T.İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı – Murat BİLGİÇ Röportajı
Önümüzdeki dönemde dünyayı ve Türkiye’yi neler bekliyor? Bu konudaki öngörüleriniz nelerdir?
Gerek gelişmiş, gerekse gelişmekte olan ülkeler önemli sorunlarla mücadele etmeyi sürdürüyor ve sürdürmeye devam edecek gibi görünüyor. Giderek artan ve form değiştiren ticaret savaşları ve korumacı uygulamalar büyüme üzerinde baskı yaratıyor. Bu tür ortamlar gelişmekte olan ülkelere fon akımlarını da etkileyebiliyor. 2019 yılında tüm bu olumsuzlukların yanı sıra bölgemizdeki siyasi olayların da etkisiyle neredeyse yatay seyreden gayri safi milli hasıladaki gelişimin 2020 yılında pozitife dönmesini bekliyoruz.
Bankanız ve faaliyetleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
Ülke sathına yaygın geniş şube ağı ve yurt dışı şube / iştirakleriyle, gelişmiş teknolojik altyapısıyla ülkemizin en büyük özel sermayeli bankası olan Türkiye İş Bankası, 96 yılı aşan birikimiyle müşterilerinin bireysel, ticari ve kurumsal her türlü bankacılık ve finansman ihtiyaçlarına en uygun çözümleri üretme gayretindedir. Bu çerçevede gerek perakende, gerekse ticari/kurumsal anlamda her türlü bankacılık ürününü geliştirmekte ve sunmaktadır.
Operasyonel kiralama ve günlük kiralama şirketlerine sunduğunuz finansman paketleri hakkında bilgi verir misiniz?
Araç kiralama şirketleri, ülkemizdeki pek çok irili ufaklı şirketin araç satın almak yerine finansal/operasyonel avantajlar nedeniyle kiralamaya yönelmesinin ve günlük kiralama yapan bireylerin artmasının etkisiyle 2018 yılına kadar uzun soluklu bir büyüme süreci geçirmiş, araç parkını ve müşteri sayısını artırmıştır. Bu büyüme sürecinde, sektörün gelişimi ve kredilerin teminatlı bir kurguda kullandırılabiliyor olması bankalar için sektöre finansman sağlanması açısından teşvik edici unsurlar olmuştur. Bu kapsamda bankalar da, araç alımları için teminatlı krediler sağlamak konusunda istekli davranarak araç kiralama şirketlerinin müşteri sayılarını ve araç parklarını büyütmesine katkı sağlamıştır. Neticede araç kiralama şirketleri Türkiye binek otomobil pazarının en önemli müşterilerinden biri haline gelmiştir. Nitekim 2013 yılında 90 bin adet sıfır binek araç alımı gerçekleştirerek anılan yılda Türkiye’de satılan sıfır binek araçların yaklaşık yüzde 14’ünü satın alan araç kiralama şirketleri, 2017 yılında yaklaşık 148 bin adet sıfır binek araç alımı gerçekleştirmiş ve Türkiye binek araç pazarındaki payları yüzde 20’yi aşmıştır.
Bununla birlikte, 2018 yılının ortalarından itibaren döviz kurlarındaki ve faiz oranlarındaki artış paralelinde araç fiyatlarının ve kiralama bedellerinin yükselmesi, müşteri sayısının ve araç kiralama talebinin azalmasına, bu kapsamda hedefledikleri sözleşme adetlerine ulaşamayan araç kiralama şirketlerinin de sıfır binek araç alımlarını azaltmasına neden olmuştur. 2019 yılının ilk 9 aylık döneminde araç kiralama şirketlerinin sıfır binek araç alımının yaklaşık 25 bin adette kaldığını ve binek araç alımlarındaki payının yüzde 11’e kadar gerilediğini görüyoruz. Dolayısıyla, araç kiralama şirketlerini, yurt içi binek araç pazarının önemli bir oyuncusu olarak değerlendiriyor, yıllık toplam araç alım tutarlarının 14 milyar TL’ye kadar ulaşabildiği göz önünde bulundurulduğunda sektörün bankalar açısından önemli fırsatlar barındırdığını, söz konusu şirketlerin faaliyetlerini sağlıklı biçimde sürdürmelerinin yur tiçi binek araç pazarı açısından önem arz ettiğini düşünüyoruz.
