Otomotiv Endüstrisinde Rekabet Kuralları Uygulaması Bakımından Yeni Bir Dönem Başlıyor – Av. Bahadır Balkı & Büşra Aktüre
Geçtiğimiz günlerde Rekabet Kurumu “Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği Taslağı”nı (Taslak Tebliğ) yayınladı. Uygulamadaki adı ile Motorlu Taşıtlar Grup Muafiyeti Tebliği, aslında otomotiv piyasaları bakımından araç sağlayıcısı şirketlerin yetkili satıcılık ve yetkili servis/yedek parça ağındaki davranışlarına ilişkin temel kuralları belirleyen bir “anayasa” niteliğinde.
Yapısal özellikleri ve tüketici faydası bakımından taşıdığı önem sebebiyle otomotiv sektöründeki dağıtım anlaşmaları uzun bir süreden beri diğer sektörlerden farklı kurallara tabi tutuluyor. Bu alandaki ilk çalışmalar 1998 yılında başlayarak halen yürürlükte bulunan 2005/4 sayılı Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği (2005/4 sayılı Tebliğ) ile son halini almış bulunmaktaydı. Rekabet Kurumu, otomotiv endüstrilerine ilişkin olarak yürütülen sektör araştırması sonucunda elde edilen bulguları ve sektördeki dönemsel gelişmeleri dikkate alarak 1.1.2006 tarihinde yürürlüğe giren mevcut 2005/4 sayılı Tebliğ’in ihtiyaçlara cevap verme kapasitesini değerlendirdi ve bu doğrultuda yeni bir düzenleme getirmeye yöneldi.
Rekabet Kurumu, sektör araştırmasının temel bulguları olarak, yeni motorlu araçların dağıtımı pazarının oldukça rekabetçi bir görünüm sergilediğini ve Tebliğ sonrası dönemde pazarın daha rekabetçi hale geldiğini, bununla birlikte bakım onarım hizmetlerinin sunumu ve yedek parça dağıtımı hususlarında ise önceden var olan sorunların devam ettiğini ifade etmekteydi.
Taslak Tebliğ’in de bu tespitler çerçevesinde özellikle yeni araç satışı ile ilgili düzenlemelerde araç sağlayıcılarının yükümlülüklerini yumuşatacak şekilde kaleme alındığını görüyoruz.
Hem Yetkili Satıcılık Hem de Yetkili Servis Sözleşmeleri Bakımından Geçerli Olan Temel Değişiklikler
Taslak Tebliğ’in en çok dikkat çeken yeniliklerden biri şüphesiz, 2005/4 sayılı Tebliğ’in araç sağlayıcısı ile yetkili satıcı/servis arasındaki sözleşmelerde yer almasını zorunlu kıldığı sözleşmesel düzenlemelerin yeni tebliğ taslağında yer almamasıdır. Bu çerçevede;
- yetkili satıcıların/servislerin sözleşmelerden doğan yetkilerini marka içinde yer alan bir başka yetkili satıcı ya da yetkili servise devir etmesinin engellenememesi,
- beş yıllık ya da belirsiz süreli sözleşme yapma şartı,
- sözleşme feshinin gerekçeli olması zorunluluğu, lihtilafların hakeme götürülebilmesi,
düzenlemeleri Taslak Tebliğ bu şekilde yürürlüğe girerse uygulamadan kalkacak.
Esas itibari ile yetkili satıcı ve servisleri korumak amaçlı getirilen, fakat ticari ilişkilere gereksiz bir müdahale niteliği taşımaktan öteye gidemeyen bu hükümlerin Taslak Tebliğ’de bulunmamasını yerinde bir karar olarak değerlendiriyoruz.
Yetkili Satıcılık Sözleşmeleri Özelinde Getirilen Yeni Düzenlemeler
Çok önemli bir diğer husus da, araç sağlayıcılarının yetkili satıcılarına beş yıl süre ile rekabet etmeme yükümlülüğü getirebilecek olması. Bu durumda araç sağlayıcıları sadece kendi ürünlerinin satılmasını sözleşmenin diğer tarafı olan yetkili satıcılardan talep edebilecektir.
Rekabet etmeme yasağı sağlayıcılar tarafından sözleşmenin diğer tarafı olan tüzel kişiliğe uygulanabilecektir. Bu değişiklik kapsamında sağlayıcıların rekabet etmeme yasağını uygulamak istemesi halinde, aynı tesis içerisinde çok markalı satış imkanı ortadan kaldırılabilecektir.
İlaveten, yetkili satıcıların ek satış yerleri açması da Taslak Tebliğ ile birlikte sağlayıcı tarafından kısıtlanabilecektir. Bu düzenlenme rekabet etmeme yükümlüğü ile birlikte değerlendirildiğinde, Avrupa Birliği düzenlemesinin benimsendiği ve motorlu araçların dağıtımı bakımından sağlayıcıların daha esnek bir dağıtım ağı kurmalarına imkân verecek şekilde düzenlemeye gidildiği görülmektedir.
Yetkili Servis ve Yedek Parça Hizmetleri Kapsamındaki Değişiklikler
Satış sonrası düzenlemeler bakımından en temel değişiklik ise garanti uygulamalarına ilişkin olmuştur. Taslak Tebliğ, garanti kapsamında olmayan ve bedellerinin tüketici tarafından karşılandığı bakım ve onarımların özel servislerde yapılması hallerinde, garanti döneminde araçta bir arıza çıkması durumunda özel servis tarafından yapılan bakım onarım işlemi ile bu arıza arasında bir illiyet bağının bulunması şartını aramaktadır. Bu nedensellik bağının olmadığı durumlarda araç garantiden faydalanmaya devam edecektir.
