Son dönemdeki önemli vergi ve mevzuat değişiklikleri – Hakan Güzeloğlu
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresince daha önce dile getirilen KDV kanunundaki değişiklikler, özellikle Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanununa İlişkin Karara yönelik Merkez Bankasının yayımladığı yeni yönetmelik bu yazımızın başlıklarını oluşturmakta.
Şimdi bu saydığımız başlıkların alt detaylarına hep birlikte bakalım.
KDV Kanuna İlişkin Yeni Düzenlemeler
27.02.2018 tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunulan “Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile yatırım, üretim ve ihracatın teşvik edilmesi, işletmeler üzerinde oluşan finansman yükünün ve işlem maliyetlerinin azaltılması, küçük ve orta ölçekli işletmelerin vergiye uyumunun kolaylaştırılması, kayıtlı ekonominin teşvik edilmesi amaçlanmaktadır.
1985 yılından beri uygulanmakta olan KDV Kanunundaki değişiklikleri operasyonel kiralama şirketleri açısından aşağıda özetledik.
Devreden Katma Değer Vergisi İadesi
KDV mükelleflerinin alışları nedeniyle ödediği katma değer vergisinin, hesaplanan katma değer vergisi ile telafi edilememesi nedeniyle oluşan ve sonraki döneme sürekli devreden katma değer vergisinin on iki aylık bir süreden fazla devretmesi durumunda, mükellefe iade edilmesi öngörülmekte.
Yeni kanun düzenlemesi ile Bakanlar Kurulu ve Maliye Bakanlığına çok sayıda konuda yetki de verilmekte. Bakanlar Kurulu, söz konusu on iki aylık süreyi sektörler, işletme büyüklükleri ve indirim yoluyla giderilemeyen KDV’nin kaynağına göre yirmi dört aya kadar uzatmaya, Maliye Bakanlığı ise bu süreyi üç aya kadar indirmeye, belirlenen sürede mükelleflerce indirim yoluyla giderilemeyen KDV’nin iadesine, bu iadenin vergi incelemesiyle veya diğer yöntemlerle yapılmasına yönelik usul ve esasları belirleyebilecek.
Ayrıca, Bakanlar Kurulu süresi içinde talep edilmeyen KDV’nin gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak yazılmasına olanak sağlayabileceği gibi iade talebinde bulunulabilecek asgari tutarı da belirleyebilecek.
Maliye Bakanlığı’na ise mükellefiyet süresi, çalışan sayısı, aktif ve öz sermaye büyüklüğü, ödenen vergi tutarı, vergisel ödevlerin zamanında yerine getirilip getirilmediği, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme veya kullanma yönünde olumsuz rapor ya da tespit bulunup bulunmadığı gibi kriterler esas alınarak farklı iade yöntemleri tespit etme, iade alacağının mahsup edileceği vergi borçları ile iadeye ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetki verilmekte.
KDV İadesi Nasıl Olacak
Özellikle büyümekte olan operasyonel kiralama sektöründe devreden ve indirim konusu yapılamayan KDV tutarları yeni düzenleme çerçevesinde iadeye konu edilebilecek. Bu nasıl mı olacak?
Bunun için bir vergilendirme döneminde oluşan ve on iki ay süreyle indirim yoluyla giderilemeyen KDV’nin, bu süreyi izleyen altı ay içerisinde talep edilmesi şartıyla iade edilmesi mümkün olabilecek. Hatta yeni düzenlemeye göre mükelleflerin katma değer vergisi iadelerini üç ay içerisinde alabilmeleri, aksi takdirde kendilerine faiz ödenmesine de imkan sağlanmakta.
Eğer şirketinizde mevcut bir KDV stoğu varsa 01.01.2019 tarihinden önceki dönemlere ilişkin devreden bu KDV stoğunun ayrı hesaplarda izlenmesi gerekecek. Sonraki dönemlere devretmeyecek olan bu tutarlar Maliye Bakanlığı tarafından bütçe imkânları da dikkate alınarak sektörlere, işletme büyüklüklerine, devreden KDV’nin kaynağına göre kısmen veya tamamen iade edilebilecek veya Maliye Bakanlığı bu tutarların diğer vergi borçlarına mahsup edilmesinde veya gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazdırılmasında da yetkili olacak.
