Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Ticari Davalarda Zorunlu Arabuluculuk – Av. Duygu TURGUT

Arabuluculuk, tarafları müzakerede bulunmak için bir araya getiren, tarafların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle kendi çözümlerini üretmelerini sağlayan, çözüm üretememeleri durumunda alternatif çözüm önerisi getirebilen tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Türk Ticaret Kanunu'na (“TTK”) eklenen madde 5/A ile TTK'de ve diğer kanunlarda özel olarak belirtilen alacak veya tazminattan kaynaklanan ticari uyuşmazlıklar söz konusu olduğunda dava şartı olarak arabuluculuğa başvurulması gerekmektedir.

Böylelikle sayılan uyuşmazlıkların hukuki çare olarak dava yoluna başvurulmadan da çözülmesi, usul ekonomisinin sağlanması ve mahkemelerin iş yükünün hafifletilmesi amaçlanmaktadır.

2. Ticari Dava Nedir?

Ticaret hukuku kapsamında ticari davalar mutlak ticari davalar, ticari olarak kabul edilen davalar ve nispi ticari davalar olarak üçe ayrılır. Bu ayrımın ilk kategorisi olan mutlak ticari davaların bir kısmı TTK madde 4/1/a ila f’de, bir kısmı ise özel kanun hükümlerinde ticari dava oldukları belirtilmek suretiyle sayılmıştır. Genel hatlarıyla mutlak ticari davalar arasında TTK’de düzenlenen hususlardan doğan davalar; bir mal varlığı veya işletmenin devralınması ve işletmelerin birleşmesi, şekil değiştirmesi, hizmet sözleşmeleri, yayım sözleşmeleri, alım satım komisyonculuğu, kredi mektubu ve kredi emirleri ve ticari vekiller, temsilciler ve diğer tacir yardımcıları ile ilgili Türk Borçlar Kanunu düzenlemelerinden doğan davalar; rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar ile ilgili Türk Medeni Kanunu düzenlemelerinden doğan davalar; fikri mülkiyet hukukuna ilişkin mevzuattan doğan davalar; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin hükümlerden doğan davalar; bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerden doğan davalar yer almaktadır.

Özel kanun hükümleri gereği mutlak ticari sayılan davalar da ticari davalar arasında yer almaktadır. Bu tarz davalara örnek olarak Kooperatifler Kanunu'ndan doğan hukuk davaları verilebilir, nitekim bu davalar taraflarının tacir olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava sayılmaktadır.

Ayrıca havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan uyuşmazlıklardan kaynaklanan ve yalnızca bir tarafın ticari işletmesiyle ilgili olan davalar da ticari olarak kabul edilmektedir. Bu durumda bir havale ilişkisinden doğan uyuşmazlığın ticari niteliği haiz olması için havale eden, havale ödeyicisi veya havale alıcısının sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması yeterli olacaktır.

Nispi ticari davalar ise her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgilidir. Diğer ticari dava gruplandırmalarına dâhil olmayan ancak tacir sıfatına sahip kişiler arasında ve bu kişilerin ticari işletmeleriyle ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazlıkları konu alan davalar nispi ticari davalardır. Bu bağlamda, taraflardan yalnız birinin ticari işletmesi ile ilgili olan davalar ticari dava sayılmamaktadır.

3. Dava Şartı Olarak Arabuluculuk

Dava şartı olarak arabuluculuk, TTK madde 5/A uyarınca yukarıda sayılan tüm ticari davalarda değil, bu ticari davalardan konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında başvurulması zorunlu olan bir kurumdur. Bu doğrultuda Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda sayılan kıymetli evrakın iptali, anonim şirkette ayni sermaye konulması gibi TTK'de düzenlenen çekişmesiz yargı işleri arabuluculuğa tabi olmayacaktır.

Arabuluculuk süreci içerisinde arabulucu, görevlendirildiği tarihten itibaren arabuluculuk faaliyetlerini altı hafta içinde sonuçlandırmalıdır, zorunlu hallerin mevcudiyeti durumunda bu süre iki hafta daha uzatılabilir.

