapsamında kabul edilebilir. Ancak burada dikkat etmek gerekir ki sorumluluğun doğması için hile yapılmasına gerek yoktur. Aynî sermayeye emsaline nazaran yüksek fiyat biçilmiş olması veya işletme veya aynın niteliğinin (meselâ, arsa iken bina; sosyal amaçlı yapı iken üretim birimi; mesken iken turistik tesis gösterilmesi gibi) veya durumunun (meselâ, imar durumu yokken varmış gibi gösterme; imar durumunu olduğundan iyi gösterme; imar durumu hakkında belirtme yapmama) farklı gösterilmesi yeterlidir. Bu gibi durumlarda kusurlarının varlığı halinde sadece şirket kurucuları değil, işletmenin mali durumu hakkında gerçeği gizleyen üçüncü kişiler, marka değerini yükseltmek amacıyla yanlış beyanda bulunanlar ya da aynın değerini emsalinin üzerinde gösteren bilirkişiler de sorumlu tutulabileceklerdir.

II. Müeyyide

A. Hukuki Sorumluluk

Yukarıda açıkladığımız hallerde TTK, zarara uğrayanların zararlarını talep edebilmelerine olanak sağlamıştır. Bir başka deyişle bu düzenlemelere dayanılarak sorumlulardan tazminat istenebilecektir. Ancak tazminat talep edilmesi durumunda zarar görenlerin taleplerini, zararı ve sorumluyu öğrenmelerinden itibaren iki yıl içerisinde ileri sürmeleri gerekmektedir.

B. Cezai Sorumluluk

Kanun koyucu zarar görenlerin tazminat isteminde bulunabilmesinin yanı sıra, yukarıdaki eylemlerde bulunanların cezai sorumluluğunu da düzenlemiştir: (i)kuruluştaki belgeleri sahte olarak düzenleyenler bir yıldan üç yıla kadar hapis, (ii) esas sermaye hakkında yanlış beyanda bulunanlar üç aydan iki yıla kadar hapis ya da adli para, ve (iii) ayınlara değer biçilmesinde yolsuzluk yapanlar doksan günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılırlar.

C. Hukuki Sorumluluğun İbra Yoluyla Kaldırılması

Anonim şirketler hukukunda ibra, anonim şirket genel kurulunun, anılan kişilerin, ilgili faaliyet dönemindeki işlemlerinin hukuka ve şirket menfaatlerine uygun olduğunu kabul etmesi ve buna ilişkin dava haklarından vazgeçmesi şeklinde özetlenebilir. İbra edilen kişiler ibra edildikleri konuyla ilgili sorumlu tutulamazlar. Ne var ki kuruluştan doğan sorumlulukta kanun koyucu ibra mekanizmasını sınırlamıştır. Kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin ve denetçilerin şirketin kuruluşundan doğan sorumlulukları, şirketin tescilinden itibaren dört yıl geçmedikçe ibra yoluyla kaldırılamamaktadır.