Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş. CEO’su – Ali Haydar BOZKURT
2022 yılında dünya ve Türkiye ekonomisine ilişkin beklentileriniz neler? Kısa ve orta vadede ekonomiye ve otomotiv sektörüne dair öngörüleriniz nelerdir?
2022 yılında, iki yıldan daha fazla süren bir salgının etkilerini yaşamaya devam ederken tüm dünya birden fazla sorunla mücadele etmeyi sürdürüyor. Bu yaşananların hepsinin tek başına ciddi problemler olduğunu söyleyebiliriz. Çip krizi, ham madde bulunamaması, konteyner sıkıntıları, Rusya-Ukrayna savaşı gibi birçok faktör, sadece otomotivi değil birçok sektörü etkiliyor. Tüm sektörler bunları çözmek adına adımlar atıyor, ancak bu birden fazla soruna aynı anda bugünden yarına çözüm yolu bularak üstesinden gelmek çok zor görünüyor. Tüm dünyada enflasyonist bir ortamdan geçiliyor ve kaçınılmaz bir şekilde ürünlerin baz maliyetlerinde bir artış yaşanıyor.
Türkiye özelinde otomotiv sektörünü değerlendirdiğimizde ilk 7 aylık dönemde, otomobil ve hafif ticari araç satışlarıyla pazarın geçen yıla göre yüzde 7.3 gerilediğini görüyoruz. Haziran ve Temmuz aylarında yaşanan bir artışla birlikte daralma biraz daha hafiflese de, özellikle Temmuz ayında pazarın beklentilerin altında kaldığını söyleyebiliriz. Temmuz ayında önceki yıla göre yüzde 9.1’lik artış elde edilse de, satışların beklentilerden daha az gerçekleşmesinin ana sebebi araç yokluğu oldu. Eğer yeterli sayıda araç bulunsaydı, Haziran ayındaki rakamlara ulaşmak mümkün olabilirdi. Bununla birlikte satışları etkileyen son dönemdeki diğer faktörler ise ÖTV’nin düşme beklentisi, ikinci elde bir miktar gevşeyen fiyatlarla takasa vereceklerin beklenen fiyatı alamaması, krediye ulaşmaktaki zorluklar ve artan araç fiyatları oldu. Ancak saydığımız bu unsurların büyük bir bölümünü araç bulunurluğu oluşturuyor çünkü hem filo hem de perakende tarafında talep devam ediyor. Bu yıl pazarın büyüklüğünü araç bulunurluğu belirleyecek ve satışların önümüzdeki aylarda da benzer tempoda seyretmesi muhtemel görünüyor.
Otomotiv sektöründe, yarı iletken çip ve diğer bazı malzemelerin tedarikinde yaşanan sıkıntıya bağlı, araç tedariki sorunu yaşanıyor. Bu konudaki değerlendirmelerinizi öğrenebilir miyiz?
2021 yılında yaşanan tedarik sorunları ve çip krizinin getirdiği olumsuz etkilerle pazar beklentilerin altında kalmaya devam ediyor. Avrupa pazarındaki temel düşüşün sebebi de araç bulunamaması. Uzun yıllar boyunca hiç enflasyon görmemiş ülkeler için yüzde 8-10 civarında enflasyon büyük bir rakam olarak görülebilir ama müşteri davranışlarında bir değişiklik gözlemlenmediğini söyleyebiliriz. Avrupa’da da modele göre 3-5 aylık bekleme süreleri bulunuyor.
2022’nin başında bizim öngörümüz, içerisinde bulunduğumuz yılın tamamında araç bulunurluğunun zor olacağı yönündeydi. Yapılan bu tahminlerin ardından Rusya-Ukrayna savaşı başlayınca, konuşmalar 2023’ün de böyle geçeceği üzerine yoğunlaşmaya başladı. Yakın gelecekte Rusya-Ukrayna savaşının nihayetleneceğiyle ilgili bir ışık görünmüyor. Tedarik sorunları tek başına çözmese de, Avrupa’daki enerji sıkıntılarını ve Rusya ile Ukrayna’nın dünyaya sağladığı ham maddede yaşanan tedarik sıkıntılarını hafifletmesi açısından öncelikle savaşın sona ermesi önem taşıyor. Genel görüş 2023’te de araç bulunurluğu sorununun devam edeceği yönünde, ama bir sürpriz olur ve durum tersine dönerse elbette bu bizi çok mutlu eder.
Sürdürülebilirlik günümüzün önemli konularının başında geliyor. Bu bağlamda, fosil yakıtlı araçların yerini yakın zamanda elektrikli araçlar alacak gibi görünüyor. Markanızın elektrikli araçlar konusundaki çalışmalarından bahseder misiniz?
