Motorlu Taşıtlar Sektör Raporu Rekabet Kurumu Tarafından Yayınlandı – Dr. M. Fevzi Toksoy
Türk Rekabet Kurumu da AB’ndeki uygulamaların yakın takipçisi olarak 2011 yılında aldığı bir kararla motorlu taşıtlar sektör araştırmasına başlamıştır. Bu araştırmanın sonuçları da geçtiğimiz aylarda “Motorlu Taşıtlar Sektör Araştırması Raporu” olarak yayımlandı. Bir sonraki aşama olarak yakın bir zamanda, kuralların bizde de değişmesini beklemekteyiz.
Motorlu taşıtlar sektörünün diğer birçok sektörü etkileyen yapısı ve global ekonomiye katkısı hesaba alındığında bu sektöre özel düzenlemelerin yapılmasının o kadar da haksız olmadığı rahatça görülebilir. Bu anlayış ekseninde hem Avrupa Birliği hem de Türk rekabet hukuku mevzuatları, motorlu taşıtlar sektöründeki sağlayıcı, bayi ve satış sonrası faaliyetleri yürüten işletmeler arası ilişkileri düzenleyen farklı kurallara yer vermiştir. Avrupa Birliği 1985, Türkiye ise 1998 yılından bu yana otomotiv sektöründeki dağıtım kurallarını özellikli bir şekilde düzenlemektedir. Avrupa Birliği’nde güncel olarak uygulanmakta olan kurallar en son 2010 yılında revize edilerek yürürlüğe konmuştur.
Bahsettiğimiz değişikliklere duyulan ihtiyaç yapılan sektör araştırmalarından sonra ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple AB, 2008 yılında motorlu taşıtlar hakkında uygulanmakta olan kuralların ne kadar etkin olduğunu değerlendirmek adına sektör araştırması yapmıştır. Türk Rekabet Kurumu da AB’ndeki uygulamaların yakın takipçisi olarak 2011 yılında aldığı bir kararla motorlu taşıtlar sektör araştırmasına başlamıştır. Bu araştırmanın sonuçları da geçtiğimiz aylarda “Motorlu Taşıtlar Sektör Araştırması Raporu” olarak yayımlandı. Bir sonraki aşama olarak yakın bir zamanda, kuralların bizde de değişmesini beklemekteyiz. Sektör araştırması sonuçları yeni yapılacak değişiklikler açısından oldukça önemli bir kaynak oluşturmaktadır. Hatta öyle ki, bu sektör araştırmasında ortaya çıkan durum üzerinde daha verimli kurallar getirilmesi dışında başka bir kaygıyla hareket edileceğini beklemek oldukça yanlış olur. Bunu, yapılan araştırmanın kapsamının genişliğine bakarak anlayabilmekteyiz. Rapor, sektörün her kademedeki oyuncularını sektörü de parçalara ayırmak suretiyle dikkate almış olduğundan çok kapsamlı sonuçlara ulaşmıştır. Bu bağlamda sektöre ilişkin tespitler satış, bakım onarım ve yedek parça pazarları bakımından ayrı ayrı sıralanmıştır. Satış pazarına ilişkin ulaşılan sonuçlardan ilki, sektörün Türkiye’de büyüme eğiliminde olduğudur. Makro (ekonomik krizler, döviz kurları vs.) ve mikro (rekabetçi yapı, üreticilerin kampanyaları vs.) düzeyde ekonomik değişikliklerin etkilediği sektörün 2002 yılından itibaren büyümekte olduğu belirtilmiştir. Ayrıca yaş tespiti de yapılmış ve Türkiye genelinde araç parkının ortalama 12 yaşında olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Türk rekabet hukukunda uygulanan bir önceki tebliğin ne kadar amaca hizmet ettiğinin anlaşılması açısından da önemli bir kaynak olan bu araştırma ile otomotiv pazarındaki firmaların yoğunlaşma oranının tebliğ sonrasındaki dönemde düştüğü de belirlenmiştir. Rapor kapsamında ulaşılan çarpıcı karşılaştırmalardan birisi satış aşamasındaki karlılık ile yedek parça satışlarındaki karlılığın karşılaştırılması oldu. Ulaşılan verilere göre satışta %4 olan karlılık oranı yedek parçalar için %24 oranındadır. Bu