Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Üyelerimizin Gurur Duyacakları Bir Dernek Olmak İstiyoruz

OYDER Yönetim Kurulu Başkanı H. Şükrü Ilısal:
OYDER Yönetim Kurulu Başkanı H. Şükrü Ilısal:

OYDER’in hedefi bize üye olsun veya olmasın, Türkiye’deki tüm yetkili satıcıların ekonomik ve yasal haklarını ilgili kurum ve kuruluşlar nezdinde korumak ve onları her türlü platformda temsil etmektir. Tüm Türkiye’ye yayılmış otomotiv yetkili satıcılarını çatısı altında toplayan ve sektörün en önemli sivil toplum kuruluşları arasında yer alan Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneğ i OYDER’in Yönetim Kurulu Başkanı H. Şükrü Ilısal ile sektörün gelişimi, OYDER’in çalışmaları ve araç kiralama sektörüne ilişkin değerlendirmelerini konuştuk.

Otomotiv sektörü 2010 yılını beklentilerinin ötesinde bir satış hacmiyle bitirdi, bu konuda neler söyleyebilirsiniz? Evet, 2010 yılı beklentilerimizin üzerinde geçti gerçekten. Bunun dört ana sebebi vardı: Son iki yıldır ertelenmiş talepler, tüketici faizlerinin çok cazip hale gelmesi, özellikle Euro paritesinin çok avantajlı bir konuma gelmesi ve son olarak da krizin yurt dışındaki ağır etkisi sebebiyle özellikle Avrupa’da stoklarda kalan araçların çok cazip fiyatlarla Türkiye pazarına sunulması. Bunları kısaca açarsak: malumunuz otomobil alımı için insanların biraz kendini güvende hissetmesi gerekiyor. 2007 yılının başından itibaren Türkiye’de bir endişe başlamıştı. Yaşanan çok ağır krizden sonra işlerin toparlanmaya başlamasıyla tüketicilerde bir güven oluşmaya başladı ve özellikle bu sene başından itibaren bu güven, ertelenen talepleri alımlara dönüştürdü. Krizden çıkışla birlikte bankalar, ellerindeki paraları uygun faiz oranlarıyla kullandırmaya başladılar. Tabi bu top yekûn bir güven olayı, tüketici kendini güvende hissedecek alım yapacak, bankacı ortamı güvenli görecek parasını satacak, bunun neticesinde faizlerde önemli indirimler oldu ve bu da otomobil satışlarına çok ciddi şekilde yansıdı. Türkiye’de satılan araçların çoğunluğu Avrupa kökenli, yani Euro bölgesinden ciddi etkileniyor, otomotiv sektörü geçen yılın sonlarında 2010 yılı için kur tahminlerini 2.20-2.30 bandında yaptı, bugün baktığınızda kur 1.94-1.98 aralığında dolaşıyor, bu da maliyetleri ve satış fiyatlarını olumlu yönde çok ciddi etkiliyor. Kriz tüm dünyada önemli yaralar açtı, Avrupa’daki etkileri henüz tam olarak geçmiş değil. Bunun neticesinde Avrupa’nın elinde önemli miktarda araç kaldı. Bu kalan araçlar için işlerin iyi gittiği Türkiye pazarı çok cazip bir rahatlatma merkezi oldu, tabi bu operasyon yapılırken önemli fiyat avantajları sağlandı. Bu sağlanan avantajlar satışları biraz daha coşturdu. Bu dört etken bu yıl satışları tahminlerin çok ötesine taşıdı,

Kriz tüm dünyada önemli yaralar açtı, Avrupa’daki etkileri henüz tam olarak geçmiş değil. Bunun neticesinde Avrupa’nın elinde önemli miktarda araç kaldı.
Kriz tüm dünyada önemli yaralar açtı, Avrupa’daki etkileri henüz tam olarak geçmiş değil. Bunun neticesinde Avrupa’nın elinde önemli miktarda araç kaldı.

