Rekabet Kurulu’nun Baymak Kararı Işığında Dikey İlişkilerde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlara Güncel Bir Bakış – Özlem BAŞIBÖYÜK & Mustafa AYNA
Rekabet Kurulu, bayilerle akdettiği dikey anlaşmalar ve diğer uygulamaları ile 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un (“Rekabet Kanunu”) 4. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle Baymak Makina San. ve Tic. A.Ş.’ye (“BAYMAK”) 26 milyon TL’lik idari para cezası uygulanmasına karar verdi ve söz konusu karar geçtiğimiz günlerde Rekabet Kurumu’nun internet sitesinde yayımlandı(1).
BAYMAK’ın dikey ilişkilerinde rekabet kurallarını göz ardı etmesi sebebiyle karşı karşıya kaldığı bu ağır bilanço piyasada farklı seviyelerde faaliyet gösteren teşebbüslerin birbirleriyle olan ilişkilerinde ne denli dikkatli olması gerektiğini bir kere daha hatırlattı.
Bu çerçevede dikey ilişkiler bakımından Rekabet Kurulu’nun sıklıkla gündemini oluşturan “rekabet etmeme yükümlülüğü”, “yeniden satış fiyatının tespiti” ve “internet satışlarının kısıtlanması” hususlarına ilişkin önemli ve güncel açıklamalar içermesi sebebiyle oldukça dikkat çekici olduğunu düşündüğümüz söz konusu karara ve kararda vurgulanan bu hususlara ilişkin değerlendirmelerimizi bu yazımızda sizlerle paylaşacağız.
Rekabet Etmeme Yükümlülüğü Beş Yılı Aşarsa?
Rekabet hukuku bağlamında dikey anlaşmalar ve uygulamalardan bahsedince akla gelen temel meselelerden biri şüphesiz rekabet etmeme yükümlülüğüdür. Kısaca ifade etmek gerekirse rekabet etmeme yükümlülüğü; alıcının anlaşma konusu mal veya hizmetlerle rekabet eden mal veya hizmetleri üretmesini, satın almasını, satmasını ya da yeniden satmasını engelleyen doğrudan ya da dolaylı yükümlülüktür.
Alıcılara/bayilere getirilen rekabet etmeme yükümlülüğününün rekabet hukukuna aykırılık teşkil edip etmediğinin değerlendirilmesi açısından önem teşkil eden husus ise rekabet etmeme yükümlülüğünün süresidir.
Rekabet kuralları gereğince belirsiz süreli veya süresi beş yılı aşan rekabet etmeme yükümlülüklerini içeren dikey anlaşmalar, 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği (“2002/2 sayılı Tebliğ”) ile tanınan muafiyetten yararlanamamaktadır. Ayrıca, Dikey Anlaşmalara İlişkin Kılavuz uyarınca beş yıllık süreyi aşacak şekilde zımnen yenilenebilen rekabet etmeme yükümlülükleri de belirsiz süreli sayılmakta ve dolayısıyla grup muafiyeti kapsamında değerlendirilmemektedir.
Öte yandan, Dikey Anlaşmalara İlişkin Kılavuz’da ise süresi beş yılı aşmayan veya beş yıldan sonraki uzatmanın ancak her iki tarafın açık irade beyanıyla mümkün olduğu ve alıcının beş yıllık süre sonunda rekabet etmeme şartına son vermesini engelleyen herhangi bir durumun olmadığı hallerde rekabet etmeme yükümlülüğü rekabet kurallarına aykırılık teşkil etmemekte ve dolayısıyla grup muafiyetinden yararlanabilmektedir.
Bu kapsamda söz konusu kararda BAYMAK ile yetkili bayileri arasında imzalanan sözleşmelerde (“Sözleşmeler”) rekabet etmeme yükümlülüğünün bulunması ve bu Sözleşmeler’in süresiz ve/veya belirsiz süreli olarak akdedilmesi Rekabet Kurulu’nun incelemesine konu olmuştur. Bu çerçevede gerçekleştirilen değerlendirme neticesinde süresiz ya da belirsiz süreli rekabet etmeme yükümlülüğü ihtiva eden Sözleşmeler’in süresinin beş yılı aştığı tespit edilmiş ve bu sebeple grup muafiyetinden yararlanamayacakları sonucuna ulaşılmıştır.