Öte yandan, kurlardaki artışın ikinci el araç satış fiyatlarına aynı düzeyde yansımaması, izleyen dönemde de ÖTV indirimlerine gidilmesinin ikinci el araç satış fiyatlarını baskılaması, özellikle yabancı para üzerinden borçlanan, yüksek kaldıraçla faaliyet gösteren ve önceki dönemlerde yoğun rekabete bağlı düşük karlılıkla veya alacak riski yüksek sözleşmeler yaparak nakit akışını büyük ölçüde ikinci el araç satış bedelleri üzerinden kurgulayan şirketlerin nakit akışlarında bozulmalara neden olmuştur. Ayrıca, bazı şirketlerin filolarındaki küçülmeye bağlı olarak KDV ödeyicisi durumuna geçmesi, alacak tahsilatında yaşanan sorunlar, operasyonel kiralama sektörünün önde gelen bir oyuncusunun 2018 yılında ani şekilde faaliyetlerini sonlandırması da, bu olumsuzlukların yoğunlaştığı bir dönemde, kreditörlerin, sektöre olan yaklaşımında birtakım soru işaretlerini beraberinde getirmiştir. Bunun yanı sıra kurlardaki yükseliş nedeniyle, kreditörlerin yabancı para nitelikli risklerinin TL karşılığı artarken, bu kredilerin teminatındaki araçların değerinin aynı düzeyde artmaması da, kreditörlerin teminat/ risk dengesinde erozyona neden olmuş ve risk iştahını azaltmıştır. Tüm bu unsurlar, kredi kuruluşlarının genel olarak kredi portföylerindeki sorunların arttığı bir döneme de girilmesiyle birlikte, sektördeki şirketlerin finansmana erişim imkanlarını belirli ölçüde kısıtlamıştır.
İş Bankası olarak, gerek operasyonel kiralama gerekse günlük kiralama faaliyetiyle iştigal eden çok sayıda şirket ile uzun süredir bankacılık ve kredi ilişkimiz bulunmaktadır. İki iş kolunu bir bütün olarak ele aldığımızda sektörün büyümesine kaynak sağlamış önde gelen kredi kuruluşları arasındayız. Araç kiralama şirketlerinin araç satın alımı için yüksek tutarlarda ve orta vadeli kaynak ihtiyacı bulunmakla birlikte; araç parkını doğru ve dengeli biçimde yöneten, sektörel olumsuzluklara karşı hızlı ve etkili önlemler alabilen, sözleşme adetlerini karlılığı koruyarak artırmayı, bir başka deyişle dengeli büyümeyi ve gerektiğinde kontrollü biçimde küçülmeyi başarabilen, stratejisini ve organizasyon yapısını bu ilkeler çerçevesinde oluşturan, diğer bir ifadeyle iş modellerinin taşıdığı riskleri bilen ve yönetebilme becerisine / sermaye gücüne sahip bulunan araç kiralama şirketlerinin işletme sermayesi kredilerine ihtiyacının sınırlı düzeyde olacağı düşüncesindeyiz. Bu kapsamda, ağırlıklı olarak araç edinimine yönelik olmak ve mümkün mertebe aracın kira sözleşmesinin süresine ve aylık kira bedellerine ve vade sonundaki ikinci el satış performansına uygun bir ödeme planı dahilinde kullandırılmak üzere esnek/ sabit ödemeli nakit kredi sunmaktayız. Bu kredinin bir bölümü, araç alım-satım ve nakit akış projeksiyonları çerçevesinde, kira sözleşmesinin bitiminde araçların 2. el satışıyla tasfiye edilecek şekilde “balon ödemeli” olarak kurgulanabilmektedir. Ayrıca, şirketlerin esas faaliyet döngüleri içinde oluşabilecek kısa süreli nakit açıklarının finansmanına yönelik muhtelif türde nakit krediler, araç alım operasyonlarıyla bağlantılı teminat mektupları, finansal risklerin yönetimine yönelik türev ürünler, buy-back operasyonlarına yönelik özel kurgulanmış araç kredileri ve Doğrudan Borçlandırma Sistemi tabanlı tahsilat sistemleri başta olmak üzere çok sayıda nakdi/gayrinakdi finansman, nakit yönetimi ürünümüz bulunuyor.
