Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı – Murat BİLGİÇ Röportajı
Covid – 19 salgını halen tüm dünyayı etkilemeye devam ediyor. 2021 yılının kalan bölümünde dünya ve Türkiye ekonomisine ilişkin beklentileriniz nelerdir? Kısa ve orta vadede ekonomiye ve bankacılık / finans sektörüne dair öngörüleriniz nelerdir?
2020 yılında tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını; küresel bir ekonomik daralmaya neden oldu, alınan sosyal ve ekonomik hayatı kısıtlayıcı tedbirlerin etkisiyle küresel tedarik zincirlerinden hizmet sektörüne, tarımdan bilişime, eğitimden sağlığa kadar pek çok sektör olumsuz etkilendi. Bu sıra dışı süreci yönetebilmek için ülkeler toplum sağlığını koruma ve ekonomiyi rahatlatma politikalarını bir arada dengelemek için çaba gösterdi.
2021 yılında küresel ekonomide 2020 yılının yarattığı düşük bazın etkisiyle hızlı bir toparlanma beklenmekle birlikte, aşı uygulamalarının yaygınlığının ve başarısının söz konusu toparlanmanın seviyesi ve seyrinde etkili olacağını düşünüyoruz. Pandemi sürecinde pozitif büyüme sergileyebilen ender ekonomiler arasında yer alan Türkiye ekonomisi için önümüzdeki dönem önemli fırsatlar barındırıyor. Risklerin dikkatle yönetilmesi durumunda, reel sektörün dinamik ve esnek yapısı, gelişmiş finansal altyapısı, güçlü bankacılık sektörü sayesinde ülkemizin toparlanma sürecini en iyi şekilde yönetebilecek donanıma sahip olduğunu düşünüyoruz.
Pandeminin ağır olumsuz ekonomik etkilerine maruz kalan Türk bankacılık sektörü; güçlü mali yapısı ve disiplinli yönetim anlayışıyla, risklerini yönetebilecek güç ve kabiliyette olduğunu bir kez daha kanıtlayarak reel kesime desteğini sürdürdü, kesintisiz hizmet anlayışını korudu.
Operasyonel kiralama ve günlük kiralama şirketlerine nasıl yaklaşıyorsunuz? Operasyonel kiralama ve günlük kiralama şirketlerine sunduğunuz finansman paketleri hakkında bilgi verir misiniz?
2018 yılının ortalarından itibaren özellikle döviz kurlarındaki ve faiz oranlarındaki artış paralelinde araç satın alım fiyatlarının ve dolayısıyla kiralama bedellerinin yükselmesi sonucunda araç kiralama şirketlerinin müşteri sayısı ve araç kiralama talebi azaldı. Bu dönemde, döviz kurlarındaki artışın ikinci el araç satış fiyatlarına aynı düzeyde yansımaması, ÖTV indirimlerine gidilmesinin ikinci el araç satış fiyatlarını baskılaması, şirketlerin filolarındaki küçülmeye bağlı olarak KDV ödeyicisi durumuna geçmeleri, alacak tahsilatında yaşadıkları sorunlar, özellikle yabancı para üzerinden borçlanan, yüksek kaldıraçla faaliyet gösteren ve önceki dönemlerde yoğun rekabete bağlı düşük karlılıkla veya alacak riski yüksek sözleşmeler yaparak nakit akışını büyük ölçüde ikinci el araç satış bedelleri üzerinden kurgulayan şirketlerin nakit akışlarında bozulmalara neden oldu. Bunlara ilaveten, döviz kurlarındaki artış nedeniyle, finansal kuruluşların yabancı para nitelikli risklerinin TL karşılığı artarken, bu kredilerin teminatındaki araçların değerinin aynı düzeyde artmaması da teminat/risk dengesinin bozulmasına neden olarak, finansal kuruluşların genel olarak kredi portföylerindeki sorunların arttığı bir döneme de girilmesiyle birlikte risk iştahını azalttı ve sektördeki şirketlerin finansmana erişim imkanlarını kısıtladı. Diğer taraftan pandeminin getirdiği belirsizlik ortamı ve araç maliyetlerinin artması bazı şirketlerin uzun dönem araç kiralama taleplerini bir miktar ertelemesine, turizmin olumsuz etkilenmesi de günlük araç kiralama talebinin azalmasına neden oldu. Sonuç olarak araç kiralama şirketlerinin zorlu bir süreçten geçtiklerini söyleyebiliriz.
