Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Rekabet Hukukunda Son Dönemde Dikkat Çeken Gelişmeler – Nabi Can ACAR & Enis Doğa KÜÇÜKAY

Rekabeti Kayda Değer Ölçüde Kısıtlamayan Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Teşebbüs Birliği Karar ve Eylemlerine İlişkin 2021/3 sayılı Tebliğ Yürürlüğe Girdi

Bilindiği üzere geçtiğimiz Ekim ayında, Rekabet Kurumu tarafından Rekabeti Kayda Değer Ölçüde Kısıtlamayan Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Teşebbüs Birliği Karar ve Eylemlerine İlişkin taslak tebliğ (“Taslak Tebliğ”) Rekabet Kurumu’nun sitesinde yayınlanmış ve kamuoyunun görüşlerine sunulmuştur. Rekabet Kurumu, kamuoyu görüşlerini 23 Kasım 2020 tarihine kadar kabul etmiştir.

Tebliğ Taslağı’nın, ilk bakışta, yalnızca belirli anlaşmaları kapsam dışı bıraktığı düşünülmüş olsa da, 16 Mart 2021 tarihinde, Rekabeti Kayda Değer Ölçüde Kısıtlamayan Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Teşebbüs Birliği Karar ve Eylemlerine İlişkin Tebliğ’in (“De Minimis Tebliği”) Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesi ile kapsam dışı kalan anlaşmalar genişletilmiştir.

De Minimis Tebliği’nin “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, tebliğin açık ve ağır ihlaller hariç olmak üzere, piyasada rekabeti kayda değer ölçüde kısıtlamaması sebebi ile Rekabet Kurulu tarafından soruşturma konusu yapılmayabilecek anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs birliği karar ve eylemlerini kapsama aldığı ifade edilmektedir.

Açık ve Ağır İhlaller

De Minimis Tebliği’nde, Rekabet Kurulu tarafından açık ve ağır ihlaller sayılmıştır. Dolayısı ile, yalnızca De Minimis Tebliği’nde sayılan açık ve ağır ihlaller, bu tebliğin sağladığı korumadan yararlanamayacaktır:

— Rakip teşebbüsler arasında fiyat tespiti, müşterilerin, sağlayıcıların, bölgelerin ya da ticaret kanallarının paylaşılması, arz miktarının kısıtlanması veya kotalar konması, ihalelerde danışıklı hareket, gelecekte uygulanan fiyat, üretim ya da satış miktarı gibi rekabete duyarlı bilgilerin paylaşılması,

— Üretim veya dağıtım zincirinin farklı seviyelerinde faaliyet gösteren teşebbüsler arası ilişkide alıcının sabit veya asgari satış fiyatının belirlenmesi.

Yukarıdaki sayım incelendiğinde, Rekabet Kurulu tarafından yatay ilişkiler bakımından (rakipler arası anlaşmalar) kartel olarak nitelendirilebilecek bütün ihlal tiplerinin açık ve ağır ihlal olarak nitelendirildiği görülmektedir.

Kartellerin Ortaya Çıkarılması Amacıyla Aktif İş birliği Yapılmasına Dair Yönetmeliğin (Pişmanlık Yönetmeliği) Açıklanmasına İlişkin Kılavuz’da, kartelin bir tanımının yapıldığı görülmektedir. Mezkûr kılavuza göre(1):

“Karteller; fiyat tespiti, müşterilerin, sağlayıcıların, bölgelerin ya da ticaret kanallarının paylaşılması, arz miktarının kısıtlanması veya kotalar konması, ihalelerde danışıklı hareket konularında, rakipler arasında gerçekleşen, rekabeti sınırlayıcı anlaşma ve/veya uyumlu eylemleri ifade etmektedir”

Dikkat çekilmesi gerektiği düşünülen diğer bir konu ise, fiyat, üretim ve satış miktarı gibi bilgilerin de kartel olarak değerlendirilmesi riskinin mevcut olduğudur. Yatay İşbirliği Anlaşmaları Hakkında Kılavuz’da “Bunun yanı sıra, rakipler arasında bilgi değişimi, fiyat veya miktar tespiti amacını taşıyan bir anlaşma niteliği taşıdığında kartel olarak kabul edilerek cezalandırılır.”, denilmektedir.(2)

Üretim veya dağıtım zincirinin farklı seviyelerinde faaliyet gösteren teşebbüsler (dikey ilişkiler) arası ilişkide alıcının sabit veya asgari satış fiyatının belirlenmesi (yeniden satış fiyatının belirlenmesi) ise bu kapsamda sayılan tek, açık ve ağır ihlal olarak sınıflandırılmıştır.

