Kurumsal Yönetimi Ölçmek – Selim Oktar & Emre Doğru
TKYD ülkemizdeki kurumsal yönetim uygulamaları üzerine bir durum tespiti yapmak üzere “Kurumsal Yönetim Algı
Araştırması” projesine başladı. StratejiCo. işbirliği ile devam eden araştırma üzerine StratejiCo. kurucusu ve Başkanı Selim OKTAR ve StratejiCo. danışman ve proje yöneticisi Emre DOĞRU sizlerle paylaştığımız yazılarını kaleme aldılar.
Emeklemeden ölçümlemeye Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) 2013 yılında 10. yılını kutlarken, Türkiye’de gelişmesi için öncülüğünü üstlendiği kurumsal yönetim ilkeli “emekleme” dönemini artık geride bırakıyor. Bugün iş dünyasında kurumsal yönetimden haberdar olan ve önemini bilen insanların sayısı gittikçe artıyor. Şirketler kurumsal yönetimin faydasına ilgi duymaya başlıyorlar. Yöneticiler kurumsal yönetimden nasıl
yararlanılabileceği üzerine kafa yoruyorlar. TKYD’nin üye sayısının artması bunun sadece bir göstergesi. Bunun
ötesinde Türkiye ekonomisine etkisi olacak köklü dönüşümler kurumsal yönetim alanında kendini iyiden iyiye hissettiriyor. Peki kurumsal yönetimin değeri gerçekten anlaşılabiliyor mu? TKYD, 10 yıldır başarıyla sürdürdüğü kurumsal bayraktarlığını bir adım öteye taşımayı hedefliyor. Bu amaçla StratejiCo. olarak TKYD ile ortaklaşa üstlendiğimiz çalışma ile kurumsal yönetimi ölçebilmek ve ona göre bir eylem planı hazırlamak istiyoruz.
Bu sayede birkaç senede bir tekrarlanabilecek bir çalışmayla, kurumsal yönetim alanında yıllar içerisinde ne kadar yol aldığımızı ve daha gidecek ne kadar yolumuzun olduğunu görmemiz mümkün olacak. Çünkü bizce değeri olan her şey ölçülebilir. Ölçebilmek hayati önemdedir. İskoçyalı ünlü fizikçi Lord Kelvin’in ifadesiyle “ölçemediğiniz şeyi yönetemezsin.” İşte bu amaçla “kurumsal yönetim araştırması” projesini başlattık. Aslında öğrenmeye çalıştığımız şey çok basit: Türkiye’de kurumsal yönetimin gelişmesini sağlayan ve engelleyen faktörler nelerdir? Bu sorunun
cevabını öğrenmenin kurumsal yönetimi yeni bir döneme taşıyacak ilk adım olduğunu düşünüyoruz. Çünkü ancak söz konusu faktörlerin gerçekten neler olduğunu anlayabilirsek, kurumsal yönetimin gelişmesini sağlayabilir ve engellemeleri ortadan kaldırabilecek bir strateji oluşturabiliriz. Varsayımlarımızı test edelim Araştırmamızı kalitatif ve kantitatif olmak üzere iki aşamaya böldük. İlk aşamada Türkiye’de kurumsal yönetimle ilgilenmiş,
uygulamayı denemiş, başarılı ya da başarısız olmuş kişilerin deneyimlerini öğreniyoruz. Yaptığımız derinlemesine görüşmelerde hem hissedarlar hem de profesyonellerin ağzından hikayenin nasıl başladığını ve devam ettiğini dinliyoruz. Görüştüğümüz kişiler büyük bir samimiyetle tecrübelerini ve gözlemlerini bizimle paylaşıyorlar.
