Sigorta Hasar Tazminatlarına Vergisel Bakış – Hakan Güzeloğlu
Sigortacılık mevzuatına göre mal sigortalarında, gerçekleşen bir hasar nedeniyle sigortalının gerek mal alımı gerekse sigortalı yerin veya şeyin tamiri için yapılan giderler bakımından sigorta şirketleri tazminat tutarı ile birlikte ona tekabül eden KDV’yi ödemektedirler.
Özellikle, faaliyeti binek otomobillerin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olan araç kiralama şirketlerinde hasar tazminatı işlemleri çok sayıda görülmektedir. Sayıları binlerle ifade edilen araç kiralama şirketlerinde hasar tazminatlarına ilişkin çok sayıda değişik işlemle de karşılaşılabilmekte.
Bu işlemlerde de hasar gören mala ilişkin hasar bedelinin sigorta şirketi ile operasyonel kiralama yapan şirket arasında ne şekilde belgeleneceğinden yapılan ödemelerin KDV’ye tabi olup olmayacağına kadar birçok husus aklımıza gelmektedir.
Bu yazımızda, sizlerle işlemlere ilişkin sıkça sorulan soruları ve bunların vergisel olarak nasıl değerlendirilebileceğini Gelir İdaresinin bu yöndeki görüşlerine de yer vererek değerlendirmek istedik.
Öncelikle KDV ne zaman doğar ve bu işlemlerde belge düzenine yönelik mevzuatımızdaki önemli maddelere kısaca bakalım.
KDV Kanunu açısından konusu ve verginin doğuşu nasıl?
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1. maddesi kanunun kapsama alanını çok güzel çizmekte. Buna göre ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti kapsamında Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetler katma değer vergisinin konusuna girmekte.
Bunun yanında 4. maddesinde ise hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, bu işlemlerin ise bir şey yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği belirtilerek, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu hüküm altına alınıyor.
Bu hali ile KDV Kanunu’nun kapsama alanı hakikaten çok geniş. Hatta Kanun koyucu basit bir dille anlatmak gerekirse vergiyi güvence altına almak için verginin doğuşunu mal teslimi veya hizmet ifası durumunda, malın teslimi veya hizmetin yapılması halinde eğer malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler veriliyor ise de KDV’nin bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi anında meydana geldiğini belirtiyor.
Şunu da unutmamak gerekiyor, eğer yapılan ödeme bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmiyor ise KDV’nin de konusuna girmeyecektir.
Vergi Usul Kanunu açısından belge düzenine nasıl atıf yapılıyor?
Vergi Usul Kanunu gereği satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşteriye borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satanın veya iş yapanın fatura düzenleyip müşteriye vermesi mecburi olup, ticari kazancın tespitine ilişkin olarak yapılan harcamalara ait belgenin teslim veya hizmet yapılan ve bunun karşılığında borçlananlar adına düzenlenmesi gerekmekte.
Kanunda “Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.” hükmüne yer verilmekte.
Genelden özele doğru gittiğimizde ilk olarak Vergi İdaresinin hasar tazminatlarına ilişkin verdiği özelge olarak adlandırılan yazılı görüşlerine bakalım.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 08.06.1998 tarih, B.07.0. GEL.0.585501264B sayılı özelgesinde güzel bir tespit ile iki farklı durum ele alınmış; ,
“… hasarlı aracın tamirinin sigortalı adına yapılması ve buna ilişkin borcun da sigortalı tarafından ödenmesi durumunda, faturanın sigortalı adına düzenlenmesi gerekir. Sigortalı ile sigorta şirketi arasındaki işlemler aşağıdaki iki duruma göre farklılık arz etmektedir.
1. Sigorta poliçesinde, sigorta şirketinin meydana gelecek zararlara ait giderleri kendisinin karşılayacağı belirtilmişse, Bu durumda sigortalının hasarlı amortismana tabi iktisadi kıymeti kendisinin tamir ettirerek, adına düzenlenen faturaları ibraz etmek suretiyle tamir bedelini sigorta şirketinden alması söz konusudur. Sigortalı mükellefin, sigorta şirketi adına yaptığı masrafların aynen sigorta şirketine yansıtılması için masraf aktarımı faturası düzenlenmesi ve katma değer vergisine tabi bu masrafların aktarılması için de faturada katma değer vergisi hesaplaması gerekecektir. Dolayısıyla, mükellefin tamirat nedeniyle yüklendiği katma değer vergisi iktisadi işletmeye dahil binek otomobiline ait değil sigorta şirketi adına yaptığı masraflara ait olduğundan, sigorta şirketince karşılanan hasara ait verginin tamamının indirim konusu yapılabileceği tabiidir.