Arabuluculuk tarafların anlaşması, tarafların anlaşmasının mümkün olmadığının ve arabuluculuk için daha fazla çaba sarf edilmesinin gereksiz olduğunun arabulucu tarafından tespiti, taraflardan birinin çekilmesi, tarafların anlaşarak arabuluculuk faaliyetini sona erdirmesi veya uyuşmazlığın arabuluculuğa uygun olmadığının tespiti ile sona erer. Arabuluculuk faaliyetinin sona ermesini takiben tutanak tutulur.

Arabuluculuk sürecinin sonunda anlaşmaya varılması durumunda anlaşmaya konu hususlar hakkında aynı taraflarca dava açılamaz. Tarafların anlaştığına ilişkin düzenlenecek anlaşma belgesinin icra edilebilmesi için icra edilebilirlik şerhi alınması gerekir. Bu şerhi içeren anlaşma belgesi ilam niteliğini haiz olur. Ticari uyuşmazlıklar bakımından avukatlar ile arabulucunun birlikte imzaladığı anlaşma belgesi için ise icra edilebilirlik şerhi verilmesi aranmaz, bu tür bir anlaşma belgesi doğrudan icra edilebilir.

Arabuluculuk faaliyetinin bitiminde anlaşmaya varılamaması durumunda davacı, anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemelidir. Dava şartı arabuluculuğa başvurulması gerekmesine rağmen doğrudan ticari davanın açılması durumunda ise görevli Ticaret Mahkemesi, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verecektir.

4. Dava Şartı Arabuluculuğa Hâkim Olan İlkeler

Aynı zamanda anayasal bir ilke olan eşitlik ilkesi, arabuluculuk süreci kapsamında tarafların kanun önünde eşit olmasını ve arabulucu nezdinde eşit muameleye tabi tutulmasını ifade etmektedir. Bu ilke aynı zamanda silahların eşitliği olarak da ifade edilen tarafların yargılama süresince eşit imkânlara sahip olması kavramını da bünyesinde barındırmaktadır.

Gizlilik ilkesi uyarınca taraflar aksini kararlaştırmadıkça elde edilen tüm bilgi, belge ve kayıtlar gizlidir. Ayrıca, Arabuluculuk Kanunu madde 4 uyarınca bu gizlilik yükümlülüğüne aykırı davranarak bir kişinin hukuken korunmakta olan menfaatlerine zarar vermenin yaptırımı hapis cezasıdır.

Ek olarak tarafların arabuluculuk süreci içerisinde ileri sürdükleri istek, teklif, öneri, iddialar ile iddiaların kabulü veya reddine ilişkin beyan ve belgeler ile sadece arabuluculuk faaliyeti dolayısıyla hazırlanan belgeler, arabuluculuğun başarıya ulaşmaması durumunda açılacak davada delil olarak ileri sürülemeyecektir.

5. Sonuç

Son yıllarda kabul gören bir uygulama haline gelen arabuluculuk, bir alternatif uyuşmazlık çözüm mekanizması olarak hızla gelişmiştir. Bu ticari davalar kapsamında uygulanan arabuluculuk uygulaması ile masrafların azalması ve uyuşmazlıkların kısa sürede çözülmesi teşvik edilmekte olup tarafların uyuşmazlıklarını müzakereler aracılığıyla karşılıklı iletişim ve anlaşma zemininde dostane bir yol ile mahkeme yargılamasına alternatif olarak çözmesi sağlanmaktadır.

“Aynı zamanda anayasal bir ilke olan eşitlik ilkesi, arabuluculuk süreci kapsamında tarafların kanun önünde eşit olmasını ve arabulucu nezdinde eşit muameleye tabi tutulmasını ifade etmektedir. Bu ilke aynı zamanda silahların eşitliği olarak da ifade edilen tarafların yargılama süresince eşit imkânlara sahip olması kavramını da bünyesinde barındırmaktadır.”

Top