Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Ertuğrul Can Canbolat / Mustafa Ayna – Actecon Makalesi

2016 yılı ticaret politikası savunma araçları işi ile uğraşanlar bakımından oldukça hareketliydi. Türkiye ekonomisinin yaşadığı zorluklar ve bu zorlukları aşma yorgunluğu ile 2016 yılı geçerken, Ekonomi Bakanlığı da ticaret politikası savunma araçlarına başvurarak çeşitli ülkelere karşı birçok soruşturma başlattı.

Ekonomi Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü bünyesinin altında yer alan Damping ve Sübvansiyon Araştırma Dairesi tarafından geçtiğimiz yılda başlatılan soruşturma sayısı 19 olurken, sonuçlandırılan soruşturma sayısı ise 30’u buldu. Bu soruşturmaların büyük bir çoğunluğunu Bakanlık nezdinde yerli üreticiler tarafından dampingli ithalatın gerçekleştiği iddiası ile yapılan şikayet başvuruları sonucunda açılan soruşturmalar oluştururken; bunun yanında ara gözden geçirme ve önlemin etkisiz kılınması iddiasıyla açılan soruşturmalar da geçtiğimiz yılda Ekonomi Bakanlığı’nın önüne sık sık gelen başvurulardan oldu.

Bu yıl sonuçlandırılan 30 soruşturmanın 28’inde önlem kararı alınırken yalnızca 2 soruşturmada herhangi bir önlemin uygulanmamasına karar verildi. Bu veriler ışığında genel bir değerlendirme yapılmak istenirse yalnızca Türkiye’de değil tüm dünyayı etkisi altına alan koruma önlemlerinin 2017 yılında da tıpkı 2016’da olduğu gibi sıkça gündeme geleceğini söylemek hiç de zor değil.

2016’da Çin Başı Çekti

Son yıllarda düşüş trendinde olması sebebiyle korumacı bir yaklaşım sergilenen Türk ekonomisinde yerli üreticiyi desteklemek amacıyla Ekonomi Bakanlığı tarafından oldukça fazla sayıda korunma önlemine başvuruldu. Dünya genelinde bu önlemlere en çok başvuran beş ülkeden biri konumunda olan Türkiye’de toplamda 78 farklı Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu Kodlu ürünün içinde bulunduğu kimya, tekstil, çelik, lastik gibi çeşitli sektörlere ilişkin olarak 19 yeni soruşturma başlatıldı ve bu soruşturmaların 13’ünü damping iddiası oluşturdu.

Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da yine Uzakdoğu ülkeleri ve özellikle Çin ilk sıradaki yerini korudu. Bunun yanı sıra Brezilya, Amerika, Yunanistan, Arap Emirlikleri’nin de bulunduğu toplamda 15 ülkeden ithal edilen ürünlere karşı soruşturma başlatıldı. Bu soruşturmaların %42’si Çin’e karşı açılırken, Çin’i 4 soruşturma ile bir diğer Uzak doğu ülkesi Güney Kore izledi.

Damping ve Sübvansiyon Dairesi tarafından 2016 yılının açılışı 6 Şubat 2016 tarihinde Çin Halk Cumhuriyeti ve Kore Cumhuriyeti’nden ithal edilen beton pompası ve beton pompalama taşıtına karşı açılan soruşturmayla yapılırken; kapanış ise 21 Aralık tarihinde yine Çin’den ithal edilen sıcak haddelenmiş rulo halinde olmayan yassı çelik ürünlerine karşı açılan soruşturmayla yapıldı.

Geçtiğimiz yıl damping soruşturmalarının büyük bir çoğunluğu Çin’e karşı açılırken bunun ana sebeplerinden birini Çin’in piyasa ekonomisi olmayan ülke pozisyonunda değerlendirilmesi oluşturdu. Dünya Ticaret Örgütü ile Çin arasında imzalanan Protokol’ün de 2016 yılında yürürlüğe girmesiyle birlikte başta Türkiye ve Avrupa Birliği’nin Çin’i piyasa ekonomisi olan ülke kapsamında değerlendirip değerlendirmeyeceği de büyük bir merak konusu oldu. Bu kapsamda Türkiye tarafından herhangi bir resmi karar henüz alınmazken anti-damping uygulamaları kapsamında uzun senelerdir Avrupa Birliği ve ABD uygulamalarını takip edeceğini tahmin etmek hiç de güç değil.

Gerçi Avrupa Birliği ve ABD tarafından, Çin’in otomatik olarak piyasa ekonomisi statüsünü kazandığı argümanları pek kabul edilmeyecek gibi gözükmekte. Buna karşın, esas belirleyici rolü, Çin’in başvurusu üzerine incelemeleri gerçekleştirecek olan Dünya Ticaret Örgütü üstlenecek.

Sonuçlandırılan Soruşturmalarda Durum Nasıl?

2016 yılında Bakanlık tarafından yoğun bir şekilde soruşturmalar başlatılırken, yürütülmekte olan 30 soruşturma da karara bağlandı. Geçtiğimiz yılların aksine şaşırtıcı bir biçimde bu kararların %50’sinden fazlasını nihai gözden geçirme kararları oluşturdu.

Sonuçlandırılan soruşturmaların %90’ının üzerinde önlem kararı verilirken yalnızca 2 soruşturmanın sonucunda herhangi bir önlemin uygulanmamasına karar verildi. Bu soruşturmaların ilki Çin, Fransa, Japonya, Romanya, Rusya, Slovakya ve Ukrayna’dan ithal edilen “sıcak haddelenmiş çelik” ürünleri olurken, bu soruşturmada yerli üreticilerin şikayeti geri çekmesi soruşturmanın önlemsiz kapanmasını sağladı.

Önlemsiz kapatılan diğer soruşturma ise, Türkiye uygulaması için adeta emsal teşkil edecek nitelikteydi. Dünya Ticaret Örgütü kurallarına uygun olarak, zarar inceleme döneminde herhangi bir zararın olmaması sebebiyle Çin, Hindistan, Mısır ve Suudi Arabistan’dan ithal edilen “BOPP filmler” ürünlerine ilişkin soruşturmada da önlem uygulanmamasına karar verildi ve sonraki soruşturmalar için de bir dayanak niteliğinde oldu.

Dünya genelindeki soruşturmalarda incelendiğinde şaşırtıcı olmayan bir şekilde, Türkiye’de sonuçlandırılan soruşturmaların 2/3’si Çin hakkında olurken, bu alanda Çin’i 6 soruşturma ile Vietnam takip etti. Çin ve Vietnam’ın haricinde 17 ülke hakkında daha yürütülen soruşturmalar karara bağlanmış oldu.

ZORLU BİR 2017 Mİ BİZİ BEKLİYOR?

Giriş kısmında da belirttiğimiz gibi Türkiye ekonomisi düşüş eğiliminde ve son zamanlarda Türk ekonomisine korumacı bir şekilde yaklaşılması da 2016 yılında oldukça fazla sayıda soruşturmanın başlatılmasını sağladı. Nitekim bu denli yoğun geçen 2016 aslında 2017 yılına bir işaret fişeği yakmış oldu. Ekonomi Bakanlığı’nın 2017 yılında da Türk üreticilerinin sesi olacağı ve Türk üreticilerin de daha fazla şikâyette bulunacağını tahmin etmek bu nedenle hiç de güç değil. Bakalım 2017 yılı sonunda hazırlayacağımız raporda bizleri neler bekliyor olacak?