Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Otonom Araçlarda Sorumluluk – Av. Can YILDIZ

Teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte, otonom araçlar günlük hayatımızın bir parçası haline gelmeye başlamıştır. Bu araçlar, hayatımızı daha konforlu ve güvenli hale getirme potansiyeline sahip olsa da beraberinde pek çok tehlike ve sorum-luluk sorusunu da getirmektedir. Otonom araçların yaygınlaşması, sürücülerin rahatlığını arttırmakta, ancak bu yeni teknolojilerin getirdiği riskler ve hata-lar hem sürücülerin hem de toplumun genel güvenliği açısından ciddi endişelere yol açmaktadır.

Türkiye'de Karayolları Trafik Kanunu'nda henüz oto-nom sürüşlere ilişkin bir düzenleme bulunmamak-tadır. Ancak, Almanya bu konuda önemli adımlar atmıştır. Almanya Karayolları Trafik Kanunu (“Ka-nun”), araçların sahip olduğu teknolojilere göre bir sınıflandırma yapmış ve bu sınıflandırmayı yasalarına taşımıştır. Uluslararası Otomotiv Mühendisleri Derne-ği'nin (SAE) yaptığı sınıflandırmaya benzer bir şekilde, Almanya'da da araçlar altı aşamalı ve beş seviyeli bir sistemle sınıflandırılmaktadır. Bu sınıflandırma, sıfır seviyesindeki asistansız sürüşten, beşinci seviyede en yüksek otonom özelliklere sahip araçlara kadar geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.

Almanya’daki düzenlemelerde, özellikle Seviye 3 ve Seviye 4 araçlara ilişkin detaylı düzenlemeler yapıl-mıştır. Seviye 3 araçlar, belirli sürüş görevlerini kendi başlarına yapabilmekte, ancak sürücüden gerektiğin-de kontrolü devralması beklenmektedir. Bu araçlar-da sürücünün direksiyonu devralmasını ikaz eden bir sistemin bulunması zorunludur. Eğer sürücü, bu ikaz-lara rağmen kontrolü ele almazsa, kaza durumunda sorumluluk sürücüde olacaktır. Öte yandan, Seviye 4 araçlar, belirli operasyonel tasarım alanı içerisinde, tamamen otonom bir şekilde, insan müdahalesine gerek kalmadan tüm sürüş görevlerini yerine getire-bilmektedir. Ancak, bu araçlar bile yasal olarak sınırlı alanlarda kullanılabilmektedir.

Almanya’da Kanun, bu sınıflandırmayı tam olarak ka-bul etmemiş, altı aşamalı bir sistem yerine üç aşamalı bir sistem benimsemiştir. Bu ayrım; asistanlı sürüş (SAE Seviye 1 ve 2), otomatik sürüş (SAE Seviye 3), ve otonom sürüş (SAE Seviye 4 ve 5) olarak yapıl-mıştır. Kanunla getirilen bu düzenlemelerle, Seviye 3 ve 4 araç sürücülerinin gözetim sorumlulukları de-ğişmektedir. Bu araçlar artık çeşitli yeni teknolojik eklentilerle donatılmış olsa da sürücülerin gözetim yükümlülükleri devam etmektedir. Örneğin, sürücü-lerin, araçtan gelen bir bildirimle direksiyon başına geçmesi beklenmektedir. Özellikle Seviye 3 araçlar-da bu bir zorunluluktur. Sürücü, kontrolü devralması gerektiğinde bunu yapmazsa, yasal sorumluluk yine sürücüde olacaktır.
Bu yeni düzenlemelerle, sürücülerin her an aracın kontrolünü devralabilecek kadar yola ve çevreye dikkat etmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu yükümlülük, otonom sürüş özelliklerine sahip olmayan araçlarla benzerlik göstermekte olup, sürücüler için daha faz-la dikkat ve özen gerektirmektedir. Otonom sürüşe sahip araçlarda bile, sürücünün dikkatini yoldan ala-mayacağı, kazaların önlenmesi açısından önem arz etmektedir. Bu durum, sürücülere ekstra bir sorum-luluk yüklemekte ve otonom sürüş teknolojilerinin sunduğu konforu kısmen ortadan kaldırmaktadır.

