Türk Hukukunda Kısmi Bölünme İşlemi – Av. Duygu TURGUT
1. Giriş
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“Ticaret Kanunu”) madde 159 uyarınca, bölünme işlemi (i) tam bölünme (bölünen şirketin tasfiyesiz infisahı); ve (ii) kısmi bölünme (bölünen şirketin varlığını sürdürmeye devam etmesi) olarak sınıflandırılmaktadır. Bu kapsamda, tam bölünme işleminde, bir şirketin mal varlığı bölümlere ayrılmak suretiyle diğer bir şirkete (veya şirketlere) devrolunur ve bu suretle mal varlığı bölünüp devredilen şirket infisah ederek ticaret sicilinden terkin edilir. Kısmi bölünme işleminde ise, bir şirkete (“Bölünen Şirket”) ait mal varlığının bir veya birden çok bölümü ayrıştırılıp bir başka şirkete (veya şirketlere) (“Devralan Şirket(ler)”) devrolunurken tam bölünme işleminden farklı olarak Bölünen Şirket, hukuki varlığını sürdürmeye devam eder. Kısmi bölünme sürecinde, bölünmeye konu mal varlığı Bölünen Şirket tarafından yeni kurulmuş veya halihazırda mevcut olan başka bir şirkete devredilir ve Devralan Şirket(ler)’in sermayesi bölünmeye konu mal varlığı tutarında artırılır. Yapılan devir neticesinde, Bölünen Şirket’in pay sahipleri, Devralan Şirket’teki sermaye artırımı ile ihraç edilen yeni paylara (i) Bölünen Şirket’teki pay sahiplikleri ile aynı oranda (simetrik bölünme) iştirak edebilir; (ii) farklı pay sahipliği oranlarıyla iştirak edebilir (asimetrik bölünme); veya (iii) sermaye artırımı neticesinde Devralan Şirket’te çıkarılacak payların değeri karşılığında pay sahipliğinden çıkmayı tercih edebilirler.
Bu yazımızda kısmi bölünme işlemine ilişkin yapı, usul ve sorumluluk esaslarına değinerek süreci daha net anlamaya çalışacağız.
2. Kısmi Bölünme İçin Atılacak Adımlar
Ticaret Kanunu uyarınca bir kısmi bölünme işleminin tamamlanabilmesi için aşağıdaki adımların atılması gerekmektedir:
(a) Bölünen Şirket’in mal varlığı değerlerinden bölünme işlemine konu olanlar belirlenmeli ve bunlara ilişkin bir değerleme yapılmalıdır.
(b) Bölünmeye konu mal varlığı halihazırda var olan bir şirkete devredilecekse bölünme işlemine katılan şirketlerin yönetim organları tarafından bir bölünme sözleşmesi akdedilmeli ve eğer bölünme konusu mal varlığı yeni kurulacak bir şirkete devredilecek ise Bölünen Şirket’in yönetim organı tarafından bir bölünme planı hazırlanmalıdır. Buna ek olarak, hangi mal varlığı değerlerinin ve yükümlülüklerin Devralan Şirket’e devredileceğini ve hangilerinin Bölünen Şirket’te kalacağını belirten bir bölünme raporunun da Bölünen Şirket’in yönetim organı tarafından hazırlanması gerekmektedir.
(c) Bölünme sözleşmesinin veya bölünme planının Bölünen Şirket’in genel kurulu tarafından onaylanması gerektiğinden, şirketin bölünme planı (veya bölünme sözleşmesi), bölünme raporu ve mali tabloları bu bölünme işleminin onaylanması planlanan genel kurul toplantısından iki ay önce pay sahiplerinin incelemesine sunulmalıdır. Ticaret Kanunu madde 171 uyarınca, küçük ve orta boyuttaki işletmelerde, tüm pay sahiplerinin onay vermeleri halinde, bu inceleme hakkından vazgeçilmesi mümkündür.
(d) Bölünme işlemi ile birlikte Bölünen Şirket’in mal varlığından belirli değerlerin çıkarılacak olması sebebiyle şirket sermayesinin azaltılması gerekecektir. Bu sermaye azaltımı sonrasında, Bölünen Şirket’in alacaklılarını koruyabilmek amacıyla, Bölünen Şirket alacaklılarını alacaklarını beyan etmeye ve son ilanı takip eden üç ay içerisinde alacaklarını teminat altına almayı talep etmeye davet etmek üzere ilgili ticaret sicilinde her ilan arasında yedi gün olacak şekilde art arda üç kez bölünme işlemine ilişkin ilan yapılması gerekmektedir. Bölünen Şirket tarafından sermaye azaltımı ile eş zamanlı olarak sermaye artırımı yapılması halinde, alacaklıların karşılaşabilecekleri risklerin ortadan kalkıyor olması sebebiyle yukarıda bahsi geçen üç ay yirmi bir günlük ilan sürecinin atlanması mümkün olacaktır.
(e) Bölünen Şirket’in genel kurulu tarafından bölünme işleminin onaylanması gerekmektedir. Bölünme işleminin onaylandığı genel kurul kararının ilgili ticaret siciline tescil edilmesi ile birlikte bölünme işlemi yürürlüğe girmiş olacak ve bölünme işleminin yeni bir şirket kurmak suretiyle yapılıyor olması halinde tescil ile birlikte bu yeni şirket kurulmuş olacaktır.