Buna parelel olarak 2011 yılından beklentileriniz neler? 2011 yılına bakarsak, sektör açısından olumlu geçeceğini öngörüyorum, en azından 2010 satış rakamlarına ulaşacağımızı düşünüyorum. Burada 2011 ortasında yapılacak Genel Seçimler’in de ekonomiye olumlu katkıları olacaktır. Ancak hiçbir zaman unutulmaması gereken şey, global sistemlerde sizin ülkeniz ne kadar istikrarlı giderse gitsin dünyanın herhangi bir ülkesinde yaşanan sıkıntı sebebiyle tüm dengelerin alt üst olma ihtimali vardır, bu nedenle özellikle otomotivde çok ihtiyatlı olmak zorundayız. Yetkili satıcılar 2010 yılını nasıl geçirdiler? 2010 yılı Yetkili Satıcılar açısından bol satışlı, çok hareketli fakat karsız geçmiştir. Sektörün tarihi satış rekoru kırdığı böyle bir dönemde yüksek adetlerden dolayı taşıdığımız büyük riskleri karşılayacak kar elde edilememiştir. OYDER’in genel yapısı ve Derneğin amaçlarından biraz söz edebilir misiniz? OYDER 20 yıllık bir sivil toplum örgütüdür. Dernekte 19 kişiden oluşan bir yönetim kurulumuz var. Yenilik olarak ilk defa otomotiv sektörünün içinden yetişmiş bir profesyonel arkadaşımızı tam zamanlı Genel Sekreter olarak göreve getirdik. Bugün Türkiye’de 900 tüzel kişilikten, 1.300 yetkili satıcıdan oluşan dev bir ağ mevcuttur. Bu yapının tesis yatırımı 4 milyar dolardır ve 70 bin kişi istihdam edilmektedir. OYDER’in hedefi bize üye olsun veya olmasın, Türkiye’deki tüm Yetkili Satıcılar’ın ekonomik ve yasal haklarını ilgili kurum ve kuruluşlar nezdinde korumak ve onları her türlü platformda temsil etmektir. OYDER olarak 2011 yılına ilişkin planlarınız neler? 2011 yılında yapacağımız çalışmalarla yetkili satıcıların üye olmaktan gurur duyacakları bir dernek olmak istiyoruz. Bunun için öncelikle yetkili satıcılar ve tüm sektör kuruluşları ile bir diyalog başlattık, bunun neticesinde bu kadar önemli iş yapan, sağlayıcının aracını müşteri ile buluşturup Devletin vergisini toplayan, müşteriye temas eden tek nokta olan, bu kadar çok risk taşıyan ve bu kadar çok ortak problemi olan Yetkili Satıcılar’ın tek yürek ve tek ses olmasını sağlamayı amaçlıyoruz. Bunun için her ay Yönetim Kurulu toplantılarımızı farklı bir bölgede yapıyor ve o bölgedeki tüm Yetkili Satıcılar ile bir araya gelerek ortak sıkıntılarımızı paylaşıyoruz. Nihayetinde diyalog başlıyor.

Günlük kiralama ya da operasyonel kiralama mesleği, otomotiv işinin uzantısı veya türev bir ürünü değildir. Bu meslek doğrudan bankacılık gibi, leasing gibi finansal bir iştir.
Günlük kiralama ya da operasyonel kiralama mesleği, otomotiv işinin uzantısı veya türev bir ürünü değildir. Bu meslek doğrudan bankacılık gibi, leasing gibi finansal bir iştir.

Araç kiralama sektörüne bakışınız nasıl? OYDER olarak kiralama sektörüne ihtiyatlı yaklaşılması gerektiğini düşünüyoruz.Derneğimize üye olan veya olmayan meslektaşlarımız bu konuda çok dikkatli olmak zorundadırlar. Zira günlük kiralama ya da operasyonel kiralama mesleği, otomotiv işinin uzantısı veya türev bir ürünü değildir. Bu meslek doğrudan bankacılık gibi, leasing gibi finansal bir iştir. İçinde çok ciddi sigortacılık bilgisi, engin deneyime dayalı operasyon marifeti, yıllara dayanan istatistiki bilgi gerektirir. Ancak dışarıdan bakıldığında arabayı al, müşteriye ver, kirayı topla, kira dönemi sonunda sat, kendi markan da yatırım yaparsan servisini canlandır, araç satışını arttır gibi basit bir gözlem sonrasında işe dahil olunuyor. Filo belli bir büyüklüğe getirilirken esas zorlukların nerede olduğu ne yazık ki gözden kaçıyor ve sonrasında malum üzücü neticeler meydana geliyor. Fakat maalesef arkadaşlarımız, denemeden bu olumsuzlukları göremiyorlar. Bir de sadece KDV avantajı yakalamak için bu işi yapanlar var ki bu en tehlikeli olanı. Akıldan çıkartılmaması gereken en önemli şey şudur; Özellikle kiralama sektöründe 2. El araçların %1 den %18’e yükseltilmesi sonrasında böyle bir avantaj asla yoktur ve olmayacaktır. Dahası KDV üzerine inşa edilen bir mantık filo büyüdüğünde içinden çıkılamaz bir sorun yaratmaktadır. Koşullar daha fazla zorlandığında, filo ölçüsüz büyütüldüğünde ise sahibi olmadığınız ve asla ödeyemeyeceğiniz maddi bir yükün altında ezilip kalırsınız. Bu sebeple üyelerimize her zaman söylediğimiz şey, bu işe çok ihtiyatlı yaklaşmaları gerektiğidir.