durumun arkasında satış pazarındaki markaların aralarında yaşanan yoğun rekabet olduğu söylenebilir. Tabii bunun yanında, yedek parça pazarında istenilen oranda bir rekabetin bulunmadığı sonucuna ulaşmak da mümkündür. Ancak burada yapısal bir gerçeğin de altını çizmek gerekecektir. Çok doğaldır ki araç satış seviyesindeki rekabet satış sonrasındaki rekabetten doğası gereği farklıdır. Dolayısıyla bu veriyi direkt satış sonrasında rekabetin eksik olduğu şeklinde yorumlamak da çok doğru olmayacaktır. Önceki tebliğin etkilerinden biri olarak yine 2007 yılından bu yana bayi seviyesinde çok markalılığın arttığı tespitinde bulunulmuştur. Öyle ki, önceki dönemde daha az seviyelerde olan çok markalı dağıtıcıların yaygınlığı, 2007 sonrasında toplam dağıtıcılar arasındaki payını artırarak rekabetçi piyasa şartlarına doğru yönelim olduğunu göstermektedir. Bir diğer alt sektör olarak bakım onarım sektörüne ilişkin tespitlerin başında yetkili servislerin arttığı ve bunun 2007 yılında yapılan değişikliklerin sonucunda gerçekleştiği belirtilmiştir. Bakım onarım pazarındaki en çarpıcı tespit; bağımsız servislerin teknik bilgiye erişimleri ile araç sağlayıcıların bu bilgileri bağımsız servisler ile paylaşmalarına ilişkin verilen anket yanıtları arasındaki büyük fark oluşturmaktadır. Bağımsız servisler, bilgi taleplerinin %20 oranında karşılandığını belirtirken, araç sağlayıcıları %90 oranında bu talepleri karşıladıklarını belirtmişlerdir. Bu fark o kadar çarpıcı bir durumu ortaya koymaktadır ki, kanımca talep edilmesi meşru olan bilginin kapsamı konusunda her iki tarafın da farklı değerlendirmeye sahip olduğu açıktır. Yedek parça sektörü, rapor kapsamında hakkında tespitlere yer verilen ve genel büyüme eğiliminde olduğu belirtilen bir diğer alt sektör olmuştur. Yedek parça sektörüne yönelik araştırma sonucunda bu sektöre ilişkin 2007 yılında getirilen kuralların beklenildiği gibi olumlu sonuçlara yol açmadığı belirtilmiştir. Örneğin, yalnızca yedek parça üreticilerinin logolarının yedek parça üzerinde bulunmasını sağlamak amacıyla getirilen kuralların başarısız olduğu ve bu yedek parçaların pazardaki oranlarının düştüğü kaydedilmiştir. Buna ek olarak, orijinal parça üreticilerini rekabet etmeye zorlaması açısından hayati öneme sahip eşdeğer parça kullanım oranlarının da sınırlı kaldığı belirtilmiştir. Tüm bu tespitler sonucunda hala ekonomik düzende etkinliğini ve ağırlığını koruyan, özellikle Türkiye ekonomisindeki ihracat rakamları sebebiyle de oldukça önemli olan bu sektörün kendine has kurallara sahip olması gerektiğini söyleyebiliriz. Bu açıdan yapılan araştırma sorunlara odaklanan bir yasa yapma sürecine dayanak olacaktır. AB rekabet hukukundaki gelişmeleri çok yakından takip etmemiz ve yakın kurallara sahip olmamız dolayısıyla, yalnızca elde edilen rapor sonuçlarına göre değil, bunun yanında AB’nde 3 yılı aşkın süredir uygulanmakta (hazır deneyim havuzu) olan tebliğin de dikkate alınması ile bir üst versiyon kurallara ulaşmamız sağlanabilir. Sektör raporuna dayanılarak getirilmesi kuvvetle ihtimal değişikliklerin; AB’nde olduğu gibi sadece satış pazarına ilişkin düzenlemeleri genel kurallara tabi kılıp bakım onarım ve yedek parçaya ilişkin özel kurallar getirmesi bizim düzenlemelerimiz açısından da gündeme gelebilir. Tebliğ yayınlandığında yeniden bir değerlendirme yaparak konuyu detaylı bir biçimde inceleyeceğiz.