İş Bankası olarak, 2018 yılı ortalarından itibaren, sektörde, nakit akışlarında ve borç servislerinde sorunlar yaşayan şirketlere yapıcı bir yaklaşım gösterdik. Bazı şirketlerin kredilerinde genel yapılandırmalar yaptık, araç satışı yapmak yerine kira sözleşmelerini uzatmak isteyen müşterilerimize araç satışına bağlı ödemeleri ötelemek suretiyle destek olduk. Bu süreçte yeni araç alımlarına yönelik kredi vermeye de devam ettik. Nitekim sektörün küçülmesine karşın araç kiralama şirketlerine yönelik toplam kredi bakiyemiz 2019 yılında da artmıştır. Geldiğimiz noktada, sektördeki sorunların ve yaşanan finansal şokların etkilerinin biraz daha hafiflediğini, ikinci el araç fiyatlarının da yükseldiğini gözlemliyoruz. Ayrıca, 32 Sayılı Karar’da yapılan değişiklikle, 2018/Eylül ayından itibaren kira sözleşmelerinin ve kredi kullanımlarının Türk Lirası cinsinden yapılmaya başlanmış olmasının, sektördeki şirketlerin nakit akışlarının daha öngörülebilir olmasını sağladığını, kur riskini azalttığını ve kreditörlerin teminat/risk dengesini yönetmesini kolaylaştırdığını değerlendiriyoruz. Bu kapsamda, sektörün geleceğine ilişkin iyimseriz ve sektöre finansman sağlamaya devam edeceğiz. İzleyen süreçte, profesyonel bir yönetime sahip olan, risklerini iyi yöneten, sermaye yapısı nispeten güçlü, teknolojik gelişmeleri işine yansıtan ve isabetli sözleşmeler/bağlantılar yapan operasyonel/günlük kiralama şirketlerinin finansmana erişiminin daha kolay olacağı ve bununla birlikte sektörde sermaye desteğinden yoksun ve yüksek riskli büyüme modellerinin terk edilmesinin isabetli olacağı görüşündeyiz.
Operasyonel kiralama ve günlük kiralama firmalarına finansman sağlarken nelere dikkat ediyorsunuz?
Finansman taleplerinin değerlendirilmesi aşamasında dikkat ettiğimiz çok sayıda parametre bulunmaktadır. Genel olarak değinmek gerekirse; sektördeki şirketlerin yönetim ve ortaklık yapısı, otofinansman yeteneği ve iş yapma becerilerinin yanında mali bünyelerinin ne ölçüde sağlam olduğuna dikkat ediyoruz. Diğer bir ifadeyle, aktif finansmanında belirli bir sermaye gücünü ve bu bağlamda otofinansman yeteneğini görmek istiyoruz.
Operasyonel kiralama şirketlerinin işletme sermayesi açıklarının önemli bir bölümünün, kira sözleşmelerini ağırlıkla 24-48 ay süreyle yapmalarına karşın, kira gelirlerini sadece aylık bazda faturalandırabilmelerinden, bu kapsamda kiralamaya konu aracı maliyet bedeli üzerinden aktiflerine sabit kıymet olarak katarken, aracın yaratacağı gelirin çok sınırlı bir bölümünü likit varlıklarına yansıtabilmelerinden kaynaklandığını; ayrıca, aracın maliyet bedeli üzerinden ayrılan amortismanların, portföydeki araç sayısı yıldan yıla artan şirketlerde önemli ölçüde gider de yarattığını ve bu çerçevede bilanço karlılığı düşerken yüksek kaldıraçlı bir görünüm oluştuğunu görüyoruz. Bu nedenle, operasyonel araç kiralama şirketlerinin mali bünyelerini değerlendirirken, müşteri bazında dağılımını ve tahsilat takvimini içerecek şekilde temin ettiğimiz bilanço dışı kiralama alacaklarını ve ikinci el araç satış projeksiyonlarını analizlerimize dahil etmekteyiz.
İlaveten; araç parkının büyüklüğü, ne ölçüde operasyonel olduğu, banka borcu bitmiş ve üzerinde rehin bulunmayan araçların araç parkındaki payı, şirketin pazar payı, sunduğu hizmet kalitesi, müşteri portföyünün niteliği, alacak tahsilat performansı, amortisman gideri öncesi ve sonrası faaliyet karlılığı, ikinci el araç satışından düzenli gelir yaratma performansı, nakit akış projeksiyonları ve bunların tutarlılığı, kiralama sözleşmeleri ile finansmanın vade bakımından uyumu, araç alımı dışında nakdi kredi kullanım tutar ve sıklığı, KDV pozisyonu ve olası KDV ödemelerini finanse edebilme kapasitesi kredilendirmede dikkat edilen konular olup, finansman paketlerimizi bunlara ilaveten fiili fon yaratma kapasitesi ve nakit akışını da esas alınarak şekillendirmekteyiz. Diğer taraftan, kredi tutarının bir kısmı sözleşme bitiminde araçların 2. el satışıyla tasfiye edilecek şekilde “balon ödemeli” olarak yapılandırıldığından, kredi tutarının ve vadesinin belirlenmesinde dikkate alınan en önemli hususlardan biri, genel olarak ekonomik konjonktür çerçevesinde araçların ikinci el satış değeri ile kiralama şirketinin bu konudaki yönetsel etkinliği olmaktadır.
İş Bankası olarak, kredi değerliliği ölçülebilen kiracılarla yapılmış ve şirkete tatminkar kar bırakan sözleşmeler bazında finansman sağlamayı ve bu kapsamda elde edilen kiraların kredi borç servisini önemli düzeyde yapabilir olmasını arzu ediyoruz. Bu çerçevede, şirketin sahip olduğu öz kaynaklarla, kira geliri-borç servisi arasındaki farkı ve diğer işletme giderlerini karşılayabiliyor olmasının önemli bir gösterge olduğunu söyleyebiliriz.
