COVID-19 Salgınının Ekonomik ve Toplumsal Etkileri – Dr. Gökhan YILMAZ & Salih AKSU
Covid-19 salgınının en büyük etkisi, sağlık boyutundan sonra şüphesiz olarak ekonomik alanda hissediliyor. Salgın hem dünya ekonomisi hem de Türkiye ekonomisi üzerinde şimdiden kriz etkisi yaratmış durumda. Salgın sonrasında ise sosyal yaşam ve tüketici davranışlarının büyük bir değişime maruz kalması kaçınılmaz gözüküyor.
Salgına Dair Küresel ve Yerel Ekonomik Öngörüler
- IMF’ye (Uluslararası Para Fonu) göre 2020 yılı, 1930 yılındaki Büyük Buhrandan beri yaşanan en kötü ekonomik dönem olacak ve küresel ekonomi yüzde 3 daralacak.
- Uluslararası Derecelendirme Kuruluşu Moody’s, Türkiye ekonomisi için bu yıla ait büyüme tahminini salgın nedeniyle öngörülen yüzde 3 büyüme rakamını yüzde 1,4 daralmaya düşürürken, bir sonraki yıl ekonomideki toparlanmanın güçlü olmayacağı uyarısında bulundu.
- PwC’nin yeni gerçekleştirdiği CFO Pulse araştırmasına göre, CFO’ların yüzde 49’u eğer salgın bugün biterse operasyonların normale dönmesinin üç ay süreceğini öngörüyor. CFO’ların yüzde 70’inin ise salgının olası kriz etkileri hakkında oldukça endişeli oldukları belirtiliyor.
Normale Dönüş Süreci
Tüm dünyada ve ülkemizde alınan önlemler ve yasakların gevşetilmesi ile birlikte ekonomide bir nebze toparlanma beklenmesine rağmen, sosyal mesafe kavramının uzun süre hayatımızda yer alacak olması nedeniyle bu toparlanmanın ne hızla ve hangi boyutta gerçekleşeceği tam olarak öngörülemiyor. Avrupa Merkez Bankası (ECB), yaptığı araştırmada iyi senaryoda bir ekonomik toparlanmanın 2021 yılının son çeyreğinde gerçekleşeceğini, kötü senaryoda ise normale dönüşün 2022’yi bulabileceğini belirtiyor. Toplumların normale dönüş yolunda özellikle finansal – ekonomik, uluslararası ilişkiler ve salgın güvenliği, altyapı, sosyal ve akademik yaşam alanlarında radikal düzenlemeler yapmak zorunda olacağı tahmin ediliyor.
Salgının Sosyal Yaşam ve Tüketici Davranışları Üzerindeki Etkisi
Salgının etkisini hissettirdiği bir diğer alanın da sosyal yaşantı ve toplum davranışları olduğunu görmekteyiz. TEPAV’ın tüketici harcamaları üzerine yaptığı bir araştırma, 10 Nisan haftasındaki harcamaların, 13 Mart haftasına kıyasla yüzde 37 azaldığını ortaya koyuyor. Yapılan başka bir araştırma ise tüketicilerin yüzde 88’inin koronovirüs krizi nedeniyle satın alma önceliklerinin değiştiğini belirtti.
Salgından en çok etkilenen sektörler; üretim, seyahat ve ulaşım, turizm, perakende ve enerji olarak öne çıkarken sağlık, medikal cihazlar ve ilaç, e-ticaret ve telekomünikasyon gibi sektörler ise kısa vadede krizi fırsata çevirmiş görünüyor. Özellikle perakende sektöründe fiziksel temasa dayalı sistemin yerini dijital kanallara ve e-ticarete bırakacağını söylemek çok zor olmaz. Böylece günümüzde tüketici davranışlarını analiz etme yöntemleri ve büyük verinin önemi bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Kısa vadede ise salgından en çok etkilenen faktörler arasında insanların ulaşım tercihleri ve mobilizasyon yöntemleri olduğunu görmekteyiz.
Salgının Ulaşım Tercihleri ve Mobilite Üzerindeki Etkileri
Salgının bir diğer yadsınamaz etkisinin de insanların ulaşım ve seyahat etme tercihleri üzerinde olduğu görülüyor. Özellikle uçuş yasakları ve toplu seyahat etme imkanlarının kısıtlanması sonrasında hava yolu hareketliliği durma noktasına gelmiş, toplu taşıma kullanımında büyük bir düşüş yaşanmıştır. İlerleyen zamanda virüsün etkileri azalsa dahi uzun süre boyunca mobilite ve seyahat alışkanlıklarının normale dönmesinin zor olduğu düşünülmektedir. Ülkemizde yapılan bir araştırmada katılımcıların yüzde 63’ü yazın tatile çıkmayı düşünmediğini, yüzde 78’i ise salgının yaz tatili planlarını değiştirdiğini dile getirdi.
Peki Araç Kiralama Şirketlerini Neler Bekliyor?
Yurt içi seyahatlerde özellikle Haziran ayından sonra vatandaşların daha çok özel araçları ile seyahat edeceği öngörülmektedir. Akaryakıt fiyatlarındaki sert düşüşü de hesaba katarsak, kişisel araçlar ile seyahat etmenin daha cazip bir hal aldığı söylenebilir. Hava yolu, tren ve otobüs gibi kalabalık yolcu taşımacılığı tercih edilemeyeceği için ve terminal noktalarındaki insan hareketliliği azalacağından, araç kiralama şirketleri bu durumdan olumsuz yönde etkilenebilir. Öte yandan ise uzun vadede, insanların toplu taşıma kullanım oranlarının düşmesi ve günlük yaşamda özellikle işe giderken veya gündelik ulaşım ihtiyaçları için daha çok kişisel araçlarını kullanacağı tahmin edilmektedir. Bu durum ise şirketlerin ve kurumların, çalışanlarına daha çok kiralık araç tahsis etmesine ve çok sayıda vatandaşın da uzun dönem kiralama yoluyla araç temin etmesine yol açabilir. Araç kiralama şirketleri bu eğilimlerden olumlu anlamda etkilenebilir ve bu süreçte daha ilgi çekici teşvik ve kampanyalar ile gelirlerini artırmayı hedefleyebilirler.
Kaynaklar:
https://www.imf.org/en/Publications/WEO/Issues/2020/04/14/weo-april-2020
https://www.ecb.europa.eu/pub/economic-bulletin/focus/2020/html/ecb.ebbox202003_01~767f86ae95.en.html
https://www.tepav.org.tr/tr
https://www.pwc.com/gx/en/issues/crisis-solutions/covid-19/global-cfo-pulse.html#top
https://www.moodys.com/researchandratings/country/turkey/-/0420D5/0420D5/-/0/0/-/0/-/-/tr/tur/rr
https://www.statista.com/statistics/1106302/coronavirus-impact-index-by-industry-2020/
https://www.computereconomics.com/article.cfm?id=2788
https://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/turk-halki-salginin-6-aydan-fazla-surmeyecegine-inaniyor-41506207