TEB Arval, “CVO Barometre 2014” sonuçlarını açıkladı: Türkiye’de araç filolarında büyüme beklentisi Avrupa’nın üzerinde çıktı
2008’den günümüze araç satışlarının da mercek altına alındığı araştırma 2008- 2011 yılları arasında binek otomobil satışlarının ikiye katlandığını, hafif ticari filo araçları satışlarının da yüzde 44 oranında arttığını ortaya koyuyor.
Filo sektörünün bugününe ve yarınına ışık tutmak amacıyla TEB Arval’in destek olduğu “CVO Barometre 2014” araştırması sonuçları açıklandı. Bulgulara göre 100’den fazla kişinin çalıştığı şirketlerin yüzde 27’si ana finansman çözümü olarak operasyonel kiralamayı tercih ediyor. Kurumsal Araç İzleme (Corporate Vehicle Observatory – CVO) Türkiye sponsoru TEB Arval desteğiyle gerçekleştirilen ve otomotiv sektörünün önemli bir alanı olan filo Yönetimi konusundaki tek çalışma olan CVO Barometre’nin 2014 sonuçları açıklandı. Araştırma uluslararası çaptaki 16 ülkede yapılan analizlere dayanıyor. 2014’ün ilk çeyreğine odaklanan araştırma kapsamında 3.634’ü Avrupa’dan, 26’sı Avrupa dışından olmak üzere 4.560 filo yöneticisi ve çalışanla görüşüldü. Türkiye’de bin kişiye 112 araç düşüyor Araştırmanın raporu Türkiye’de filo araç kiralama sektörünün, geleceğe dair beklentiler ışığında genel durumunu ortaya koyuyor. 2008’den günümüze araç satışlarının da mercek altına alındığı araştırma 2008-2011 yılları arasında binek otomobil satışlarının ikiye katlandığını, hafif ticari filo araçları satışlarının da yüzde 44 oranında arttığını ortaya koyuyor. 2012 yılında Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’daki düşüşün araç satışlarına yansıdığını vurgulayan rapor, 2012 yılında hem binek hem de hafif ticari araç satışlarında önceki yıla kıyasla yüzde 10 oranında azalma olduğunun altını çiziyor. Raporda, 2013 yılında yüzde 2,4’ten yüzde 4,3’e yükselen GSYH’nin binek otomobil satışlarına yüzde 19,5 oranında artış, hafif ticari araç pazarında ise yüzde -14,8 oranında küçülme olarak yansıdığı belirtiliyor. Raporda uzmanların Türkiye’de GSYH’nin önceki yıllara kıyasla düşük oranda da olsa artacağı, ekonominin ise 2014 yılında yüzde 2,3, 2015’te ise yüzde 3,1 oranında büyüyeceği tahminlerine yer veriliyor. Raporun değindiği bir başka önemli gerçek de Türkiye’de, yüksek nüfus potansiyeline rağmen motorlu araç donanım oranının hala düşük olduğuna dikkat çekiliyor. 2012 yılında Türkiye’de bin kişiye 112 binek araç düşerken, aynı oran Fransa’da bine 500 şeklinde gerçekleşmiş bulunuyor.
Türkiye filo pazarı Avrupa’ya kıyasla daha güçlü
Araştırma sonuçlarına göre Türkiye’deki filo pazarındaki büyüme Avrupa’ya kıyasla çok daha güçlü. Buna göre 100’den az kişinin çalıştığı Türk şirketlerinde yüzde 28’lik dilim filoların büyüyeceğine yönelik olumlu beklenti içerisindeyken Avrupa genelinde bu oran yüzde 6’da kalıyor. 100’den fazla kişinin çalıştığı şirketlerde ise aynı beklenti Türkiye’de yüzde 47, Avrupa genelinde ise yüzde 12 olarak şekilleniyor. Bununla birlikte 10„dan az kişinin çalıştığı küçük şirketler ölçeğine gelindiğinde Türkiye ile Avrupa arasındaki makasın hızla kapandığı (2012’deki yüzde 61 oranından yüzde 27’ye düştü) görülüyor. Türkiye’de, Avrupa’ya kıyasla yüksek oranda çıkan bir diğer beklenti de araç kullanım sürelerinin uzatılması yönünde. Raporda ölçeği fark etmeksizin tüm şirketlerde bu beklentinin yüksek olduğuna dikkat çekiliyor ve araç filolarındaki büyümenin yeni araçların satın alınmasının yanı sıra filodaki mevcut araçların uzun süreler kullanılmasıyla süreceği yorumu yapılıyor. Araştırma kapsamında görüşülen küçük ve orta ölçekli şirketlerde profesyonellerin yüzde 21’i, büyük şirketlerde ise profesyonellerin yüzde 33’ü, mevcut şirket filolarındaki binek araçların kullanımlarının artacağını düşünüyor. Hafif ticari araçlarda ise bu oran sırasıyla yüzde 21 ve yüzde 36 olarak ölçülüyor. Oranlarda geçen yıla oranla düşüş yaşanması dikkat çekiyor.
