Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

BankPozitif CEO’su Hasan AKÇAKAYALIOĞLU

Finans deyince en önemli başlık risk yönetimidir

Bankacılık alanındaki yenilikçi iş modelleri ile hizmet sunan BankPozitif’in CEO’su Hasan AKÇAKAYALIOĞLU ile konuştuk. Klasik bankalardan farklı olarak tüketici kredilerini şubesiz modelle teknolojik kanallar üzerinden sunan banka, kurumsal alanda da seçili bazı sektörlere butik bankacılık hizmetleri veriyor.

 Bize kısaca BankPozitif’i ve sunduğu hizmetleri anlatır mısınız?

BankPozitif Türkiye’de kurulu, kurumsal ve bireysel bankacılık alanında faaliyet gösteren bir bankadır. TMSF tarafından satılmış olan banka, 2002 yılında ihale ile satın alındı, yeniden yapılandırıldı ve ismi değiştirildi. 2002 yılından beri faaliyette olan banka, İsrail Türk ortaklı olup ana hissedarı uluslararası bir banka olan Bank Hapoalim ve yüzde 30’luk hissedarı ise Türkiye’deki C Faktoring Grubu’dur. Biz kurumsal ve bireysel alanda daha çok butik çalışan bir bankayız. Her sektördeki firmaya hizmet sunmuyor, kurumsalda belli sektörlerde faaliyet gösteriyoruz. Bu sektörler zaman zaman değişiyor, her sene yeniden değerlendiriliyor. Ama örneğin enerji, özellikle yenilenebilir enerji, bizim çok yoğun çalıştığımız bir sektördür. Onun dışında turizm çok uzmanlaştığımız bir konu. Bu şekilde yedi sekiz tane sektör var. Tabii ki alt sektörler, ilişkili sektörler ile de çalışmaya başladık. Mesela bu kapsamda araç kiralama şirketleri ile çalışmamız var. Bireysel bankacılık tarafında da faaliyetimiz var. Bireysel bankacılıkta şubesiz modelde çalışan ve Türkiye’de bu modelde çalışan tek bankayız. Müşterilere ana kanal internet olmak üzere, teknolojik kanallarla ulaşıp hizmeti de o kanalla veren bir iş modelimiz var. Orada da tüketici kredileri veriyoruz. Biz mevduat kabul etmeyen bir bankayız. Mevduat dışında yatırım ürünleri anlamında her türlü işlemi gerçekleştiriyoruz. Örneğin repo, yatırım fonu veya başka sermaye piyasaları ile ilgili yatırımlar varsa yapıyoruz. Müşterilerimizin yatırım hesapları var ama düz mevduat işini şu anda yapmıyoruz. Ancak o faaliyete ileride başlamayı düşünüyoruz. Mevduat hariç her türlü bildiğiniz bankacılık işlemini yapan bir iş modeli bu. Tür olarak baktığınızda mevduat kabul etmeyen bir banka sınıfına giriyor. Merkezimiz İstanbul. İzmir ve Ankara’da da birer ofisimiz var, şubemiz yok.

Biz, uzun vadeli nakit kredi başta olmak üzere kısa vadeli imkanlar, nakit ihtiyaçlar, teminat mektubu gibi operasyonel kiralama şirketlerinin finansman tarafında ihtiyacı olan ürünleri müşterilere sunuyoruz.

Belli sektörlere çalışıyoruz dediniz. Seçtiğiniz sektörleri hangi kriterlere göre belirliyorsunuz?

Biz o alanda ileriye dönük, önü açık sektörleri hedeşiyoruz. Problemli olacak sektörlerden uzak durup büyümeye daha açık olan sektörleri, yani Türkiye ekonomisinde giderek artan iş hacmi olacak sektörleri belirleyip oralarda aktif olmaya ve uzmanlaşmaya çalışıyoruz.

BankPozitif, kuruluşundan beri butik Kurumsal Bankacılık odaklı yaklaşımı ile sektörde önemli bir oyuncu olmuştur. BankPozitif, hedeşediği sektörlerdeki bilgi birikimi, deneyimi, uzman kadrosu ve belirli ürün ve hizmetlere odaklı yaklaşımı ile yüksek kaliteli hizmetler (hızlı ve eksiksiz) sunarak bankacılık sektöründe kendini farklılaştırmayı hedeşemektedir. Kurumsal krediler, ticaret finansmanı, proje finansmanı, leasing, özelleştirme projeleri, satınalma ve birleşmeler, kurumsal finansman, işletme sermayesi finansmanı Kurumsal Bankacılık faaliyetlerinde sunmakta olduğumuz hizmetlerimizdir. Geleneksel ürünler yerine yaratıcı ve müşteriye özel hizmetlerin sunulması BankPozitif Kurumsal Bankacılık modelinin odak noktasını oluşturmaktadır.

Kiralama sektörüne ne gibi hizmetler sunuyorsunuz?

Bu sektörde yer alan firmalarla çalışmamız var, müşterilerimiz var. Biz, uzun vadeli nakit kredi başta olmak üzere kısa vadeli imkanlar, nakit ihtiyaçlar, teminat mektubu gibi operasyonel kiralama şirketlerinin finansman tarafında ihtiyacı olan ürünleri müşterilere sunuyoruz. En çok kullanılan da uzun vadeli krediler.

Otomobil kiralama şirketlerinden beklentileriniz nelerdir?