Bilindiği üzere, Dikey Anlaşmalara İlişkin 2002/2 sayılı Grup Muafiyeti Tebliği (“Dikey Tebliğ”), dikey anlaşmalar için genel bir koruma sağlamaktadır. Mezkûr tebliğ, sağlayıcının dikey anlaşma konusu mal veya hizmetleri sağladığı ilgili pazardaki pazar payının yüzde 40’ı aşmaması durumunda uygulanır. De Minimis Tebliği’nde olduğu gibi, Dikey Tebliğ’in sağladığı korumadan faydalanılmasını engeller nitelikte anlaşmalar sayılmıştır.(3) Bunlar arasından yalnızca yeniden satış fiyatının sınırlanması, De Minimis Tebliği kapsamında açık ve ağır ihlal kabul edilmiştir.

Ancak örneğin, sağlayıcı teşebbüs, kendisine veya bir alıcıya tahsis edilmiş münhasır bölgeye ya da müşteri grubuna yapılacak aktif satışları kısıtlayabilir. Bu bölgeye veya müşteri grubuna yapılacak pasif satışların kısıtlanması ise anlaşmayı grup muafiyeti dışına çıkartan bir ihlal olarak değerlendirilecektir.(4) Burada aktif ve pasif satış ayrımı önem kazanmaktadır. Pasif satışların şu şekilde tanımlandığı görülmektedir:(5)

“Diğer yandan, başka bir alıcının bölgesindeki veya müşteri grubundaki müşterilerden gelen ve alıcının aktif çabaları neticesi olmayan talepleri karşılamak, alıcı malın teslimatını müşterinin adresine götürerek yapsa dahi, “pasif satış” anlamına gelmektedir. Medya aracılığı ile yapılan genel nitelikli reklamlar veya promosyonlar, pasif satış yöntemi olarak değerlendirilecektir. İnternet ve benzeri yollarla yapılan satışlar da genellikle pasif satıştır.”

İnternet satışları da pasif satış olarak kabul edilmektedir.(6) De Minimis Tebliği tarafından pasif satışların kısıtlanmasının açık ve ağır ihlal olarak nitelendirilmemiş olması sebebi ile, pazar paylarının mezkûr tebliğin öngördüğü eşikleri aşmaması durumunda, pasif satışların kısıtlanmasına olanak sağladığı sonucuna ulaşılabilecektir.

Sonuç olarak De Minimis Tebliği’nden yalnızca kartel olarak nitelendirilen yatay anlaşmalar, rekabete duyarlı bilgi değişimleri ve satıcının yeniden satış fiyatının belirlenmesi hallerinin yararlanmayacağı düşünülmektedir.

Korumadan Yararlanabilecek Pazar Payı Eşikleri

De Minimis Tebliği’nin öngördüğü korumadan yararlanabilecek pazar payları 5. madde uyarınca, aşağıdaki gibidir:

• Rakip teşebbüsler arasında yapılan anlaşmalarda, anlaşma taraflarının sahip olduğu toplam pazar payının anlaşmadan etkilenen ilgili pazarların hiçbirinde yüzde onu aşmaması halinde

• Rakip olmayan teşebbüsler arasında yapılan anlaşmalarda, anlaşma taraflarının her birinin sahip olduğu pazar payının anlaşmadan etkilenen ilgili pazarların hiçbirinde yüzde on beşi aşmaması halinde, ilgili anlaşmalar piyasada rekabeti kayda değer ölçüde kısıtlamaz.

• Anlaşmanın rakip teşebbüsler ya da rakip olmayan teşebbüsler arasında yapılan bir anlaşma olarak sınıflandırılmasının mümkün olmadığı durumlarda, birinci fıkranın (a) bendi uygulanır.