Bununla birlikte, en kötü senesinde dahi yılda yaklaşık 45 bin adet yeni araç alımı gerçekleştirmiş ve Türkiye binek otomobil pazarından yaklaşık yüzde 10 pay almış bir sektörden bahsediyoruz. Yani sektörün toplam müşteri sayısı ve araç parkı azalsa da, bir yandan da doğal olarak yeni araç alımları ve finansman ihtiyacı devam ediyor. Ayrıca geldiğimiz noktada, yaşanan finansal şokların etkilerinin biraz daha hafiflediğini ve sektörün araç parkındaki küçülmenin yavaşladığını görüyoruz. Buna ilaveten, döviz kurlarındaki ve ÖTV oranlarındaki artış paralelinde araç fiyatlarının artması sektörün kredi hacmini artırıyor. Nitekim 2019 yılında 44 bin adet araç alımı için 5,5 milyar TL ödeyen sektör 2020 yılında 58 bin adet aracı 12,7 milyar TL bedelle satın aldı. Ayrıca, döviz kurlarındaki artış paralelinde sıfır araç fiyatlarında meydana gelen artışın ikinci el araç fiyatlarını da artırması geçtiğimiz dönemde araç kiralama şirketlerinin nakit akışını desteklemişti, şimdi de çip ve tedarik sorunu nedeniyle sıfır araç arzının azalmasının ikinci el araç talebini ve fiyatını artıracağını, bu durumun da araç kiralama firmalarının nakit akışını destekleyeceğini değerlendiriyoruz. Öte yandan 32 Sayılı Karar’da yapılan değişiklikle, 2018 Eylül ayından itibaren kira sözleşmelerinin ve kredi kullanımlarının Türk Lirası cinsinden yapılmaya başlanması, sektördeki şirketlerin nakit akışlarını daha öngörülebilir kıldı, kur riskini azalttı ve kreditörlerin teminat/risk dengesini yönetmesini kolaylaştırdı.
Sonuç olarak, gelinen noktada, yaşanan finansal şokların etkilerinin biraz daha hafiflediği, pandeminin de etkisiyle genel ekonomik gidişatın belirsizlikler içermesi nedeniyle geleceğe dair öngörüde bulunmak güç olsa da, sektörün sunduğu finansal ve operasyonel avantajlar nedeniyle önemli bir müşteri potansiyeline sahip olduğu ve potansiyel müşterileri kazanacağı bir iktisadi ortam oluşması halinde geçmiş yıllardaki kayıplarını da telafi ederek yeniden büyüme trendine gireceği düşüncesindeyiz. Araç kiralama şirketlerine kredilerin teminatlı bir yapıda kullandırılabilme imkanı da dikkate alındığında sektörün bankalar açısından önemli fırsatlar barındırdığını değerlendiriyoruz. Bu kapsamda önümüzdeki dönemde, profesyonel bir yönetime sahip olan, risklerini iyi yöneten, sermaye yapısı nispeten güçlü, teknolojik gelişmeleri işine yansıtan, isabetli sözleşmeler/ bağlantılar yapan ve gerektiğinde kontrollü biçimde küçülebilme refleksine sahip operasyonel/günlük kiralama şirketlerinin finansmana kolay erişebileceği düşüncesindeyiz. Diğer taraftan, sermaye desteğinden yoksun, yüksek kaldıraçla faaliyet gösteren, düşük karlılıkla veya alacak riski yüksek sözleşmeler yaparak nakit akışını büyük ölçüde ikinci el araç satış bedelleri üzerinden kurgulayan yüksek riskli agresif büyüme modellerinin terkedilmesinin isabetli olacağı görüşündeyiz.
