Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Sektör Konuştu, Bankacılar Dinledi

İki Paydaş “Filo Kiralama Sektörünün Analizi”Paneli’nde Biraraya Geldi

TOKKDER tarafından düzenlenen ve büyük çoğunluğu bankacı olan 250’ye yakın misafirin katıldığı “Filo Kiralama Sektörünün Analizi” konulu panel, 22 Eylül 2011 tarihinde Maslak Tim Show Center’da gerçekleştirildi. Bankacılık ve finans sektörü temsilcilerine operasyonel kiralama sektörünü tanıtmayı amaçlayan panelde; gelişmiş ekonomilerde operasyonel araç kiralama ve dünya standartları, operasyonel araç kiralama işindeki riskler ve mali tablo analizleri ele alındı. İkinci el araç piyasası da günün konuşulan diğer maddeleri arasındaydı. TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı Önder Erdem’in açılış konuşmasıyla başlayan panelde; ‘Operasyonel kiralama’ sektörünün çeşitli alanlarından beş uzman sunum yaptılar.

TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı Önder Erdem yaptığı açılış konuşmasının başlangıç bölümünde; toplantı amacının, operasyonel araç kiralama sektörünü çok yakın iş ortağı olan bankacılık sektörüne tanıtmak olduğunu belirterek: “Aslına bakarsanız sektör, dünyada da ‘operasyonel leasing’ ve ‘finansal leasing’ gibi ağırlıklı olarak bankalar tarafından sahip olunan bir iş kolu. Zaten bilançolarımız da finansal leasing şirketlerininkine ve bankalarınkine çok benziyor’’ dedi.

Katılımcılara TOKKDER yapılanması hakkında bilgi veren Erdem konuşmasının devamında; sektörün süreç içerisindeki gelişimini, katedilen mesafeyi, büyüme dinamikleri ve potansiyelini anlattı. Panelin ilk konuşmacısı olan Leaseurope Yönetim Kurulu Üyesi ve Eski Başkanı Alain Vervaet, gelişmiş ekonomilerde araç kiralama sektörünün işleyişini anlattı.

Sektör Nereye Gidiyor?

Önder Erdem

TÜRKİYE’NİN GÖZDE SEKTÖRÜ
Türkiye’de araç kiralama sektörü çok sayıda yerli ve yabancı sermaye yatırımı çekti. 2004-2008 yılları arasında yüzde 50 hızla büyüdü. Bu inanılmaz büyüme, 2008 yılının son çeyreğindeki kredi kriziyle biraz duraksadı. 2009 yılı yine nispeten düşük geçti ve bir parça küçülme yaşadık. Ancak 2010’da çok hızlı bir geri dönüş oldu. 2008 seviyelerine yakın yerde bitirdik. 2011’de ise 2008 seviyelerini geçmiş durumdayız. Bugün itibariyle yaklaşık, 135 bin uzun dönem, 25 bin kısa dönem olmak üzere toplamda 160 bin araç, kiralama yoluyla kullanılmakta ya da finanse edilmiş durumdadır. Bu rakamları paraya tahvil edersek, yaklaşık 5 milyar TL’lik bir aktif büyüklüğe ulaşırız. Başka bir değerle, 3 milyar Amerikan Doları diyebiliriz. Yaklaşık 1.5 milyar Amerikan Dolarlık yıllık kira geliri demektir. Türkiye’nin GSMH’sini göz önüne aldığınızda, aslında ne kadar büyük bir endüstri olduğunu açıkça görebilirsiniz.

SEKTÖR NASIL BÜYÜDÜ?
Öncelikle, 2003 yılında finansal kiralamanın vergisel avantajlarının kaldırılması nedeniyle kurumlar, araç finansmanı ve araç tedariği için alternatif aramaya başladılar. Operasyonel kiralama bunun en mantıklısıydı. Çünkü hem finanse edildikleri hem de araçla ilgili operasyonel yüklerden kurtuldukları için çok konforlu bir hizmet alıyorlardı. Dolayısıyla, hem finansal hem de insan kaynaklarını, asıl işleri olmayan ‘araç yönetimi’ veya ‘araç tedariği’ için kullanmamış oluyorlardı. Aslında bu iş, bir gıda ya da tekstil gibi çok basit, çok temel bir ihtiyaç değil. Araç kiralama, biraz komplike, biraz türetilmiş bir ürün. Ancak bu türetme çok faydalı olmuş ki, şu ana kadar bu kadar talep görmüş durumda.

ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM NASIL BÜYÜR?
Tabii ki kuvvetli büyümesine devam edecek ancak daha rasyonel oranlarda büyüyeceğini öngörüyoruz. Önümüzdeki beş yıl içerisinde, yıllık ortalama yüzde 15’lik bir büyümeyle, beş yılın sonunda iki katına gelmesini bekliyoruz. Ancak endüstri, bugüne kadar bizi hep şaşırttı. Hep beklediğimizden daha yüksek büyüme oranları gerçekleşti. Büyümenin, krizden sonra çok kuvvetli döndüğünden bahsettim. Bu, sektörün aslında doğasında var. Tüm dünyada bu böyle. Faaliyet, kendi içerisinde bir takım esneklikler barındıyor. Bu nedenle, krizler çok etkili olmadığı gibi, kriz sonrası çok hızlı gelişmeler kaydedebiliyor.

REKABETİ FARKLI BİR BOYUTA TAŞIDIK
Zaman zaman bankacılık endüstrisinden, çok zorlayıcı rekabet olduğu yönünde eleştiriler aldık. Rekabete kesinlikle karşı değiliz, rekabeti destekliyoruz. Ancak bunun nedeni, sektörün küçük olması, büyümemesi veya kaynakların sınırlı olması değildi. Rekabetin nedeni, yeni bir endüstri olmamız itibariyle, sistemlerimizi ve insan kaynağımızı geliştirmeye yeterince vaktimizin olmamasıydı. Ancak, gururla söylüyorum ki, finans endüstrisinden; bankacılık, sigorta, finansal leasing ve bunun dışında otomotiv ve diğer endüstrilerden çok sayıda değerli arkadaşımızı transfer ettik. Bugün endüstride bizimle beraber ter döküyorlar. Bunun sonucu olarak da kendimizi çok fazla geliştirdik. Bugün, fiyatta hala çok rekabet ediyoruz evet, ama artık müşteriye kazandırdığımız katma değer ve yarattığımız farklılıklarla rekabeti çok daha farklı bir boyuta taşıdık.

Ardından, DRD Derindere Filo Kiralama Genel Müdürü İlkay Ersoy, sektörün genel işleyişini ve bu işleyişin, tek araç modeli üzerinden mali tablolara ve nakit akışına yansımasının analizini sundu. Mali analizde dikkat edilecek hususlara dikkat çekti. Tek tek tablolar üzerinden operasyonel kiralamadaki kar oluşumu, kar oluşumu örneği, finansman ihtiyacı ve kaynaklar, tüm dönem nakit akımı başlıkları altında açıklamalarda bulundu. İlkay Ersoy, “En büyük tedarikçimiz olan bankalarla ilişkilerimizi hep bireysel çabalarımızla yürütmeye çalışıyoruz. Fakat bunu yönetirken bazı şeyleri yanlış ifade edebiliyoruz, bu toplantıda işin tüm taraflarının bakışı açısı ile sektörü dinleme olanağı bulacağız” dedi.,

Yaptığımız işin adı: Operasyonel Kiralama

İlkay Ersoy

DRD Derindere Filo Kiralama şirketinin genel müdürlüğünü yürüten İlkay Ersoy’un konuşmasından bazı başlıklar;

İçinde bulunduğumuz sektöre, araba kiralama deniyor. Bu yanlış, bunun adı ‘operasyonel leasing’. Şu anda, araba kiralama ile başladığı için böyle gidiyor. Bu gözle baktığımız zaman biz, araç satışını yapıyoruz, ikinci el işini yapıyoruz, sigorta işini yapıyoruz, finans işini yapıyoruz. Sizlerle ilişkimizi yürütürken ise işin daha çok finansal tarafında kalıp mali tablolar üzerinden gidiyoruz.

Bankalar, en başta ikinci el olmak üzere üzerimizde taşıdığımız riskleri merak etmektedir, dünyada bu iş nereye gidiyor? Türkiye’de nereye gider? Alain Vervaet ve Cengiz bey sizlere bu konularda ışık tutacaklar.

Sektörde ki önemli firmaların çoğu bağımsız denetimden geçiyor, bu şeffaflık ve raporlama sizlerin işini kolaylaştıracaktır.

Operasyonel leasing bana da karmaşık gelirdi. İşin farklı yan kolları olması itibariyle kafa karıştırırdı. Aslına baktığınız zaman, özü o kadar basit ki: dünyada da, Türkiye’de de bütün operasyonel leasing şirketleri şu beş kalemden oluşur;

Bankaya anapara artı faiz ödüyoruz, operasyonel gider yapıyoruz, karşılığında da kira ve 2. el geliri elde ediyoruz. Nakit giriş çıkışı bu. En sonunda da, toplam hesaptan bir KDV çıkıyor, o ödeniyor.