• Açık ve ağır ihlaller hariç olmak üzere, teşebbüs birliği üyelerinin sahip olduğu toplam pazar payının karardan etkilenen ilgili pazarların hiçbirinde yüzde onu aşmaması halinde ilgili kararlar piyasada rekabeti kayda değer ölçüde kısıtlamaz.

• Benzer nitelikte dikey sınırlamaların oluşturduğu paralel ağlar ilgili pazarın yüzde ellisinden fazlasını kapsıyorsa, bu maddede belirlenen eşikler, hem rakip hem de rakip olmayan teşebbüsler arasındaki anlaşmalar ile kararlar bakımından yüzde beş olarak uygulanır.

• Anlaşma taraflarının veya teşebbüs birliği üyelerinin anlaşmadan ya da karardan etkilenen ilgili pazarlardaki pazar payları, anlaşma veya karar döneminde birbirini takip eden iki takvim yılı boyunca bu maddede belirlenen eşiklerin üzerinde olmakla birlikte bu eşikleri iki yüzdelik puandan fazla aşmadığı takdirde, söz konusu anlaşma veya karar piyasada rekabeti kayda değer ölçüde kısıtlamaz.

Belirtilmelidir ki, pazar paylarının De Minimis Tebliği kapsamında öngörülen eşikleri aşıyor olması, anlaşmaların bir rekabeti ihlali doğurduğu anlamına gelmemektedir. Yalnızca, De Minimis Tebliği’nden yararlanamayacağı anlamına gelecektir.

Son olarak belirtilmelidir ki, pazar paylarının De Minimis Tebliği tarafından belirlenen eşikleri aşmaması durumunda dahi, Rekabet Kurulu’nun soruşturma açma takdiri mevcuttur. De Minimis Tebliği’nin 6(1). maddesinde, “5 inci madde uyarınca piyasada rekabeti kayda değer ölçüde kısıtlamayan anlaşma ve kararlar, Kurul tarafından soruşturma konusu yapılmayabilir” ibaresi yer almaktadır. Görüldüğü üzere madde “yapılmayabilir” demek sureti ile Rekabet Kurulu’na takdir yetkisi bırakmıştır. Aynı şekilde, tarafların pazar paylarının net olarak tespit edilememesi gibi sebeplerden ötürü soruşturma açılmış olması durumunda ise, Rekabet Kurulu soruşturmaya son “verebilir.” Madde lafzı kesin bir ifadeden kaçınmış ve “yapabilir” ve “verebilir” ifadeleri kullanmayı bilinçli olarak tercih etmiştir. Kanımızca, bu sebepten ötürü, mezkûr tebliğin taslak halindeki 6(2) maddesinin De Minimis Tebliğ’ine alınmamış olması Rekabet Kurulu’na tanınan takdiri kısıtlamamıştır.(7)

Bu hususta bir belirsizlik oluştuğu söylenebilecek olsa da, bu konuda teşebbüslere yol gösterebilecek herhangi ek bir değerlendirme veya kriter De Minimis Tebliği’nde yer almamaktadır. Mezkûr tebliğ, yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla devam eden önaraştırmalar ve soruşturmalar hakkında da uygulanacaktır.

Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hâkim Durumun Kötüye Kullanılmasına Yönelik Önaraştırmalarda ve Soruşturmalarda Sunulacak Taahhütlere İlişkin 2021/2 sayılı Tebliğ

Bilindiği üzere, 16.06.2020 tarihinde 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un (“Rekabet Kanunu”) 43. maddesine yapılan değişiklik ile taahhüt müessesesi, hukukumuza kazandırılmıştır. 43. maddenin değişik fıkrası uyarınca:

“Yürütülmekte olan bir önaraştırma ya da soruşturma sürecinde 4. veya 6. madde kapsamında ortaya çıkan rekabet sorunlarının giderilmesine yönelik olarak ilgili teşebbüs ya da teşebbüs birliklerince taahhüt sunulabilir. Kurul söz konusu taahhütler yoluyla rekabet sorunlarının giderilebileceğine kanaat getirirse bu taahhütleri ilgili teşebbüs ya da teşebbüs birlikleri açısından bağlayıcı hale getirerek soruşturma açılmamasına veya açılmış bulunan soruşturmaya son verilmesine karar verebilir. Rakipler arasında fiyat tespiti, bölge veya müşteri paylaşımı ya da arz miktarının kısıtlanması gibi açık ve ağır ihlallerle ilgili olarak taahhüt kabul edilmez. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından çıkarılan tebliğ ile belirlenir.”

