Sektör Müşterilerine Çözümler Üretiyor – İnan EKİCİ
TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu’na göre operasyonel araç kiralama sektörü, 2020 yılında önceki yıla göre yüzde 5,6 küçüldü ve sektörün araç parkı büyüklüğü 263 bin adede geriledi. Sektörün araç parkı büyüklüğünün 2017 yılı sonunda 366 bin adet seviyesine ulaşmış olduğunu düşünürsek geçen 3 sene içinde yüzde 28,1’lik bir daralma yaşandığını görüyoruz.
2020 yılı başında, 2018 yılının ikinci yarısından itibaren süregelmekte olan daralmanın sona ereceğini ve sektörümüz açısından büyümenin tekrar başlayacağını öngörüyorduk. Bununla birlikte, pandemi birçok sektörü etkilediği gibi operasyonel araç kiralama sektörünü de etkiledi. Bu dönemde, tedarik sıkıntılarından dolayı araç bulunabilirliği azaldı. Pandeminin getirdiği belirsizlik ve artan araç maliyetleri, başta KOBİ’ler olmak üzere, bazı şirketlerin uzun dönem araç kiralama taleplerini bir miktar ertelemesine neden oldu. Pandeminin önemini ortaya çıkardığı unsurlardan biri de “tasarruf” oldu. Tasarruf etmek isteyen birçok sektör müşterisi bu dönemde operasyonel kiralama yöntemiyle edindiği mevcut araçlarını yenilemek yerine bu araçların kira sürelerini uzatmak istedi.
Şirketlerin araç parklarını küçülttüğü ve ödeme güçlüğü yaşadığı, araç bulunurluğunun çok düşük olduğu bir ortamda sektör olarak müşterilerimize çözümler ürettik. Ödeme vade uzatımları gibi kolaylıklar sağladık. Birçok sektörün durduğu ya da faaliyetlerini yavaşlattığı bir yılda sorunlu alacaklarımızı ve nakit akışımızı iyi yönettik. Sektörümüz bu anlamda iyi bir stres testinden geçti ve geçmeye devam ediyor.
Günlük araç kiralama sektörü ise, yeni normalde bireylerin mobilite ihtiyaçlarına cevap vermesiyle önemli bir rol oynadı. İzole, hijyen standartları yüksek ve kontrollü ulaşım ihtiyacının doğmasıyla birlikte yeni dünyada ulaşım tercihleri değişti. Toplu taşımadan bireysel ulaşıma kayma oldu. Bu ise, araç kiralama ve araç paylaşımına olan talepte bir miktar artışa sebep oldu. Araç kiralama şirketlerinin şehir ofislerinin ağırlıklarının bir miktar arttığını gözlemledik. Yine de bu artış, havalimanı yolcu sayılarında 2020 yılında yaşanan yüzde 60’ın üzerindeki düşüşün araç kiralama sektörüne olumsuz yansımasını telafi edecek nicelikte değildi.
2021 yılında ise her şeyden önce pandeminin seyri belirleyici olacak. Covid–19 pandemisinin, alınan önlemler ve aşı uygulamaları sayesinde kontrol altına alınarak hayatımızı bu düzeyde etkilemeyeceğini, ekonomilerin toparlanma sürecine gireceğini, ekonomik aktivitenin hızlanacağını, buna bağlı olarak verimlilik ve hijyen tedbirleri adına sunduğu avantajlardan ötürü araç kiralamanın tercih unsuru olacağını düşünüyorum. 2021 yılı, araç kiralama sektörü açısından kayıpların telafisi ve yeniden büyümeye geçiş yılı olacak.
Özellikle sınırlı kaynakları verimli kullanmanın bu denli önemli hale geldiği günümüzde araç kiralama sunduğu avantajlardan ötürü işletmelerin araç ihtiyacını karşılaması için en uygun alternatif haline geldi. Satın alma yerine kiralamayı tercih eden işletmeler öz kaynaklarını ve kredi limitlerini ana faaliyetlerinde kullanabiliyor, bu sayede işlerini geliştirme imkanına kavuşuyor. Bu çerçevede, pandeminin etkisinin bitmesi ve salgın tehdidinin tamamen ortadan kalkması ile birlikte 2018 yılından beri ertelenen talepte artış olacağını düşünüyor, çok hızlı bir geri dönüş süreci yaşayacağımıza inanıyorum. Bu noktada bizler, şirketler olarak, artacak olan bu talebe hazırlıklı olmalıyız. Hijyen hassasiyeti pandemi sonrası da devam edecek önemli bir faktör olup, pandemi sonrası mobilite ihtiyaçlarına daha hızlı, daha dijital ve temassız hizmetler ile cevap verebiliyor olmamız önem teşkil edecek.
Bu süreçte, TOKKDER olarak sürdürdüğümüz girişimlerin birinden daha olumlu sonuç almamız ise sektörümüze moral kaynağı oldu. Trafik idari para cezalarıyla ilgili 2020 yılı sonunda yapılan düzenlemenin hemen ardından DHMİ’nin havalimanı ofis kira bedelleri ile ilgili aldığı karar, araç kiralama sektörüne adeta can suyu oldu. Bu bakımdan, başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve DHMİ Genel Müdürlüğü’ne tüm sektör adına içtenlikle teşekkürlerimi sunuyorum. Şimdi gündemimizde sektörümüz açısından çözülmesi gereken önemli birkaç konu daha var. Bu konularda sürdürmekte olduğumuz girişimlerden de olumlu sonuç almak için çaba sarf ettiğimizi de belirtmek isterim.
Bu vesile ile içinde bulunduğumuz zorlu pandemi sürecinde, yılmadan özveri ile çalışan fedakâr sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutluyorum.
Son olarak, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve arkadaşlarının 1920’de ulusal egemenliğimizi ilan ettiği ve geleceğin nesli olan çocuklara armağan ettiği “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı”mızı da en içten dileklerimle kutluyor, Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarını minnet ve saygı ile anıyorum.
Saygı ve sevgilerimle.