Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Kontratlarımız Evlilik Gibi

Atako Destek Genel Müdürü Emre Çetin
Atako Destek Genel Müdürü Emre Çetin

Adetsel olarak çok fazla büyüme gayretinde olmamamızın sebebi,vermekte olduğumuz hizmetin kalitesini koruma amacımızdır. Sektör içerisinde sunduğumuz hizmet kalitesinde belki 3, bilemediniz 4 tane firma daha vardır.

1975 İzmir doğumlu Emre Çetin,Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olduktan sonra yaklaşık beş buçuk yıl Suudi Arabistan’da Gama İnşaat firmasında çalışır. Ardından bir sene Avustralya’da La Trobe University’de okur ve tekrar Gama İnşaat’a ama bu kez Ürdün’e çalışmaya gider. 2005 yılında Türkiye’ye döndüğünde, Derindere ve Esas Holding’in büyük ortakları oldukları Desas’ın mali işler müdürü olur. Şirketin Docar’a şimdiki adı ile Fleetcorp’a satılması ile de bir süre bu firmada çalışan Çetin, 2006 Kasım ayından beri Atako Destek genel müdürü olarak görev yapıyor.

İnşaattan otomotive yönelmeniz nasıl gerçekleşti? Otomotive ilginiz var mıydı?
Yapmakta olduğumuz iş her ne kadar hizmet sektörü kapsamında değerlendirilse de esasında finans temelli bir iş. Çalışma hayatımdaki tüm görevlerim mali işler bünyesinde oldu. Hal böyle olunca, finans ile hemen her erkeğin ilgilendiği otomotivin birleşimi olan bu sektöre adaptasyon çok zor olmadı.

Atako’nun operasyonel filo kiralama dışında da faaliyetleri var, Grubun yapısından söz edebilir misiniz?
Atako 1965 yılında kurulmuş, kökeni denizcilik olan Mersin’li bir grup. Denizcilik işlerimiz halen devam ediyor. Şu anda Uzakdoğu limanları ve Akdeniz limanları ile Türkiye arasında hizmet veren iki konteyner hattının acentalığını yapıyoruz. Koreli Hyundai markasının deniz hattının Türkiye genel temsilcisiyiz. Bu işlerimize lojistik destek veren 80-100 araçlıktır filomuz bulunmakta. Aynı zamanda Kocaeli Serbest Bölge’de Türkiye’nin en büyük tersanelerinden bir tanesinin büyük ortağıyız. Mitsubishi Elektrik Klimaları Türkiye distribütörü olan Klima plus firmamızın yanı sıra Shell Gas’ın LPG dağıtımını yapan bir şirketimiz ve benzin istasyonları olan bir başka yatırımımız daha mevcut. Ve tabi ki Atako Destek operasyonel filo kiralama şirketimiz.

Operasyonel filo kiralamanın grubunuzdaki geçmişi nedir?
Operasyonel filo kiralama şirketi 2000 yılında kurulmuş ve fazla agresif olmayan ama portföyünü de koruma amacında olan yapısıyla bugüne gelmiştir. Adetsel olarak çok fazla büyüme gayretinde olmamamızın sebebi, vermekte olduğumuz hizmetin kalitesini koruma amacımızdır. Sektör içerisinde sunduğumuz hizmet kalitesinde belki 3, bilemediniz 4 tane firma daha vardır.

Hangi noktalarda farklılık yaratıyorsunuz rakiplerinize göre?

Biz, İstanbul’daki her müşterimizin bakım-onarıma gidecek aracını kapısından alır, tamirini ve bakımını gün içerisinde yaptırıp, kapısına bırakırız. Yoğun iş ve ağır trafik koşulları göz önüne alındığında bu hizmet müşterilerimiz için önemli bir avantaj. Muadil araç tedarik süremiz bir başka önemli artı. Bunların yanısıra; sektör genelinde, müşteriler ile yapılan sözleşmelere sigorta tarafından karşılanmayan hasarların kendilerine rücu edileceğini belirten maddeler dahil edilir. Biz bu tip durumlar ile karşılaşmamak ve müşterilerimizi garanti altına almak adına ilave poliçeler satın alıyoruz. Ayrıca; bizlere 7 gün 24 saat ulaşabiliyorlar.

