Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Türk Hukuku’nda Denkleştirme İstemi Hakkında Düzenlemeler – Av. Duygu Turgut

Denkleştirme istemi ana hatlarıyla acentelik sözleşmesinin(1) sona ermesi halinde acente lehine ortaya çıkan bir hukuki haktır. 6762 sayılı Eski Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülmeyen denkleştirme istemi, 2012 yılında 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) yürürlüğe girmesiyle kanunda düzenlenmeyen ama doktrin ve Yargıtay tarafından savunulan bir istem statüsünde olmaktan kurtulmuş ve TTK Madde 122’de düzenlenerek kanuni bir dayanağa kavuşmuştur. Bu sayede ticaret hukuku çerçevesinde acentelere sağlanan haklar özellikle AB düzenlemeleri, İsviçre ve Alman ticaret hukukları ile paralel bir hale getirilmiştir.

Denkleştirme isteminin hukuki niteliği hakkında doktrinde çeşitli görüşler bulunmaktadır ancak baskın görüşe göre bu istem hakkaniyete dayanan bir karşılıktır. Nitekim, bu istemin hukuki altyapısına bakıldığında müvekkilin acentenin emeği ile biriktirdiği müşteri kitlesinden faydalanması nedeniyle elde edeceği menfaatlere bir karşılık getirmek olduğu fark edilmektedir. Hukuki terminoloji ve niteliğine yönelik tartışmalar bir yana bırakılacak olursa, denkleştirme istemi için uygulamada genellikle “portföy tazminatı, müşteri tazminatı” gibi terimler kullanılmaktadır.

Müvekkilin acente ile olan ilişkisi süreklilik gösteren ve dolayısıyla sürekli bir borç ilişkisi doğuran bir sözleşmeden kaynaklanmaktadır. Acente faaliyet gösterirken müvekkili için iktisadi değer taşıyan belirli bir müşteri çevresi yaratır veya var olan müşteriler ile olan ilişkileri kuvvetlendirir. Acentelik sözleşmesinin sona ermesi durumunda ise, acente emeği ile yarattığı müşteri kitlesinden kazanç elde etmeye devam edemeyecek, oysa müvekkil oluşmuş olan bu müşteri kitlesini korumaya devam edecektir. Bu nedenle ayrıca acentenin müşteri kitlesini oluştururken sarf ettiği emek de gerekli karşılığı bulamamış olacaktır. Hakkaniyet esasını zedeleyen bu husus acenteye ödenen denkleştirme bedeli ile giderilmektedir. Ancak acentenin denkleştirme istemi talebinde bulunabilmesi için TTK kapsamında belirli koşulların yerine gelmiş olması gerekmektedir. Bu koşullar TTK Madde 122’de düzenlenmektedir.

TTK kapsamında belirlenen koşullara ilişkin ayrım şu şekilde yapılabilir: (i) acentelik sözleşmesinin sona ermesi; (ii) müvekkilin acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde etmesi; (iii) acentenin ücret kaybına uğraması; ve (iv) denkleştirme ödenmesinin hakkaniyete uygun düşmesi.

Yukarıda da belirtildiği üzere ilk koşul, denkleştirme isteminin ileri sürülebilmesi için taraflar arasındaki acentelik ilişkisinin sona ermiş olmasıdır. Ancak, acentenin müvekkile yüklenemeyecek bir sebepten dolayı sözleşmeyi sona erdirmesi veya müvekkilin haklı sebebe dayanarak sözleşmeyi sona erdirmesi hallerinde denkleştirme isteminde bulunulamayacaktır. Hakkaniyet esasına dayalı denkleştirme istemi açısından bu düzenleme oldukça makuldür.

Acentenin faaliyetleri sonucunda müvekkile doğrudan veya dolaylı olarak bağlanan müvekkiller kazandırmış olması da denkleştirme isteminin diğer bir koşuludur. Yargıtay ve doktrinde savunulduğu üzere kanunun lafzı geniş yorumlanmalı ve “yeni müşteri” tanımı mevcut müşterilerle olan ilişkilerin genişletilmesi durumunda da uygulanmalıdır. Ayrıca müvekkil, kazandığı bu müşteriler sayesinde önemli menfaat elde ediyor olmalıdır. Her ne kadar TTK bu koşulu “önemli ölçüde menfaat” olarak sınırlamış olsa da baskın olarak savunulan görüş uyarınca müvekkilin menfaat sağlamaya devam etmesi hatta menfaat sağlama ihtimalinin bulunması dahi bu koşulun gerçekleşmiş sayılması için yeterli olmalıdır.

Üçüncü koşul olarak belirtilen acentenin ücret kaybına uğraması hususunda açıklanması gereken nokta “ücret kaybı” ile kast edilenin acentelik sözleşmesi süresince veya sözleşmeye bağlı olarak kazanılan ücretlerin kaybı olmadığıdır. Bu ücretler TTK Madde 121 uyarınca tazminat olarak başka bir kapsamda zaten değerlendirilmektedir. Oysa bu madde hükmünde değinilen zarar terimi, acentenin yeni müşterilerle sözleşme yapamamasından ötürü mahrum kalacağı zarara tekabül etmektedir.

Denkleştirme isteminin hakkaniyete uygun düşmesine ilişkin koşulun gerçekleşip gerçekleşmediği ise her somut olay bazında ayrıca değerlendirilmelidir. Bu kapsamda özellikle acentenin faaliyetleri sonucu müvekkilin markasına, ürün veya hizmetlerine ilişkin yaptığı katkılar ele alınır ve bu değerlere ilişkin katkıları değerlendirilir.

Denkleştirme istemine ilişkin hesaplamanın sınırı ise yine TTK Madde 122’de ana hatlarıyla belirtilmiştir. Buna göre; ödenecek tutar en fazla acentenin son beş yılki ortalama komisyon ya da diğer ödemelerinin ortalamasına tekabül etmelidir. Bu bedel hesaplanırken öncelikle müvekkilin menfaati daha sonra da acentenin kaybı hesaplanır ve diğer somut veriler ile birlikte elde edilen sonuç hakimin hakkaniyet bazında yapacağı takdir ile bir sonuca ulaştırılır.

Pratikte sözleşmenin sonlanması durumunda denkleştirme bedeli ödeme yükümlülüğüne tabi olmaktan kaçmak amacıyla acentelik sözleşmelerine sözleşmenin sonlanması halinde acentenin denkleştirme bedeli isteme hakkından feragat ettiği yönünde maddeler koyulmaktadır. Ancak; TTK açık bir şekilde denkleştirme isteminden ileriye dönük bir feragatin mümkün olmadığını hükme bağlamıştır. Bu nedenle acentelik kapsamında denkleştirme bedelinden feragate ilişkin yapılan anlaşmalar bu hükümler acentenin aleyhine olduğu ölçüde geçersiz olacaktır.

Son olarak belirtilmelidir ki TTK kapsamında acenteliğe ilişkin hükümler arasında düzenlenen denkleştirme istemine ilişkin TTK Madde 122, TTK 122(5) uyarınca denkleştirme istemine ilişkin düzenlemeler hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır. Bu nedenle ticari vekil, distribütörlük, komisyoncu veya franchise gibi sözleşmesel ilişkilerde münhasırlık bulunması halinde bu kişiler de denkleştirme isteminde bulunabileceklerdir.

(1)TTK Madde 122(5) uyarınca denkleştirme istemi hükmü hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır.

Top