Taahhüt müessesesinin amacının, soruşturmaya taraf olan teşebbüslerin, Rekabet Kurulu tarafından ileri sürülen endişeleri giderecek taahhütler sunarak, haklarında açılan soruşturmayı sonlandırmalarını sağlamak olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Sunulan taahhütlerin Rekabet Kurulu tarafından rekabetçi endişeleri ortadan kaldırdığı kabul edilirse, bu taahhütler ilgili teşebbüsler açısından bağlayıcı hale getirilecektir. Böylelikle her iki taraf için de uzun ve masraflı bir soruşturma sürecinin erken sonlandırılmasının amaçlandığı söylenebilecektir.

Bu bağlayıcılığın bir sonucu olarak, taahhüt sunan teşebbüsler, bu taahhütlerine uymaz ise nispi idari para cezasına çarptırılacaktır. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un (“Rekabet Kanunu”) 17. maddesinin (a) bendi uyarınca; Rekabet Kurulu tarafından, verilen taahhütlere uyulmaması durumunda her gün için ilgili teşebbüsler ile teşebbüs birlikleri ve/ veya bu birliklerin üyelerinin karardan bir önceki mali yıl sonunda oluşan, bunun hesaplanması mümkün olmazsa karar tarihine en yakın mali yıl sonunda oluşan ve Kurul tarafından saptanacak olan yıllık gayri safi gelirlerinin on binde beşi oranında idari para cezası verilecektir.

Bilindiği üzere, Taahhüt Tebliği’nin yürürlüğe girmesinden önce de teşebbüslerce sunulan taahhütler Rekabet Kurulu tarafından değerlendirme konusu yapılmıştır. Bu bağlamda değerlendirilen ilk taahhüt, Arslan Nakliyat San. ve Tic. A.Ş (“ARSLAN”) tarafından Rekabet Kanunu’nun yukarıda bahsedilen 43. maddesi çerçevesinde taahhütler sunmak suretiyle kendisi hakkında yürütülen soruşturmanın sonlandırılması talebini içermektedir (“Arslan Nakliyat Kararı”).(8)

İlgili kararda Rekabet Kurulu, Rekabet Kanunu’nun 43. maddesine sunulan taahhütlerin kabul edilebilmesi için iki ön koşul arandığı ifade etmiştir. Bu koşullardan ilkinin, 43. maddenin lafzındaki “bir önaraştırma ya da soruşturma sürecinde…” ifadesinden yola çıkılarak, taahhüt sunan teşebbüs hakkında bir önaraştırma ya da soruşturma sürecinin devam ediyor olması, gerektiği ifade edilmiştir. Başka bir deyişle, soruşturma safhasının henüz tamamlanmamış olması gerektiği ifade edilmiştir.

Rekabet Kurulu tarafından akabinde, soruşturma safhasının ne zaman biteceğine ilişkin bir değerlendirme yapılmıştır. Sözlü savunma toplantılarına ilişkin Rekabet Kanunu’nun 46. maddesinin “Sözlü savunma toplantısı, soruşturma safhasının bitiminden en az 30 gün en çok 60 gün içinde yapılır” lafzından yola çıkarak Rekabet Kurulu, soruşturma safhasının teşebbüslerin üçüncü yazılı savunmalarını Kurum kayıtlarına sunmalarına müteakip biteceğini ifade etmiştir. Sonuç olarak Rekabet Kurulu, ARSLAN tarafından sunulan taahhüttü soruşturma safhasının sona ermiş olduğunu gerekçe göstererek reddetmiştir.