Bunlar maliyetlere yansımıyor mu?Bazen çok küçük maliyet farkları bile önemli oluyor müşterinin tercihi için.
Çok doğru, belki de rekabetin en yoğun olduğu sektörlerden birinde çalışıyoruz. Kâr marjları inanılmaz derecede düşük. Biz her zaman müşterilerimize en ucuz olanın en ekonomik olmadığını anlatmaya gayret ediyoruz. Biraz önce kısaca bahsettiğimiz ilave hizmetlerimiz nedeniyle, rakip firmalardan daha yüksekte kaldığımız projeler oluyor ancak müşterilerimiz aradaki farka rağmen bizi tercih ediyorlar. Bu farkı ödemeyi kabul eden müşterilerimiz ağırlıklı olarak çok uluslu firmalardan ve güçlü yerli şirketlerden oluşmaktadır. Bizim kontratlarımız biraz evlilik gibi. Bir imza atıyoruz, sonrasında sözleşme süresince beraberiz. Bizim açımızdan müşterinin güvenilirliği, sözleşme süresince ödeme gücünün devam etmesi, onlar açısından da hizmetin aynı kalitede verilebiliyor olması önemli.

Portföyünüz ne kadarlık kısmını yabancı firmalar oluşturuyor?
Ağırlıklı kısmı yabancı şirketler. Oran olarak belirtmek gerekirse %65’in üzerinde olduğunu söyleyebilirim.

Toplamda kaç araca sahipsiniz? Müşterilerinizin tercihi hangi segmentte yoğunlaşıyor?
675 aracımız var. Konu adetten açılmışken,sektörümüzde şirket büyüklüklerinin sahip olunan adet ile ölçülmesine rağmen, biz değerlendirmenin aktif büyüklük ya da ciro üzerinden yapılmasının doğru olacağına inanıyoruz. Segment dağılımımıza gelince; %47 C segmentinde, %25 D segmenti ve %13 B segmenti aracımız var. Ticari araç oranımız %6 ile sınırlı. Ticari araca pek girmemeye gayret ediyoruz, herkes tarafından bilindiği üzere K Belgesi’ndeki sorunlar halen devam ediyor.

Şirketinizin yapısı ve işleyişi hakkında bilgiverebilir misiniz?

Firmamızda 12 kişi çalışıyor. Şirketimiz pazarlama, mali işler ve operasyon bölümlerinden oluşuyor. Mali işleri muhasebe ve finans olarak ayırıyoruz. Operasyon olarak adlandırdığımız departmanımız tamir-bakım, hasar, sigorta ve ikinci el araç satış konularından sorumludur. Pazarlama ise; mevcut müşteriler ile ilişkileri yönetip, yeni müşteriler ile görüşür. Faaliyet göstermekte olduğumuz sektörde kuruluş veya yeniden yapılanma dönemlerinde iyi organize olabilirseniz adetsel olarak büyüdüğünüz oranda personel sayınızı artırmanıza gerek olmayacaktır.

Atako agresif mi operasyonel kiralamada? Atako’nun amacı adetsel büyümeden çok kârlılıkta büyümek mi?
İçinde bulunduğumuz sektörde rekabet edebilmek için büyümek gerektiği bir gerçek. Ancak biz kârlılık temelli büyüme hedefliyoruz. Belki de mevcut adedimizden dolayı rahat söylüyorum, bizim 2009 senesi için büyüme hedefimiz %30-35 oranında. Adetlerdeki hedefimize gelince bu sene sonu 750, önümüzdeki sene sonunda da 1.000 araca ulaşmak. Bu hedefimize ulaşmak için proje seçerek agresif olacağız. Müşteri bağlılığınız ne durumda.