Ülke sathına yaygın geniş şube ağı, yurt dışı şubeleri/iştirakleri ve gelişmiş teknoloji altyapısı ile ülkemizin en büyük özel sermayeli bankası konumunda bulunan ve müşterilerinin bireysel, ticari ve kurumsal her türlü bankacılık ve finansman ihtiyaçlarına en uygun çözümleri üretme gayretinde olan İş Bankası, gerek perakende, gerekse ticari/kurumsal anlamda her türlü bankacılık ürününü geliştiriyor ve sunuyor. İş Bankası olarak, gerek operasyonel kiralama, gerekse günlük kiralama faaliyetiyle iştigal eden çok sayıda şirket ile uzun süredir bankacılık ve kredi ilişkimiz bulunuyor. Bu kapsamda sektörün büyümesine kaynak sağlamış önde gelen finansal kuruluşlar arasındayız. 2018 yılı ortalarından itibaren, nakit akışlarında ve borç servislerinde sorunlar yaşayan araç kiralama şirketlerine yapıcı bir yaklaşım gösterdik. Bazı şirketlerin kredilerinde genel yapılandırmalar yaptık, araç satışı yapmak yerine kira sözleşmelerini uzatmak isteyen müşterilerimize araç satışına bağlı ödemeleri ötelemek suretiyle destek olduk. Bu süreçte yeni araç alımlarına yönelik kredi vermeye de devam ettik. İş modellerinin taşıdığı riskleri bilen ve yönetebilme becerisine/sermaye gücüne sahip bulunan araç kiralama şirketlerinin işletme sermayesi kredilerine ihtiyacının sınırlı düzeyde olacağı düşüncesindeyiz. Bu kapsamda, ağırlıklı olarak araç edinimine yönelik olmak ve mümkün mertebe aracın kira sözleşmesinin süresine ve aylık kira bedellerine ve vade sonundaki ikinci el satış performansına uygun bir ödeme planı dahilinde kullandırılmak üzere esnek/sabit ödemeli nakit kredi sunuyoruz. Bu kredinin bir bölümü, araç alım-satım ve nakit akış projeksiyonları çerçevesinde, kira sözleşmesinin bitiminde araçların 2. el satışıyla tasfiye edilecek şekilde “balon ödemeli” olarak kurgulanabiliyor. Ayrıca, şirketlerin esas faaliyet döngüleri içinde oluşabilecek kısa süreli nakit açıklarının finansmanına yönelik muhtelif türde nakit krediler, araç alım operasyonlarıyla bağlantılı teminat mektupları gibi ürünlerimiz de bulunuyor.
Covid – 19 salgını ezberlerimizi bozdu. Bu dönemde müşteri alışkanlıkları değişime uğradı. Dijitalleşme hayatımızın her alanında daha fazla yer almaya başladı. Dijitalleşme konusunda kurumunuzun ne tür çalışmaları var?
KOBİ’ler ve serbest meslek sahibi müşterilerimizin dijital dönüşümlerine destek olmak ve ihtiyaç duyacakları iş çözümlerine kolayca ve düşük maliyetle ulaşabilmelerini sağlamak için iştirakimiz İşNet ile e-Fatura kontör alımlarına yönelik iş birlikleri gerçekleştiriyoruz. Müşterilerimiz İşCep ve İnternet Şubesi üzerinden kendilerine kesilen e-faturaların detayını görüntüleyerek, menü içerisindeki “Öde” butonu ile faturalarını ödemek için havale/EFT işlemine geçiş yapabiliyorlar, isterlerse ödeme yapmadan önce aynı menü içerisinden Anında Ticari Kredi’ye başvurup, başvurusu onaylandıktan sonra hesabına geçen tutarla e-fatura ödemelerini yapabiliyorlar.
