Operasyonel Kiralama Şirketlerinde Yıl Sonu Vergisel Hatırlatmalar – Hakan GÜZELOĞLU
Bir yılın daha sonuna gelirken Covid-19 pandemi süreciyle geçen gündemde, operasyonel kiralama sektörüne yönelik önemli vergisel hatırlatmaları yapmak ve dönem sonunda dikkate alınması gereken noktaları sizlerle paylaşmak istedik.
Örtülü Sermayesi Bulunan Şirketler İçin Sermaye Artırımında Son Gün Yıl Sonu
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 12. maddesinde örtülü sermaye müessesesi düzenlenmiştir. Anılan düzenleme ile kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmının, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılacağına ve sadece ilişkili şirketlere finansman temin eden kredi şirketlerinden yapılan borçlanmalar hariç olmak üzere, ana faaliyet konusuna uygun olarak faaliyette bulunan ve ortak veya ortakla ilişkili kişi sayılan banka veya benzeri kredi kurumlarından yapılan borçlanmaların % 50 oranında dikkate alınacağına yer verilmiştir.
Söz konusu mevzuat hükümlerinin uygulanmasında ise öz sermayenin, ilgili kurumun Vergi Usul Kanunu uyarınca tespit edilmiş hesap dönemi başındaki öz sermayesini ifade edeceği açıklanmıştır.
Bu kapsamda, halihazırda örtülü sermaye kapsamında vergisel yaptırımlarla karşı karşıya kalan operasyonel kiralama şirketlerinin mevcut durumdan çıkmaları ya da örtülü sermaye olarak değerlendirilen borçların oranını azaltmaları amacıyla yıl sonu gelmeden sermaye artışında bulunmasının uygun olacağını belirtmek isteriz.
Araç Parkına İlişkin Kredilerin Faiz ve Finansman Giderlerinin Aktifleştirilmesi
Bilançosunda kısa ve uzun vadeli kredileri yüksek oranda olan operasyonel kiralama şirketlerinin söz konusu yabancı kaynaklar için dönem içerisinde gelir tablosuna yansıtılan faiz ve kur farkı gider / gelirleri bulunabilmektedir.
Konuyla ilgili Kanun maddesi olarak bir düzenleme olmamakla birlikte, İdare tarafından yayınlanan 163 ve 334 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde yatırımların finansmanında kullanılan kredilere ilişkin faiz giderleri ile lehte ve aleyhte kur farklarının, aktifleştirme tarihine kadar olan kısmının maliyete intikal ettirilmesi, aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise seçimlik hak olarak doğrudan gider ve gelir yazılması veya maliyete dahil ettirilmek suretiyle amortismana tabi tutulması gerektiği açıklanmış bulunmaktadır.
Bu kapsamda, operasyonel kiralama şirketlerinin 2020 yılında binek otomobil parkı olan sabit kıymetleri için kullanmış olduğu kredilere yönelik sene sonunda oluşacak faiz giderleri, kur farkı gider ve gelirlerinin ilgili otomobilin maliyetine eklenmek suretiyle gider ise aktifleştirilmesi, etkisi gelir ise maliyetten çekilmesi gerektiğini hatırlatmak isteriz.
Operasyonel Kiralama Şirketlerinde Amortisman Uygulamaları
Türk Ticaret Kanunu’nun 376/2. Maddesinde borca batıklık diğer adı ile teknik iflas durumu düzenlenmiş olup, bu düzenlemeye göre son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhal toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirketin kendiliğinden sona ereceği hükme bağlanmıştır.
Bu kapsamda, bilançosunda yüksek tutarda araç parkı bulunan operasyonel kiralama şirketlerinin yıllık olarak hesaplayarak ayıracağı amortisman giderlerinin yaratacağı gider ve zarar etkisinin bu şirketleri teknik iflas konumuna sokmaması, gerekirse amortisman ayrılmamasına karar verilmesi veyahut ayrılan amortismanların muhasebe politikası değişikliği ile aktifleştirilmesi mümkün olabilmektedir. Sene sonuna yaklaştığımız günlerde bu hususa dikkat edilmesi önem arz etmektedir.
Operasyonel Kiralama Şirketlerinde Ortak İşlemleri
Son dönemde gerçekleşen vergi incelemelerinde özellikle dikkat edilen ve incelenen konulardan biri de kurumların ortakları ile gerçekleştirilen işlemlerdir.
Kurumların ortakları ile arasında ticari teamüllerin dışında kullanılan ve yüksek bakiye veren hesap bakiyeleri varsa bu bakiyelerin kurumlar vergisi açısından adat faiz hesaplaması ile çalışılması gerekmektedir. Basit olarak özetleyecek olursak mevcut alacak borç tutarlarının varlığı halinde bu tutarlara transfer fiyatlandırması açısından emsallerine uygunluk ilkesine göre faiz hesaplanması, hesaplanan emsal fiaz üzerinden katma değer vergisi KDV hesaplanması gerekmektedir. Ayrıca vergi usul kanunu düzenlemeleri gereğince de bu tür işlemlerin düzenlenecek faturalara dayandırılması da elzemdir.