Kontrat yenilemelerinde müşterileriniz tekrar sizinle anlaşma sağlıyor mu?
Büyük oranda sağlıyoruz. Müşteri portföyümüzde bulunan şirketler her firmadan fiyat toplayarak kiralama yapmak yerine; gerçekten iyi hizmet aldıkları ve kiralama alanında çözüm ortağı olarak gördükleri birkaç firma arasından seçim yapıyorlar. Yakalamış olduğumuz müşteri bağlılığı oranı, firmamıza önümüzdeki dönem için güven vermesinin yanı sıra, kiralamada doğru yönde olduğumuzu göstermesi açısından da önemli.

Araç temini konusunda markalarla, distribütörlerle ilişkileriniz ne durumda?
Bütün markalara eşit uzaklıktayız. Herkesin istediğini yani uygun fiyata, iyi hizmeti istiyoruz. Ağırlıklı olarak Renault, Ford, Toyota, Volkswagen çalıştığımız markalar arasında.

Müşteri portföyümüzde bulunan şirketler her firmadan fiyat toplayarak kiralama yapmak yerine; gerçekten iyi hizmet aldıkları ve kiralama alanında çözüm ortağı olarak gördükleri birkaç firma arasından seçim yapıyorlar.
Müşteri portföyümüzde bulunan şirketler her firmadan fiyat toplayarak kiralama yapmak yerine; gerçekten iyi hizmet aldıkları ve kiralama alanında çözüm ortağı olarak gördükleri birkaç firma arasından seçim yapıyorlar.

Müşteriler sizden belli bir araç markasını mı istiyorlar, yoksa fiyata göre sizin önerilerinizle mi hareket ediyorlar?
Araç kiralamada mutlaka ortak çıkarlar söz konusu. Araç seçimlerinde öncelikli belirleyici faktör müşteri talepleridir. Müşterinin taleplerinin yanında bizim de müşteriyi yönlendirmemiz söz konusu. Müşteriyi yönlendirirken ihtiyaçlarını, kullanıcı profilini doğru anlamak önemli.Biz aracı seçerken neye dikkat ediyoruz? Bu araçların 2. el satışının iyi olmasına, Türkiye genelinde servis bakım ağının yaygın olmasına.

Müşteri portföyünüzün Türkiye dağılımı nasıl?
Türkiye’nin her yerinde araçlarımız mevcut olmakla birlikte, müşterilerimiz ağırlıklı olarak İstanbul’da bulunmaktadır.

Operasyonel kiralamada özellikle 2. el konusu önemli, kiralamadan dönen araçları hangi yollarla değerlendiriyorsunuz?
Operasyonel kiralama esasında yapması, sürdürülebilirliği çok zor bir iş. Biz sözleşme süresince bu işten para kazanamıyoruz. Bu işi yapabilmek için ciddi bir nakit birikiminizin ve kredibilitenizin olması gerekiyor. Sözleşme süresince bu işten para kazanmadığınız zaman 2. el araçları mutlaka tahmini değerlerinde satmanız gerekliliği ortaya çıkıyor. Tahmin ettiğiniz rakamı yakalayamadığınız zaman projeniz zarar ediyor. 2. el satışını yaparkende dikkat edilmesi gereken nokta nakit akışı. Bizi, bankalar açısından kredi kullanabilir duruma getiren nakit akışlarımızdır ve bu nakit akışlarının sürdürülebilmesi için 2. elin zamanında dönüp, uygunşekilde elden çıkarılabiliyor olması gereklidir. Biz şirket olarak bir dönem perakende satışlar yaptık. Ama şimdi bu işe çok zaman ayıramıyoruz. Toptan alım yapan güvenilir yerlerle çalışıyoruz. İhaleler düzenliyoruz ve bu ihaleler sonucunda araçların 2. el değerlendirmesini yapıyoruz. Bu konu ile ilgili yeni bir çalışmamız var. Web sitemizi güncelliyoruz. Bundan sonra 2. el satışını web sitemiz üzerinden de yapmaya gayret edeceğiz.

