Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Küresel rekabetçiliğin sürdürülebilmesi iç pazarın büyümesine bağlı – Osman Sever

Küresel alanda, dünya ekonomisinde büyük kırılmalara şahit olduğumuz, ulusal çıkarların ağırlık kazandığı, dengelerin değiştiği bir sürecin içindeyiz. Dünya ekonomisi istikrarlı canlanma sürecinde bulunmasına rağmen himayecilik eğiliminin güçlendiğine, serbest ticareti tehdit eden gelişmelerin arttığına şahitlik ediyoruz. Bu gelişmelere ilave olarak, sanayimiz özelinde ise teknolojik gelişmelerin iş ortamını değiştirmekte olduğu net olarak görülmekte. Artık otomotiv sanayiinde önemli meydan okumalar söz konusu. Bunların da başında iklim değişikliği, hava kalitesi ve enerji verimliliği ile emisyonlar gibi çevresel etmenler yer alırken bağlantılı araçlar, otonom araçlar ve akıllı hareketlilik de iş ortamımızı değiştiren faktörlerden. Tüm bu gelişmelere bir de sektörümüzdeki yeni teknolojik gelişmelere bugüne kadar alışık olunmayan büyüklükte yatırım gereksinimi ekleniyor. Artık araç parçaları dediğimizde akla motor- batarya-yardımcı sistemler geliyor. Şarj altyapıları, yeni ürün platformları, endüstri 4.0 olarak adlandırılan sanayide dijital dönüşümün getirdiği bağlı fabrikalar ve süreç yönetimi ön plana çıkıyor. Rekabetçiliğin korunması adına dijital dönüşüme ayak uydurmak sanayimiz açısından bir gereklilik haline geldi. Araçlar ve fabrikalar dijitalleşirken iş gücünün niteliğinin de bu dönüşüme ayak uyduracak şekilde eğitilmesi öne çıkan unsurlar.

Tüm bu gelişmeler dikkate alındığında hem dünyadaki dengeler hem de otomotiv sanayii için ciddi bir dönüşüm döneminde olduğumuz söylenebilir.

Sanayimizin güncel sonuçlarını değerlendirecek olursak, bu yılın ilk aylarında başlayan iç pazardaki daralmanın üretimimizi negatif etkilemesinden endişe ediyorduk. Ancak AB pazarlarındaki istikrarlı büyümenin devam etmesi ve sanayimizin otomobil grubunda üretimine başladığı yeni ürünlerin etkisiyle hem üretim hem de ihracatta rekorlara koşmaya devam ediyoruz. 2017 yılı ilk yedi ayı sonunda, geçen yılın aynı dönemine göre üretim yüzde 22, ihracat adet bazında yüzde 30, Dolar bazında yüzde 24, Euro bazında ise yüzde 27 artış gösterdi. Ülkemizin toplam ihracatı içinde sanayimizin payı yüzde 19’a ulaştı. İhracatımız 2017 yılında da sektörler arasındaki liderliğini korudu ve ülkemiz dış ticaretine pozitif katkısını sürdürdü. İhracat kaynaklı gerçekleşen üretim büyümesinin yanında, iç pazarda değişim maalesef negatif yönde gelişti. Geçen yıl Temmuz ayındaki koşullar çerçevesinde ciddi pazar daralması yaşanmış olmasına rağmen, bu yılın ilk yedi ayında geçen yıla göre toplam pazar yüzde 3 oranında gerileme kaydetti. Otomobil pazarında daralma yüzde 4 iken, ağır ticari araç pazarında yüzde 14 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde hafif ticari araç pazarı yüzde 2 artış yaşandı.

