Murat Bilgiç – Türkiye İş Bankası Röportajı
Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Murat BİLGİÇ, "Sektörün gelişmesindeki dört ana unsur olan iç pazar talep istikrarı, potansiyel ihracat pazarlarına yakınlık, nitelikli yan sanayi ve efektif tedarik zinciri göz önüne alındığında, operasyonel kiralama faaliyetlerinin, kurumsal amaçlı araç talebini organize etmesi ve istikrar kazandırması bakımından iç pazar talebine değer kazandırdığı görüşündeyiz" dedi.
Operasyonel kiralama ve günlük kiralama ülkemizde gelişme potansiyeli yüksek sektörler olarak görülüyor. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir? Bu gelişime uygun çalışmalarınız nelerdir?
Otomotiv sektörü son yıllarda ülkemizdeki ekonomik gelişime ve satın alma gücündeki artışa paralel olarak yurtdışı ortaklıklarla ve yerel yan sanayi ile işbirliği halinde hızlı bir şekilde gelişerek; ulaştığı üretim kapasitesi, dışa açıklık, dış ticaret hacmi, yarattığı ekonomik büyüklük ve katma değer açısından ülkemiz ekonomisinin lokomotiflerinden biri haline geldi. Banka olarak, otomotiv sektörü dahilinde değerlendirilebilecek her bir üretim, ticaret ve hizmet aktivitesini, ilişkili olduğu diğer otomotiv segmentleri ve kendi iç dinamikleri çerçevesinde ele almak ve bu ekonomik aktivitelerin her birinde bankamız hedefleri doğrultusunda en uygun şekilde konumlanmak hedef ve gayretindeyiz.
Bu kapsamda, sektörün gelişmesindeki dört ana unsur olan iç pazar talep istikrarı, potansiyel ihracat pazarlarına yakınlık, nitelikli yan sanayi ve efektif tedarik zinciri göz önüne alındığında, operasyonel kiralama faaliyetlerinin, kurumsal amaçlı araç talebini organize etmesi ve istikrar kazandırması bakımından iç pazar talebine değer kazandırdığı görüşündeyiz.
Ayrıca, operasyonel kiralama, firmaların sabit yatırım gereksinimini azaltmanın yanı sıra faaliyet giderlerinde sağladığı verimlilik itibariyle de bu hizmetten yararlanan kurum ve kuruluşların faaliyetlerine kayda değer katkı sağlamaktadır. Ülkemizde kurumsal nitelikli araç parkında operasyonel kiralamaya konu edilmiş araç sayısının giderek arttığı dikkate alındığında, sektörün orta ve uzun vadede daha alınacak yolunun olduğunu düşünüyoruz. Kısa süreli araç kiralama alanında da, artan ekonomik ve ticari aktivite ve mobilite dikkate alındığında sektörün kayda değer bir gelişim ve ilave büyüme potansiyeli arz ettiğini görüyoruz.
2016 yılı Mart ayı itibarıyla 18 milyar TL aktif büyüklüğe ulaşan sektörün toplam kredi bakiyesi, BDDK tarafından yayımlanan aylık verilere göre, motorlu kara taşıtlarının kiralanması ve leasingi sektörünün de dâhil olduğu “kiralama” sektörü göz önüne alındığında, 2016/Mayıs itibarıyla 6,4 milyar TL olarak gerçekleşmiş olup, soruna dönüşmüş kredi (NPL) oranı ise %1,9 seviyesindedir. Bu doğrultuda sektörün toplam reel sektör kredileri içinden aldığı pay %0,4 düzeyindedir. Sektörün kullandığı krediler yıllar itibarıyla düzenli olarak artışını sürdürmektedir. (Kaynak: BDDK)
2013 yılsonu itibariyle 207 bin adet olan Türkiye operasyonel kiralama sektörü adetsel büyüklüğü, 2014 yılında %14 artışla 237 bin adede, 2015 yılında ise %17 artışla 277 bin adede ulaşmıştır. (Kaynak: TOKKDER – Tüm Oto Kiralama Kuruluşları Derneği)
Sektör, 2014 yılında 103 bin adet, 2015 yılında ise 123 bin adet yeni araç satın alımı yaparak araç parkını hem genişletmiş, hem de gençleştirmiştir. Bu noktada araç kiralama şirketlerinin 2015 yılında yapmış oldukları araç yatırımı da 8,5 milyar TL seviyesine ulaşmıştır. (Kaynak: TOKKDER – Tüm Oto Kiralama Kuruluşları Derneği)
2016 yılı Haziran ayı itibariyle araç filosu kiralama ve diğer otomobil kiralama sektörlerinde faaliyet gösteren müşterilerimiz ile kredi çalışma düzeyimiz 2 milyar TL seviyesini aşmıştır.
Operasyonel kiralama ve günlük kiralama şirketlerine sunduğunuz finansman paketleri hakkında bilgi verir misiniz?
Operasyonel kiralama alanındaki finansman ihtiyacını, aracın satın alımı ile kiralama süresi içinde katlanılan gider ve maliyetlerin finansmanı olarak ikiye böldüğümüzde, bu alandaki firmaların temel ihtiyacının aracın uygun maliyetle edinimi ve satın alım bedelinin kiralama süresine, kiralamanın yarattığı nakit akım – döviz cinsine uygun olarak finanse edilmesi şeklinde ortaya çıktığını görüyoruz.
