Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Anonim Şirketlerin Haklı Sebeble Feshi – Duygu Turgut

Giriş

Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 531 uyarınca haklı sebeplerin varlığı durumunda, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde ise yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilir. Mahkeme ise (i) davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenmesine ve davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmasına veya (ii) duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.

Kanun koyucu TTK m. 531’de düzenlenen dava hakkını bir tür azınlık hakkı olarak öngörmüştür. Fesih davası olanağı azınlık pay sahiplerinin çoğunluk tarafından uygulanacak baskılardan korunmasına hizmet edecek ve böylelikle azınlık pay sahiplerinin haklarının çoğunluk pay sahipleri tarafından ihlal edilmesi önlenebilecektir.

Söz konusu madde hakkındaki tartışmalar (i) hangi durumların haklı sebep oluşturacağı, (ii) “onda bir” oranındaki nisabın değiştirilip değiştirilemeyeceği, (iii) mahkemece uygun görülecek “diğer çözüm”lerin ne gibi çözümler olabileceği, (iv) hükme esas alınacak hisse değerinin ne olacağı ve (v) davanın açılma süresi konuları üzerindedir. Biz de yazımızın devamında bu sorulara verilen cevapları açıklamaya çalışacağız.

Haklı sebebler nelerdir?

TTK m. 531 kapsamında haklı sebep teşkil edebilecek hususlar şirketin yönetimi ile ilgili olmalıdır. Pay sahipleri arasındaki kişisel çatışmalar haklı sebep teşkil etmez. Haklı sebep oluşturabilecek olaylara örnek olarak azınlık pay sahiplerine ekonomik olarak zarar verilmesi, şirket kâr ettiği halde uzun süredir kâr dağıtımı yapılmaması, çoğunluk pay sahiplerinin oluşturduğu yönetim kurulu üyelerinin ücret ve diğer haklarının sürekli olarak artırılması, genel kurul toplantısının sürekli ve devamlı bir şekilde yapılamaması, azınlığa bilgi alma ve inceleme haklarının kullandırılmaması ve eşit işlem ilkesinin ihlali sayılabilir. Türkiye’de en sık rastlanan haklı sebep ise şirketin içinin hakim ortaklarca boşaltılması yani hortumlanmasıdır.

Haklı sebebin oluşmasında davacı tek başına ya da çoğunluk pay sahipleri ile birlikte kusurluysa dava reddedilir. Haklı sebepler eski TTK döneminde gerçekleşmiş olsalar dahi Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun (TKYUK) madde 3 uyarınca TTK m. 531’e dayanan haklı fesih davası açılabilir. Yargıtay kararları da bu görüşü desteklemektedir.

Kanunda öngörülen nisap esas sözleşme ile değiştirilebilir mi?

Nisap tartışması maddede öngörülen nisapların emredici olup olmadığı eksenindedir. Hakim görüş uyarınca TTK m. 531’de öngörülen nisaplar emredicidir ve bu nedenle değiştirilemez. Bu görüşe göre nisapların indirilmesi durumunda daha az paya sahip olan pay sahipleri fesih gibi önemli ve şirketin geleceğini ve varlığını yakından ilgilendiren bir davayı açabilip şirketin işleyişinde sorunlara neden olabilecekken, nisapların artırılması durumunda ise azınlığın bu hakkı zedelenecektir. Kanun koyucu burada azınlık hakları ve şirketin işleyişi arasında bir denge kurmuştur. Oranların değiştirilmesi söz konusu dengeyi bozacak niteliktedir. Bu nedenle kanundaki nisaplar emredicidir.

Bir diğer görüş ise azınlığın lehine olan daha düşük bir nisabın kabul edilebileceğini savunmaktadır.

TTK m.531’in lafzına bakacak olursak “sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri” davayı açabilecektir. Birden fazla pay sahibi de bir araya gelerek, yeterli nisabı oluşturup TTK m. 531’de öngörülen haklı sebeple fesih davasını açabilir.

Diğer çözümler ile kastedilen nelerdir?

İleri sürülen sebepler mahkeme tarafından haklı bulunsa bile, mahkeme fesih kararı vermek zorunda değildir, hatta fesih en son uygulanması gereken çözümdür. Mahkeme “duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme” karar verebilir ancak “duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüm” ile neyin kastedildiği kanunda açıklanmamıştır.

Uygun çözümler durumun nitelikleri ve halin icabına göre Mahkeme tarafından belirlenecektir. Örneğin, şirketin kâr dağıtımı yapmadığı gerekçesiyle şirketin feshi istendiği durumlarda Genel Kurul’un kâr dağıtım kararı almasına aksi halde şirketin feshedilmesine karar verilebilir. Aynı şekilde hakları ihlal edildiği için fesih davası açan azınlığın şirketin bölünmesi yoluyla haklarının ihlalinin engellenmesine veya davacıların paylarının şirket tarafından satın alınarak şirketin fesihten kurtarılmasına karar verilebilir.

Hükme esas alınacak hisse değeri

TTK m. 531, mahkemenin pay sahiplerinin şirketten çıkmasına karar verdiği durumda, çıkarılan pay sahiplerine ödenecek hisselerin bedelleri konusunda düzenlemeye gitmiştir. Hükme göre esas alınacak bedel, payların karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerleridir (Payların gerçek değeri, bir dava söz konusu olduğunda bilirkişi tarafından şirket aktif ve pasifleri de dikkate alınarak belirlenecek olan piyasa değeridir.) Payların karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerinin esas alınması hükmü eleştiriye açıktır. Dava sürecinde şirketin değerinin azalması olasıdır. Bu durumda çoğunluk tarafından baskı altında tutulan ve şirketten çıkmak zorunda bırakılan pay sahipleri, şirketin değerinin düşmesinden dolayı zarara uğrayacaktır. Bu durum hakkaniyete uygun olmamakla birlikte çoğunluk tarafından kötüye kullanılabilecek niteliktedir. Çoğunluğun şirket değerinde kasten neden olacağı düşüşler, azınlığı ek bir ispat yükü altına sokacaktır. Bunların önüne geçebilmek için davanın başındaki ve sonundaki pay değerleri karşılaştırılmalı, yüksek olan bedel hükme esas alınmalıdır. Bu sayede çoğunluk tarafından haksızlığa uğrayan azlığın ikinci bir haksızlığa uğramasının önüne geçilebilecektir.

Dava hak düşürücü süreye tabii midir?

Davanın açılması için kanunda herhangi bir süre öngörülmemiştir. Bir görüşe göre davanın haklı sebep teşkil eden olayların yaşanmasından çok sonra açılması dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edecektir. Uzun süre beklenilmesi söz konusu durumun haklı sebep olmadığına da delil teşkil edebilecektir. Diğer bir görüşe göre ise makul sürede davanın açılması TTK m. 531’in yapısına uygun değildir. Davacı bir süre daha bekleyip daha fazla haklı sebebin oluşmasını ve haklılığının güçlenmesini isteyebilir.

Yetkili mahkeme neresidir?

TTK m. 531 uyarınca açılan haklı sebeple fesih davası, anonim şirket tüzel kişiliğine karşı, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde açılır.

Sonuç

TTK m. 531 hakim ortaklar tarafından baskı altında tutulan azınlığa fesih davası açma hakkı vermektedir. Hakim, fesih kararı vermeyi en uzak çözüm olarak görmeli ve madde tarafından kendisine verilen geniş yetkiyi kullanıp somut olaya uygun, azınlığın hakkını koruyacak aynı zamanda da şirketin varlığını sürdürmesini sağlayacak bir çözüm üretmelidir.