Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Opel Türkiye Genel Müdürü – Emre ÖZOCAK Röportajı

6 Şubat’ta Kahramanmaraş ve çevre illerde meydana gelen depremlerin neden olduğu felaketin üzüntüsünü derinden yaşıyor, hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralananlara acil şifalar diliyoruz. Afetin neden olduğu yaraların sarılması için milletimiz tek yürek olarak dayanışma örneği ortaya koyuyor. Firmanızın bu süreçte yardım çalışmaları oldu mu? Bunlardan bahseder misiniz?

Tüm Türkiye’yi derinden etkileyen büyük afetin ardından bünyesinde Opel’in yanı sıra Peugeot, Citroën ve DS gibi markaları bulunduran Stellantis Türkiye olarak sıra dışı bir yardım operasyonu gerçekleştirdik. Stellantis Türkiye, depremden etkilenen ve zarar gören bölgedeki tüm bayi teşkilatının bütün çalışanlarını ve ailelerini deprem bölgesinden çıkartmayı önceliklendirerek zorlu koşullar altında önemli bir lojistik operasyonu gerçekleştirdi ve yaklaşık ilk 4 günde 600 kadarı bebek olmak üzere küçük çocuklar ve yaşlılar olarak yaklaşık 1.200’ü aşkın kişiyi deprem bölgesinden tahliye etti. Antalya’da 350 odalı bir otel tutarak yetkili satıcılarının tüm çalışanlarına ve ailelerine güvenli ve sıcak bir alan yaratan Stellantis Türkiye, kapsamlı bir operasyonla yaklaşık olarak toplamda 1.500 kişiye yakın kişiyi bölgeden tahliye ederek, güvenli şekilde barınma ihtiyaçlarını karşıladı.

Yaralıların tedavilerini de üstlenen Stellantis Türkiye, sadece temsil ettiği 4 markasının bayi çalışanlarını ve ailelerini bölgeden tahliye edip güvenli bir barınma alanı açmakla da yetinmedi. Bayilerinin temsil ettiği farklı otomotiv markalarının çalışanlarını ve ailelerini de geride bırakmadan bölgeden tahliye eden Stellantis Türkiye, deprem bölgesinde yer almayan yetkili satıcılarının yardım talebi üzerine de bir destek hesabı açtı. Ülke çapındaki diğer bayilerin yardımlarını da bu operasyon için kanalize eden Stellantis Türkiye, bu bağışları deprem bölgesinden tahliye edilen ailelerin bebek ve çocuklarının ihtiyaçlarının karşılanması için kullanıyor. Stellantis Türkiye, yaptığı yardımları AFAD kanalıyla bölgeye ulaştırmaya devam ediyor. Bizler de Opel Türkiye olarak bu sürece tüm gücümüzle destek vermeye devam ediyoruz.

Depremlerin ülke ekonomimize etkisi ne olacak? Kısa ve orta vadede otomotiv sektörüne dair öngörüleriniz nelerdir?

Depremin ülkemize etkisinin söylendiği gibi milyarlarca dolar olacağı malum. Otomotiv sektöründe ise kısa ve orta vadede etkisi olacağını düşünmüyoruz. Bu nedenle sene başında yaptığımız planlarımızda bir değişiklik yapmadık. Pazarı şu anda takribi 800 binin üzerinden hesaplıyoruz. Geçen seneye paralel bir pazarda küçük bir büyüme öngördük. Opel olarak hedeflerimiz doğrultusunda aldığımız aksiyonlar bizi 2023’te toplamda 52 bin adetlik bir hedefe, yüzde 6.5’luk pazar payına ve yüzde 40’lık bir büyümeye götürecek. Geçen sene çip krizi, lojistik problemleri ve üretimde aksaklıklar yaşadık ama şu anda üretim bize pozitif sinyaller veriyor. 52 bin adedi yapabilecek üretimin enerjisini globalden alıyoruz. Ocak ve şubat ayları içinde bunun ilk etkilerini görmeye başladık, üretimden araçlar çıkıyor. Diğer taraftan globale Türkiye’de düzenli bir şekilde, koşullar ne olursa olsun araç satabileceğimizi gösterdik. Türkiye, global için çok iyi bir fırsat ülkesi. Avrupa dışında olup, Avrupa’ya yakın olan ve benzer dinamiklerle çalışan bir yapıya sahip olmamız bize doğru bir açılım yapılmasını sağladı ve bu da globalde bir uyanışı beraberinde getirdi. O yüzden CEO’muz Florian Huettl, “Türkiye artık benim üçüncü ana pazarım” diyor. Çünkü Avrupa’da sıkıştığınız anda Türkiye adetsel anlamda bunu absorbe edebilecek kabiliyete sahip. Satış adetlerimizle globale adetsel anlamda büyük destek veriyoruz, böylece Avrupa’daki pazar sıkışıklığı karşında Türkiye bir fırsat ülkesine dönüşüyor. Türkiye olarak biz yapabileceklerimizi gösterdik ve aynı şekilde hız kesmeden yolumuza devam edeceğiz. Tüm bu çabalarımızı sonunda bir başarı hikayesine dönüştüreceğiz.