Kredi ilişkisinde genel olarak yeterli bir öz kaynağın olması, yeterli öz kaynağın dışında yapılan işin iyi biliniyor olması, iyi bir organizasyon kuruluşu olmasına bakıyoruz. Yani kısacası firmanın sağlam bir mali yapısı olmasına bakıyoruz. Müşterilere o yönlerde önerilerimiz de oluyor. Çünkü bu bahsettiğimiz türde hizmetler uzun vadeli bir ilişki anlamında oluyor. Onun dışında bazı müşterilerimizle üzerinde çalıştığımız projeler de var. Müşterilerimizin müşterilerine de bizim finansman sağlamamıza yönelik modeller üstünde çalışıyoruz.

Ülkemizdeki otomotiv ve kiralama sektörlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Otomotiv sektörü önemli bir sektör. Türkiye için büyük bir sektör. Gerek iç piyasada,gerek ihracatta önemli bir yeri var. Türkiye Avrupa’nın önemli otomotiv üretim üslerinden, önemli otomotiv tedarik merkezlerinden bir tanesi ve giderek gelişiyor. Yan sanayi de bugün gelişmiş ve yayılmış vaziyette. Türkiye son 20-30 senede çok büyük mesafe kaydetti. Hem ekonomik aktivite, hem ihracat, hem istihdam anlamında önemli bir sektör. Türkiye’de kiralama işi de aslında potansiyeli olan ve nispeten az bilinen bir sektör. Eskiden bu sektörü daha çok, büyük boyutlu kurumsal firmalar bilir ve kullanırdı. Şimdi yavaş yavaş aşağılara da yayılmaya başladı. Daha orta boy firmalar da elde edecekleri avantajları görüp bu sektörden hizmet almaya başladılar. Belli dönemlerde rekabetin olumsuz bir şekilde geliştiği zamanlar yaşandı sektörde. O dönemlerde sektöre girişler çıkışlar oldu, krizler atlatıldı. Genel finansal durumdan çok etkilenen bir sektör. Ama bugünkü yapısına bakarsanız sektörün önde gelen, uzun süredir faaliyet gösteren firmaları iyi bir yer edinmiş vaziyette. Bu firmalar için büyüme potansiyeli var. Bizim inandığımız bir sektör.

Kişisel olarak kiralık araç kullanıyor musunuz?

Biz bankamızda kiralık araç kullanıyoruz. Kiralama yoluyla temin ettiğimiz araçları tahsis ediyoruz.

Şirketler finans işini yönetirken nelere dikkat etmeli?

Finans işinde, özellikle son senelerde en önemli konu, risk yönetimi çünkü finans dediğiniz zaman risk yönetimi en önemli başlıktır. Benim tavsiyem bir tek risk yönetimi tarafında olur. Yoksa onun dışında zaten Türkiye’de bu konuda yetişmiş iş gücü, firmaların konusuna vakıf, bilgili elemanları ve yöneticileri ve gelişmiş sistemleri var. Ama risk yönetimi konusu her sene gelişen bir konu ve finans sektörü dışındaki sektörlere çok girmiş bir konu değil. Bu konuya dikkat etmeleri ve bu konuda kendilerini geliştirmelerinde fayda var. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durumu ve yakın geleceği nasıl değerlendiriyorsunuz? Geçtiğimiz beş sene küresel krizin etkileriyle şekillendi. 2008-2009 yılında çok büyük dış kaynaklı sarsıntılar yaşadık. 2009 yılında Türkiye de büyük bir etki yaşadı, ekonomi yavaşladı. Sonrasında Türkiye tekrar büyüme rakamlarını yakalayarak iyi bir ekonomik gelişim gösterdi. Bu büyüme 2011 senesinde biraz fazla hızlı, istenilenin üstünde olduğundan ve neredeyse çift haneli rakamlara yaklaştığından hükümet ile diğer ilgili kurumlar bunu belli politikalarla yavaşlattı. Dolayısıyla 2012 ve 2013’de bu yavaşlamayı gördük. 2013 senesinde yine Türkiye’de potansiyel büyüme hızının altında bir büyüme olacağını görüyoruz. Bu yılın yüzde 4’ün de altında bir büyüme ile kapanacağını düşünüyoruz; Türkiye gibi genç nüfusu, dinamik ekonomisi olan bir ülke için bu yeterli bir büyüme hızı değilken yine de Avrupa ve diğer gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırdığınızda çok iyi bir performans olduğunu söyleyebiliriz.

Bu sene Türkiye’nin ilk çeyrek ve ikinci çeyrek büyüme performansını gördük. İlk çeyrekteki 2.9’luk performans geçen seneki politikaların etkilerinin devamıdır. İkinci çeyrekte 4.4 geldi. Orada bir güçlenme gördük ama şimdi, içinde olduğumuz dönemde, artık global koşulların da değiştiğini para akışlarının yavaşlayıp hatta tersine döneceğini görüyoruz. Beş senedir bol para döneminde, düşük faiz döneminde yaşadık şimdi artık buradaki trendin geriye döneceğini düşünüyoruz. Onun için önümüzdeki seneler hem büyüme, hem de ekonomik koşullar anlamında geçtiğimiz senelerdeki gibi avantajlı bir ortam olmayacak. Türkiye için biraz daha zor bir, iki yıl olacak.