Kurumsal Risk Yönetimi
Türkiye ve Dünya’da Yönetici Sorumluluk Sigortaları
RAC Dergisi’nin geçen sayısında ISO 31000 ve COSO gibi risk yönetim sistemlerinden bahsetmiştik. Bu sistemler risklerin tanımlanması ve ölçümünden sonra sizin risk kriterlerinize bağlı olarak bazı önlemler almanızı öngörürler. Riski azaltıcı önlemlerin ardından artık riski yüklenmek veya devretmek, sonrasında da risk yönetimi sisteminiz içerisinde bunu takip etmek gerekmektedir.
Ticaret Kanunu gibi şirketinizin yaşadığı ortamı düzenleyen bir kanunda önemli değişiklikler yapılması sizinde risk yönetim sisteminizdeki verileri gözden geçirmenizi gerektirmektedir. 6102 sayılı TTK’nun kabul edilmesi ile beraber anonim ortaklıklarda yönetim kurullarının ve üst düzey yöneticilerin sorumluluklarında düzenlemeler yapılmıştır.
TTK 357. Madde ile eşit işlem ilkesi yani alınan kararlarda tüm pay sahiplerinin haklı çıkarlarını gözetme yükümlülüğü, TTK 202. Madde ile hakimiyetin hukuka aykırı kullanılması tanımlanmıştır. TTK 549-554 arasında hukuki sorumluluk halleri ve TTK 555561 arasında şirketin zarar ve işas halindeki durumu, TTK 562 ve 563’te ise cezai sorumluluklar belirlenmiştir.
Yeni TTK’da “tedbirli yönetici kavramı’’ gelmiştir. TTK 369 ve 202’de kullanılan bu kavram daha gerçekçi bir sorumluluk tanımı yapmaktadır. Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra sorumluluklarını yerine getirmeyen yönetim kurulu üyelerinin karşılaşacağı riskler artacaktır.
Bu risklerin karşılığında ABD ve Avrupa’da yönetici sorumluluk sigortaları (D&O) yapılmaktadır. Bu sigortanın var olmasının temel prensibi şirketlerdeki yetkin yöneticilerin, eldeki en iyi bilgilerle aldıkları stratejik kararlar sırasında kişisel mal varlıklarının risk altında kalmasının yaratacağı sorumluluk baskısını azaltmaktır.
ABD’de sosyal güvenlik vergisini, çalışanların gelir vergisini ödememek, hisse senetleri, iş güvenliği, çevre koruma, eşit iş hakkı, IRS kodu gibi muhtelif kanunlara uymamak, şirket ve yöneticilerine önemli cezalar getirmektedir. D&O poliçeleri yönetim kurulu üyeleri ve yöneticilerin, görevleri sırasında kasıtlı olmayan ihmal, hata, yanlış beyan, yetki ihlali gibi sebeplerle sorumluluklarını yerine getirememeleri sonucu 3. şahısların uğradığı zararları tazmin eder. Yöneticilere yönelen suçlamalar genelde hissedarlar, kredi kuruluşları, rakip şirketler, çalışanlar, müşteriler ve resmi kuruluşlardan gelir.
D&O hasarlarına genel olarak bakıldığında çalışanlar tarafından öne sürülen haksız işten çıkartma, ayırımcılık, taciz konuları, şirket evliliklerinde eski yöneticiler hakkında yanlış beyan davaları, halka arzlarda finansal raporlama hataları, kamu kuruluşlarının kestiği cezalar, şirketin zarara uğraması sonucu hissedarların açtığı davalar öne çıkmaktadır.
Poliçeler iki temel kloz ve ek teminatlardan oluşur. A klozu yöneticilerin şahsi mal varlıklarını korurken, B klozu da yöneticinin şirket tarafından tazmin edilmesi durumunda şirketi tazmin eder. A ve B klozları bireysel koruma amaçlıdır. C klozu ise Amerika’da SEC kaynaklı hisse senedi davalarında hem yöneticiye hem şirkete aynı davada koruma veren özel bir klozdur. Savunma ve bilirkişi masraşarı gibi davalarda yüksek meblağlara ulaşabilen giderler D&O ile teminat altına alınır. Teminat “claims made’” dediğimiz davanın açıldığı dönemde sigortalı olma prensibine göre işler. D&O fiyatlamaları şirketin çalıştığı sektör, bilanço büyüklüğü, halka açık olması, geçmişte teminat kapsamına giren sorunlar yaşaması gibi kriterlerle belirlenmektedir. Ülkemizde ağırlıklı olarak yabancı yatırımcıların ve halka açık şirketlerin kullandığı D&O poliçeleri holdingler, global şirketler ve private equityler için genellikle umbrella policy dediğimiz tek poliçe altında tüm şirketlerin yöneticilerinin teminatlandırılması sistemiyle yürümektedir.
Önümüzdeki yıllarda D&O poliçelerinin ülkemizde daha da yaygınlaşması beklenmektedir.
Selçuk Güven
TOKKDER Genel Koordinatörü