Ancak, Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hâkim Durumun Kötüye Kullanılmasına Yönelik Önaraştırmalarda ve Soruşturmalarda Sunulacak Taahhütlere İlişkin 2021/2 sayılı Tebliğ’in (“Taahhüt Tebliği”), yürürlüğe girmesinden sonra taahhütlerin Rekabet Kurulu’na sunulabileceği sürede tebliğ tarafından bir değişiklik yapıldığı görülmektedir. Rekabet Kanunu’nun 43. maddesinde de belirtildiği üzere, teşebbüsler tarafından sunulan taahhütlerin usulünü Taahhüt Tebliği düzenlemektedir ve Resmî Gazete’de 16 Mart 2021 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girmesine müteakip, teşebbüslerce sunulacak taahhütlere ilişkin esaslar artık, mezkûr tebliğde öngörülen usullere göre düzenlenmektedir.

Taahhüt sunmak isteyen teşebbüsler tarafından, soruşturma bildirimin tebliğinden itibaren 3 ay içerisinde Rekabet Kurulu’na taahhüt sunulması gerekmektedir

Taahhüt Tebliği’nin 5. maddesi, taahhüt sürecinin başlatılmasının esaslarını düzenlemektedir. İlgili madde uyarınca; haklarında yürütülmekte olan bir incelemeye taahhütle son vermek isteyen taraflar, önaraştırma veya soruşturma sürecinde taahhüt sunma talebinde bulunabilecektir. Soruşturma sürecindeki taahhüt taleplerinin soruşturma bildiriminin tebliğinden itibaren üç ay içinde Kurum’a iletilmesi gerekmektedir.

Görüldüğü üzere, Taahhüt Tebliği’nde belirlenen süre, Arslan Nakliyat Kararı’nda belirlenen süreden oldukça kısadır. Taahhüt Tebliği’nin yürürlüğe girmesine müteakip teşebbüslerin taahhüt sunmaları için süre üçüncü yazılı savunmaların Kurum’a sunulmasının öncesinde değil, soruşturma bildirimin tebliğinden itibaren 3 aydır.

Açık ve ağır ihlaller için taahhüt sunulamamaktadır

Taahhüt Tebliği’nin 4. maddesi uyarınca teşebbüslerin açık ve ağır ihlaller hakkında taahhüt sunmaları mümkün değildir. Bu prensibin raportörlerce, Arslan Nakliyet Kararı’nda da ifade edildiği görülmekte olup, bu hususta bir değişiklik yapılmamıştır. Ancak Rekabet Kanunu’nun 43. maddesinde örnek olarak sayılan hallerin genişletildiği ve kesin bir sayım yapıldığı görülmektedir.

Taahhüt Tebliği’nin 4. maddesine göre, bu tebliğin kapsamında açık ve ağır ihlal olarak kabul edilen haller aşağıdaki gibidir:

• Rakip teşebbüsler arasında fiyat tespiti, müşterilerin, sağlayıcıların, bölgelerin ya da ticaret kanallarının paylaşılması, arz miktarının kısıtlanması veya kotalar konması, ihalelerde danışıklı hareket, gelecekte uygulanan fiyat, üretim ya da satış miktarı gibi rekabete duyarlı bilgilerin paylaşılması,

• Üretim veya dağıtım zincirinin farklı seviyelerinde faaliyet gösteren teşebbüsler arası ilişkide alıcının sabit veya asgari satış fiyatının belirlenmesi.

Yukarıdaki sayım incelendiğinde, Rekabet Kurulu tarafından yatay ilişkiler bakımından (rakipler arası anlaşmalar) kartel olarak nitelendirilebilecek bütün ihlal tiplerinin açık ve ağır ihlal olarak nitelendirildiği görülmektedir.

Kartellerin Ortaya Çıkarılması Amacıyla Aktif İş birliği Yapılmasına Dair Yönetmeliğin (Pişmanlık Yönetmeliği) Açıklanmasına İlişkin Kılavuz’da, kartelin bir tanımının yapıldığı görülmektedir. Mezkûr kılavuza göre(9):

“Karteller; fiyat tespiti, müşterilerin, sağlayıcıların, bölgelerin ya da ticaret kanallarının paylaşılması, arz miktarının kısıtlanması veya kotalar konması, ihalelerde danışıklı hareket konularında, rakipler arasında gerçekleşen, rekabeti sınırlayıcı anlaşma ve/veya uyumlu eylemleri ifade etmektedir.”