Sürdürülebilirlik günümüzün önemli konularının başında geliyor. Bu bağlamda, fosil yakıtlı araçların yerini yakın zamanda elektrikli araçlar alacak gibi görünüyor. Markanızın elektrikli araçlar konusundaki çalışmalarından bahseder misiniz?

Bizim için 2023 yılı, elektriklenerek ilerleyeceğimiz bir yolculuk olacak diyebiliriz. Artık Opel’de elektriklenme ana odak noktalarımızdan biri. 2024 yılında ürün gamımızda bulunan 15 ürünün hepsinin bir elektrikli versiyonu olacak. Corsa-e ve Mokka-e’yi geçtiğimiz Aralık ayında tüketici ile buluşturduk. 2022 için biraz mütevazı adetlerimiz bulunuyordu diyebiliriz. Aralık sonuna kadar Türkiye’de yaklaşık 100 adet ile ilk elektrikli araçlarımızı yollara çıkardık. Elektrikli araç pazarında şimdilik küçük adetler söz konusu ancak biz kendi adetlerimizi daha da artırmayı amaçlıyoruz. Hedefimiz ilk 5’te yer almak. Biz bunu Alman yöneticilerle de paylaştık. Dolayısıyla bizi ilk beşe götürecek adet her ne olacaksa onu tedarik etmeyi istiyoruz. Yılın ikinci yarısında, hazirandan sonraki dönem için Astra elektrik hayatımızda olacak. Takribi olarak Astra Elektrik’i üçüncü çeyreğin sonunda yollara indirmiş oluruz.

Değişen müşteri alışkanlıkları ile birlikte dijitalleşme hayatımızın her alanında daha fazla yer almaya başladı. Dijitalleşme konusunda markanızın ne tür çalışmaları var?

Opel olarak dijitalleşme konusunda her yıl yeni adımlar atıyoruz. Şu anda çok daha yalın ve detoks bir müşteri deneyimi sunmaya odaklanmış durumdayız. Ekibimiz bir süredir online satış konusu üzerine yoğunlaşmış durumda. İlerleyen dönemde açacak olduğumuz online satış kanalları üzerinden yeni nesil tüketici beklentilerini karşılamaya odaklanacak ve konvansiyonel satış ile paralel yürüteceğimiz bir süreç geliştireceğiz.

Karayolu Taşıma Yönetmeliği’nde yapılan düzenlemeler ile birlikte ticari araç kiralamanın önü büyük ölçüde açıldı. Buna bağlı olarak, hafif ticari araçların operasyonel kiralama sektörünün filosundaki payı da günden güne artıyor. Bu konudaki görüşleriniz nelerdir?

Hafif ticari araçların kiralanmaya başlamasını çok olumlu ve yerinde bir karar olarak değerlendiriyoruz. Ekonominin lokomotifi olan KOBİ’lerin yoğun olarak tercih ettiği hafif ticari araçlar, kiralama yoluyla şirketlerin ekonomilerine de ciddi katkı sağlamış oluyor.

Biz 2019 yılına kadar ticari araç pazarında yer almıyorduk. Son 2-3 sene içerisinde Opel’in oradaki mevcudiyetine bir anlam kazandırdık. Hikayeye 2019 yılında Combo ile başladık ve onu Combo Cargo takip etti. Ardından gelen Vivaro ve Zafira ile bu bir ürün ailesine dönüştü. Opel Ticari Araçlar ürün ailesi tamamlandı. Combo, 2022 kasım ayındaki satışlarımızla C segmenti hafif ticari araç kategorisinde 1 numara oldu. Opel, 2022 kasım ayında hafif ticari araçlarda 3 numaraya yükseldi. Tüketici tarafında Opel hafif ticari araçlarının ürün gamına dair bir farkındalık yarattık. Operasyonel kiralamada da yoğun olarak kullanılan hafif ticari modellerimizle 2023’te de büyümeye devam edeceğiz. İlk etapta, önceki seneye göre yüzde 25 büyüyeceğiz ve bu büyüme her yıl artarak devam edecek. Ticari araç pazarından da ciddi bir pay almak istiyoruz. Artık hafif ticari araçlar ürün gamımız ile hafif ticari araçta ilk 10 içinde 8. sıradayız. Ama ilk 5 her zaman bizim için odak noktası. Markamızı hafif ticari araçta ilk 5’e taşımak için elimizden geleni yapıyoruz ve yapacağız.