Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Peugeot Türkiye Satış Direktörü Merih TÜZÜN

Markamız kiralama sektöründe ciddi bir potansiyele sahip
Türkiye’de ciddi bir ekiple çalıştıklarını söyleyen Peugeot Türkiye Satış Direktörü Merih TÜZÜN,
“Hem işin müşteri ayağını hem operasyonel kiralama firmaları ile ilişkileri,
hem de ikinci el değerini yönetebilecek bir yapıya sahibiz. Bu anlamda
daha alacağımız yol var ama niyetimiz eksiksiz bir hizmet sunabilmek” diye konuştu.

Markanız açısından 2013 yılını nasıl değerlendiriyorsunuz? Önümüzdeki yıl için planlarınızdan söz edebilir misiniz?
Otomotiv pazarı açısından 2013 yılı değişik bir yıl oldu. Bu yılın ilk ve ikinci yarısını birbirinden ayırarak bir değerlendirme yapmanın faydalı olacağını düşünüyorum.
Bu yılın ilk yarısında, geçen yıl ile karşılaştırdığımızda her ay bir önceki yılın aynı ayına göre ciddi ölçüde gelişen, artış gösteren bir pazar gelişimi gördük. Sonra yılın ikinci yarısında kurlarda dalgalanma ve artışlar başladı. Dolayısıyla yılın ikinci yarısında kurlardaki artışlar kaçınılmaz olarak fiyatlara da yansıdı. Özellikle pazar Eylül ayından başlayarak bir önceki yılın aynı ayına göre ilk kez küçük bir daralma yaşadı. Ekim ayında pazar tatil günlerinden de etkilendi. Bu açıdan Ekim ayı pazarının da geçen seneye göre düşük kalacağını öngörebiliriz. Dolayısıyla yılın ilk ve ikinci yarısı arasında ciddi farklar oluştu. Ama sektör, stoklarını ve pozisyonunu hep yıl sonuna göre ayarladığı için bu yılın toplam pazar rakamlarının 820-830 bin aralığında gerçekleşeceğini söyleyebilirim. Geçen yıl ise pazarı 780 bin adetler seviyesinde kapatmıştık. Bu yüzden bu yıl pazarın yüzde 5-6 aralığında büyüyeceğini tahmin ediyorum.
Bu yıl pazarda gözlemlenen başka bir durum daha oluştu. Hafif ticari araçlar üzerindeki vergi uygulamalarından kaynaklı olarak bu yıl satışların binek araçlara doğru kaydığını görüyoruz. Pazarın yüzde 75-80 aralığında binek araca, yüzde 20-25 aralığında ise hafif ticari araçlara doğru yöneldiği durum ortaya çıkıyor. Bu durumu ‘iyi mi?’ yoksa ‘kötü mü?’ olarak yorumlamanın şu aşamada çok mümkün olmadığını düşünüyorum. Fakat bu eğilimin 2014’de de devam edeceğini öngörebilirim.
Peugeot Türkiye olarak pazara sunduğumuz 301’in etkisi ile binek araç pazarındaki ağırlığımız arttı. Bir açıdan hafif ticari araç pazarında iyi performans çıkaran bir marka olarak bilinmemize rağmen 301’i ürün gamımıza eklememize paralel olarak binek araç pazarında da olumlu sonuçlar almaya başladık. Bunun yanı sıra 301 filo satışlarımıza bir ivme kazandırdı. Bu ürünümüz kendi segmentinde filo talepleri açısından iyi bir alternatif oluşturdu.
Bu yılın sonuna doğru 2008’i ürün gamımıza ekledik. 2008, Avrupa’da da çok talep gören bir araç olarak yerini koruyor. Türkiye’de ise 2008’den yeterince adet yapamadığımızı düşünüyorum. Şu an ulaştığımız adetlerin en az iki katını rahatlıkla yapabilecek bir talep oluşmuştu. Bunu tedarik kısıtları nedeniyle yeterince karşılayamadık. Bu yıl içerisinde yine efsane ürünümüz 205 GTi’yla yarattığımız etkiyi 208 GTi’yla tekrar canlandırmak istedik. Peugeot 208 tasarımıyla otomobil severlerin beğenisini kazanmıştı. Bunun akabinde GTi ile 208’e dinamizm katan tasarımı da ekleyerek pazara sundu. 208 GTi sportif segmente konfor, çok yönlü kullanım ve iç mekan genişliği gibi nitelikler getirdi. Dolayısıyla ürün yelpazemizde fonksiyonel araçlarımızın yanı sıra keyifli, sportif araçlarımız da bulunuyor.
