Sonradan tarhedilen KDV’nin indirilebilirliği – Zeki Gündüz
Bir şirket (işletme) normal şartlarda, ödediği KDV’yi ödediği dönemde tahsil ettiği KDV’den düşebilmekte, diğer bir deyişle KDV beyannamesinde indirilecek KDV olarak dikkate alabilmektedir. Yakın zamana kadar sorun yokken iki konuda indirimin yapılabilirliği konusunda sorun yaşanmaya başlamıştır.
1. Re’sen veya ikmalen tarhedilip sorumlu sıfatıyla ödenen KDV’nin indirilebilirliği
Yurt dışından alınan hizmetlerle ilgili ödemeler genel olarak sorumlu sıfatıyla KDV’ye tabidir. Şayet bir nedenle kısmen veya tamamen yurt dışına yapılan hizmet ödemeleriyle ilgili olarak ödenmesi gereken KDV ödenmemiş veya eksik ödenmişse, ikmalen veya re’sen bu eksik vergi ceza ve gecikme faiziyle tarhedilir (vergi dairesi tarafından hesaplanıp istenir).
49 seri no’lu KDV Genel Tebliğinde bu şekilde, sonradan cezalı olarak tarhedilen KDV’nin, ödendiği dönemde şirketçe indirilecek KDV olarak dikkate alınabileceği belirtilmişti.
a) 27 yıl sonra sorun oldu!
Konuya 1995 yılında 49 seri nolu Genel Tebliğ ile açıklık getirildikten sonra 14.04.2012 tarihinde yayınlanan 117 seri no’lu KDV Genel Tebliğine kadar bu konuda bir sorun yokken, KDV Kanununun yürürlüğe girdiği 1985’ten bu tarihe kadar, sorunsuz devam eden uygulama 27 yıl sonra 117 nolu tebliğ sonrasında sorunlu hale gelmiştir.
b) Konu yargıya taşınıyor
Çok şükür bu konuda açılan davalarda mahkemeler peşipeşine mükellef lehine olumlu kararlar vermeye başladılar. Bu kararlar Danıştay’da da onanırsa durduk yere oluşturulan bu sorun çözülmüş olacak.
2. Rücu suretiyle ödenen KDV’nin indirilebilirliği
Bir şirkete, düzenlemesi gereken faturanın daha yüksek bir bedel, dolayısıyla tahsil etmesi gereken KDV’nin (çeşitli nedenlerle, bazen sadece yanlış KDV oranının uygulanmış olması nedeniyle) daha yüksek olması gerektiği iddiası ile tarhiyat yapılabilir.
Tarhedilen bu KDV, fatura muhatabı şirkete yansıtıldığında (rücu edildiğinde), sonradan bu fark KDV’yi ödemek zorunda kalacak olan şirket bu KDV’yi faturayı kayda aldığı dönemde indirim konusu yapabilecek mi?
a) Bu konu da 27 yıl sonra sorun oldu!
Bu konuda da zaman zaman spesifik ihtilaf veya uygulama sorunları çıksa da, nihayetinde Mali İdare konuyu 49 seri nolu KDV Genel Tebliğindeki açıklama gibi çözüyor, rücu suretiyle yansıtılan KDV’nin, faturanın kayda alındığı dönemde indirim konusu yapılabileceğini kabul ediyordu. Ancak ne oldu ise, dönemsellik mülahazaları ile Mali İdare fikir değişikliğine gitti ve sonradan yansıtılan bu tür KDV’lerin, ödeyen şirkette indirilemeyeceğini iddia etmeye başladı.
b) Vergi mahkemesi ve Danıştay Kararları
Neyseki bu konuda hem vergi mahkemesinde hem de Danıştayca verilmiş kararlar var. Yargı, KDV Kanununun 35. maddesi ve KDV’nin yansıtılabilirlik temelini dikkate alarak karar veriyor.
KDV bir servet vergisi değildir
Bu iki konuda da Mahkeme kararlarının son derece doğru, yerinde ve hukuki olduğu kanaatindeyim. Aksi takdirde yansıtılamayan, indirim yoluyla giderilemeyen KDV bir servet vergisi haline gelir.
Zamanında ödenmemesi nedeniyle ceza ve faiz uygulanmış KDV’nin bir de indirimine müsaade etmeme kanunun öngördüğünün ötesinde bir ceza ihdas etmek, kanun koyucu yerine geçmektir.
Bir inceleme, uzlaşma ve/veya yargı sürecinden sonra kesinleşen ve ödenen KDV o dönem itibariyle tahakkuk etmiş, istenebilecek hale gelmiştir. Dolayısıyla “tahakkkuk” ilkesi açısından da meseleye bakıldığında bu tutarlar yeni tahakkuk etmiştir. Tahakkuk ettiği dönem aşılmamak kaydıyla indiriliyor olmasında da zaten sorun bulunmamaktadır.
Mali İdareden ricamız, gereksiz yere yaratılan bu sorunun bir an önce çözülmesidir.