Bu kapsamda, ortak veya ortakla ilişkili kişiden borç veya alacak tutarı bulunan kurumlarca sene sonu atlamadan bakiyelerin tahsilatı yoluna gidilmesi ya da vergisel eleştiri doğurmaması için mevcut borç ve/ veya alacak tutarları için bahse konu adat faiz faturası düzenlenerek KDV ödenmesi gerektiğini belirtmek isteriz.
Operasyonel Kiralama Şirketlerinde Şüpheli Ticari Alacak Karşılığı Uygulamaları
Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesinde dava veya icra safhasında bulunan alacaklar ile yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacakların şüpheli alacak sayılacağına ve teminatlı alacaklarda bu karşılığın teminattan geri kalan kısmına pasifte karşılık ayrılacağına yer verilmiştir.
Mükelleflerce çok defa yargı aşamasına taşınan karşılığın hangi yıl ayrılması gerekeceği konusunda İdare’nin yaklaşımı, mevcut özelgeleri çerçevesinde; şüpheli ticari alacaklar için dava veya icra takibine başlanıldığı yılda karşılık ayrılması ve şüpheli hale geldiği hesap döneminde karşılık ayrılmayan alacaklar için daha sonraki dönemlerde şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılması mümkün olmayacağı yönündedir.
Kanun maddesi düzenlemesinde karşılığın ayrılacağı döneme ilişkin bir belirleme olmaması nedeniyle mükelleflerce kazanılan yargı kararlarının bulunmasına rağmen İdare’nin konuyla ilgili yaklaşımı nedeniyle operasyonel kiralama şirketlerinin olası bir risk almamak için İdare’nin de görüşü yönünde dönemsellik kavramına uygun bir şekilde karşılık ayırmasına dikkat edilmesi gerektiğini hatırlatmak isteriz.
Operasyonel Kiralama Gelirlerine İlişkin Tahakkuk Uygulamaları
Çoğu zaman ayın ilk günü kiralama faturaları düzenlenmesine rağmen sektör uygulamasına bakıldığında ay içerisinde farklı günlerde kira faturalarının düzenlendiği görülebilmektedir.
Ticari kazancın tespitinde “tahakkuk esası” ve “dönemsellik” olmak üzere iki temel ilke geçerli olup, tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmiş olması yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gerekmektedir.
Dönemsellik ilkesine göre ise, bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır. Ayrıca “Dönemsellik” kavramı gereği işletmeler, gelir ve giderlerini tahakkuk esasına göre muhasebeleştirmek, hasılat, gelir ve karlarını aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırmak durumunda olup, bu ilke uyarınca, gelir ve giderlerin ilgili oldukları dönemde kaydedilmesi gerekmektedir.
Bu kapsamda, operasyonel kiralama şirketlerinin Aralık 2020 döneminde düzenlenen ve Ocak 2021 dönemine ait kira faturalarının bulunması halinde söz konusu kira gelirlerinin tahakkuk ve dönemsellik ilkesine göre Aralık 2020 tarihine ait kısımlarının 2020 hesap dönemine, Ocak 2021 tarihine ait kısımlarının ise 2021 hesap dönemine isabet edecek şekilde muhasebeleştirilmesinin önem arz ettiğini bilgilerinize sunarız.
Tek İşverenden Alınan Ücretlerde Beyan Uygulaması Başlayacak
Son hatırlatmamızı da ücret gelirlerine ilişkin yapmak istedik. 01.01.2020 tarihinden itibaren tevkif suretiyle vergilendirilmiş;
- Tek işverenden ücret geliri elde eden mükelleflerin, ücret gelirleri toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 600.000 TL) aşması,
- Birden fazla işverenden ücret geliri elde eden mükelleflerin, birinci işverenden aldıkları ücret gelirleri de dâhil olmak üzere ücretleri toplamının gelir vergisi tarifesinin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 600.000 TL) aşması,
- Birden fazla işverenden ücret geliri elde eden mükelleflerin, birden sonraki işverenden alınan ücretleri toplamının gelir vergisi tarifesinin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 49.000 TL) aşması halinde, ücret gelirleri yıllık beyanname ile beyan edilecek.
Bu düzenleme kısaca özetlemek gerekirse artık bordroda bulunan ekseriyetle üst düzey yöneticilerden gelirleri 600.000 TL’yi aşması halinde yıllık beyannameyle beyan edilecektir.
Yıllık beyanname verilmesi durumunda da bu gelirlerden kişinin kendi ve ailesine ait eğitim ve sağlık, sigorta harcamaları ile bağış ve yardımlar gibi bazı harcamaların da beyan edilen gelirden indirim konusu yapılması mümkün olabilecektir. Bu konuda arzu edildiği takdirde şirket ve /veya kişiler özelinde kısa örneklerle bilgilendirme toplantıları ve sunumlar yapabileceğimizi belirtmek isteriz.