Yine, 508’le iyi bir performans çıkarttığımızı düşünüyorum. 3008, 5008 özel ürünler gibi görünmekle birlikte çok sadık bir alıcı kitlesi oluşmuş durumda. Eylül ayında pazara sunulan 208, düşük yakıt tüketimi ve düşük emisyon oranları ile dikkat çeken 1.0 lt VTi motor seçeneğinden sonra, Kasım ayında da 1.2 lt VTi motor seçeneği ve ETG (Efficient Tronic Gearbox) şanzıman seçeneği ile pazara sunuluyor. Bu ürün ile geçen yıla göre daha iyi bir noktada yılı bitirebiliriz.
Markamız hafif ticari araç pazarındaki gerilemenin olumsuz etkisini binek araç pazarındaki artışıyla tefali ederek daha iyi adetleri hak ediyor diye düşünüyorum. Hem ürün gamı, hem de Türkiye’deki yapılanması ve teşkilatlanmasıyla markamız öne çıkıyor. Türkiye çapında elli tane yetkili satıcımız ve servisimiz ile müşterilerimize kesintisiz hizmet sunuyoruz. Dolayısıyla Türkiye’nin hemen hemen belli başlı bütün şehirlerinde hem satış hem servis hem yedek parça anlamında bütün hizmetleri verebilecek durumdayız. Durum böyle iken yüzde 4’lük pazar payı, açıkcası beni çok tatmin etmiyor. Önümüzdeki yıllar için daha iyisini umuyorum. Özellikle 2014’den başlayarak hedeflerimizi adım adım yükselteceğiz. Önümüzdeki yıl bir nebzede olsa bu yılın üstüne çıkabilecek bir bakış açımız var.

Operasyonel Kiralama firmalarına Peugeot olarak yaklaşımınız ne şekildedir? Sunduğunuz hizmetlerden bahseder misiniz? Peugeot olarak operasyonel kiralama şirketlerinin beklentilerini karşılayabiliyor musunuz?
Peugeot bir dünya markası. PSA Grubu adı altında iki markasıyla dünya otomotiv sektörünün içinde yer alıyor. Peugeot ise bu iki markanın isim olarak en önce konumlanmasıyla dikkat çekiyor. Dolayısıyla genel bir bakış açısıyla son derece olumlu bir seyir izliyor. Bugün operasyonel kiralama sektörü dediğimizde özellikle olgun pazarlar dikkate alınıyor. Bu olgun pazarların önemli bir bölümü operasyonel kiralama sektörü üzerinden oluşuyor. Bu açıdan değerlendirdiğimizde, Türkiye’de operasyonel kiralamanın olması gereken noktaya henüz gelmediğini düşünüyorum. Pazar daha da büyüyecek. TOKKDER’in verilerine göre kiralama sektörünün 170-180 bin aralığında bir araç büyüklüğü var. Geçen yıla göre otomotiv pazarı yüzde 10 büyürken, operasyonel kiralama sektörü yüzde 3-5 aralığında bir artış gerçekleşmiş durumda. Pazarın biraz gerisinde olmasına rağmen ciddi bir potansiyel gösteriyor. Yine keza 2014’de bu büyüme devam edecektir.
Otomotiv sektörü, kiralama sektörünün büyüme eğilimini görerek buna göre konumlanıyor. Peugeot olarak, kiralama sektörünün gelişimi içinde bana göre daha iyi performans gösterebilecek potansiyele sahibiz. Bu açıdan sektörünüze ilişkin stratejiler ve politikalar geliştirmeye çalışıyoruz. TOKKDER verilerine göre marka olarak bizim, şu anki operasyonel kiralama sektörü içindeki payımızın yüzde 1,5-2 aralığında olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan alınacak daha uzun bir yolumuz var. Marka olarak kendi içimizde de eksiklerimizi değerlendirerek, beklentileri karşılamak anlamında ciddi bir çaba içerisindeyiz.
Peugeot’un kiralama sektörüne ilişkin küresel bakış açısını paylaşmakta yarar görüyorum. Yılda iki kez Peugeot’un ülke organizasyonlarının katılımıyla uluslararası filo değerlendirme toplantıları gerçekleştiriliyor. Bu yıl bu toplantıya ben de katılma şansına eriştim. Bu toplantılar esnasında farklı ülkelerdeki müşteri beklentileri ve talepleri konusunda bilgiler edindim. Sonuç olarak buradan edindiğim tecrübeleri Türkiye’de uygulayabilecek bir çabanın içerisindeyiz. Türkiye’de kiralama sektörünün gelişimi için büyük bir umut var. Türkiye’de ciddi bir ekiple çalışıyoruz. Hem işin müşteri ayağını hem operasyonel kiralama firmalarıyla lişkileri, hem de ikinci el değerini yönetebilecek bir yapıya sahibiz. Bu anlamda alacağımız daha yol var ama niyetimiz eksiksiz bir hizmet sunabilmek. Satış sonrası ayağını unutmuyoruz. B segmentinde Peugeot 301’i pazara sunmamız bizi oldukça rahatlattı. Önümüzdeki yıl yeni 308, filo kiralama sektörü için cazip bir ürün olacak.