Öte yandan, geldiğimiz aşamada, bankacılık kesiminin sektöre finansman sağlama konusunda seçici davranacağını ve bu yaklaşımın, sektördeki büyümenin daha sağlıklı ve kontrollü olması açısından elzem olduğunu ifade etmek doğru olacaktır. Bu kapsamda, bankamızda da kredilendirme prensiplerimize uygun şirketlere yönelik finansman çalışmalarımızı sürdürdüğümüzü, müşteri seçiminde gerekli özeni göstermeyen, tahsilat yönetimi zayıf olan veya kısa sürede portföy büyümesine odaklanması nedeniyle yoğun rekabete konu olan sektörde karlılığı ve nakit akışını göz ardı ederek kira sözleşmesi yapan şirketlerin kredilendirilmesini pek mümkün görmediğimizi belirtmek isteriz. Son olarak, operasyonel kiralama şirketlerinin, kira sözleşmelerine ilişkin nakit akışlarını, ilgili sözleşme bazında finansman sağlayan kuruma yönlendirmek veya temlik etmek konusundan imtina etmemesinin de, yaşanan tecrübelerden hareketle önemli olduğunu düşünüyoruz. Özetle, operasyonel yetkinliğin yanı sıra iş modeli gereği önemli ölçüde “finansman temini ve yönetimine” dayanan operasyonel kiralama sektöründe faaliyet gösteren firmalarımızın, diğer tüm sektörlerde olduğu gibi risklerini iyi ölçmeleri ve yönetmelerini, bilgi sağlama konusunda da şeffaf olmalarını beklemekteyiz.
Operasyonel kiralama ve günlük kiralama sektörünün gelişimi konusunda neler düşünüyorsunuz?
Türkiye otomotiv sektörü, yıllar itibarıyla yurt dışı ortaklıklarla ve yerel yan sanayi ile iş birliği halinde hızlı bir şekilde gelişmiş olup; 2018 yılı ortalarından itibaren küçülme eğilimine girmeye başlamış olsa da, ulaştığı üretim kapasitesi, dışa açıklık, dış ticaret hacmi, yarattığı ekonomik büyüklük ve katma değer açısından halen ülkemiz ekonomisinin lokomotiflerinden biri konumundadır. Bu nedenle, otomotiv sektörü dahilinde değerlendirilebilecek her bir üretim, ticaret ve hizmet aktivitesini, ilişkili olduğu diğer otomotiv segmentleri ve kendi iç dinamikleri çerçevesinde ele almak ve bu ekonomik aktivitelerin her birinde İş Bankası olarak en uygun şekilde konumlanmak hedef ve gayretindeyiz.
Artan maliyetler ve talep daralması sebebiyle 2018 ve 2019 yılında küçülmesine karşın araç kiralama sektörünün, yurt içi sıfır binek araç pazarının halen en önemli müşterilerinden biri olduğu, ayrıca sunduğu operasyonel avantajlar ve kolaylıklar yanı sıra müşteriler açısından araç kiralamanın maliyetinin satın alma maliyetinden halen daha cazip olduğu dikkate alındığında önemli bir potansiyeli barındırdığı düşünülmektedir.
Şirketlerin sabit yatırım gereksinimini azaltmanın yanı sıra faaliyet giderlerinde sağladığı verimlilik itibarıyla bu hizmetten yararlanan kurum ve kuruluşlara kayda değer katkı sağlayan operasyonel araç kiralamanın, önemli bir ticari faaliyet olmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Günlük veya kısa süreli araç kiralama alanının da; bir turizm ülkesi olduğumuzu, artan yurt içi seyahat trafiğini, gerek iş hayatında gerekse özel hayatta kısa süreli araç kullanım gereksinimimizin giderek arttığını, özellikle genç nesilde gözlenen “sahiplik” yerine “ihtiyaç kadar kullanım” eğilimini ve artan mobiliteyi dikkate aldığımızda kayda değer bir gelişim potansiyeli arz ettiğini görüyoruz. Ayrıca global trendlere baktığımızda, araç paylaşımı üzerine genişleyen ve daha yoğun teknolojiye dayanan iş modelleri olduğunu gözlemliyoruz. Biz de sektördeki şirketlerin ihtiyaçlarına ve değişen iş modellerine göre ürünler oluşturmak konusunda çalışmalar yapıyor, ürünlerimizi bu doğrultuda gözden geçiriyor ve kurguluyoruz. Sektörde, bu kapsamda yaptığımız iş birlikleri de bulunmaktadır.