Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Rekabet Kurumu’ndan Tüketici Atağı

Prof. Dr. KALDIRIMCI’nın da mektubunun başında belirttiği gibi serbest piyasa ekonomileri geliştikçe tüketicinin ekonomik hayattaki yeri ve rolü de gelişiyor. Nitekim piyasaların rekabetçi yapısının işlerliği ve korunması her geçen gün tüketicilerin daha egemen bir oyuncu olmasını sağlamakta.

Rekabet kurallarının tesis ettiği adil rekabet ortamının nihai hedefi tüketici refahını artırmak. Bu refah artışı ise tüketiciye düşük fiyat ve yüksek kalite, seçim özgürlüğü, müşteri/tüketici memnuniyeti, teknolojik iyileşme gibi farklı biçimlerde ortaya çıkabiliyor.

>> “Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Nurettin KALDIRIMCI tarafından kaleme alınan “Beşinci Rekabet Mektubu” geçtiğimiz ay yayınlandı. Mektubun bu seneki konusu rekabetçi ortam ile tüketici hak ve menfaatleri arasındaki ilişkiler.”

 

Rekabet Kurumu’nun da 15 yıllık faaliyet dönemi boyunca gıda, ulaşım, haberleşme, eğitim, sağlık gibi tüketicilere dönük temel ürün ve hizmet alanlarındaki rekabet ihlallerini ortaya çıkararak tüketicilerin günlük hayatını kolaylaştırdığını söylemek mümkün. Nitekim söz konusu hizmet alanlarındaki piyasa aksaklıklarının Rekabet Kurumu tarafından düzeltilmesi tüketici refahının rekabet ihlalleri ile zedelenmesini önlemekte.

Rekabet Kurumu Başkanı’nın vurgu yaptığı bir diğer önemli konu ise, her düzeydeki tüketici örgütlerinin, Rekabet Kurumu’nun en tabii müttefiki olduğu ve rekabeti kısıtlayıcı davranışlardan zarara uğrayan tüketicilerin bu zararlarını tazmin ettirme imkanları. Kaldırımcı, tüketici örgütlerinin çabalarının bu noktada çok önemli olduğunu belirtmekte. Tüketiciler bakımından Mektup’ta yer alan en önemli hususun rekabeti kısıtlayıcı davranışlardan zarara uğrayan tüketicilerin bu zararlarını tazmin ettirme imkanlarına değinilmesi olduğunu düşünüyorum.

Mektup’un, Kaldırımcı’nın deyimiyle bütün vatandaşlara ve tüketici örgütlerine bir çağrı niteliğinde olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda tüketicilerin rekabeti kısıtlayıcı davranışlar sebebiyle uğradıkları zararları tazmin etmeleri için harekete geçmeleri önerilebilir. Zira tüketici refahı, ancak, rekabeti kısıtlayıcı davranışlardan zarar gören tüketicilerin zararının tazmin edilmesiyle sağlanabilecektir. Mektuba, tüketiciler için bir çağrı niteliğini kazandıran sebep de bu olsa gerek.

Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’un 58. maddesinde, rekabetin engellenmesi ya da kısıtlanması sonucunda bundan zarar görenlerin, ödedikleri bedelle, rekabet sınırlanmasaydı ödeyecekleri bedel arasındaki farkı hem de üç katına kadar talep edebilecekleri hüküm altına alınmış durumda. Bu noktada tüketicilerin neden, tazmin taleplerinin hukuki bir dayanağının da bulunmasına rağmen bunca yıldır harekete geçmedikleri sorusu akla gelebilir.

Bu sorunun cevabı bizce rekabet hukukunun ülkemizde hala yeni bir hukuk dalı olması ve rekabet soruşturmalarının tüketiciler için doğurduğu hakların kamu nezdinde bilinmemesi. Tüketicilerin rekabet soruşturmalarından doğan haklarını öğrenmesi ise, ancak, tüketici ürünlerinin konu olduğu rekabet soruşturmalarının sayısının artması ile gerçekleşebilecek.

Önümüzdeki yıl, tüketicilerin bire bir ilgisini çekebilecek, onları koşulların sağlanması halinde zararlarını tazmin etmeye yöneltebilecek nitelikte soruşturmalarla hangi sıklıkta karşılaşırız, bilinmez. Fakat bu yılki Rekabet Mektubu’nun rekabet ortamı ile tüketici hak ve menfaatleri arasındaki ilişkiyi ele almasının bir tesadüften ibaret olduğunu söylemek de mümkün değil. Bununla birlikte kesin olan bir durum var ki; 2013 Rekabet Mektubu, Rekabet Kurumu’nun; rekabet ortamının sağlanması, korunması ve geliştirilmesi amacıyla 2013 yılında tüketiciler ve tüketici örgütleri ile temasını daha da arttıracağını gösteriyor.