İşlerini dijitalleştirmek isteyen, e-dönüşüm hizmetlerinden faydalanmaya başlayacak mevcut iş süreçlerini dijitalleştirmek isteyen müşterilerimize özel, ihtiyaç duyacakları finansmanı sağlamak için uygun vade ve koşullarda Dijital Dönüşüm Kredisi’nden müşterilerimiz faydalanabiliyor.
İştirakimiz Softtech ile birlikte 2019 yılında geliştirdiğimiz TekCep ile ticari müşterilerimiz farklı bankalardaki hesaplarını İş Bankası dijital kanallarından online olarak takip edebilme imkanına kavuşarak dünyada bankacılığın en önemli trendlerinden biri olan açık bankacılığı deneyimleme imkanına kavuştu. 2020 yılında TekCep’e eklenen TekPOS özelliği ile birden fazla bankadan POS ürünü kullanan müşterilerimiz yine İşCep ve İnternet Şube üzerinden bu POS’lara ait ekstreleri tek bir ekrandan takip ederek hem süreçlerini kolaylaştırıyor hem de nakit akışları için kritik bilgilere ulaşabiliyor. Müşterilerimizin entegre çözüm ortağı olmak vizyonumuz doğrultusunda gelecek dönemde açık bankacılık alanında yeni hizmetler sunarak bu alandaki öncülüğümüzü devam ettireceğiz.
Ayrıca, tedarikçilerin faturaya dayalı vadeli alacaklarını, kolay ve hızlı bir şekilde nakde çevirerek acil finansman ihtiyacının giderilmesi ile üretim ve hizmet faaliyetlerinin kesintisiz sürdürülmesi imkanı sağlayan Dijital Tedarikçi Finansmanı uygulamamız bulunuyor.
TÜRKONFED iş ortaklığı ile yürütülen ve pandemi ile birlikte tüm süreçleri çevrimi çi ortama alınan Dijital Dönüşüm Merkezi çalışmaları kapsamında firmaların ücretsiz olarak dijital karnesine ulaşmalarına ve dijitalleşme alanında ücretsiz koçluk almasına destek oluyoruz.
Türkiye ekonomisinin bel kemiği olan KOBİ’lerin dijitalleşme süreçlerini desteklemek amacıyla İş Bankası ve TÜRKONFED iş birliğinde 2018 yılında başlatılan Dijital Anadolu toplantılarına, küresel salgın nedeniyle çevrim içi platformlar üzerinden devam ediyoruz. Çevrim içi gerçekleşen ve Dijital Anadolu YouTube sayfasından da etkinlik sonrası ziyaretçiler tarafından ulaşılabilen etkinliklerde üst düzey yöneticiler ve alanında uzman kişilerin katılımıyla dijitalleşme ve dijitalleşmenin iş süreçlerine katkısı konularına odaklanıyoruz.
Türkiye’nin ilk kadın odaklı yatırım platformu olan Arya ile 2018 yılından bu yana süren iş birliğimiz kapsamında, her yıl kadın girişimcileri yatırımcı karşına çıkarmaya hazırlayan Arya Yatırıma Hazırlık Hızlandırma Programı, kadın girişimcilere ücretsiz eğitimler sunduğumuz Arya İş Atölyeleri ve girişimci kadınları yatırımcı ile buluşturduğumuz Arya Retreat etkinlikleri ile online platform üzerinden Türkiye’nin dört bir yanındaki kadın girişimcilerin eğitim, seminer ve networking imkanlarından faydalanmasını sağlıyoruz.