Firmalarda finansman yöntemi seçiminde operasyonel kiralamanın payı artıyor
Araştırma finansman yöntemi seçiminde küçük ve orta ölçekli şirketlerde (çalışan sayısı 100’den az) şirket araçlarının ya doğrudan satın alındığını (yüzde 43) ya da araç kredisi ile alındığını (yüzde 50) gösteriyor. Operasyonel kiralamada ise penetrasyon yalnızca yüzde 7’de kalıyor. Şirket ölçeği büyüdükçe operasyonel kiralamanın finansman tercihi olarak öne çıkma oranı da artıyor. 100’den fazla kişinin çalıştığı şirketlerin yüzde 27’si ana finansman yöntemi olarak operasyonel kiralamayı tercih ediyor. Buna rağmen operasyonel kiralama, penetrasyon oranlarında Avrupa pazarlarına kıyasla geride kalıyor. 250’den fazla kişinin çalıştığı çok büyük şirketlerde ise finansman yöntemi olarak operasyonel kiralamanın yakın gelecekte ağırlığını koyması bekleniyor. Araştırma kapsamında bilgilerine başvurulan profesyoneller operasyonel kiralamanın sabit gider avantajına dikkat çekerken, araç bakım ve yönetimi için ekstra kaynak ayırma gerekliliği barındırmayan operasyonel kiralama yönteminin yakında daha da yaygınlaşacağını düşünüyorlar. Büyük şirketlerde çalışan profesyonellerin yüzde 40’ı operasyonel kiralamayı tercih etmelerinde ana etmen olarak bütçe kontrolünü gösteriyor. Sürücü davranışlarında araçların Toplam Kullanım Maliyeti üzerindeki etkisini azaltmak için alınan önlemlerin sayısı artıyor Araştırmada filo yöneticilerinin, 2014 yılında 2013 yılına kıyasla sürücü davranışının Toplam Kullanım Maliyeti üzerindeki etkisini önlemek için daha fazla önlem aldığı gözlemleniyor. Sürücü davranışlarının Toplam Kullanım Maliyeti üzerindeki etkisini azaltmaya yönelik önlem alan küçük şirketlerin oranı yüzde 28, orta ölçekli şirketlerin oranı yüzde 10, büyük şirketlerin oranı yüzde 11 ve çok büyük şirketlerin oranı ise yüzde 18 artmış bulunuyor.
Türk şirketleri filo yönetimini tamamen dış kaynağa devretmeye sıcak bakıyor
Türk şirketlerinin tamamen dış kaynak yöntemini tercih etme sebepleri Avrupalı şirketlere kıyasla sayıca oldukça fazla. Tasarruf, sürücünün memnuniyet seviyesindeki gözle görülür artış, karar alma süreçlerine destek olan kapsamlı filo raporları, görev ve süreçlerin idaresi gibi avantajların her biri Türk şirketlerinin filo ihtiyaçlarını dış kaynak yoluyla çözme gerekçeleri arasında yer alıyor. Tercihler farklı olsa da söz konusu sebeplerin dış kaynak tercihini belirleme oranlarında Türk şirketlerinin Avrupa’ya kıyasla iki kat fazla oranda olumlu baktığı görülüyor. Türk şirketleri ise filo kiralama şirketinden öncelikle adil fiyat bekliyor. Araştırmaya atılan küçük şirketlerin yüzde 41’i, büyük şirketlerinse yüzde 37’si “fiyat” kriterini ön sıraya yerleştiriyor.
Mobil hizmetlere büyük şirketlerin ilgisi büyük
CVO araştırmasına göre Türkiye’de şirket ölçeği büyüdükçe, çalışanlar için merkezileştirilmiş seyahat ve mobilite yönetimine geçiş de artıyor. 100’den fazla kişinin çalıştığı Türk şirketlerinin yüzde 84’ünde bu türden bir merkezi yönetim sistemi uygulanıyor. Özellikle büyük Türk şirketleri mobilite içeren yönetim servislerine sıcak bakıyor. Sunulan hizmetler arasında, çalışan için mobilite iç denetim hizmetine büyük şirketlerin yüzde 57’si sıcak akarken, seyahat hizmetleri için iç ya da dış ağ uygulamalarına sıcak bakan şirketlerin oranı yüzde 54 olarak ölçülüyor. Şirketlerin yüzde 51’i konsolide rapor ve seyahat analizi hizmetlerine, yüzde 48’i ise çalışan başına üşen reel harcama ve mobiliteyi yönetebilecek araçlara sıcak bakıyor.
Türk sürücüler araç takip sistemlerini artık kabulleniyor
Araştırma Türk şirketlerinin özellikle çalışan güvenliği konusunda endişe duyduğunu da gösteriyor. Güvenli sürüş eğitimleri çoğunlukla yolda yapılan pratik eğitimler oluyor. Tercih edilen diğer yaklaşımlar arasında iç mekân eğitimleri, planlı yol eğitimleri ve e-öğrenim ya da simülatör yer alıyor. Araç takip sistemleri konusunda ise 2012 yılında yapılan araştırmada olduğu gibi Türk filolarına araç takip sistemlerinin Avrupa’dakilere kıyasla daha hızlı giriş yaptığı görülüyor. Bunun arkasında Türk sürücülerin Avrupa’daki sürücülere kıyasla coğrafi bilgi ve sürücü davranışını raporlayan araç takip sistemine daha sıcak bakması yatıyor. Araştırma raporuna göre söz konusu sistemlerin benimsenmesi ölçeği fark etmeksizin tüm şirketlerde artacak olduğunu gösteriyor.