Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Türk Ticaret Kanunu’nda Haksız Rekabet – Av. Duygu TURGUT

1. Giriş

Rekabet, işletmelerin verimliliğini artırması, yenilikleri teşvik etmesi ve tüketicilere sunulan seçeneklerin artmasına sebep vermektedir. Sağlıklı bir rekabet ortamından hem işletmeler hem de tüketiciler fayda görecektir. Rekabet bozulmadığında tüketiciler daha uygun fiyatlı seçeneklere erişme imkânı bulacaktır ve piyasadaki ürün ve hizmetlerin kalitesi artacaktır. Rekabet haksız hale geldiğinde ise işletmeler, rakiplerine zarar vermek veya tüketicileri yanıltmak için çeşitli eylemlere başvururlar.

Haksız rekabete ilişkin hükümler Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) 54. ve 63. maddeleri arasında yer almaktadır. Haksız rekabet düzenlemelerinin amacı rekabetin bozulmadan dürüstçe var olmasını sağlamaktır. TTK kapsamında haksız rekabet, rakip olanlar arasında veya tedarikçiler ile müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamaları ifade etmektedir.

2. Haksız Rekabet Oluşturan Durumlar

TTK’nin 55. maddesinde başlıca haksız rekabet teşkil eden haller sınırlı sayıda olmamak üzere sayılmıştır. Haksız rekabeti oluşturan hallere sayılmış örnekleri altı başlığa ayırmak mümkündür:

(1) Dürüstlük kuralına aykırı uygulamalarda bulunmak,

(2) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek,

(3) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak,

(4) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek,

(5) İş şartlarına uymamak ve

(6) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.

İşletmelerin haksız avantaj elde etmesine yol açan ve adil rekabeti bozan eylemler arasında başka bir işletmenin tescilli markasının izinsiz kullanılması, marka isimlerinin kötüye kullanılması, Ar-Ge çalışmaları sonucunda elde edilen bilgilerin izinsiz paylaşılması, fiyatların bilinçli olarak düşük tutularak rakiplerin piyasadan çekilmesine yol açmak, müşteri listelerinin çalınması gibi eylemler sayılabilir.

Sosyal medyanın da işletmelerce sıklıkla kullanıldığı günümüzde, rakip firmaların itibarlarını sahte hesaplar aracılığıyla zedelemek, rakip firmanın dijital pazarlama platformlarında ürettiği içerikleri izinsiz olarak almak ve kullanmak da TTK kapsamında haksız rekabet olarak değerlendirilebilecek eylemler arasında yer alabilecektir.

Ayrıca belirtilmelidir ki TTK’nin 55. maddesi kapsamında açıkça yer verilmemiş haller, haksız rekabete dair genel hüküm oluşturan TTK’nin 54. maddesi uyarınca değerlendirilecek ve bu kapsamda haksız rekabet teşkil eden bir fiilin olup olmadığı incelenecektir.

3. Davalar ve İhtiyati Tedbir

Kanunda sayılan örneklerden hareketle, TTK kapsamında değerlendirilebilecek bir haksız rekabet fiili meydana geldiğinde tespit davası, haksız rekabetin önlenmesi davası, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasının, yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesinin veya haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasının talep edilebileceği haksız rekabetin ref'i davası ile maddi ve manevi tazminat davaları gündeme gelebilecektir. Sayılan davaları yalnızca haksız rekabete yol açan fiilden zarar gören rakipler değil, aynı zamanda ekonomik çıkarı zarara uğrayan veya uğrama tehlikesiyle karşı karşıya kalan müşteriler ile ekonomi ve mesleki birlikler de açabilir. Ancak bu kişilerin açabileceği davalara kanuni bir sınırlama getirilmiştir. Şöyle ki; müşteriler haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların malların imhasını, ekonomi ve mesleki birlikler ise tazminat davalarını açamazlar.

Haksız rekabet yönünden verilen karar, haksız rekabete konu olan malları ticari amaçla elde etmiş olan üçüncü kişiler hakkında da uygulanır.

Davada haklı bulunan tarafın talebi üzerine, tüm giderler haksız çıkan taraftan alınmak üzere, hükmün ilan edilmesine de karar verilebilir. Bu durumda ilanın hangi konuları içereceği ve nerede yapılacağı gibi ayrıntıların mahkeme kararında yer alması gerekir.

Bahsedilen davalar, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl içinde ve her halükârda fiilin işlenmesinden itibaren üç yıl içinde açılmalıdır. Ancak davaya söz konusu olacak haksız rekabete yol açan fiil, bir suç unsuru içeriyorsa ve Türk Ceza Kanunu gereğince daha uzun dava zaman aşımı süresine tabi bir cezayı gerektiriyorsa, bu durumda daha uzun olan cezai zaman aşımı, ilgili hukuk davası için geçerli olacaktır.

Haksız rekabet davası açma hakkına sahip kimseler, haksız rekabet sonucu oluşan durumun ortadan kaldırılması, haksız rekabetin önlenmesi, yanlış beyanların düzeltilmesi, gümrükte el koyma ve benzeri diğer gerekli önlemlerin alınması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini de isteyebilirler.

Hak sahibinin talebi doğrultusunda, hak sahibinin yetkilerine tecavüz oluşturan bir durumun söz konusu olması halinde cezayı gerektiren haksız rekabet konusu mallara ithalat veya ihracat sırasında gümrük idareleri tarafından ihtiyati tedbir niteliğinde el konulabilmektedir. Gümrük idarelerindeki tedbir veya el koyma kararının tebliğinden itibaren on gün içinde esas hakkında ilgili mahkemede dava açılmaması veya mahkemeden tedbir niteliğinde karar alınmaması durumunda ise idarenin el koyma kararı ortadan kalkacaktır.

4. Sonuç

Haksız rekabeti oluşturan durum ve fiiller TTK kapsamında ayrıntılı olarak örnekleme yoluyla belirtilmiştir. Bu fiillere karşı öngörülen hukuki ve cezai yaptırımlar ile ticarette rekabetin bozulmamasını ve korunmasını sağlamak hedeflenmektedir. Dünya geneline baktığımızda, uzun yıllardır haksız rekabeti engelleme amacı güden düzenlemelerin oluşturulduğunu ve rekabet olgusunun serbest dolaşımın artmasıyla birlikte korunmaya çalışıldığını görmekteyiz.

Haksız rekabetin engellenmesi, adil ve dürüst bir rekabet ortamının sağlanması için büyük önem arz etmektedir. Ekonomik büyüme hedeflerine istikrarlı bir şekilde ulaşabilmesi ve rekabetin sürdürülebilir bir biçimde uygulanması için TTK'de düzenlenmiş olduğu gibi haksız rekabetin engellenmesi için önlemler alınmalı ve yaptırımlar teşvik edilmelidir.