Yeniden Satış Fiyatının Tespiti Rekabet Kurulu’nun Radarında Ön Sıralarda!
Dikey ilişkiler bakımından dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli nokta ise yeniden satış fiyatının tespitine ilişkindir. Rekabet Kurulu’nun son dönem uygulamaları incelendiğinde yeniden satış fiyatını belirlemeye yönelik müdahalelerin halihazırda Rekabet Kurulu’nun radarında ön sıralarda olduğu söylenebilecektir.
Nitekim son on yıl içerisinde Rekabet Kurulu’nun yeniden satış fiyatına müdahale edildiği gerekçesi ile idari para cezasına hükmettiği kararların sayısı oldukça az iken, geçtiğimiz yıl başta Henkel ve Sony hakkında yeniden satış fiyatının tespit edildiği gerekçesiyle birbiri ardına uygulanan idari para cezaları Kurul’un yeniden satış fiyatına müdahalelere karşı daha katı bir yaklaşım göstermeye başladığını gözler önüne sermektedir.
Rekabet kuralları gereğince alıcıların kendi satış fiyatını belirleme serbestisinin engellenmesi yasaklanmıştır. Bununla birlikte, taraflardan herhangi birinin baskısı veya teşvik etmesi sonucu sabit veya asgari satış fiyatına dönüşmemesi koşuluyla, sağlayıcının (i) azami satış fiyatının belirlemesi veya (ii) satış fiyatını tavsiye etmesi rekabet hukuku açısından sakınca teşkil etmemektedir.
Bu kapsamda söz konusu kararda inceleme konusu yapılan bir diğer önemli husus bayilerin satış ve pazarlamasını yaptıkları ürünlerin fiyatlarının BAYMAK tarafından bayilere gönderilen fiyat listeleri ile tespit edilip edilmediği olmuştur.
Rekabet Kurulu tarafından gerçekleştirilen incelemeler neticesinde, Sözleşmeler’de; bayilerin (i) BAYMAK tarafından gönderilen liste fiyatı üzerinden satış yapabileceğini ve (ii) söz konusu liste fiyatından daha düşük tutarda olacak şekilde ürün satışı yapamayacaklarını ihtiva eden hükümlerin bulunduğu tespit edilmiştir. Bu sebeple, bahse konu hükümlerin bayilerin yeniden satış fiyatını tespit eder nitelikte olduğu değerlendirilmiş ve dolayısıyla rekabet kısıtı teşkil ettiği sonucuna ulaşılmıştır.
Ek olarak, BAYMAK’ın bayilerin yeniden satış fiyatına müdahalesinin söz konusu sözleşme hükümleri ile de sınırlı kalmadığı; bayilerinin satış fiyatlarını aktif bir şekilde kontrol etmek suretiyle fiyatlara müdahale etmeye çalıştığı ve hatta ettiği tespit edilmiştir. Zira yerinde incelemelerde elde edilen bilgi ve belgeler incelendiğinde;
- bayilerin BAYMAK tarafından gönderilen liste fiyatlarına uymaları ve liste fiyatından daha düşük fiyatlara satmamaları noktasında çaba sarf edildiği,
- bayilerin satış fiyatına doğrudan/dolaylı olarak müdahale edilmeye çalışıldığı ve
- düzenli olarak bayi satış fiyatlarının kontrol edilerek bayilerin ikaz edildiği, gerekirse buna yönelik aksiyon alınmasının hedeflendiği anlaşılmıştır.
Bu çerçevede Sözleşmeler’de yeniden satış fiyatının tespiti niteliğinde hükümlerin bulunduğu, BAYMAK’ın fiili uygulamaları ile de bayilerin satış fiyatlarını aktif olarak kontrol etmek suretiyle fiyatlara müdahale ettiği dolayısıyla marka içi rekabetin azalması yoluyla pazardaki rekabetin kısıtlandığı sonucuna varılmıştır.