Günlük Kiralama firmalarına yaklaşımınız ne şekildedir? Günlük Kiralama şirketlerinin beklentilerini karşılayabilmek için neler yapıyorsunuz?
Günlük kiralama sektöründe de daha iyisini yapabilecek bir ürün gamına ve teşkilata sahibiz. Ben günlük kiralama sektörünü ikiye ayırarak değerlendirmek istiyorum. Birincisi sürekliliği bütün yıla yayılan başta İstanbul gibi büyük şehirlerdeki ihtiyaç.
İkincisi ise turizm bölgelerindeki mevsimsel ihtiyaçlardır. Günlük kiralamanın bütün yıla yayıldığı büyük iller ciddi bir potansiyel barındırıyor. Bu şehirlere özgü, daha doğrusu devamlılık gösteren sezonluk bir ilişkinin olmadığı bir biçim söz konusu. Bu yüzden günlük kiralama da İstanbul’dan başlayan süreklilik arzeden bir gelişimi içinde taşıyor. Türkiye’nin turizm bölgelerindeki günlük kiralama ihtiyacı da pazarın gelişimine katkı sağlıyor. Bu bölgelerde adet olarak belki az olabilir ama, araçların belli aralıklarla yenilenmesi durumu ortaya çıkıyor.

Günlük kiralamanın Türkiye’de 20-25 bin adetler arasında bir gelişim gösterdiğini tahmin ediyoruz. Bu açıdan günlük kiralama sektörü ile olan ilişkimizi geliştiriyoruz ve sektörde faaliyet gösteren firmalara uygun satış önerileri geliştirmeyi önümüzdeki yıl planlıyoruz. Kısa süreli de olsa araçların sirkülasyonu daha hızlı oluyor. Bunun bir taraftan faydasını görüyoruz. Öte yandan da ikinci el de değerinin nasıl oluştuğunu da önemsemek için bizim açımızdan takip edilmesini gerektiren bir süreç yönetimi var. Bunların hepsinin bilincinde ve farkında olarak 2014’te kısa süreli kiralamayı veya günlük kiralamayı daha iyi yönetip, daha iyi performans çıkartabilmeyi umuyoruz.
Otomobillerin ikinci el satış fiyatları operasyonel kiralama şirketleri için büyük önem taşıyor? Markanızın ikinci el araç politikaları hakkında bilgi verebilir misiniz? Markanızın ikinci el araç pazarını güçlü kılmak için uyguladığınız politikalar nelerdir?
İkinci el otomotiv pazarında da bir süredir özel bir yapılanmaya giderek Peugeot ikinci el programını teşkilatımızda yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Şu anda 60 yetkili satıcımızdan 17-18’i bu programa dahil olmuş durumdadır. İkinci el araç pazarında öncelikle kendi markamızın araçlarını değerlendirmek, hem de bir taraftan bu ticaretin gelişmesini desteklemeyi hedefliyoruz. Öte yandan markamızın ikinci el değer oluşumuna katkıda bulunacak politikalar ortaya koyuyoruz. Bu politikaların içerisinde araçların ekspertizlerini, aracın bakım ve kontrollerini uygun ve olması gerektiğini gibi yapmak var. Bu araçların eksikleri varsa onları onarıyor, müşteriyi bilgilendiriyor ve satışını tamamlıyoruz. Herşeyden önce ana ilkemiz; markanın değerini ikinci el araç satışında tam oluşturup müşteriye teslim etmektir. Filo ve günlük kiralamada araçların geri dönüşlerini dikkate alarak, önemli parametrenin ikinci el değeri olduğunun bilinciyle hareket ediyoruz. Ayrıca ‘Artı Garanti’ uygulamalarımız da var. Müşteriye uzatılmış garanti sağlıyoruz. Doğru alanlarda, araçları doğru sergileyerek öncelikle kendi markamız başta olmak üzere araçları müşterilerimizle buluşturuyoruz. İkinci el operasyonun yönetilmesinin öneminin farkındayız. Yakında yenilenecek olan web sitemizle de bu sirkülasyonu arttırmak ve desteklemek amacındayız. Dolayısıyla ikinci el değeri yüksek bir markanın yeni otomobil satışının da daha yüksek olacağının bilincindeyiz. Elbette, müşterilerin kendilerini daha güvende ve rahat hissedeceklerini de biliyoruz. Bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Operasyonel ve günlük kiralama şirketlerinden beklentileriniz nelerdir?