3. Mal Varlığının Tahsisi
Bölünme sözleşmesinde veya bölünme planında kısmi bölünme işlemine konu mal varlığı değerlerinin ve borçların net bir şekilde tahsis edilmesi büyük önem taşımaktadır. Bölünme sözleşmesinde veya bölünme planında, Bölünen Şirket’in aktif ve pasiflerinin tahsisi yapılmak suretiyle, hangi değerlerin ve borçların Devralan Şirket’e devredileceği, hangilerinin Bölünen Şirket’te kalmaya devam edeceği belirlenir. Kısmi bölünme işlemi sonucunda, bölünme sözleşmesinde veya bölünme planında Devralan Şirket’e tahsis edilen mal varlıkları, aktif ve pasifleri ile birlikte Devralan Şirket’e geçmektedir. Diğer bir deyişle, bölünme sözleşmesine veya bölünme planına göre devredilen malvarlıklarının her biri üzerindeki borçlar ile birlikte devredilmektedir. Bu sebeple, bölünme sözleşmesi veya bölünme planının Bölünen Şirket’in mal varlıklarını ve borç kalemlerini tek tek gösterecek şekilde hazırlanması gerekmektedir. Bölünme işlemine konu mal varlıklarının aktif ve pasifleri ile birlikte devredilecek olması, Ticaret Kanunu uyarınca öngörülen emredici bir kural olması sebebiyle, borçların (pasiflerin) işlem kapsamından çıkarılması ve mal varlıklarının yalnızca aktiflerinin devredilmesi mümkün olmayacaktır.
4. Sorumluluk Rejimi
Bölünme sözleşmesi veya bölünme planına göre, Bölünen Şirket’in bazı borçları Devralan Şirket’e devredilirken bir kısmı da Bölünen Şirket’te (ilgili oldukları mal varlığı ile birlikte) kalmaya devam eder. Ticaret Kanunu madde 168 uyarınca, tam bölünme işleminde bölünme sözleşmesi veya bölünme planına göre herhangi bir şirkete tahsis edilmeyen borçlardan bölünme işlemine katılan şirketlerin müteselsilen sorumlu olacakları öngörülmüşken, kısmi bölünme işleminde bölünme sözleşmesi veya bölünme planı tahtında tahsis edilmemiş olan borçlardan Bölünen Şirket sorumlu olmaya devam edecektir. Ancak bölünme sonucunda Bölünen Şirket’in mal varlığında meydana gelecek olan azalmanın Bölünen Şirket’in alacaklılarının haklarını tehlikeye düşürebilecek olması sebebiyle, Ticaret Kanunu madde 176 uyarınca öngörülen bazı şartların gerçekleşmesi halinde, Devralan Şirket’in (i) bölünme sözleşmesi veya bölünme planı uyarınca Bölünen Şirket’e tahsis edilmiş olan; veya (ii) bölünme sözleşmesinde veya bölünme planında hiç tahsisi yapılmamış olması sebebiyle Bölünen Şirket’te kaldığı kabul edilen borçlardan sorumlu tutulabilmesi mümkün olabilmektedir. Bu kapsamda, Bölünen Şirket’in borçlarını ifa etmemesi halinde, alacakları teminat altına alınmamış olan alacaklılar, Bölünen Şirket’in (i) iflas etmiş; (ii) konkordato süresi almış; (iii) aleyhinde yapılan bir icra takibinde kesin aciz vesikası alınmasının şartları doğmuş; (iv) merkezi yurt dışına taşınmış ve artık Türkiye’de takip edilemez duruma gelmiş; veya (v) Yurt dışındaki merkezinin yeri değiştirilmiş ve bu sebeple hukuken takibi önemli derece güçleşmiş olması halinde Devralan Şirket’e alacaklarının ifası için başvurabileceklerdir. Bu şartların gerçekleşmesi halinde, Devralan Şirket, Bölünen Şirket’in borçlarından müteselsilen (ancak ikinci derecede) sorumlu olacaktır. Aynı şekilde, bu şartların Devralan Şirket nezdinde gerçekleşmiş olması halinde, Bölünen Şirket de ikinci derecede müteselsilen sorumlu olacaktır. Burada bahsi geçen borçlar, kısmi bölünme işlemi öncesi dönemde ortaya çıkmış olan borçlar olup kısmi bölünme işlemi sonrasında ortaya çıkan borçlardan bölünmeye katılan şirketlerin müteselsil sorumluluğu söz konusu olmayacaktır. Bölünme işlemine katılan şirketlerin bahsi geçen şekilde ikinci dereceden müteselsil sorumluluğu için Ticaret Kanunu’nda herhangi bir zamansal sınırlama öngörülmemiştir. Bu sebeple, yukarıdaki şartların gerçekleşmesi halinde bölünmeye katılan şirketler için söz konusu olacak sorumluluk, ilgili alacağın tabi olduğu zaman aşımı süresi boyunca devam edecektir.
5. Sonuç
Türk hukuku kapsamında bölünme işlemi tam bölünme ve kısmi bölünme olarak sınıflandırılmaktadır. Kısmi bölünme yoluyla şirketler, mal varlıklarının bir veya birden fazla bölümünü mevcut ya da yeni kurulmuş şirketlere aktif ve pasifleri ile birlikte devrederler. Bölünme işleminde her ne kadar mal varlıkları aktif ve pasifleriyle tahsis ediliyor olsalar da bir borcun herhangi bir şirkete tahsis edilmiş olması ya da tahsisin yapılmaması nedeniyle bölünen şirketin kanunen o borçtan sorumlu tutuluyor olması, bölünmeye katılan diğer şirketlerin sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırmamaktadır. Bölünme işlemine taraf olan şirketlerin Ticaret Kanunu uyarınca öngörülen bazı şartların gerçekleşmesi halinde devir öncesi döneme ilişkin borçlar kapsamında birbirleriyle ikinci derecede müteselsil sorumlulukları söz konusu olmaktadır.