Kiralama dönemi içindeki finansman ihtiyacı ise büyük oranda ilgili firmanın esas faaliyetini nasıl idare ettiğine sıkı sıkıya bağlıdır. Faaliyetlerini efektif ve verimli şekilde yürütebilen firmalar, muhtelif kısa vadeli kredi enstrümanları ile esas faaliyet döngüleri içindeki kısa süreli nakit akış uyumsuzluklarını giderebilmektedir.
Bu noktada, operasyonel kiralama firmalarına daha çok araç edinimine yönelik olarak ileriye dönük, ortalama 3-4 yıllık, araç alım-satım ve faaliyet projeksiyonları çerçevesinde ağırlıklı olarak 12-36 ay vadeli işletme kredilerinden oluşan ve kısa süreli nakit/gayrinakit ihtiyaçlarını da karşılamaya yönelik finansman paketleri sunuyoruz.
Halihazırda, sektörün önde gelen firmaları ile yıllardır süregelen karşılıklı işbirliği odaklı kredi ilişkimiz mevcut olup, bu alandaki faaliyetlerimizi sektörün gelişmesine paralel olarak artırmak arzusundayız.
Operasyonel kiralama ve günlük kiralama firmalarına finansman sağlarken nelere dikkat ediyorsunuz? Firmaların sağlaması gereken standartlar nelerdir?
Operasyonel kiralamanın doğası gereği, firmalar kiralama sözleşmelerini büyük oranda 24-48 ay süreyle yapmakla birlikte, kiraladıkları araçlara ilişkin kiralama gelirlerini sadece aylık bazda faturalandırabilmektedirler.
Bu noktada, firmalar, kiralamaya konu ettiği aracını maliyet bedeli üzerinden aktifine sabit kıymet olarak katarken, anılan aracın yaratacağı gelirin çok sınırlı bir bölümünü likit varlıklarına yansıtabilmekte, bunun sonucu olarak da, kiralama kuruluşlarının aktif yapılarına araç yatırımlarına ilişkin sabit kıymetler ve KDV alacakları hakim olmaktadır. Fonlama tarafında ise araç alımlarının sektör genelinde hemen tamamının, kiralama sözleşmelerinin vadesi paralelinde orta-uzun vadeli krediyle (ağırlıklı yabancı para veya yabancı paraya endeksli krediler yaygındır) gerçekleştirilmesi nedeniyle banka kredileri hakimdir. Ayrıca, araç alımına yönelik bu krediler her ne kadar kiralama sözleşmesiyle vade uyumu gözetilerek kullanılsa da, izleyen 12 aylık periyoda tekabül eden kısımları itibariyle kısa vadeli borçlanma niteliğinde olmaktadır.
Bu çerçevede, operasyonel kiralama firmalarının bilançolarında, kira gelirlerini büyük oranda bilançoya yansıtamamanın yanı sıra kısa vadeye düşen kredi taksitlerinden ötürü önemli bir işletme sermayesi açığı gözükmekte, ayrıca, aracın maliyet bedeli üzerinden ayrılan amortismanlar, portföydeki araç sayısı yıldan yıla artan firmalarda önemli ölçüde amortisman gideri de yarattığından, bilanço karlılığı da oldukça düşük gözükmektedir. Aynı durum bilançoların dış kaynak / özsermaye dengesinde yüksek kaldıraçlı bir görünüm sunulmasına yol açmaktadır.
Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; firmanın yönetimi, sermaye ve ortaklık yapısı, mevcut portföy büyüklüğü/ pazar payı, müşteri portföyü, amortisman gideri öncesi ve sonrası faaliyet karlılığı, ikinci el araç satışından düzenli gelir yaratma performansı, kiralama sözleşmeleri ile finansmanın vade ve döviz cinsi bakımından uyumu, yabancı para pozisyon açığına maruz kalınıp kalınmadığı, araç alımı dışında nakdi kredi kullanım tutar ve sıklığı kredilendirmede genel olarak dikkat edilen konular olup, kredi değerlendirmesi firma bilançolarındaki görünen tablonun yanı sıra; kiralama kontratlarının yapısı ve müşteri portföyü kalitesi üzerinden fiili fon yaratma kapasitesi ve nakit akışı da esas alınarak şekillendirilmektedir. Kredi yapısı ve vadesi kira kontratlarının para cinsi ve vadesi dikkate alınarak oluşturulmakta, kredi tutarının bir kısmı kontrat vadesinde araçların 2. El satışıyla tasfiye edilecek şekilde “balon ödemeli” olarak yapılandırılmaktadır. Bu itibarla kredi tutarının ve vadesinin belirlenmesinde dikkate alınan en önemli hususlardan biri, genel olarak ekonomik konjonktür çerçevesinde araçların 2. El satış değeri (bu açıdan kur riski de yönetilmek ve değerlendirmelerde dikkate alınmak durumundadır) ile kiralama şirketinin bu konudaki yönetsel etkinliği olmaktadır.
Bu çerçevede müşteri seçimindeki hatalara, tahsilat yönetimindeki zayıflığa, müşteri ile yapılan kiralama sözleşmelerinde ilave maliyet yaratan açık noktalara, mal/hizmet tedariği yapılan firmalarla yapılan anlaşmalardaki maliyete ve vade uyumsuzluğuna ve/veya kısa sürede portföy büyümesine odaklanılıp, yoğun rekabete konu olan sektörde karlılık-nakit akışı göz ardı edilerek yapılan kiralama anlaşmalarına sahip firma ve bilançoların kredilendirilmesi de doğal olarak pek mümkün olmamaktadır.