2. el araçlarda, özellikle operasyonel kiralama firmalarından araç alımı tercih edilen bir yöntem midir, avantajları nelerdir?
Kesinlikle tercih edilen bir yöntem. Bir kere güvenilir bir yerden araç satın alıyorsunuz. Karşınızda aracı satan kurumsal bir yapı var. Araçların tamirleri-bakımları muntazam. Alıcı tarafından ihtiyaç duyulabilecek tüm bilgiler kayıt altında. Hangi bakımlar yapıldı, hasar var mı veya mekaniğinde bir arıza mevcut mu? Alıcılar bu detayları bildiği için bir sürpriz ile karşılaşmazlar.

Son dönemde yaşadığımız finansal krizin araç kiralama sektörüne yansımalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İçinde bulunduğumuz global finansal krizin en çok etkilediği sektörlerden bir tanesinin otomotiv olduğu göz önüne alındığında, araç kiralama sektörünün bu krizden etkilenmemesi mümkün değildir. Açıksası “Etkilenmiyoruz” diyene biz inanmıyoruz. Araç kiralama setöründeki tüm firmalar büyümek, yeni projeler yapmak için krediye ihtiyaç duymaktadır. Sektörün yaşamakta olduğu en büyük sorun kredi kullandırımlarındaki daralmadır. Finansal kriz sonrası birçok banka kredi kullandırımını durdurdu, bazı bankalar ise çok sınırlı kullandırımı yapmaktadır. Bu durumun sebebi bankaların önümüzdeki sene ciddi sendikasyon geri ödemelerinin olması ve sendikasyon kredilerinin ne oranda ve ne şartlarda çevrilebileceğinin bilinmemesidir. İkinci bir neden ise, geri ödeme yapacakları tarihlerde ellerinde yeterli döviz rezervi bulundurmayı hedefliyor olmalarıdır. Bu kriz döneminde kullandıracakları kredilerin geri dönüşlerinde problemler olabileceğini düşünüyorlar. Öncelikle bu sorunun aşılması gerekmektedir. İlaveten kredi faiz oranlarındaki artış, yapmakta olduğumuz işin yapısı gereği tekliflerimize yansıdığı için bu durum araç kiralama fiyatlarının yükselmesine neden olmuştur. Kriz döneminde araç kiralamaya olan talep değerlendirilecek olursa, bu değerlendirme iki açıdan yapılmalıdır. İlk olarak; mevcut müşteriler fiyatlardaki artış ve kriz nedeni ile önlerini biraz daha net görebilmek adına süresi sona erecek sözleşmelerini yenilemek yerine, mevcut sözleşme sürelerini uzatmayı talep edeceklerdir. Buna karşılık araç ihtiyacı olan ancak alım için kredi bulma konusunda sıkıntı yaşayan firmalar ise kiralamaya yönelecektir. Bu durum talep artışını da beraberinde getirecektir. Ancak burada önemli olan nokta müşterilerin doğru seçilebilmesidir. Zira bizim gibi firmalar bir nevi finansman kuruluşu görevi yapmaktadır. Bankalar bizleri kredi vermeden önce mali verilerimiz ile nasıl değerlendiriyorsa aynı titizlik ile bizler de müşterilerimizi değerlendirmeliyiz. Ödemelerin zamanında yapılabilmesi, tahsilatların sürdürülebilirliği bu dönemlerde daha çok önem kazanmaktadır. Krizin diğer önemli bir yansıması da, en büyük maliyet kalemlerimizden olan sigorta tarafında yaşanabilir. Tüm sigortacılık sektörünün ürettiği primlerin yaklaşık %50’sinin zorunlu trafik ve kasko poliçelerinden sağlandığı göz önüne alındığında, araç satışlarındaki düşüş ile birlikte sigorta firmaları yüksek hasar prim oranı nedeni ile çekinerek baktıkları araç kiralama sektörünü tekrar değerlendirmeye alabilirler. Bu durum hasar prim oranlarını iyi yöneten ancak faaliyet gösterdikleri sektör nedeniyle ön yargılı fiyatlandırılan firmalar için avantaj olabilir.