Dikkat çekilmesi gerektiği düşünülen diğer bir konu ise, fiyat, üretim ve satış miktarı gibi bilgilerin de kartel olarak değerlendirilmesi riskinin mevcut olduğudur. Yatay İşbirliği Anlaşmaları Hakkında Kılavuz’da “Bunun yanı sıra, rakipler arasında bilgi değişimi, fiyat veya miktar tespiti amacını taşıyan bir anlaşma niteliği taşıdığında kartel olarak kabul edilerek cezalandırılır.”, denilmektedir.(10)

Üretim veya dağıtım zincirinin farklı seviyelerinde faaliyet gösteren teşebbüsler (dikey ilişkiler) arası ilişkide alıcının sabit veya asgari satış fiyatının belirlenmesi (yeniden satış fiyatının belirlenmesi) ise bu kapsamda sayılan tek, açık ve ağır ihlal olarak sınıflandırılmıştır.

Bilindiği üzere, Dikey Anlaşmalara İlişkin 2002/2 sayılı Grup Muafiyeti Tebliği (“Dikey Tebliğ”), dikey anlaşmalar için genel bir koruma sağlamaktadır. Mezkûr tebliğ, sağlayıcının dikey anlaşma konusu mal veya hizmetleri sağladığı ilgili pazardaki pazar payının yüzde 40’ı aşmaması durumunda uygulanır. Taahhüt Tebliği’nde olduğu gibi, Dikey Tebliğ’in sağladığı korumadan faydalanılmasının engeller nitelikte anlaşmalar sayılmıştır.(11) Bunlar arasından yalnızca yeniden satış fiyatının sınırlanması, Taahhüt Tebliği kapsamında açık ve ağır ihlal kabul edilmiştir.

Ancak örneğin, sağlayıcı teşebbüs, kendisine veya bir alıcıya tahsis edilmiş münhasır bölgeye ya da müşteri grubuna yapılacak aktif satışları kısıtlayabilir. Bu bölgeye veya müşteri grubuna yapılacak pasif satışların kısıtlanması ise anlaşmayı grup muafiyeti dışına çıkartan bir ihlal olarak değerlendirilecektir.(12) Burada aktif ve pasif satış ayrımı önem kazanmaktadır. Pasif satışların şu şekilde tanımlandığı görülmektedir:(13)

“Diğer yandan, başka bir alıcının bölgesindeki veya müşteri grubundaki müşterilerden gelen ve alıcının aktif çabaları neticesi olmayan talepleri karşılamak, alıcı malın teslimatını müşterinin adresine götürerek yapsa dahi, “pasif satış” anlamına gelmektedir. Medya aracılığı ile yapılan genel nitelikli reklamlar veya promosyonlar, pasif satış yöntemi olarak değerlendirilecektir. İnternet ve benzeri yollarla yapılan satışlar da genellikle pasif satıştır.”

İnternet satışları da pasif satış olarak kabul edilmektedir.(14) Taahhüt Tebliği tarafından pasif satışların kısıtlanmasının açık ve ağır ihlal olarak nitelendirilmemiş olması sebebi ile, pazar paylarının mezkûr tebliğin öngördüğü eşikleri aşmaması durumunda, pasif satışların kısıtlanmasına olanak sağladığı sonucuna ulaşılabilecektir.

Sonuç olarak Taahhüt Tebliği’nden yalnızca kartel olarak nitelendirilen yatay anlaşmalar, rekabete duyarlı bilgi değişimleri ve satıcının yeniden satış fiyatının belirlenmesi hallerinin yararlanmayacağı düşünülmektedir.

Taahhütlerin sunulması aşamasında, teşebbüslerin sunmak istedikleri taahhüttü açık bir şekilde ve alternatif içermeyecek bir şekilde sunmaları gerekmektedir.(15) Rekabet Kurulu, sunulan taahhüt hakkında üçüncü kişilerin görüşlerinin alınmasına karar verebilecektir.(16)

Taahhüt Tebliği, yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla devam eden incelemeler hakkında da uygulanacaktır. Taahhüt Tebliği’nin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla açılması kararının üzerinden üç ay geçmiş olması durumunda, teşebbüslerin taahhüt sunabilmesi için öngörülen üç aylık süre uygulanmayacaktır.