Özellikle pandemi sürecinde çevreci otomobillerin ve çevreci teknolojilerin ne kadar önemli olduğu daha geniş kitleler tarafından fark edilmeye başlandı. Toyota markası, henüz CO2 ve emisyon gibi konular kimsenin gündemine girmemişken sürdürülebilirlik konusuna çok önceden önem vermiş ve elektrik motorlu araçlar, hibrit araçlar üzerinde çalışmalara 50 yıl önce başlamış, stratejisini bu şekilde planlamıştır. Hibrit teknolojisinde öncü olan markamız, bu deneyimi tam elektrikli araçlara da taşıyor. Ülkemiz de dahil olmak üzere her ülke elektrikli otomobiller konusunda kendi dinamikleri çerçevesinde yatırımlar yapacak. Zamanla elektrikli otomobiller de araç parkında yüzde olarak daha fazla yerini alacak ve geliştirildikçe daha ulaşılabilir hale gelecek. Toyota markası, karbon nötr giden yolda geniş ürün yelpazesiyle farklı ülke ve bölgelerdeki ihtiyaçlara göre en iyi alternatifleri sunmaya devam ediyor. Toyota’nın Batı Avrupa’da hibrit satış oranları yüzde 80’lere yaklaşıyor ve Türkiye’de de yakıt fiyatlarının da etkisiyle hibrit araçlara olan ilgi her geçen gün artıyor.
Bununla birlikte Toyota’nın düşük ve sıfır emisyonlu ürün gamında hibritler, plug-in hibritler, yakıt hücreli araçlar ve tam elektrikliler olmak üzere büyük bir çeşitlilik bulunuyor. Toyota, 2025’te global olarak 5.5 milyon elektrik motoruna sahip araç satışı yapmayı hedefliyor. 2030’da ise bu rakam 8 milyona ulaşacak ve bu araçların 2 milyonu tam elektrikli/yakıt hücreli araçlardan oluşacak.
Covid – 19 salgını ezberlerimizi bozdu. Bu dönemde müşteri alışkanlıkları değişime uğradı. Dijitalleşme hayatımızın her alanında daha fazla yer almaya başladı. Dijitalleşme konusunda markanızın ne tür çalışmaları var?
Pandemi hayatımızda bir daha değişmeyecek şekilde etkiler bıraktı ve konuya dijitalleşme çerçevesinde baktığımızda birkaç senede yaygınlaşacak alışkanlıkların erkene çekildiğini söyleyebiliriz.
Bunların en başında müşteri alışkanlıklarının değişmesi geliyor. Otomotiv sektörü özelinde değerlendirdiğimizde insanların dijitalleşmeye daha fazla önem verdiğini, dijital kanallarımızdaki ziyaret sayısının artmasını kanıt olarak gösterebiliriz. Hayatı kolaylaştırarak müşteri memnuniyetini artırmaya odaklanan bir marka olarak Toyota da, dijital kanallarda çok daha fazla hizmet sunmaya başladı. Dijital showroom ile birlikte müşterilerimizi fiziksel olarak showroom’daymış gibi ağırlayabiliyoruz ve canlı olarak satış danışmanlarıyla birebir araçları inceleyebiliyor, merak ettikleri sorulara yanıt alabiliyorlar. Satın alma sürecini yasal olarak tamamen online şekilde gerçekleştirmek mümkün olmasa da biz Toyota markası olarak müşterilerin işlemlerini en kısa ve en kolay şekilde çözebilecek bir altyapı oluşturduk. Artık tüketiciler, sadece salgın endişesiyle değil zaman kazandırması sebebiyle de dijital kanalları daha fazla tercih etmeye başladı. Dijital showroom gibi hizmetlerin yanı sıra online servis randevusu ve yapay zeka ile çalışan Chatbot uygulaması gibi hizmetlerle müşterilerimize zaman kazandırmaya yardımcı olacak hizmetler sunmaya devam ediyoruz.
Karayolu Taşıma Yönetmeliği’nde yapılan düzenlemeler ile birlikte ticari araç kiralamanın önü büyük ölçüde açıldı. Buna bağlı olarak, hafif ticari araçların operasyonel kiralama sektörünün filosundaki payı da günden güne artıyor. Bu konudaki görüşleriniz nelerdir?
Bu düzenleme ile birlikte araç satın almak yerine ticari araç kiralamak isteyen kurumların önü açılmış oldu. Kurumlar hafif ticari araç kiralayarak bunun için bir sermaye ayırmadan vergi avantajından yararlanıp, bakım, onarım, filo yönetimi gibi kiralamanın getirdiği birçok fayda da sağlayabiliyorlar. Toyota’nın “Rent a Toyota” programı kapsamında, ağırlıklı olarak KOBİ’lere yönelik bir kiralama sistemi kurduk. Böylece sadece adetli kiralamalar yapan büyük firmalar değil, aynı zamanda alt limit olmadan sadece 1 araçlık ihtiyacı olan KOBİler de kiralama fiyat imkanlarından yararlanabiliyorlar. Kiralamanın en başından itibaren tüm müşterilere doğru araç tespiti yaparak, 12-48 ay aralığında kiralamalar yapmasına yardımcı oluyoruz. Rent a Toyota kapsamında hibrit araçlarımız dahil olmak üzere sunulan binek araçlarıyla birlikte Toyota Professional ürün gamımızda yer alan Proace City ve Proace Cargo modellerini de kiralayabiliyorlar.