Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni – Av. Duygu Turgut
Bu makalemizde 6750 sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu ve ilgili yönetmeliklerin kapsamını ve bu kapsamda getirilen yenilikleri inceleyeceğiz.
Ticari işletme rehni, ticari faaliyetlerin devamlılığını sağlamak amacı gözetilerek, Türk Medeni Kanunu’ndaki taşınır rehni hükümlerine kıyasla özellik arz ettiğinden 1447 sayılı Ticari İşletme Rehni Kanununda (“TİRK”) düzenlenmişti. Küreselleşen dünyada küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin (KOBİ) artması, bu işletmelerin büyük işletmelerle rekabet edebilmelerinin sağlanarak ülke ekonomisinin gelişmesine katkıda bulunulması gibi sebeplerle, 28.10.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6750 sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu (“Kanun”) ile TİRK mülga olmuştur. Bu makalemizde söz konusu Kanun ve ilgili yönetmeliklerin kapsamını ve bu kapsamda getirilen yenilikleri inceleyeceğiz.
Kanun uyarınca, taraflar arasında imzaları noterce onaylanmış ya da sicil yetkilisi huzurunda imzalanmış yazılı bir sözleşme veya güvenli elektronik imzayla onaylanarak elektronik şekilde düzenlenmiş bir rehin sözleşmesi Rehinli Taşınır Sicili’ne (“Sicil”) tescil edilmesiyle rehin kurulur. Sözleşmenin tarafları kredi kuruluşları ile esnaf, çiftçi, tacir, üretici örgütü, serbest meslek mensubu gerçek ve tüzel kişiler ya da tacir ve/veya esnaflar olabilir. Ancak Ticari İşlemlerde Rehin Hakkının Kurulması ve Temerrüt Sonrası Hakların Kullanılması Hakkında Yönetmelik (“Yönetmelik”) uyarınca çiftçi, üretici örgütü veya serbest meslek mensubu gerçek ve tüzel kişiler rehin alacaklısı olamayacağı gibi bu kişiler tacir veya esnafın rehin alacaklısı olduğu durumda rehin veren de olamayacaktır.
Üzerinde rehin hakkı kurulabilecek taşınır varlıkların neler olduğu üzerinde durmak gerekir. Kanunda bu varlıklar tahdidi olarak sayılmış olup alacaklar, çok yıllık ürün veren ağaçlar, fikri ve sınai mülkiyete konu haklar, hammadde, hayvan, her türlü kazanç ve iratlar, başka bir sicile kaydı öngörülmeyen ve idari izin belgesi niteliğinde olmayan her türlü lisans ve ruhsatlar, kira gelirleri, kiracılık hakkı, makine ve teçhizat, araç, ekipman, alet, iş makinaları, elektronik haberleşme cihazları dâhil her türlü elektronik cihaz gibi menkul işletme tesisatı, sarf malzemesi, stoklar, tarımsal ürün, ticaret unvanı ve/veya işletme adı, ticari işletme veya esnaf işletmesi, ticari plaka ve ticari hat, ticari proje, vagon ve bunlardan üçüncü kişiler zilyetliğindeki taşınır varlık, hak ve paylı mülkiyet hakları üzerinde rehin tesis edilebilir. Ayrıca, her ne kadar doktrinde kapsam konusunda tartışmalar mevcut olsa da, Kanunda işletmelerin müstakbel taşınır varlıklarının, mevcut veya müstakbel taşınır varlıklarının getirileri ve sözleşmelerden doğan mevcut ve müstakbel alacaklar da rehin konusu olabileceği düzenlenmiştir.
Kanun ve ilgili yönetmelikleri ile getirilen yeniliklere bakıldığında, en önemlilerinden birinin ticari işletme rehnini külli olarak kurmanın yanında taşınır mallar üzerinde de teslim olmaksızın rehin kurabilme imkânı sağlaması olduğu söylenebilir. Bu bağlamda, Yönetmelik uyarınca da, borç miktarının belli olması halinde, ticari işletme içerisindeki varlıkların bir kısmının borcun tamamını ve beşte birinden fazlasını karşılamaya yetmesi halinde ticari işletmenin tümü üzerinde rehin kurulamayacak; aksi geçersiz sayılacaktır. Kanun ve Rehinli Taşınır Sicili Yönetmeliği ile rehin sözleşmelerinin tescil, değişiklik, terkin ve ilişkili taleplerin alınması ve işlenmesi için Rehinli Taşınır Sicili kurulmuştur. Sicile tescil kurucu nitelik arz etmekte olup bu sicil ile birlikte taşınır rehninde aleniyet de sağlanmıştır. Bu sayede, üçüncü kişiler ticari işletmenin ya da tacirin rehinleri hakkında bilgi sahibi olabileceklerdir.
Yukarıda bahsedilen üzerinde rehin kurulabilen varlıklar bakımından da Kanun önemli bir yenilik getirmiştir. Bu bağlamda, rehin kurulan bir varlık üzerinde ikinci bir rehin kurulabilecektir. Böylelikle derece sistemi getirilerek rehinler bir sıraya tabi tutulmuştur. Rehnin sağladığı güvence, tescil sırasında belirtilen miktar ve derece ile sınırlı olacaktır. Şayet rehin derece belirtilmeksizin kurulmuşsa, o halde zaman bakımından öncelik dikkate alınacaktır. Taraflar ayrıca Kanun uyarınca rehin kurulmadan önce taşınırın değerinin tespit edilmesini isteyebilirler.
Söz konusu rehin ile güvence altına alınan borç zamanında ödenmediği takdirde alacaklı rehnin paraya çevrilmesi bakımından çeşitli imkânlara sahiptir. Bu bağlamda, birinci derece rehin alacaklısı ise İcra Müdürlüğü’ne başvurarak taşınırın mülkiyetinin devrini talep edebilir, alacağı varlık yönetim şirketlerinden birine devredebilir ya da zilyetliğin devrine konu olmayan bir varlık mevcutsa kiralama veya lisans hakkını kullanabilir. Rehin alacaklısı ayrıca bu yöntemler dışında genel hükümler çerçevesinde de takip yapabilir.
Rehin hakkının sona ermesi bakımından ise, kurulan rehin hakkı, sürenin sona ermesi, alacağın sona ermesi, rehinli taşınır varlığın yok olması ve rehnin terkini hallerinde sona erer.
Sonuç olarak, Kanun getirdiği imkânlar ve geniş kapsamıyla işletmelerin finansman ihtiyaçlarını karşılamalarını kolaylaştırmış ve teminat seçeneklerini genişletmiştir. İşletmenin müstakbel alacaklarının da rehin edilebilmesi doktrinde belirlilik ilkesine aykırılık itirazlarıyla karşılaşsa da, işletmelere bir ek alternatif sunmaktadır. Ayrıca kurulan Rehinli Taşınır Sicili ile rehinlerin takip edilebilmesi kolaylaşmış ve aleniyet sağlanmıştır.