Yeni düzenlemelerde, sürücüsüz araçların daha yay-gın hale gelmesiyle birlikte, mevcut “işleten” kavra-mının da değişmesi gerekeceği öngörülmektedir. Almanya’daki güncellemelerle, Seviye 4 araçlar için farklı bir “işleten” tanımı getirilmektedir. Bu seviye araçlarda, sürücüler artık gözetim yükümlülüğüne sahip olmayabilir ve araçların tam otonom modda kullanılması durumunda, meydana gelebilecek za-rarlardan operatörler “işleten” sıfatıyla sorumlu tu-tulabilecektir. Ayrıca, bu tür araçlarda kazaların nasıl meydana geldiğini belirlemek amacıyla uçaklardakine benzer kara kutu sistemleri kullanılacaktır.

Teknolojik gelişmelerin bir sonucu olarak, sürücülerin yanı sıra araç üreticilerinin de sorumluluklarının yeni-den tanımlanması gerektiği düşünülebilir. Ancak, ka-nun değişikliklerinde bu konuda henüz somut bir adım atılmamıştır. Otonom sürüş teknolojilerinin yaygınlaş-masıyla birlikte, sürücülere getirilen sorumlulukların, üreticilere de yansıtılması gerektiği görüşü savunul-maktadır. Yeni düzenlemelerle, sürücülere “her an kontrolü devralabilecek kadar dikkatli olma” zorunlu-luğu getirilmiş, ancak bu durum üretici sorumluluğu-nun azaltılmasına neden olmuştur. Sürücüler, aracın teknolojik sistemlerinin doğru çalışıp çalışmadığını sürekli olarak takip etmek zorunda kalmaktadır. Bu durum, otonom sürüş teknolojilerinin sunduğu rahat-lığı büyük ölçüde ortadan kaldırmaktadır.

Günümüzde, teknolojik cihazlarımızı güncel tutmak bile zorlayıcı bir hal almışken, otonom araçlarla ilgili daha karmaşık önlemler almak gerekmektedir. Oto-nom araçların yaygınlaşmasıyla birlikte, sürücülere yüklenen sorumluluklar arttıkça, bu teknolojilerin sunduğu kolaylıklar da sınırlı kalmaktadır. Yeni düzen-lemeler, sürücülerin dikkat yükümlülüğünü korurken, üreticilerin sorumluluklarını artırmamakta, bu da sü-rücülerin üzerindeki baskıyı daha da artırmaktadır. Bu bağlamda, kısmen otonom araçlara yönelik dü-zenlemelerin, daha net ve adil bir sorumluluk dağılımı sağlaması gerekmektedir. Özellikle, üreticilere daha fazla sorumluluk yüklenmesi, bu teknolojilerin daha güvenli bir şekilde kullanılması açısından önem arz etmektedir.

Sonuç olarak, Almanya’da yapılan yeni düzenlemeler, otonom araçlarla ilgili sorumlulukları belirli ölçüde ye-niden tanımlamış, ancak sürücülere yüklenen sorum-luluklar büyük ölçüde aynı kalmıştır. Kısmen otonom ve tamamen otonom araçlar arasında yapılan ayrım, sürücülerin dikkat yükümlülüğünü ortadan kaldır-mamış ve sürücüler her zaman için yasal sorumluluk altında bırakılmıştır. Otonom sürüş teknolojilerinin daha yaygın hale gelmesiyle birlikte, üreticilerin so-rumluluklarının da yeniden tanımlanması ve sürücüle-rin üzerindeki baskının azaltılması gerekmektedir. Bu, hem teknolojinin sunduğu avantajların tam anlamıyla kullanılabilmesi hem de sürüş güvenliğinin artırılması açısından kritik bir öneme sahiptir.

Top