“Uzlaşma Yönetmeliği Taslağı” Kamuoyu Görüşüne Açılmıştır

Bilindiği üzere 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da (“Rekabet Kanunu”) bazı değişiklikler yapılmıştır. Bu değişikliklerden bir tanesi de Rekabet Kanunu’nun 43. maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, hukukumuza uzlaşma müessesesinin kazandırılması olmuştur.

Uzlaşma müessesesinin hayata geçirilmesiyle, rekabet ihlallerinin ve bu ihlallere yönelik soruşturma sürecinin hızlı ve kesin bir şekilde sonlandırılması ve böylelikle bunların neden olduğu kamusal maliyetlerin azaltılmasının amaçlandığı ifade edilmektedir.(17)

Uzlaşma Yönetmeliği Taslağı’na ilişkin görüş, öneri ve değerlendirmelerin 19.04.2021 tarihine kadar duzenleme@ rekabet.gov.tr e-posta adresine gönderilmesi mümkündür.

Uzlaşma Yönetmeliği Taslağı’nın “amaç ve kapsam” başlıklı maddesi uyarınca, mezkûr yönetmeliğin amacı, “Kanunun 4 üncü ve 6 ncı maddelerinde yasaklanmış davranışlara ilişkin olarak haklarında soruşturma başlatılan teşebbüs veya teşebbüs birliklerinden, ihlalin varlığını ve kapsamını kabul edenlere, 4054 sayılı Kanunun 43 üncü maddesi uyarınca uygulanabilecek uzlaşma sürecine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.”

Uzlaşma Yönetmeliği Taslağı’nın 4(3).maddesi uyarınca “Kurul, ihlalin varlığı ile kapsamını kabul eden soruşturma tarafları ile soruşturma raporunun tebliğine kadar uzlaşabilir.” Uzlaşma tarafların talebi ile başlayabileceği gibi, Rekabet Kurulu tarafından re’sen de uzlaşma süreci başlatılabilecektir.

Uzlaşmaya varılması durumunda, idari para cezasında yüzde 25’e kadar indirim uygulanabilecektir. Ancak, süreç uzlaşma ile son bulur ise, idari para cezası ve uzlaşma metninde yer alan hususlar uzlaşmanın taraflarınca dava konusu yapılamayacaktır.(18)

Uzlaşma sürecine başlamak için, Rekabet Kurulu’na yazılı olarak bir talep iletilmesi gerekmekte olup, Rekabet Kurulu tarafından bu talep olumlu karşılanır ise tarafların bu daveti süresinde kabul etmeleri gerekmektedir. Belirtilmelidir ki, uzlaşma görüşmelerine başlanmış olması, uzlaşma taraflarının kendileri hakkında isnat edilen ihlali kabul ettikleri anlamına gelmemektedir. Uzlaşma tarafları, uzlaşma metninin sunulmasına kadar uzlaşma sürecinden çekilme hakkına sahiptir.(20)

Şayet, birden fazla uzlaşma tarafı ile uzlaşma görüşmelerine başlanıyor ise, görüşmelerin ayrı ayrı yürütülmesinin esas olduğu ifade edilmektedir.(21) Uzlaşma görüşmelerinde, soruşturmanın güvenliğini tehlikeye düşürmemek kaydı ile, uzlaşma taraflarının aşağıdaki hususlarda bilgi edinmelerinin sağlanacağı ifade edilmiştir:

• Uzlaşma tarafı hakkında ileri sürülen iddiaların içeriği,

• İsnat edilen ihlalin niteliği, kapsamı ve süresi,

• Uzlaşma tarafının, isnat edilen ihlalin niteliğine ve kapsamına ilişkin bilgilendirilmesi amacıyla sınırlı olmak ve ticari sırlardan ve gizli bilgilerden arındırılmak kaydıyla, taraf hakkındaki ihlal isnadına dayanak teşkil eden başlıca deliller,

• Sürecin uzlaşma ile neticelenmesi halinde uygulanabilecek indirim oranı

• Uzlaşma tarafına verilebilecek idari para cezası aralığı.