Eğer araştırmamıza böyle bir kalitatif aşama eklemeseydik zaten kurumsal yönetim çalışmalarının içerisinde olan bizlerin mevcut varsayımlarıyla hareket edecektik. Oysa doğru araştırmanın ilk koşulu en çok güvendiğiniz
varsayımları test etmektir. Ocak ayında bitirmeyi planladığımız derinlemesine görüşme aşamasından sonra içerik
analizi yöntemiyle kalitatif aşamanın genel bir değerlendirmesini yapacağız. Bu noktadan sonra ise genel anket çalışması için ölçümlenebilir metrikler oluşturacağız. Böylece bütün TKYD üyelerine gönderilecek soru setine ulaşacağız. Üyelerin cevaplarından elde edilecek sonuçların değerlendirilmesini yapıp TKYD tarafından 27 Mart
2014’te yayınlanacak rapora son halini vereceğiz. İşte bu rapora temel teşkil edecek sistemin belli aralıklarla tekrarlanabilmesi bize yıllar içerisinde kurumsal yönetimde kat ettiğimiz mesafeyi ölçme imkanı verecek. Böylece
geleceği daha rahat görebileceğiz. Nasıl yapıyoruz? Bugüne kadar yaptığımız görüşmelerde elde ettiğimiz fikirler gerçekten altın değerinde. Hiç ummadığımız yöntemler ve tahmin etmediğimiz sorunlar ile karşılaştık. Çalışmanın
belki de en heyecanlı kısmı olan derinlemesine görüşme aşamasında temelde şu beş konuyu öğrenmeye çalışıyoruz:
1. Farkındalık: Görüştüğümüz kişi ve onun çevresinde gözlemlediği çalışanlar kurum StratejiCo.’nun kurucusu ve Başkanı Selim OKTAR kamuoyu ve pazar araştırması, stratejik iletişim, iş uyuşmazlığı çözümü, kentsel dönüşüm projeleri, yerel yönetimler ve siyasi kampanya konularında 30 yılı aşkın tecrübeye sahiptir. OKTAR, Türkiye’de ve bölge ülkelerinde bir çok danışmanlık ve iletişim projesini yönetmiştir. ManAjans/JWT firmasında CEO’luk, Shift
International ve Strtaje/MORI’de kurucu olarak görev almıştır. Bunun yanı sıra, çok sayıda Türk ve uluslararası firmaya iletişim danışmanlığı vermiştir. Selim OKTAR, Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi bölümü mezunudur.
Araştırma ve iletişim alanlarında yayınlanan çok sayıda makalesi mevcuttur. SELİM OKTAR sal yönetimin ne olduğunun farkında mı? Eğer öyleyle bu farkındalık nasıl başlamış ve evrilmiş?
2. Fayda: Hissedarlar ve çalışanlar kurumsal yönetimin kendilerine ne fayda sağladığını biliyorlar mı? Diğer bir ifadeyle, “neden kurumsal yönetim” sorusuna cevap verebiliyorlar mı? Yoksa sadece yapılması gerektiği
için mi yapıyorlar?
3. İkna: Peki kurumsal yönetimin faydaları konusunda hem hissedarlar hem de çalışanlar ikna olmuşlar mı? Yoksa hala tereddütle yaklaşıp mümkün olduğunca bu işe dahil olmamaya mı çalışıyorlar?
4. Güven: Kurumsal yönetimin faydasına ikna olmuş kişiler, Türkiye’deki kurumlar ve düzenlemelerle ikna oldukları faydaya ulaşabileceklerine inanıyorlar mı? Kişilere değil kurumlara güven hakim mi?
5. Eylem: Güven aşamasına da gelmiş olan kişilerin eyleme geçmelerini engelleyen başka bir faktör var mı? Ya da eyleme geçen kişilerin bir sonraki adımları neler? İşte yukarıdaki düzene göre “yarısistematik” bir yöntemle yürüttüğümüz görüşmelerde, muhataplarımızın yaklaşımını öğrenmenin bizim gibi Türkiye’de kurumsal yönetimi anlamak isteyen herkes için aydınlatıcı olacağını düşünüyoruz. Neler öğrendik? 27 Mart’ta yayımlanacak rapor için sabırsızlanan üyelerimiz ve okurlarımız için çalışmanın başında olmamıza rağmen bizi şimdiden heyecanlandıran bazı noktaları sizlerle paylaşalım.
Eylem (Action)
Güven (Trust)
İkna (Persuasion)
Fayda (Involvement-Value)
Farkındalık (Awareness)
>>KURUMSAL YÖNETİM
Öncelikle farkındalık aşamasında birçok firma belirli bir seviyeye ulaşmış durumda. Başlangıçta “PR aracı olarak uygulanıyor” diyen de “çok maliyetli değilse biz de yapalım, başımıza bir iş gelmesin” diyen de artık kurumsal yönetimin bilindiği üzerinde hemfikirler. Tabii özellikle kurumsal yönetimde öncülük etmiş firmaların “finans müdürlerinin yoğun direncini” aşmaları kolay olmamış. Ama onlar da zamanla ikna olmuşlar. Her şirkette “kurumsal yönetime gönül vermiş, bayraktarlığını üstlenmiş birisinin olması” ve “üst yönetimin desteğini sağlaması” kritik eşikler olmuş. Kurumsallaşma ile kurumsal yönetim arasındaki ayrım da süreç içerisinde belirginleşmiş. Artık hemen
hemen herkes “denetim ve icranın ayrı olması gerektiği” ve “yönetim kurulunun yapısı ve görevlerinin başat unsur olduğu” fikirlerini özümsemiş. Fayda konusunda tereddütlerin kaynağı ise çok çeşitli. “Türkiye’de aile şirketleri çoğunlukta ve ikinci – üçüncü kuşak yöneticiler hala ipleri eline alabilmiş değil” diyenler çok. Yani en temel faktörlerden birisi şirketlerin yaşı ve çalışan sayısı. Bunun yanı sıra, kurumsal yönetimin “maliyetli olduğu
ve ticari sırları ifşa edebileceği” gibi bir endişe söz konusu. Ama en önemli tereddüt ana hissedar ile profesyonel yöneticiler arasındaki ilişkinin doğru kurulması konusunda ortaya çıkıyor. “herşeyi profesyonele bırakarak
acele ettim, zararını gördüm” diyen patronlar mevcut. “Çekirdekten yetişmeyen yönetici benim derdimi anlamaz” mantığı
hakim. Doğru dengenin kurulması ile ilgili bir bilgi eksikliği mevcut. İkna amaşasında ise kafalar biraz karışık.
