Oto Plan Yönetim Kurulu Başkanı Mürşit UNAT Röportajı
Türkiye ekonomisi çalkantılı bir döneme girmiş gözüküyor, araç kiralama sektörü oldukça büyüdü gidişatı nasıl görüyorsunuz?
Türkiye ekonomisi gelişmekte olan bir ekonomi olarak 1994-2001-2008 ve 2015 yıllarında olmak üzere her 7 yılda bir yaşadığı sıkıntılı döneme yine girmiş gibi gözüküyor. Bu günü anlamak için geçmişi hatırlamak son derece faydalı olacaktır. Bir kere 1994 yılında sektör sadece kısa dönem kiralama yani ‘rent a car’dan ibaretti. Sektörün toplam araç parkı 1.500- 2.000’ler civarındaydı. Büyük çoğunlukla TL maliyetli yerli araç tercih edilmekteydi. Bu bilgiler çerçevesinde, 1994 krizinin sektörümüze etkisi sektörün boyutları sebebi ile son derece önemsizdir.
2001 krizinde ise artık filo kiralama sektörünün araç filosu 7-8 bin araca ulaşmış büyük kurumsal firmalar araç satın almak yerine kiralamayı denemeye başlamışlardı. O zamanlar sektörde tercih edilen döviz kuru bugünkü gibi Euro değil dolardı. O tarihlerde döviz çıpası serbest bırakılınca bir gecede % 40-50 devalüasyon olduğu gibi gecelik faizler % 5.000’lere ulaştı. Bankalar büyük likidite sıkıntısı yaşadığından kredilerini geri çağırdılar. Allah bir daha böyle günleri bize yaşatmasın.
O dönemde yaşadıklarımızı kısaca paylaşmak istiyorum. Hemen müşterilerimizle toplantı yapıp pozisyonlarını anlamaya çalıştık. Bazı firmalar aynen taahhütlerini yerine getirmeye devam etti ve hiçbir sıkıntımız olmadı. Ancak bir kısım müşterilerimiz ödeme sıkıntısı yaşadı. O dönem için krizi gerek bankalar ayağında gerek müşteriler ayağında oldukça iyi yönettiğimizi düşünüyorum. Ancak altını tekrar çiziyorum sektörün araç parkı sadece birkaç bin araçtan ibaretti. Tabii 2001 krizinin sektöre çok önemli bir katkısı da oldu. Firmalar araç parklarına yatırım yapmayı bırakıp birçok alanda olduğu gibi araç parklarını outsource etmeye yani kiralamaya başlayarak para kaynaklarını çekirdek işlerine ayırdılar. Bunun sonucu olarak 2002-2007 yılında arasında araç kiralama sektörü inanılmaz büyüdü. Örneğin; 2002 yılından itibaren eski firmam araç filosunu her yıl neredeyse 2 katına çıkarıp 13.000 araca, toplam kiralama sektörü ise 50.000 araca ulaştı.
2008 yılındaki global kriz 2001 krizinden ders aldığımız için Türkiye ekonomisini göreceli olarak az etkilese de 3 orta ölçekli ve bir iki küçük firma zorlanarak sektörü bırakmak zorunda kaldı.
2010 yılından itibaren sektör tekrar ivmelendi. Özellikle 2012 yılından itibaren model yılı değişiminin Ağustos ayından Ocak ayına alınmasıyla turizm amaçlı rent a car ve tedarik araç kiralama sektörü uzun dönem filo kiralamadan bağımsız olarak sektöre hareket getirdi ve bugün 250 bin adetlik araç parkına ulaştık.
Bu kısa hatırlatmadan sonra sorunuza cevap verebilirim.
Evet, sektör çok büyüdü. Her büyüyen sektör gibi bazı zayıf noktalarımız da olabilir ama gelinen noktada 10 büyük firmanın 7’si yabancı sermayeli. Sektör bir bütün olarak kurumsallaşma yolunda ciddi yol aldı. Ayrıca yapı olarak uzun dönem filo kiralama kısa dönem rent a car ve tedarik araç kiralaması işine oranla daha meşakkatli ve kar marjları daha düşük olmasına rağmen minimum stok riski taşıdığından dalgalanmalara daha dayanıklıdır. Burada esas riski birkaç ay içinde araç satmak zorunda kalan ve açık pozisyon riski taşıyan kısa dönem kiralama yani rent a car firmaları taşımaktadır. Bu firmalar içinde ufak da olsa bir düzeltme yaşanabilir. Bu da sektöre zarar değil fayda getirir diye düşünüyorum. Kısaca ekonomik dalgalanma daha büyük bir krize dönüşmedikçe Türkiye ekonomisi eskisine göre çok daha güçlü olduğundan, araç kiralama sektörü de oldukça kuvvetlendiğinden, korkulacak bir risk görmüyorum.
Bu dönemde kiralama firmalarına tavsiyeleriniz nelerdir?
Kiralama firmalarına kısa vadeli ve orta vadeli olarak şunları önerebilirim.
Kısa vadede mümkün olduğunca 2.el araç satışlarını ötelemek gerekir. Müşterilerle konuşup kontratlar birkaç ay uzatılabilir ki en azından yeni araçların zamlı fiyatlarının ikinci ele etkisi görülsün. Tabii ki banka kredisi ikinci el satışını gerekli hale getiriyorsa, o zaman derhal ters işlemle, zam gelmemiş TL fiyatlı araçlarla yeni araç parkı desteklenip ikinci elden döviz kurundan dolayı edilen zarar yeni aracı döviz bazlı daha ucuza almak suretiyle bertaraf edilsin. Ancak boşa filolarında kullanamayacakları araçlara kesinlikle spekülatif amaçlı yatırım yapılmamalı. Şahsi fikrim distribütör firmalar riske girmeyip siparişlerini azaltacaklarından 2016 yılı Mart ayına kadar piyasada araç sıkıntısı olacaktır. Yine de piyasadaki belirsizlik kesinlikle yılsonuna kadar sürecektir. Bu sebeple herkesin sakin olması son derece önemlidir.
Orta vadede ise kiralama firmalarının risk analizi yaparak özellikle açık pozisyon risklerini hedge etmelerini, audit ve iç denetime ağırlık vererek bilançolarının şeffaflaştırmalarını, müşteri portföylerini gözden geçirmelerini şiddetle tavsiye ediyorum.
Son olarak 2016 yılı için kiralama sektörü hakkında ne diyeceksiniz?
Artan faiz oranları, düşen reel ikinci el gelirleri kiralama fiyatlarının artmasına neden olacaktır. Spekülatif amaçlı sektöre giren bazı firmalar elimine olacaktır.
Distribütörlerde riskten kaçacak, bu yılki kadar bol araç sipariş etmeyecek ve araç fiyatları artacaktır. Ayrıca, 2016 yılında ÖTV artışı beklemediğim gibi ticari araç kiralamasının da tekrar tüm dünyada olduğu gibi serbest olmasını bekliyorum. Ayrıca elektrikli ve hybrit araçlar talep görmeye başlayacak, hala kiralama yapmayan firmalar da kiralamaya geçecek, TL’ye talep artacak, toplam yeni otomobil satışlarının %25’i araç kiralama sektörüne yapılacak diye düşünüyorum.
Son olarak dikkatli olmak şartıyla sektörün önünü açık görüyorum.