Birincisi nihai müşterinin markamızı tercihedebilmesi için, o yakın ilişkiyi sürdürüp nihai müşteriyi tanımak amacındayız. Kullanıcıyı tanımak ve kullanıcının beklentilerini, isteklerini veya varsa sıkıntılarını bir an önce duyup onlara yanıt verebilmek önemli bulduğumuz bir nokta. Bu anlamda da herhangi bir operasyonel kiralama şirketinin herhangi bir projesini mümkün olduğunca erken bizimle paylaşmasını bekliyoruz. Bu durum bizim otomobil tedariğini erken gerçekleştirmemizi sağlayacaktır. Böylelikle teslimat sürelerinin önceliklerine riayet edilmiş olunur. Gecikmenin yaşanmaması için bilgi paylaşımını önemsiyorum. Onun ötesinde müşteriyi tanımak, müşterinin ihtiyaçlarını erken öğrenmek buna uygun gerek fiyat anlamında gerekse ürün anlamında şartları oluşturabilmek önemlidir. Operasyonel kiralama şirketi sonuçta; bir anlamda servis sağlayıcı konumundadır. Nihai açıdan müşterinin tepkilerini onların aracılığıyla alabiliriz. Bu açıdan paylaşım önemsediğim bir noktadır. Bunun dışında araçların ikinci el değerinin oluşumuna operasyonel kiralama şirketlerinin büyük bir etkisi var. Bu anlamda da daha şeffaf ve açık bir paylaşım her iki tarafın da faydasına olacaktır. Diğer önemli bir konu da satış sonrası hizmetlerin gerçekleştirilmesidir. Bu hizmetlerin markamız standartlarına ve kriterlerine uygun bir şekilde yapılmasını bekliyoruz. Bazen maliyet gerekçeleriyle farklı tercihler söz konusu olabiliyor ve gündeme gelebiliyor. Bunları ne kadar kısıtlı tutarsak aracın onarım ve bakım işlemlerini bizim standartlarımız ve kriterlerimize uygun şekilde yapmış oluruz. Hem de aracın ikinci el değerini daha iyi korumuş oluruz.
Otomotiv pazarının ve ticaretinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Tüketici açısından otomobil, ulaşım ihtiyacı olduğu sürece gündemde kalacaktır. Dolayısıyla araç sahipliği oranına bakarak belki Batı Avrupa’nın pazarının doyduğunu söyleyebiliriz. Buralarda neredeyse iki kişiye bir otomobil düşüyor. Bu pazarlarda yenilikler ve araç pazarlamasında ise çekici öneriler ortaya çıkacaktır. Bunu başarabilenler bu pazarları iyi yöneteceklerdir. Otomotiv pazarında kiralama sektörünün sunduğu alternatif giderek gelişiyor. Bugün, İngiltere pazarının yüzde 75-80’ini kiralama sektörü oluşturuyor. Bizim ülkemizde otomotiv ticareti ve kiralama sektörü giderek gelişecektir. Yeter ki bu gelişime paralel olarak şehirlerdeki altyapılar hazırlansın.
Bizim gibi pazarlarda otomobil sahipliğine tüketici açısından ciddi bir talep var. Otomobil sadece bir ulaşım aracı olarak değil, itibar ve prestij aracı olarak görünüyor. Türkiye ekonomisinin büyümesi, kişi başına düşen milli gelirin artmasıyla paralel olarak gelişecek refah düzeyi otomobil sahipliğinin de artmasına yol açacaktır. Trafikte kullanılan eski araçların yeni model ve üst seviye algı yaratan markalarla değişimi de beraberinde gelecektir.
Pazarın büyümesi ve gelişmesinin yanı sıra, otomotiv sektöründe ciddi bir karsızlık sorunu yaşanıyor. Otomobil ticaretinde üretici, distribütör ve yetkili satıcı üzerinde büyük bir baskı oluşmuş durumda. Ölçek ekonomisinin getirdiği doğal sonuç olarak, verimlilik öne çıkıyor. Küresel markalar birleşerek nasıl üst gruplar oluşturuyorsa, hatta Avrupa’da yetkili satıcı şebekeleri bir araya gelerek birleşiyorsa, kaçınılmaz olarak bu durum bizim ülkemize de yansıyacaktır. Yetkili satıcılarda birleşmeler, tek markalı yapıyla bir çok bölgede hizmet vermek anlayışı gelişecek ya da çok markalılık giderek sektörde gelişecektir. Bir taraftan pazarın gelişimi öte yandan karsızlık baskısı oluşmuş durumda. Vergiler de sektörün gelişimini engellemektedir. Vergilerde yapılacak iyileştirmeler, pazarın rahatlıkla 1 milyon adetlere ulaşmasını sağlayabilir.