Dijitalleşme çalışmalarımız kapsamında başta KOBİ’ler olmak üzere tüm işletmelerin faydalanabileceği İŞ’TE KOBİ (www.istekobi.com.tr), dijital bilgi platformu ile işletmelerin ihtiyaç duyabilecekleri bilgi ve çözümlere hızlıca ve kolayca ulaşabilmelerini hedefliyoruz. Ayrıca, İŞ’TE KOBİ’de yer alan blog yazıları ve Dijital Akademi bölümünde sunduğumuz eğitimlerle işletmelerin bilgiye erişimini hızlandırırken, Uygulama Marketi’nde yer alan kampanyalar ile girişimcilik ekosistemini destekliyor ve KOBİ’lerin iş süreçlerinin dijitalleşmesine katkıda bulunuyoruz.
Çiftçilikle uğraşan herkesin teknolojinin tüm imkânlarından faydalanmasını sağlayacak bir dijital tarım platformu olarak İmeceMobil’i hayata geçirdik. 125 bin kullanıcısı bulunan İmeceMobil ile çiftçilere girdi maliyetlerini düşürmek, faydalı zirai bilgiler vermek, ürünlerini doğru fiyattan satmalarını sağlamak, avantajlı tarımsal girdi alım imkanları sunmak gibi konularda 7/24 destek olmayı amaçlıyoruz. Tarım alanındaki dijital teknolojilerin en doğru şekilde kullanılması ve tabana yayılması hedefiyle yola çıktığımız İmeceMobil’i hayata geçirmeden önce çiftçilerin ihtiyaç ve beklentilerini anlamak için bir saha araştırması gerçekleştirdik. Analiz ettiğimiz ihtiyaçlar doğrultusunda tarla ve tesislerin konumuna özel hava durumu ve buna bağlı olarak alınması gerekebilecek önlemlere ilişkin anlık uyarılar, çiftçilere özel kampanyalar, zirai haberler, tarım ve hayvancılık ile ilgili soruları cevaplamaya hazır uzmanlar, güncel hal ve borsa bilgileri gibi özellikleri bulabilecekleri bir uygulama geliştirerek çiftçilerin hizmetine sunduk. Ayrıca üreticiler İmeceMobil üzerinden tarım kredilerine ve kendilerine yönelik ÇiftçiBES gibi diğer bankacılık ürün ve hizmetlerine başvuru da yapabiliyor. İmeceMobil’e en son eklenen ücretli Gübreleme ve Sulama Özel Servisleri aracılığıyla, üreticilerle birebir görüşülerek detaylandırılan veriler çerçevesinde gübreleme ve sulama tavsiyesi de verilmeye başlandı.
Tüm müşterilerimizin dilediği yerden dilediği anda bankacılık işlemlerini gerçekleştirmesine imkan verecek, kolay ve hızlı dijital çözümler sunmak büyük önem taşıyor. Ama özellikle çiftçilerimiz için bu konunun ayrı bir önemi var. Bankacılık işlemlerini yapabilmek için çoğu zaman ilçe ve il merkezlerinde banka şubelerine gitmek zorunda kalmak hem iş hem de zaman kaybına yol açıyor. Bu bakımdan İmece Kart ve Tarım kredilerine başvuru yapılabilmesi, ELÜS Alım Satım Belgesinin görüntülenebilmesi, İmece Kartlarımıza borç ödenebilmesi gibi bazı tarım bankacılığı işlem imkanlarını başta İşCep olmak üzere dijital kanallarımıza ekledik.
Operasyonel kiralama ve günlük kiralama ülkemizde gelişme potansiyeli yüksek sektörler olarak görülüyor. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir? Bu gelişime uygun çalışmalarınız nelerdir?