2.Sigorta poliçesinde, sigorta şirketinin, meydana gelecek hasarlara ait giderleri değil, belli miktarda tazminat ödeyeceği belirtilmişse, Bu durumda, sigortalının hasarlı araç için sigorta şirketinden alacağı tazminat tutarı kadar fatura düzenlemesi, ancak katma değer vergisinin konusuna giren bir işlem söz konusu olmadığından bu bedel için vergi hesaplanmaması gerekmektedir. Öte yandan, bu ikinci durumda aracın (iktisadi işletmeye kayıtlı binek otomobil olması halinde) yüklenilen vergi, mükellefin kendi faaliyetleri ile ilgili gider niteliğini taşıdığından, söz konuşu verginin indirimi ile ilgili olarak Gelir Vergisi Kanunu’nun 40/5, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29/1 ve 30/d maddeleri dikkate alınmak suretiyle işlem yapılması gerekmektedir.”
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 23.11.2011 tarih, B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.1-2101 sayılı özelgesinde de ikinci duruma örnek bir soruya yanıt verilmiş;
“……. Ltd. Şti. ile imzalanan sözleşme çerçevesinde yaptığınız liman inşaatı işinde kullanmak üzere kiralanan … Ltd. Şti. ne ait vincin verdiği hasar sonucunda sözleşme gereği … Ltd. Şti. ne hasar tazminatı ödediğiniz, vincin sigortalı olması nedeniyle sigorta şirketi tarafından da … Ltd. Şti. ne hasar tazminatı ödendiği belirtilerek … Ltd. Şti. tarafından söz konusu hasar tazminatının firmanıza yansıtılmasının KDV ye tabi olup olmadığı hakkında görüş sorulmaktadır.
……Buna göre, … Ltd. Şti. tarafından firmanıza yansıtılan hasar tazminatı herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden söz konusu hasar tazminatının yansıtılması amacıyla düzenleyeceğiniz faturada hasar tazminatı bedeli üzerinden ayrıca KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır.”
Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 18.05.2010 tarih, B.07.1.GİB.4.06.17.01-KDV-2010-14030-02-373 sayılı özelgesinde,
“Buna göre, Teşekkülünüze bağlı … ait ünitelerde sel ve su basması sonucu meydana gelen hasarın kendi olanaklarınızla giderilmesi sonucu sigorta şirketine verilen hizmetler KDV’ye tabi bulunmakta olup, bu işlemle ilgili olarak sigorta şirketine düzenleyeceğiniz faturada, toplam tutar üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir. “
Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 03.01.2012 tarih, B.07.1.GİB.4.38.15.01-KDV-20-852-1 sayılı başka bir özelgesinde,
“Buna göre, bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmeyen veya buna bağlı olarak ortaya çıkmayan sigorta tazminatları KDV nin konusuna girmemektedir. Bu durumda, sigortalının hasar gören eşya için sigorta şirketinden aldığı tazminat için KDV hesaplanması söz konusu olmayacaktır.
Ancak, sigortalı mükellefin hasar gören eşyayı tamir ettirerek, adına düzenlenen faturaları ibraz etmek suretiyle tamir bedelini sigorta şirketinden tahsil ettiği durumda, sigortalının, sigorta şirketi adına yaptığı ve KDV ye tabi olan masrafların aynen sigorta şirketine yansıtılması için fatura düzenlenmesi ve KDV hesaplanması gerekmektedir.”
İfadelerine yer verildiği görülmüştür.
Sonuç neye işaret ediyor?
Yukarıda yer verilen Vergi idaresi görüşlerine baktığımızda değerlendirmemizi iki ana konu üzerine yoğunlaştırmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bunlar kısaca üzerinde durmak gerekirse;
—Sigorta şirketinin sigorta poliçesinde de yer bulduğu şekilde zarar gören parçanın onarımını/hasarlı parçanın tamiri giderini karşılaması durumu veya
—Sigorta şirketinin sadece belli miktar tazminat ödemesi durumu.
