Yeni Türk Ticaret Kanunu Ve Ticaret Şirketlerine Getirdiği Köklü Değişimler
Hali hazırda yürürlükte olan Türk Ticaret Kanunu (“Kanun”) 1956 yılında kabul edilerek yasalaşmış bulunmaktadır. Kanun’un yayımlandığı tarihten bu güne kadar geçen zaman dilimi dikkate alındığında; dünyada ve Türkiye’de yaşanan siyasi, sosyal, ekonomik ve finansal alandaki değişimin çok büyük olduğu görülmektedir. Özellikle 1980 sonrası liberal anlayışın benimsenmesine bağlı olarak, Türkiye’de söz konusu değişimlerin etkisi çok derin olmuştur. Bu değişimin yarattığı etkinin bir sonucu olarak ve günün koşulları göz önünde tutularak Yeni Türk Ticaret Kanunu (“Yeni TTK”) hazırlanmıştır. 2011 yılı Ocak ayında TBMM’de kabul edilen Yeni TTK, 14 Şubat 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yasalaşmış olup, 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecektir. Yeni TTK’nın, Türkiye’nin ticari yaşamı için önemli bir değişim ve dönüşüm sürecini başlatacağı öngörülmektedir.
Bu sebeple, Yeni TTK’nın getirdiği temel değişiklikler ve muhtemel etkileri aşağıda kısaca irdelenmiştir: Yeni TTK, ticari işletme, ticaret şirketleri, kıymetli evrak, taşıma işleri, deniz ticareti ve sigorta hukuku olmak üzere 6 bölümden oluşmaktadır. Yeni TTK’ya hakim olan düşünce; kurumsal yönetimin, halen borsada işlem gören şirketler için öngörülen kurallar bütünü olmasına rağmen, esasında tüm işletmelere uygulanması gereken bir yatırımcıya güven verme, sürdürülebilir gelişme sağlama kodeksi olduğudur. Yeni TTK bu yönü ile Türk şirketlerinin kurumsallaşmasına ve rekabetçi olabilmesine destek sağlayacak ortamı oluşturmaktadır. Kurumsal yönetim ilkelerine ilişkin düzenlemelere Yeni TTK’nın birçok maddesinde yer verilerek, kurumsal yönetim ilkelerinin şeffaflık, adillik, hesap verebilirlik ve sorumluluktan oluşan temel kriterlerinin hayata geçirilmesi hedeflenmektedir. Buna göre her sermaye şirketi bir internet sitesi açmaya, hali hazırda böyle bir sitesi varsa belli bir bölümünü bilgi toplumu hizmetlerine özgülemeye mecburdur. Bu siteye, şirketçe yapılması gerekli tüm ilanlar, yıllık faaliyet raporları, finansal tablolar, denetim raporları başta olmak üzere tüm raporlar ve yatırımcılar ile kreditörleri ilgilendiren tüm bilgiler konulur. Yeni TTK’nın belirlediği kurumsal yönetim ilkeleri değerlendirildiğinde, OECD’nin yayınladığı kurumsal yönetim ilkelerinin benimsendiği görülmektedir. Kurumsal sistemin denetlenmesi; yönetim kuruluna gözlem ve kontrol sorumluluğu tanımasıyla birlikte işletmenin sürdürülebilirliği açısından iç kontrol sisteminin kurulması önemli değişikliklerden bir tanesi olarak karşımıza çıkmaktadır. İç kontrol sistemini kurmakla, işletmenin faaliyetlerini verimli kılma, şirket varlıklarının korunması, finansal tabloların güvenilirliğinin arttırılması ve işlemlerin mevzuata uygun gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır.
Profesyonel Yönetim Kurulu Yeni TTK, yönetim kurulunun mümkün mertebe profesyonel ve bağımsız üyelerden oluşmasını istemektedir. Yeni anlayışı hayata geçirebilmek adına, yönetim kurulunun dörtte birinin üniversite mezunu olması şartı aranırken, yönetim kurulunun şirkette pay sahibi olması zorunluluğu da kaldırılmış ve tüzel kişilere yönetim kurulu üyesi olma hakkı tanınmıştır.