Devreden KDV iadesi uygulaması kanuna ilişkin yayımlanacak KDV Genel Tebliğindeki açıklamalara istinaden mükelleflerce iade veya mahsup yoluyla geri alınabilecek. Getirilen yeni düzenlemelerden sektörü etkileyebilecek diğer önemli konu başlıkları aşağıdaki gibidir.
Grup Şirketleri KDV Mükellefiyeti
Kurumlar vergisi mükellefleri, en az yüzde 50 ortağı olduğu kurumlar vergisi mükellefleriyle birlikte “grup KDV mükellefiyeti” tesis ettirebilecektir. Kapsama dahil olacak mükellefleri sektörler, işletme büyüklükleri, iş hacimleri ve diğer kriterler çerçevesinde belirlemek üzere Maliye Bakanlığı’na yetki verilmektedir. Gruba dahil olan mükelleflerin tamamı, ödenmesi gereken vergiden müteselsilen sorumlu olacaktır. Bu uygulama çerçevesinde, aynı gruba bağlı birden fazla şirketin tek bir KDV beyannamesi vermesi mümkün hale gelecektir.
Değersiz Alacaklar ve Şüpheli Ticari Alacaklar İçin KDV Düzeltmesi
Yeni düzenleme ile, Vergi Usul Kanunu’nun 322.maddesi uyarınca değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen KDV’nin, alacağın zarar yazıldığı vergilendirme döneminde indirim konusu yapılmak suretiyle düzeltilmesi öngörülmektedir.
Bununla birlikte Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesi uyarınca dava ve icra safhasında olan şüpheli ticari alacakların KDV’nin beyannamede indirim konusu yapılması için kurumlar vergisi matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınması şartına bağlı olacaktır.
Faydalı Ömrü Tamamlanan/Tamamlanmayan İktisadi Kıymetler İçin KDV Düzeltmesi
Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen faydalı ömürleri tamamlandıktan sonra zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetlere ilişkin yüklenilen KDV’nin tamamının, faydalı ömrü dolmadan zayi olan veya istisna kapsamında teslim edilen amortismana tabi iktisadi kıymetler sebebiyle yüklenilen KDV’nin ise bu kıymetlerin kullanıldığı süreye normal amortisman yöntemi hesaplanması suretiyle isabet eden kısmının indirim konusu yapılması mümkün hale gelecektir.
İkinci El Motorlu Taşıt ve Taşınmaz Ticaretinde KDV Matrahı
İkinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmaz ticaretiyle uğraşan mükelleflerce, KDV mükellefi olmayanlardan alınarak vasfında önemli değişiklik yapılmaksızın satılan ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmazların tesliminde KDV, alış bedeli düşüldükten sonra kalan tutar üzerinden hesaplanacaktır.
32 Sayılı Karara İlişkin Son Düzenleme
Daha önceki yazımızda taslak halinde iken bahsetmiş olduğumuz “Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkındaki Kanuna ilişkin 32 Sayılı Karar”la ilgili yeni düzenleme olan karar ve tebliğ 25.01.2018 tarihli ve 30312 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olup, 02.05.2018 tarihinde yürürlüğe girecektir.
Yeni düzenleme ile birlikte artık döviz geliri olmayan Türkiye’de yerleşik kişilerin bazı istisnalar dışında döviz cinsinden borçlanmaları mümkün olmayacaktır. Türkiye’de yerleşik gerçek kişilerce yurt dışından ve yurt içinden döviz kredisi kullanılamayacaktır. Türkiye’de yerleşik kişilerce yurt dışından ve yurt içinden dövize endeksli kredi kullanılamayacaktır. Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışından TL kredi temini ise serbesttir. Bu kredilerin bankalar aracılığı ile kullanılması zorunludur.
Ayrıca kamu kurum ve kuruluşları, bankalar ile Türkiye’de yerleşik finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri ve finansman şirketleri ile bazı istisna şartları taşıyan Türkiye’de yerleşik kişiler dışındaki döviz geliri bulunan ve kullanım tarihinde toplam kredi bakiyeleri 15 milyon ABD dolarının altında olan Türkiye’de yerleşik tüzel kişilerin yurt içinden ve yurt dışından kullanabilecekleri azami döviz kredisi miktarının son üç mali yılın döviz gelirleri ile orantılı olacak şekilde belirlenmesi söz konusu olacaktır.