Sektörün finans dışında yaşadığı sorunlar nelerdir sizce?

Mevcut konjüktür gereği önümüzdeki dönemde yabancı sermaye, ortaklık veya satın alma için daha seçici olup,dikkali davranacaktır.Ancak Türkiye büyüyen bir pazardır,300 bin hedefi belki 2010’da yakalanamayacak ama 2012’de tekrar aynı hedeflerden bahsediyor olacağız.
Mevcut konjüktür gereği önümüzdeki dönemde yabancı sermaye, ortaklık veya satın alma için daha seçici olup,dikkali davranacaktır.Ancak Türkiye büyüyen bir pazardır,300 bin hedefi belki 2010’da yakalanamayacak ama 2012’de tekrar aynı hedeflerden bahsediyor olacağız.


Sektörde çok ciddi bir rekabet var. Maalesef en büyük sorun çok düşük kârmarjları ile çalışıyor olmamız. Bunun yanında insan kaynakları ciddi bir sıkıntı. Hâlâ sektörde yetişmiş eleman bulmakta zorluk çekiyoruz. Bugünün önemli sorunu olan bu durumun; sektörün bilinirliğinin artması ve yabancı sermayenin bu sektöre yatırımının devamı ile kısa süre içerisinde değişeceğini ümit ediyorum. Yeni nesil artık araç kiralama sektöründe de kariyer yapmak isteyecektir diye düşünüyorum. Tüm ihtiyaçları (muhasebe, finans,operasyon, pazarlama) bir bünyede toplayabilecek yazılım programı eksikliğini de bu sorunlara ekleyebiliriz.

Türkiye araç kiralama sektörünün büyük potansiyeli olduğu ve hızlı şekilde büyüdüğü bilinen bir gerçek.Yaşanan ekonomik krizin bu gidişatı nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?Yabancı firmaların sektöre ilgisi devam edecek mi sizce?
Türkiye için 2010 pazar hedefi 300 bindi. Bu rakam herkes tarafından teleffuz edilmekteydi. Ama mevcut ekonomik kriz göz önüne alındığında bu rakama ulaşmamız zor görünüyor. Sektöre yönelik yabancı yatırımcının ilgisine gelince; ben bu ilginin devam edeceğine inanıyorum. Bu duruma en güncel örnek sektörün en büyük firmasının birkaç gün önce gerçekleştirmiş olduğu Japon ortaklığıdır. Tabi ki bu ortaklık anlaşması bir günde finalize olmamıştır, uzun bir çalışmanın sonucudur.Ancak burada önemli olan nokta, karşı tarafın krize rağmen bu anlaşmadan vazgeçmemesidir. Mevcut konjüktür gereği önümüzdeki dönemde yabancı sermaye, ortaklık veya satın alma için daha seçici olup, dikkali davranacaktır. Ancak Türkiye büyüyen bir pazardır, 300 bin hedefi belki 2010’da yakalanamayacak ama 2012’de tekrar aynı hedeflerden bahsediyor olacağız.

Önümüzdeki seneden umutlu musunuz?
Güzel bir yıl olacak mı?
İçinde bulunduğumuz kriz ortamı göz önüne alındığında 2009 senesinin zor bir yıl olacağını söylemek zor değil, ancak biz umutluyuz. Kriz dönemlerinde moral çok önemli. Eğer insanlar ve firmalar üzerindeki bu karamsar hava dağıtılabilirse, zamanla işler daha kolay yoluna girecektir. Hepimiz dönmekte olan çarkın birer dişlisiyiz. Bu çarkın dönmesi içinde mutlaka hepimizin harcama yapması gerekiyor. Bizim tahminimiz mevcut ihtiyaçlar doğrultusunda önümüzdeki sene içerisinde ilk çeyrekten sonra gerekenlerin yapılacağı yönündedir.