Türkiye otomotiv sektörü, ulaştığı üretim kapasitesi, dış ticaret hacmi, yarattığı ekonomik büyüklük ve katma değer açısından halen ülkemiz ekonomisinin lokomotiflerinden biri konumunda. Bu nedenle, otomotiv sektörü dahilinde değerlendirilebilecek her bir üretim, ticaret ve hizmet aktivitesini, ilişkili olduğu diğer otomotiv segmentleri ve kendi iç dinamikleri çerçevesinde ele almak ve bu ekonomik aktivitelerin her birinde İş Bankası olarak en uygun şekilde konumlanmak hedef ve gayretindeyiz.
Artan maliyetler ve talep daralması sebebiyle küçülmesine karşın, araç kiralama sektörü halen yurt içi sıfır binek araç pazarının en önemli müşterilerinden biri ve mevcut büyüklüğüyle dahi önemli bir finansman alanı. 2018 yılındaki kur ve faiz şoklarının etkilerinin hafiflemiş olması, sektörün sunduğu operasyonel kolaylıkların yanı sıra, müşteriler açısından araç kiralamanın maliyetinin satın alma maliyetinden halen daha cazip olduğu dikkate alındığında sektörün önemli bir potansiyeli barındırdığını ve geçmiş yıllardaki kayıplarını telafi ederek yeniden büyüme trendine gireceğini düşünüyoruz.
Şirketlerin sabit yatırım gereksinimini azaltmanın yanı sıra, faaliyet giderlerinde sağladığı verimlilik itibarıyla bu hizmetten yararlanan kurum ve kuruluşlara kayda değer katkı sağlayan operasyonel araç kiralamanın, önemli bir ticari faaliyet olmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Günlük veya kısa süreli araç kiralama alanının da; bir turizm ülkesi olduğumuzu, artan yurt içi seyahat trafiğini, kısa süreli araç kullanım gereksinimimizin giderek arttığını, özellikle genç nesilde gözlenen “sahiplik” yerine “ihtiyaç kadar kullanım” eğilimini ve artan mobiliteyi dikkate aldığımızda kayda değer bir gelişim potansiyeli arz ettiğini görüyoruz. Ayrıca global trendlere baktığımızda, araç paylaşımı üzerine genişleyen ve daha yoğun teknolojiye dayanan iş modelleri olduğunu gözlemliyoruz. Biz de sektördeki şirketlerin ihtiyaçlarına ve değişen iş modellerine göre ürünler oluşturmak konusunda çalışmalar yapıyor, ürünlerimizi bu doğrultuda gözden geçiriyor ve kurguluyoruz.
Operasyonel kiralama ve günlük kiralama firmalarına finansman sağlarken nelere dikkat ediyorsunuz? Firmaların sağlaması gereken standartlar nelerdir?
Finansman taleplerinin değerlendirilmesi aşamasında dikkat ettiğimiz çok sayıda parametre bulunuyor. Genel olarak değinmek gerekirse; şirketin yönetim ve ortaklık yapısı, otofinansman yeteneği ve iş yapma becerilerinin yanında mali bünyelerinin ne ölçüde sağlam olduğuna dikkat ediyoruz. Diğer bir ifadeyle, aktif finansmanında belirli bir sermaye gücünü ve bu bağlamda otofinansman yeteneğini görmek istiyoruz.
Operasyonel kiralama şirketlerinin işletme sermayesi açıklarının önemli bir bölümü birkaç belirli sebeple oluşuyor. Kira sözleşmelerini ağırlıkla 30-42 ay süreyle yapmalarına karşın, kira gelirlerini sadece aylık bazda faturalandırabilmeleri nedeniyle, kiralamaya konu aracı maliyet bedeli üzerinden aktiflerine sabit kıymet olarak katarken, aracın yaratacağı gelirin çok sınırlı bir bölümünü likit varlıklarına yansıtabiliyorlar. Ayrıca, aracın maliyet bedeli üzerinden ayrılan amortismanların, portföydeki araç sayısı yıldan yıla artan şirketlerde önemli ölçüde gider de yarattığını ve bu çerçevede bilanço karlılığı düşerken yüksek kaldıraçlı bir görünüm oluştuğunu görüyoruz. Bu nedenle, operasyonel araç kiralama şirketlerinin mali bünyelerini değerlendirirken, müşteri bazında dağılımını ve tahsilat takvimini içerecek şekilde temin ettiğimiz bilanço dışı kiralama alacaklarını ve ikinci el araç satış projeksiyonlarını analizlerimize dahil ediyoruz.