Mevcut 2005/4 sayılı Tebliğ, bu neden sonuç ilişkisini zorunlu kılmadığından tüketiciler, aracın garanti dışına çıkarılması riski sebebi ile, garanti süresi boyunca yetkili serviste bakım-onarım hizmeti almayı tercih ediyordu. Bu düzenleme ile araçların, yalnızca özel serviste bakım-onarım yaptırmaları nedeniyle garanti kapsamı dışında bırakılmalarının engellenmesi amaçlandığı söylenebilecektir. Tüketicinin garanti döneminde özel servislerden hizmet alabilmesinin önünün açılması ve teşvik edilmesi, Taslak Tebliğ’in satış sonrası pazarda daha etkin rekabet amacı ile getirdiği en önemli düzenlemelerden biri niteliğindedir.
Eşdeğer kalitede yedek parçanın tespitinin nasıl yapılacağı, 2005/4 sayılı Tebliğ’in en tartışmalı konularından biri olmuştur. Buna göre, halihazırda eşdeğer kalitede yedek parça, orijinal parçalarla eşdeğer kalitede olduğu üreticisi tarafından belgelendirilmesi gereken parçalar olarak tanımlanmıştır. Taslak Tebliğ ise, eşdeğer yedek parçayı, orijinal parçalarla eşdeğer kalitede olduğunun üreticisi tarafından ilgili mevzuat ile öngörülen belgelendirme kuruluşları bünyesinde belgelendirilen parçalar olarak ifade etmektedir.
Dolayısıyla Taslak Tebliğ, eşdeğer kalitede yedek parçanın tespiti için “mevzuat ile öngörülen belgelendirme kuruluşları bünyesinde belgelendirilmiş olma” şartı getirmektedir. Bu şart, eşdeğer yedek parça tespiti için yalnızca üreticisinin belgelendirmesini değil, mevzuat kapsamında belgelendirme yapan kuruluşlar bünyesinde belgelendirilmiş olma şartı getirmiştir.
Taslak Tebliğ eşdeğer yedek parçanın tespiti için, Hazine Müsteşarlığı tarafından uygulamaya konulan 2015/2 sayılı Motorlu Taşıtlar Araç Sigortalarında Eşdeğer Parça Belgeleme Esaslarına İlişkin Genelge’nin dikkate alınacağı belirtmiştir. Bu değişiklik eşdeğer yedek parçaların üretiminin belli bir standardı olmasını sağlamak yönünde atılan olumlu bir adım olarak değerlendirilebilecektir.
Yedek parça ve servis pazarlarındaki rekabetin desteklenmesi amacıyla Taslak Tebliğ’in, halihazırda yürürlükte olan 2005/4 sayılı Tebliğ’de yer alan en temel hükümleri koruduğu görülmektedir. Bu çerçevede;
- bağımsız servise yapılacak yedek parça satışların kısıtlanması,
- yetkili dağıtıcının veya yetkili servisin orijinal yedek parçaları ya da eşdeğer kalitede yedek parçaları kendi tercih ettiği üçüncü bir teşebbüsten satın almasının ve bunları motorlu taşıtların bakım onarımı için kullanmasının engellenmesi,
- yedek parçalarda etkin ve kolay görülebilecek, üreticinin veya sağlayıcının marka veya logosunun konulmasının önlenmesi
hususları sağlayıcıların yetkili servisler ya da yetkili yedek parça satıcıları ile yapacakları anlaşmaları Tebliğ kapsamı dışına çıkaracak olan temel aykırılıklar olacaktır.
SONUÇ
Taslak Tebliğ, 2010 yılında kabul edilen ve yürürlüğe giren 461/2010 sayılı Avrupa Birliği’nin Motorlu Taşıtlar Grup Muafiyeti Tüzüğü ile paralel düzenlemeler getirmektedir. Bu çerçevede özellikle satış kısmına ilişkin düzenlemeler bakımından yalnızca motorlu taşıtlar endüstrisine değil tüm endüstrilere uygulanan genel dikey anlaşmalar tebliğindeki kurallar benimsenmiştir.Satış sonrası düzenlemelerde ise genel itibari ile mevcut 2005/4 sayılı Tebliğ’de yer alan kuralların aynı şekilde uygulanmaya devam edeceği görülmektedir.
Taslak Tebliğ yeni motorlu araçların satışı bakımından özellikle satış bakımından ek satış noktalarının açılmasının kısıtlanabilmesi ve rekabet yasağı getirilebilecek olması çerçevesinde araç sağlayıcılarının elini rahatlatan düzenlemeler getirmektedir.
Keza sözleşmesel şartların (sözleşme süreleri, fesih şartları ve gerekçesini bildirme yükümlülüğü, marka içinde devir hakkı, hakem şartı) Taslak Tebliğ ile terkedilmiş olması da gerek yetkili satıcılık gerekse de yetkili servis sözleşmelerinin araç sağlayıcıları tarafından daha rahat yönetimini sağlayacak olan unsurlardır.
Öte yandan, halihazırdaki 2005/4 sayılı Tebliğ’de yer alan düzenlemeye benzer şekilde, Taslak Tebliğ’de satış ya da satış sonrası pazarlar için pazar payı %30’un üzerinde olan sağlayıcıların, ancak niteliksel seçici dağıtım benimsemeleri durumunda grup muafiyetinden yararlanabileceği öngörülmüştür. Satış sonrası faaliyetler bakımından (marka özelinde pazar tanımı yapılıyor olması nedeni ile) araç sağlayıcılarının pazar payının %30’u aşma ihtimalinin yüksek olduğu değerlendirildiğinde, satış sonrası faaliyetlerde halen uygulanan niteliksel seçici dağıtım sistemlerinin değişmeyeceği düşünülmektedir.