Esasen işlemlerin işleyişi bugüne kadar kendiliğinden sonuçlarını da yaratmakta. Eğer; sigorta poliçesinde sigorta şirketinin zarar gören parçanın onarımını/ hasarlı parçanın tamiri giderini karşılamasına ilişkinin düzenleme yer alıyorsa, ekseriyetle işlem silsilesi aşağıdaki şekilde gerçekleşiyor.
1. Sigortalı operasyonel kiralama şirketi, zarar gören parçanın onarımını/hasarlı parçanın tamirini gerçekleştirmekte,
2. Bu firma adına düzenlenen hasar gider faturasını KDV’sini indirmek suretiyle defter kayıtlarına gider olarak intikal ettirmekte,
3. Sigortalı firmanın, sigorta şirketi adına yaptığı ve KDV’ye tabi olan masrafların aynen sigorta şirketine yansıtılması için masraf yansıtma faturası düzenlemesi ve KDV hesaplayarak sigorta şirketine rücu etmesi bekleniyor.
Yok, sigorta poliçesinde hasar giderinin belli bir kısmının tazminat olarak ödenmesi yer buluyor ise, işte o zaman da aşağıdaki silsile birbirini takip ediyor.
a) Sigortalı operasyonel kiralama şirketi, zarar gören parçanın onarımını/hasarlı parçanın tamirini gerçekleştiriyor,
b) Firma adına düzenlenen hasar gider faturasını KDV’sini indirmek suretiyle defter kayıtlarına gider olarak intikal ettiriyor,
c) Sigortalının hasar tazminat bedelini tahsil edebilmesi için sigorta poliçesinde tazminatın ne şekilde ödeneceğine ilişkin yapılan düzenleme kapsamında ilgili belgeler (hasar gider faturasının bir kopyasının ve anlaşma kapsamındaki diğer belgelerin) sigorta şirketine ibraz ediliyor,
d) Son olarak da firmanın, sigorta şirketinden tahsil ettiği hasar tazminatı için KDV’siz tazminat faturası düzenleniyor.
Sorumlu vergicilik anlayışı ile uygulamada bu işlemleri düzenleyen mevzuatımızda birebir bir belirleme bulunmadığından sigorta şirketlerinin yaptığı ödemelerin tamamen hasar tazminatı olduğunu bunun Türk Ticaret Kanunundan geldiğini, yapılan bu hasar tazminat ödemelerinin aslında bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğini ve KDV’nin de konusuna girmediğinin mevzuatta düzenlenmesi gerekiyor.
Zaten zarar sigortalarına ilişkin Türk Ticaret Kanununun tazminat ilkesi başlıklı 1459. maddesinde de, sigortacının sigortalının uğradığı zararı tazmin edeceği hüküm altına alınmış olup yapılan ödemenin tazminat niteliğinde olduğu ifade edilmiştir. Bir başka ifade ile sigortacının yükümlülüğü sadece zararı tazmin etmekten ibarettir. Bu doğrultuda sigorta şirketinden zararın tazmini için fatura ibraz zorunluluğu bulunmamakla birlikte sigorta şirketinin zararın tamamını karşılama zorunluluğu da bulunmamaktadır.
Hal böyle iken, sigorta hasar tazminatlarının bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmemesi sebebiyle KDV’nin konusuna girmediği ve sigorta şirketinin yapmış olduğu hasar tazminatı için ödeme yapılan sigortalı şirketten fatura ibraz zorunluluğu olmamakla birlikte KDV’siz tazminat faturası almasının yeterli olacağı görüşündeyiz.
Tabii ki bu noktada sigorta şirketi tarafından hasar masrafı ve bu masrafın KDV’sine ilişkin yapılacak ödeme tutarının belirlenmesi (KDV dahil/hariç, hasarın belli bir kısmı/tamamı) ve vergi mevzuatı açısından uygulamanın ne şekilde gerçekleştirileceğine yönelik belirlemenin yapılabilmesi için sigortalı ile sigorta şirketi arasında düzenlenen sigorta poliçesinde hasar ödemelerinin ne şekilde düzenlendiğine bakılması gerektiğini de vurgulamak gerekiyor.
Yazımızda yer verilen konularda ek bir husus olursa bizimle her zaman iletişime geçebileceğinizi bilginize sunarım.