İlaveten; araç parkının büyüklüğü, ne ölçüde operasyonel olduğu, banka borcu bitmiş ve üzerinde rehin bulunmayan araçların araç parkındaki payı, şirketin pazar payı, sunduğu hizmet kalitesi, müşteri portföyünün niteliği, alacak tahsilat performansı, amortisman gideri öncesi ve sonrası faaliyet karlılığı, ikinci el araç satışından düzenli gelir yaratma performansı, nakit akış projeksiyonları ve bunların tutarlılığı, kiralama sözleşmeleri ile finansmanın vade bakımından uyumu, araç alımı dışında nakdi kredi kullanım tutar ve sıklığı, KDV pozisyonu ve olası KDV ödemelerini finanse edebilme kapasitesi kredilendirmede dikkat edilen konular olup, finansman paketlerimizi bunlara ilaveten fiili fon yaratma kapasitesi ve nakit akışını da esas alarak şekillendiriyoruz. Diğer taraftan, kredi tutarının bir kısmı sözleşme bitiminde araçların 2. el satışıyla tasfiye edilecek şekilde “balon ödemeli” olarak yapılandırıldığından, kredi tutarının ve vadesinin belirlenmesinde dikkate alınan en önemli hususlardan biri, araçların 2. el satış değeri ile kiralama şirketinin bu konudaki yönetsel etkinliği oluyor.
İş Bankası olarak, kredi değerliliği ölçülebilen kiracılarla yapılmış ve şirkete tatminkar kar bırakan sözleşmeler bazında finansman sağlamayı ve bu kapsamda elde edilen kiraların kredi borç servisini önemli düzeyde yapabilir olmasını arzu ediyoruz. Bu çerçevede, şirketin sahip olduğu özkaynaklarla, kira geliri ile borç servisi arasındaki farkı ve diğer işletme giderlerini karşılayabiliyor olmasının önemli bir gösterge olduğunu söyleyebiliriz.
Öte yandan, geldiğimiz aşamada, bankacılık kesiminin sektöre finansman sağlama konusunda seçici davranacağını ve bu yaklaşımın, sektördeki büyümenin daha sağlıklı ve kontrollü olması açısından elzem olduğunu ifade etmek ihtiyacı duyuyoruz. Bu kapsamda, İş Bankası olarak kredilendirme prensiplerimize uygun şirketlere yönelik finansman çalışmalarımızı sürdürdüğümüzü, müşteri seçiminde gerekli özeni göstermeyen, tahsilat yönetimi zayıf olan veya kısa sürede portföy büyümesine odaklanması nedeniyle yoğun rekabete konu olan sektörde karlılığı ve nakit akışını göz ardı ederek kira sözleşmesi yapan şirketlerin kredilendirilmesini pek mümkün görmüyoruz. Son olarak, operasyonel kiralama şirketlerinin, kira sözleşmelerine ilişkin nakit akışlarını, ilgili sözleşme bazında finansman sağlayan kuruma yönlendirmek veya temlik etmek konusundan imtina etmemesinin de, yaşanan tecrübelerden hareketle önemli olduğunu düşünüyoruz. Özetle, operasyonel yetkinliğin yanı sıra iş modeli gereği önemli ölçüde “finansman temini ve yönetimine” dayanan operasyonel kiralama sektöründe faaliyet gösteren firmalarımızın, diğer tüm sektörlerde olduğu gibi risklerini iyi ölçmelerini ve yönetmelerini, bilgi sağlama konusunda da şeffaf olmalarını bekliyoruz.