Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

OSD Genel Sekreteri – Özlem GÜÇLÜER Makalesi

Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde başlayan ve hızla yayılım göstererek pandemi haline dönüşen Covid-19 salgınının merkez üssü Çin’in ardından Avrupa ve daha sonra ABD oldu. Hiç kimsenin öngöremediği ve dünyanın hazırlıksız yakalandığı bu salgın hızla yayılarak üç ay gibi kısa bir sürede tüm dünyayı etkisi altına aldı. Gerek sosyal yaşam gerek iş dünyasını derinden sarsan Covid-19 salgını ile birlikte ekonomik daralma baş gösterdi, ticaret adeta durma noktasına geldi. IMF tarafından Büyük Buhran’dan bu yana en büyük ekonomik daralmaya sebep olacağı öngörülen bu sürecin ekonomik etkisinin ne büyüklükte olacağı, bu sürecin ne kadar devam edeceği ve normalleşmenin ne kadar hızlı olacağı ile direkt olarak ilintili olacak.

Dünya olarak önemli bir sınavdan geçmekteyiz. Ülkelerin salgın ve normalleşme süreç yönetimlerindeki başarıları ekonomik toparlanmada belirleyici faktör olacak. Dengelerin değişimi ile birlikte önümüzdeki dönemde ülkelerin küresel rekabetçiliklerinin ve oyunun kurallarının yeniden belirlenmesi ise kaçınılmaz gözükmekte.

Salgın ile birlikte dünya ticaret ortamında köklü değişimler olduğu gibi tüketici davranışlarında, tercihlerinde, önceliklerinde de ciddi değişiklikler oldu.

Ülkemizde ilk vakanın tespitinden bu yana henüz 2 ay gibi bir süre geçmiş olmasına rağmen, bu 2 aylık dönemde hayatlarımızdaki değişim inanılmaz büyük boyutta. Hijyen artık birincil önceliğimiz. Hayata bakışımız, iletişim şeklimiz, alışveriş alışkanlıklarımız, iş yapış şeklimiz büyük bir dönüşüm yaşadı. Bu dönüşümün mutlaka bundan sonraki hayatımızda da etkisi olacak.

Sosyal yaşama etkisi zaman içinde azalsa da pandeminin tamamen ortadan kalkmasının ne kadar süreceği şu an öngörülemiyor. Kesin çözümün aşı bulunması olacağı varsayılırsa, bu sürecin en az bir yıl daha devam etmesini öngörmek mümkün. Sosyal mesafe hassasiyeti ve hijyen koşullarının önem kazanmasının otomotiv sektörüne de etkileri olması kaçınılmaz bir gerçek. Tüketicinin ekonomik kaygılarının azalması, tedirginliğin normalleşmesi mutlaka zaman alacak. Satınalma kararını etkileyen faktörlerin değişmesi ile birlikte, satış ve servis hizmetinden beklentilerde de değişim olması çok doğal. Bireysel araç kullanımının artması, araç paylaşımında hijyen tedbirlerinin artması, servis taşımacılığında daha yüksek kapasiteli araçlara geçilmesi gibi etkileri beklemek mümkün. Öte yandan, online satış artık tüketicinin daha sıcak baktığı bir konu haline dönüştü. Bu sürecin dijitalleşmeye geçişte hızlandırıcı etki yarattığı ise aşikâr. E-ticaret yönelimi olmayan belirli yaş gruplarının da bu süreçte e-ticareti kullanmaya başladığı görüldü. Dijital dönüşüm etkisini sadece e-ticaret alanında değil, eğitim, sağlık, eğlence ve satış sonrası gibi birçok hizmet dalında da göstermeye başladı. Bu etki ile salgın sonrasında sosyal ve iş yaşamında da köklü değişiklikler olacaktır. Bu anlamda gerek özel sektörün gerek devlet kurumlarının pek çok iş ve işlemlerini dijital ortamda yürütmelerini sağlayacak sistemleri hızla devreye almaları söz konusu olacaktır.

Ülkemizde otomotiv pazarının gelişimine ve geleceğe dönük beklentilere bakıldığında, bu gelişim ve beklentileri araç grubu bazında değerlendirmek daha doğru bir yaklaşım olacaktır.

Otomobil pazarı 2018, 2019 yıllarında toplamda yüzde 50 seviyesinde ciddi bir daralma göstermiş, ertelenen talebin ardından 2020 yılına pazar Ocak-Şubat aylarında ciddi bir toparlanma ile başlamıştı. Mart ayında salgının etkisinin ayın ikinci yarısında gözlemlenmeye başlaması ile birlikte pazar bir önceki yılın aynı ayına benzer seviyede gerçekleşti.

Ekonomik hareketliliğin önemli göstergesi olan ticari araç grubuna bakıldığında ise 2019 yılında ağır ticari araç grubu 2015 yılına göre yüzde 75, hafif ticari araç grubu 2017 yılına göre yüzde 61 daralmıştı. 2020 yılının ilk iki ayında toparlanma sürecine giren ticari araç pazarı salgının etkisi ile yavaşlamış olmakla birlikte, yük ve yolcu taşımacılığının öneminin arttığı bugünlerde ticari araç pazarının önemi bir kez daha anlaşılmış oldu.

Alınan sıkı önlemler ve salgının yayılımının hız kazanması nedeniyle pazara asıl etkiyi Nisan ayında gördük. Mayıs ayı ile birlikte kademeli olarak sosyal yaşama dönüşümüzün, otomotiv sektöründe de olumlu gelişmeleri beraberinde getirmesini bekliyoruz. Sosyal mesafe gerekliliği ile birlikte bireysel otomobil kullanımının arttığını ve artmaya devam edeceğini gözlemliyoruz. Bunun etkisiyle önümüzdeki dönemde araç kiralama, yeni araç satışı ve ikinci el araç satışlarında hareketlilik yaşanmasını beklemek mümkündür.

Ek olarak turizm sektörünün yeniden canlanması ile araç kiralama talebinin ve yolcu taşımacılığına yönelik araç ihtiyacında artış yaşanması söz konusu olacaktır. Bu dönemde, pazarın canlanması sürecinde, üreticilerin aldığı önlemlerin etkisi ve kapasite kullanım oranlarının bir süre düşük seyredecek olması sebebi ile üretim maliyetlerinde artışlar yaşanacaktır. Otomotiv değer zincirinin normalleşme sürecini doğru yöneteceği ve hükümetimizin sürekli destekleri ile bu süreci en az hasar ile rekabetçiliğimizi koruyarak ve hatta geliştirerek atlatacağımıza gönülden inanıyoruz.

Top