Yeni muhasebe standartları Yeni TTK, borsada işlem görsün ya da görmesin tüm şirketlerin finansal tablolarını Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu (“TMSK”) tarafından yayımlanan ve Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (“UFRS”) ile tam uyumlu olan Türkiye Muhasebe Standartları’ na (“TMS”) uygun olarak düzenlenmesini şart koşmaktadır. Bu çerçevede ayrıca grup şirketleri veya holdingler için konsolide finansal tabloların hazırlanması zorunluluğu da getirilmiş bulunmaktadır. TMS, 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren uygulanmak zorundadır. Bu çerçevede öncelikle 2013 yılının açılış bilançosunun TMS’ye uygun olacak şekilde düzeltilmesi gerekmektedir. Türkiye Muhasebe Standartları, TMS; Türkiye Muhasebe Standartları, Türkiye Finansal Raporlama Standartları(“TMS/TFRS”) ve yorumları ile Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler İçin Türkiye Finansal Raporlama Standardı’ndan (“KOBİ TFRS”) oluşur. Yeni TTK, KOBİ’ler için KOBİ TFRS’nin kullanılabileceğini belirtmektedir. TMSK, değişik ölçütteki işletmeler ve sektörler için, UFRS tarafından farklı düzenlemelere izin verildiği hallerde özel ve istisnai standartlar koyabilir. Kanunlarla, belirli alanları düzenlemek ve denetlemek üzere kurulmuş bulunan kurum ve kurullar, TMS’ye uygun olmak ve TMSK’nın onayını almak şartıyla, kendi alanları için geçerli olacak standartlar ile ilgili olarak, ayrıntıya ilişkin sınırlı düzenlemeler yapabilirler.
Bağımsız denetim zorunluluğu Tüm sermaye şirketleri için denetim; Yeni TTK, şirketlerin denetimi için tamamen yeni kabul edilebilecek bir sistem öngörmektedir. Buna göre, hali hazırda şirketlerin zorunlu organları arasında sayılan ve konuyla ilgili uzmanlığı bulunması gerekmeyen denetçi (murakıp) vasıtasıyla yapılan denetim, yeni düzenleme ile yerini bağımsız denetim şirketlerine veya Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler (“SMMM”) ve Yeminli Mali Müşavirler (“YMM”) vasıtasıyla yapılacak bağımsız denetime bırakmıştır. Yapılacak denetim, finansal tabloları ve/veya konsolide finansal tabloları ve yıllık raporları da içerecek şekilde düzenlenmiştir. Denetimin, Uluslararası Denetim Standartları’yla (“UDS”) uyumlu Türkiye Denetim Standartları’na (“TDS”) göre yapılması öngörülmüştür. Yeni TTK ile denetim sistemine ilişkin getirilen bir diğer yenilik, işlem denetçilerine yer verilmesidir. Söz konusu işlem denetçileri, şirketin kuruluş, sermaye artırımı ve azaltılması, birleşme, bölünme, tür değiştirme, menkul değer ihracı gibi işlemlerini denetleyen denetçilerdir. Yeni TTK’da ayrıca herhangi bir pay sahibinin istemiyle özel denetim yapılabilmesine imkan tanınmıştır. Genel kurul, pay sahibinin özel denetim istemini kabul ederse mahkeme tarafından özel denetçi atanmaktadır. Yeni TTK ile şirketlerin denetiminin, şirketlerin ölçeğine göre ya bağımsız denetim kuruluşları ya da en az bir SMMM veya YMM uzman tarafından yapılması öngörülmüştür. Buna göre, tüm şirketler bağımsız denetim kuruluşları tarafından denetlenebilir. Küçük ve orta ölçekli şirketler isterlerse denetim görevini bir SMMM veya YMM’ye de verebilir. Bir bağımsız denetleme kuruluşunun, şirketin denetlenmesi