İnternetten Satış Düzenlemelerine Dikkat!
İnternet üzerinden yapılan satışlar, satıcının aktif eylemi sonucu yapılan bir internet satışı olmadığı sürece pasif satış olarak kabul edilmektedir. Pasif satış kavramını kısaca tanımlamak gerekirse, başka bir alıcının bölgesindeki veya müşteri grubundaki müşterilerden gelen ve alıcıların aktif çabaları neticesi olmayan talepleri karşılanmasıdır.
Bu çerçevede internet üzerinden yapılan satışların kısıtlanması da pasif satış kısıtlaması olarak değerlendirilmekte ve bu sebeple 2002/2 sayılı Tebliğ uyarınca grup muafiyetinden yararlanamamaktadır. Bu tür kısıtlamaların bireysel muafiyetten yararlanabilmesi için ise haklı bir gerekçenin öne sürülmesi gerekmektedir. Dolayısıyla internet üzerinden yapılan satışlara ilişkin kısıtlamalar da dikey ilişkiler bakımından üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir diğer önemli husus olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu kapsamda, bir dağıtıcının başka bir dağıtıcının bölgesinde bulunan müşterilere kendi internet sitesi erişimlerini kısıtlaması veya dağıtıcının müşterinin teslimat adres bilgisinden adresin kendi bölgesinde olmadığını fark etmesi durumunda işlemi sonlandırması internet üzerinden yapılan satış kısıtlamalarına yönelik örnek kabilinden sayılabilecektir.
Söz konusu kararın inceleme konusunu oluşturan bir diğer husus BAYMAK’ın fiili uygulamalar yoluyla bayilerinin internet üzerinden satış yapmalarını kısıtlamalarına yöneliktir.
Sözleşmeler incelendiğinde her ne kadar BAYMAK’ın bayilerinin internet üzerinden satış yapmalarını yasaklar ve/veya kısıtlar nitelikte herhangi bir hükme yer verilmediği görülse de, Rekabet Kurulu tarafından gerçekleştirilen yerinde incelemede elde edilen bulgularda, BAYMAK’ın fiili uygulamalar yoluyla bayilerin internet satışlarına yönelik birtakım müdahalelerin olduğuna işaret eden elektronik posta yazışmalarına rastlanılmıştır.
Şöyle ki; dağıtıcı bayilerin internet üzerinden satış yapmalarının yasaklandığı ve uymayan bayilere BAYMAK tarafından prim verilmemesi veya sözleşmenin feshi gibi uygulamalarla, internet üzerinden satış yapmalarının engellendiği/engellenmeye çalışıldığı tespit edilmiştir.
Bu kapsamda BAYMAK’ın bayileri aracılığı ile satış ve pazarlamasını yaptığı ürünlerin, internet satışının kısıtlanması için haklı bir gerekçenin ileri sürülebileceği ürünlerden olmaması nedeniyle bireysel muafiyetten de yararlanamayacağı belirtilmiş ve bu nedenle BAYMAK’ın bahse konu eyleminin rekabet kurallarına aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Sonuç
Özetleyecek olursak; Rekabet Kurulu gerçekleştirmiş olduğu kapsamlı değerlendirmeler neticesinde BAYMAK’ın bayilerle akdettiği dikey anlaşmaların ve uygulamalarının Rekabet Kanunu’nun 4. maddesi kapsamında ihlal teşkil ettiği sonucuna ulaşmış ve BAYMAK’a 26 milyonluk bir idari para cezası uygulanmasına karar vermiştir. Dikey anlaşmalar veya uygulamalar yukarıda değinilen hususlar başta olmak üzere rekabet kuralları açısından gerekli hassasiyet gösterilmeksizin icra edildiği sürece benzer soruşturmaların Rekabet Kurumu’nun gündemini meşgul etmeye devam edeceği ise şüphesizdir.
Dipnot:
(1) Rekabet Kurulu’nun 26.03.2020 tarihli ve 20-16/232-113 sayılı Kararı.