İhracat odaklı üretim büyümesini sürdüren sanayimiz için en büyük sıkıntının ticari araç pazarındaki ciddi durgunluk nedeniyle yaşanan üretim yavaşlaması olduğunu değerlendiriyoruz. 2017 yılına kadar sürekli büyüyen kapasite kullanım oranımız, bu yılın ilk yedi ayında otomobilde yüzde 100’e, hafif ticari araçlarda yüzde 83’e ulaştı. Ancak ağır ticari araçlarda kapasite kullanım oranımız ise yüzde 45 oldu. Aynı şekilde sanayimizde üretim içinde ihracatın payı da sürekli artış gösteriyor. Otomobilde ürettiğimizin yüzde 83’ünü, hafif ticari araçlarda yüzde 80’ini ve ağır ticaride de yüzde 48’ini ihraç ediyoruz. Pazar tüm segmentlerde daralırken, özellikle ağır ticari araçlarda pazarın son 2 yılda yüzde 56 küçüldüğü dikkat çekiyor. Tüm bu koşullara bakıldığında ticari araçlarda acil alınacak önlemler ile pazar geliştirilmezse, yeni yatırımlara gidilmesi olasılığının düşeceğine, sanayimiz rekabetçiliğinin küresel platformda ciddi zarar göreceğine önemle dikkat çekiyoruz. İç pazarı zayıf bir ülkenin küresel rekabetçiliğinin tartışmaya açık olacağı dikkate alındığında ağır ticari araç pazarının bu derece düşüş göstermiş olması, önlem alınması aciliyetinin en önemli göstergesi. Otomotiv ana sanayi olarak öncelikli önerilerimiz, yaşlı araçların parktan çekilmesi, ticari araç satışlarının desteklenmesi ve ticari araç kiralama sistemi için gerekli şartların oluşturulmasıdır.

Bölgesel siyasi sorunlar nedeniyle ekonomi ve turizmde yaşanan yavaşlamanın yanı sıra vergi artışlarının sonucu iç pazarda, özellikle de ticari araç pazarında ciddi daralma yaşandığını söyleyebiliriz. Diğer yandan başta Brexit olmak üzere, sanayimiz ihracatını etkileme potansiyeli olan ciddi gelişmelerin yaşandığını, otomotiv sanayiinde küreselleşme akımında yavaşlamanın başladığını ve dolayısıyla belirsizlik ortamının yükselişe geçtiğini söylemek mümkün. Devreye alınan yeni ürün ve kapasite yatırımlarının sonucunda artan ihracat ile üretimin büyüdüğü, dolayısıyla üretim ve ihracatta sanayi tarihimizin en yüksek rakamları ile yeni rekorlara ulaşılacak bir yıl olmasını bekliyoruz. 2017 yılında toplamda 1 milyon 700 bin adet civarında araç üretimi, 1 milyon 350 bin adet üzerinde araç ihracatı ve 27 milyar doları aşan ihracat rakamı hedefliyoruz.

Sanayimizin gelecek hedeflerine bakıldığında ise; otomotiv sanayiinde yatırım ve sürdürülebilir büyümenin, ihracat hacmindeki azalmalardan kaynaklanabilecek üretim dalgalanmalarını dengelemek açısından iç pazar için üretilen araç satışlarının büyümesine bağlı olduğunu görüyoruz. Türkiye gibi net ihracatçı ülkeler için ihracat pazarlarındaki büyüme, üretim hacmindeki artışta en önemli etmen. Fakat önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin ana ihracat pazarları olan AB ve ABD’de de satışların büyük artış göstermeyeceğini, gelişmekte olan pazarlar dışında, gelişmiş pazarlarda otomotiv satış ve üretim hacminde ciddi bir artış beklenmediğini değerlendirmekteyiz. Kuzey Amerika, Avrupa Birliği, Japonya ve Güney Kore pazarlarında 2022 yılına kadar satış ve üretim hacminin çok düşük artışlar göstermesi beklenirken Çin ve diğer gelişmekte olan bölgelerde büyümenin devam edeceği tahmin ediliyor. Özellikle Türkiye’nin ana ihracat pazarı olan AB’deki satışlarda önemli büyüme beklenmiyor ve kapasite fazlası mevcut.

Tüm bu gelişmeler doğrultusunda ülkemiz ekonomisi için kritik öneme sahip otomotiv sanayiinin küresel rekabetçiliğinin sürdürülmesi için başta iç pazarın büyümesine yönelik önlemlerin alınmasının gerekliliğine dikkat çekiyor, öte yandan otomotiv sanayinin tüm paydaşlarının bir arada, ortak stratejik hedefler doğrultusunda koordineli şekilde ilerlemesinin önemini bir kez daha vurguluyoruz.

Top