Otomotiv sektörü, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ekonomik anlamda lokomotif sektörlerin başında yer alıyor. Gerek ürettiği teknoloji gerek yarattığı istihdam ve gerekse de oluşturduğu ekonomik büyüklükle ülkelerin vazgeçemediği en değerli sektörlerden biri otomotiv sektörü.

Yüzyılı aşkın süredir bilinen otomotiv sektörü işleyişi, son 5 yıldır hızlı bir dönüşüm ile şekil değiştirmeye ve şu an var olduğundan çok farklı bir yöne doğru evrilmeye başladı. Neredeyse son 5 yılda yaşanan gelişmeler, otomobilin icadından beri yaşanan gelişmelerin önüne geçmeye başladı diyebiliriz.

Çevresel faktörlerin zorlaması ve yenilenme pazarının cazibesi tüm üreticiler için yeni açılımlar getirirken, otomotiv ile daha önceleri çok da alakası olmayan sektör ve firmaları da bu dönüşümün içinde yer almaya teşvik etmeye başladı.

90’lı yılların sonlarında cep telefonlarının yaygınlaşması ve bu yaygınlaşmanın doğal sonucu olarak işlev değiştirmesi aslında bugün otomotiv sektörünün yaşadığı dönüşüme ışık tutacak nitelikte sayılabilir. O dönemde internet ile cep telefonunun birleşmesi, cep telefonlarını elde tutulan bilgisayarlara dönüştürmüş ve telefon üreticileri kadar yazılımcıları ve bilgisayar firmalarını cezbetmişti.

Kısa süreli bir yer kapma mücadelesi sonucu yazılımcı ve bilgisayar üreticileri üstün teknolojilerinin avantajı ile piyasayı ele geçirmiş ve sadece telefon üreten firmaların yok olmasına neden olmuştu.

Bugün benzer bir çekişme yüz yıldır otomobil üreten köklü otomotiv firmaları ile yine yazılımcılar arasında yaşanıyor. Otomotiv geleneğinden gelmeyen ama gelecek teknolojilerine hakim birçok yazılım temelli firma, otomobil üretiminde söz sahibi olmaya, tüketicinin otomobil algısını değiştirmeye çalışıyor.

Ekonomik anlamda tüm dünya üzerindeki araçların yenilenmesi ve yeni doğacak talebin karşılanması göz önünde bulundurulduğunda çok iştah kabartıcı bir dönüşüm atağının eşiğindeyiz. Özellikle elektrikli araçların yaygınlaşması ve bu araçlara adapte edilebilen bağlantılı hizmetlerin doğması, alışıldık otomotiv ezberini bozacak gibi görünüyor.

Eskiden bir araç seçimi yapılırken, aracın yakıt tüketimi, ikinci el değeri, tasarımı ve motor gücü gibi özellikler tercihleri oluştururken artık tek şarjla katedilebilen menzil, şarj süresi, bağlantılı otomobillerin katma değerli hizmetleri gibi tüketicinin hiç alışık olmadığı özellikler ön plana çıkmaya başlıyor.

Heyecan verici ama bir o kadar da eskiyi yıkıcı bir dönüşüm olacağı anlaşılan bu keskin viraj, otomotiv sektörünün tüm paydaşlarını da temelden etkileyecek gibi anlaşılıyor. Hem üretim teknolojileri hem dağıtım stratejileri hem de satış ağları bu değişimden önemli ölçüde etkilenecek ve büyük değişimin kendi payına düşenini yaşamak zorunda kalacaklar.

Özellikle mobilite kavramının yaygınlaşması, otomobil sahibi olmaktan çok her otomobilin kullanıcısı ve hatta kombine seyahat planlayıcıları olmamızı getirecek.

100 yılı aşkın süredir tüketicilere ürün ve hizmet sunan otomotiv firmaları, yeni düzende yeni rakiplerle ve yeni tüketim alışkanlıkları ile mücadele etmek zorunda kalacaklar.

Gelecek artık çok yakın ve baş döndürücü bir hızla yaklaşıyor. Bugünden doğru yatırım ve doğru hamlelerle kendini hazırlamayan her paydaşın, zorlanacağı kesin gibi görünüyor. Çok da fazla olmayan bir süre içerisinde hep beraber tanıklık edeceğiz bu değişim rüzgarına…