için görevlendirdiği denetçi yedi yıl arka arkaya o şirket için denetleme raporu vermişse, o denetçi en az iki yıl için değiştirilecektir. Denetçi, şirket genel kurulu tarafından seçilir. Seçimden sonra, yönetim kurulu, gecikmeksizin denetleme görevini hangi denetçiye verdiğini ticaret siciline tescil ettirir ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile internet sitesinde ilan eder. Yeni TTK’ya uygun olarak 2013 yılının hesaplarını denetlemek üzere seçilecek denetçinin 1 Mart 2013 tarihine kadar seçilmesi gerekmektedir. TDS’ler, kamu tüzel kişiliği haiz Türkiye Denetim Standartları Kurulu kuruluncaya kadar, TÜRMOB ile ilişkili bir kurul tarafından UDS ile uyumlu olarak belirlenir. Denetçilerin denetlenmeleri ise kamu adına denetleyici tüzel kişiliği haiz bir üst kurum kurulup faaliyete geçinceye kadar Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından gerçekleştirilir. Grup veya holding şirketlerine ilişkin düzenlemeler; Mevcut Kanun şirketler topluluğu hakkında hiçbir tanımlama ya da düzenlemeye yer vermemektedir. Ancak Yeni TTK’da şirketler topluluğu geniş biçimde ele alınmış durumdadır. Hakim (ana) ve bağlı(yavru) şirketler tanımlamalarına yer verilmiş olup; bunların kuruluş, çalışma esasları, şirketlerin birbiri ile olan ilişkileri ve karşılıklı sorumlulukları Yeni TTK’da düzenlenmiştir. Tek pay sahipli anonim şirket ve tek ortaklı limited şirket; Yeni TTK’nın getirdiği önemli yeniliklerden biri, tek pay sahipli anonim şirket (“A.Ş.”) ve tek ortaklı limited şirkettir (“L.Ş.”). Bilindiği gibi mevcut düzenleme ile A.Ş.’lerin en az beş, L.Ş.’lerin ise en az iki ortakla kurulabilecekleri öngörülmüştür. Tek pay sahibi veya tek ortak, genel kurulun bütün yetkilerini kullanabilir ve tüm kararları alabilir. Ayrıca, yönetim kurulunun tek kişiden oluşmasına da imkan tanınmıştır. Tek kişi şirketi Avrupa Birliği’nin (“AB”) şirketlere ilişkin 12. yönergesinin gereği olarak hukukumuza yansımıştır. Cezalar; hukuki sorumluluklar bağlamında Yeni TTK’nın birçok yaptırımları söz konusudur. Bu yaptırımlar, adli para cezaları olabileceği gibi hapis cezaları da olabilmektedir. Ortakların şirkete borçlanması yasaklanmıştır; Yeni TTK ile getirilen önemli yeniliklerden biri; pay sahiplerinin şirkete karşı borçlanma yasağıdır. Yeni TTK’da belirtilen özel haller ve kar dağıtımı dışında şirket kasasından para alınması net bir biçimde yasaklanmıştır. Sonuç olarak, Türk Ticaret Kanunu’nun güncellenmesi Türkiye’nin ticari yaşamını ve Türk şirketlerini derinden etkileyecektir. Yeni TTK, şirketlerin kurumsallaşması, şeffaflaşması ve sürdürülebilirliğinin sağlanmasına olumlu katkılar sunacaktır. Bu değişim Türk şirketlerinin, uluslararası pazarlarda rekabet gücünü artırarak daha kolay sermaye, kredi ve ortak bulabilme imkanına kavuşmasına yardımcı olacak aynı zamanda yabancı yatırımcılar için de güvenilir bir yatırım ortamı sunacaktır. Tüm Türkiye’nin ticari yaşamını bu denli derinden etkileyecek olan Yeni TTK’nin araç kiralama sektöründe faaliyet gösteren şirketler ve araç kiralama sektörü için olumlu değişim ve dönüşüm sürecini hızlandıracağını ön görmekteyiz.
Gökhan Yüksel PwC Türkiye Denetim Hizmetleri Ortağı