En son 17.02.2018 tarihli ve 30335 sayılı Resmi Gazete’de Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) tarafından “Döviz Pozisyonunu Etkileyen İşlemlerin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tarafından İzlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” yayımlanmıştır.
Yönetmelik ile birlikte döviz pozisyonunu etkileyen işlemleri izlemek üzere firmalardan bilgi ve belge toplanmasına ilişkin usul ve esasların düzenlenmesi amaçlanmakta olup yönetmelik, TCMB’nin döviz pozisyonunu etkileyen işlemlerini izleyeceği firmaları, istenilecek bilgi ve belgeleri, bu bilgi ve belgelerin toplanma ve izlenme yöntemini, paylaşımını, doğruluğunun denetimini ve konuya ilişkin destek hizmeti teminini kapsamaktadır.
Yeni yönetmeliğe göre yurt içinden ve yurt dışından sağlanan yabancı para nakdi krediler ile dövize endeksli kredilerinin toplamı, ilgili hesap döneminin son iş günü itibariyle 15 milyon USD ve üzerinde olan firmalar (banka ve finansal kuruluşlar hariç), veri formu ile talep edilen bilgileri, açıklama formuna uygun olarak TCMB’na müteakip hesap döneminden itibaren bildireceklerdir.
Söz konusu bildirimle yükümlü olunup olunmadığının belirlenmesinde, firmanın yabancı para kredileri ile DEK kredileri toplamı hesaplanırken varsa son hesap dönemine ilişkin Türkiye Muhasebe Standartlarına göre hazırlanan finansal durum tablosu, eğer finansal durum tablosu yoksa vergi mevzuatı çerçevesinde kamu idarelerine sunulmak üzere hazırlanan bilanço dikkate alınacaktır.
Bildirim yükümlülüğü bulunan firma, yabancı para kredileri ile DEK kredileri toplamı TCMB tarafından tanımlanan 15 milyon USD sınırının altında kalması durumunda, müteakip yıllık hesap döneminden itibaren yükümlülüğü sona erecektir.
Bildirim yükümlülüğü olan firma, yükümlülüğün başladığı tarihten itibaren 60 gün içinde KGK tarafından bağımsız denetim yapmak üzere yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu veya denetim üstlenen bağımsız denetçiyle denetim sözleşmesi yapacaktır.
Bildirimler, finansal raporlamaya uygun olarak ilgili yılın 31 Mart, 30 Haziran ve 30 Eylül tarihlerinde sona eren ara hesap dönemleri için takip eden birinci ayın sonuna kadar ve 31 Aralık tarihinde sona eren yıllık hesap dönemi için takip eden üçüncü ayın sonuna kadar tamamlanacaktır.
Yukarıda yer verilen yükümlülük ve bildirim aşamaları tamamlandıktan sonra ise doğruluk denetimleri başlayacaktır. Yıllık hesap dönemine ilişkin bildirilen verilerin denetimi, denetçi tarafından KGK düzenlemelerine uygun olarak izleyen yılın 31 Mayıs tarihine kadar tamamlanacaktır.
Bu kapsamda, yeni yönetmelik kapsamına girilip girilmediğine 31.12.2017 tarihindeki döviz kredi tutarına göre karar verilecektir. Ancak, 2017 yılına ilişkin verilerin denetimi yapılmayacaktır. Bu kapsamdaki kurumların ilk bildirim yükümlülüğü 31 Mart 2018 dönemi için başlayacak olup ilk çeyreğe ilişkin döviz pozisyonu bildirimlerinin 30 Nisan 2018 tarihine kadar yapılması gerekecektir. Bununla birlikte 2018 yılına ilişkin bildirilen verilerin denetimi bu verilerin ana dönemler ile bildirilen veriler ile tutarlılığı denetimi 31 Mayıs 2019 tarihine kadar Kamu Gözetimi Kurumu düzenlemelerine uygun olarak tamamlanacaktır.
Özellikle yurt dışından 15 Milyon USD üzeri borçlanması olan filo kiralama şirketlerinin Merkez Bankasına bildirim yükümlülüğünün 2018 yılı ilk çeyreğinden itibaren 30 Nisan 2018 tarihine kadar tamamlanması gerektiğini hatırlatmak isteriz.
Yazımızda yer verilen konularda ek bir husus olursa bizimle her zaman iletişime geçebileceğinizi bilginize sunarım.