“Özellikle uzun dönemli yatırım yapacak kurumsal yatırımcıların karar aşamasında kurumsal yönetimi önemsediği” konusunda güçlü bir argüman var. “Şirketimde kurumsal yönetime riayet edildiğini gösteren uygulamalar sayesinde yabancı yatırımcıları ikna ettim” diyen yöneticiler ile karşılaştık. Bazı firmalar ise Türkiye’de “al-sat yapan
bireysel yatırımcılar hala temel unsur” fikrini savunuyor. Peki Türkiye’deki kurumlara güven duyuluyor mu? Kısmen evet, kısmen hayır. “Her Emre DOĞRU, StratejiCo.’da danışmanlık ve proje yöneticiliği yapmaktadır. Daha önce aralarında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve NATO’nun da bulunduğu uluslararası kurumlarda çalışmıştır. Ekonomik ve politik araştırma ile risk analizi konularında uzman olan DOĞRU, bu alanda faaliyet gösteren uluslararası firmalarda araştırmacı ve analist olarak görev almıştır. Lisans eğitimini Ankara Üniversitesi Siyasal
Bilgiler Fakültesi’nde, yüksek lisans eğitimini Fransa’da European Institute’ta tamamlayan Emre DOĞRU halen Koç Üniversitesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümünde doktora adayıdır.
EMRE DOĞRU >> Araştırmamızı kalitatif ve kantitatif olmak üzere iki aşamaya böldük. İlk aşamada Türkiye’de kurumsal yönetimle ilgilenmiş, uygulamayı denemiş, başarılı ya da başarısız olmuş kişilerin deneyimlerini öğreniyoruz.
sene ilke mi değişir, ilke dediğin en az 10 sene kalır” diyen yöneticiler haklı olarak geleceği öngöremediklerini söylüyorlar. Belki de en önemli eleştiri, “başka ülkelerin uygulamalarını Türkiye’ye olduğu gibi kopya etmeye
çalıştık” noktasına geliyor. Artık “Türkiye ekonomisine ve kültürüne uygun bir kurumsal yönetim anlayışı” gerekli fikri ile daha sık karşılaşıyoruz. Eylem aşamasında ise “sözde değil özde kurumsal yönetim ihtiyacı var” diyen yöneticiler ile karşılaştık. “Kurumsal yönetim sadece işlevsiz bürokratik organlar yaratmaya dönüşmemeli” yaklaşımı yaygınlaşıyor. “Şablondan niyete geçilmeli” diyen yöneticiler ağırlık kazanıyor. Sonuç Türkiye’de kurumsal yönetimin gelişmesini sağlayan ve engelleyen faktörleri bulmayı hedeflediğimiz araştırmamızda yaptığımız görüşmelerde uyguladığımız yöntem ve elde ettiğimiz özet bulgular böyle. Bundan sonra araştırmamızı derinleştirip hazır olduğumuz
zaman üyelerimize dağıtılacak anket çalışmasını başlatacağız. Böylece TKYD tarafından lansmanı yapılacak raporu ve önümüzdeki yıllarda da tekrarlanabilecek araştırma sistematiğini hazırlamış olacağız. Türkiye’nin ekonomik ve sosyal gelişimini hızlandıracağını ve bölgesinde fark yaratacağını umduğumuz alanların başında gelen kurumsal yönetimde gelecek 10 yıllar daha heyecanlı gelişmelere sahne olacak. Bu heyecanı birlikte paylaşmayı ve TKYD’nin başarısına katkı sağlamayı ümit ediyoruz.