Şayet, görüşmelerin sonucunda taraflar arasında uzlaşma sağlanamaz ise, soruşturmanın olağan prosedürü devam edecektir. Bu durumda, uzlaşma görüşmeleri kapsamında uzlaşma tarafınca sunulan beyanlar dosya kapsamından çıkarılacak ve soruşturma sonucunda alınacak nihai karara dayanak yapılmayacaktır.(22)

Bu hususta belirtilmesinin önemli olduğunu değerlendirilen son nokta, gizlilik yükümlülüğüdür. Gerçekten de, Uzlaşma Yönetmeliği Taslağı tarafından, uzlaşma sürecinin gizlilik ile yürütülmesine oldukça büyük önem atfedildiği düşünülmektedir. Uzlaşma Yönetmeliği Taslağı’nın 12. maddesi uyarınca; “Uzlaşma tarafı, uzlaşma görüşmelerinin içeriğini ve bu görüşmeler kapsamında eriştiği bilgi ve belgeleri varsa diğer soruşturma tarafları bakımından verilecek nihai karara kadar gizli tutar.” Bu yükümlülüğün ihlal edildiğinin, uzlaşma nihai kararı sonrasında tespit edilmesi halinde, bu kararın geri alınması sureti ile yeni bir soruşturma başlatılabileceği gibi, gizlilik yükümlülüğünün ihlal edilmesinin yeni başlatılacak soruşturma açısından idari para cezasının ağırlaştırıcı unsuru olarak kabul edilebileceği ifade edilmektedir.(23)

Dipnotlar
(1)Paragraf 5. Ayrıca ilgili paragraf, “En ciddi rekabet hukuku ihlali olduğu kabul edilen kartellerin…” ifadesine yer vermektedir.
(2)Paragraf 44
(3)Madde 4
(4)Dikey Anlaşmalara İlişkin Kılavuz, para 22
(5)Dikey Anlaşmalara İlişkin Kılavuz, para 24
(6)Dikey Anlaşmalara İlişkin Kılavuz, para 25
(7)De Minimis Tebliğ’inin taslak metninin 6(2). maddesine şu ifade yer almakta idi: “ Anlaşma taraflarının veya teşebbüs birliği üyelerinin pazar paylarının bu Tebliğin 5 inci maddesinde belirlenen eşikleri aşmadığı durumlarda dahi, gerekli görmesi halinde Kurul ilgili anlaşma veya kararı soruşturma konusu yapabilir.” Bu maddenin çıkarılması olmasının, yukarıda sayılan sebeplerden ötürü, Rekabet Kurulu’na verilen geniş takdir yetkisini bertaraf etmediği düşünülmektedir.
(8)Rekabet Kurulu’nun 28.07.2020 tarihli ve 20-36/485-212 sayılı kararı
(9)Paragraf 5. Ayrıca ilgili paragraf, “En ciddi rekabet hukuku ihlali olduğu kabul edilen kartellerin…” ifadesine yer vermektedir.
(10)Paragraf 44
(11)Madde 4
(12)Dikey Anlaşmalara İlişkin Kılavuz, para 22
(13)Dikey Anlaşmalara İlişkin Kılavuz, para 24
(14)Dikey Anlaşmalara İlişkin Kılavuz, para 25
(15)Taahhüt Tebliği, madde 8
(16)Taahhüt Tebliği, madde 11
(17)https://www.rekabet.gov.tr/tr/Sayfa/Duyurular/mevzuat-calismalari , erişim tarihi 14.04.2021
(18)Uzlaşma Yönetmeliği Tebliği madde 4 (4) ve (5)
(19)Uzlaşma Yönetmeliği Tebliği madde 5 (1) ve madde 6
(20)Uzlaşma Yönetmeliği Tebliği madde 6(2)
(21)Uzlaşma Yönetmeliği Tebliği madde 6(3)
(22)Uzlaşma Yönetmeliği Tebliği madde 11(2)
(23)Uzlaşma Yönetmeliği Tebliği madde 12(2) ve 12(3)