Nakit Akım Yaklaşımı’yla, toplam nakit giriş çıkışları KDV dahil bedelleri üzerinden gösterilir. Bu yapıda kira banka ödemelerini karşılar, operasyonel giderler ise kiralama şirketinin üstündedir ki toplam yatırımın %35’lerı civarına karşılık gelir ve bu rakam projenin işletme sermayesi ihtiyacına karşılık gelir. Bu rakam yatırım tutarınız içinde değilse, sermayeniz bu seviyede değilse projeyi idame ettiremezsiniz. Toplam yatırımı bu rakamla birlikte değerlendirmelisiniz. Demek ki bir projenin toplam finansman ihtiyacının tamamını finanse etmiyorsunuz, tamam aracın %100’ünü finanse ediyorsunuz ama aslında toplam yatırımın %74’ünün finansmanı bankalarda. Dünyada, bu sektörle alakalı tüm finansmanlar, nakit akımı dikkate alınarak hazırlanır. Her proje, dönem sonunda büyük nakit girişi sağlar ve geri ödeme uygun bir kredi altyapısıyla kurulur. Bu Türkiye gerçeği, yurt dışında bankalar işletme sermayesini de farklı yöntemlerle finanse ediyorlar, en başta da balon ödemelerle. ele olan talep yüksektir. Kiralama işleminin nakit akışına uygun kredi kullanımı işlemin vade ve kur risklerini her iki taraf için de azaltacaktır. Araç İkinci el bedelleri teminat anlamında balon ödeme tutarlarının çok üzerinde olabilmektedir. Bu neden Krediyi finanse ederken en önemli unsur geri ödeme kaynağının ne olduğudur. Geri ödeme kaynağı da projenin yarattığı nakit akımıdır. Bu nakit akımı da kira gelirleri ve ikinci el gelirlerinden oluşur. Dünyanın neresinde yapılırsa yapılsın bu işin doğasında eşit tutarlı tahsilatlar değil, küçük ve eşit tutarlı tahsilatları takiben dönem sonunda büyük bir nakit tahsilat içeren altyapı vardır, bu yapıda bir nakit giriş yapısı olduğunda da ara dönem işletme sermayesi ihtiyacı kendiliğinden oluşur. Dünyada operasyonel kiralama finansmanı bu nakit akımı dikkate alınarak, bu nakit akımına paralel bir geri ödeme planı ile oluşturulur. Bu tür bir finansal yapının doğurduğu bilanço da Alain Vervaet’nin bahsettiği gibi finansal kaldıracı yüksek kullanan, kendine özgü finansal bir bilanço olur.

PWC Türkiye Denetim<br />Hizmetleri Şirket Ortağı<br />Alper Önder
PWC Türkiye Denetim
Hizmetleri Şirket Ortağı
Alper Önder

Bir sonraki konuşmacı, PWC Türkiye Denetim Hizmetleri Şirket Ortağı Alper Önder’di. Önder, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS)’nın Türkiye açısından öneminden bahsetti. Ardından filo kiralama şirketlerinde, UFRS ve VUK (Vergi Usul Kanunu) arasındaki farklılıkları anlattı. Alper Önder ayrıca, UFRS finansal tablo dipnotlarında mali analiz açısından dikkat edilmesi gereken hususlara değindi.

değerlendirmesini yaptı. Krizden sonra yaşanan güçlü büyümeyi anlatan Temel, ikinci el fiyatlarının kiralama işi için önemli bir performans kriteri olduğunu belirti. Türk Otomotiv Pazarı’nın değişen dinamiklerini çeşitli istatistikler eşliğinde yorumlayan Cengiz Temel, Teknolojinin gelişmesiyle birlikte kullanılmış araçların satış kanalları çoğaldığını ifade etti.

Son konuşmacı ise TOKKDER Genel Koordinatörü Selçuk Güven oldu. Güven, sunumunda bankalar ve kiralama şirketlerinin nasıl daha verimli çalışabileceklerini anlattı.

Bankalar ve Kiralama Şirketleri

Selçuk Güven

Filo Kiralama şirketlerinin UFRS’ye göre hazırlanmış mali tablolar üzerinden incelenmesi, bilanço dipnotlarının analizi, özellikle kur ve vade poziyonlarının daha doğru değerlendirilebilmesini sağlayacaktır. Bağımsız denetim raporu yoksa nakit akış ve kur farkı projeksiyonları size yardımcı olacaktır.

Sektör mali analiz ve istihbarat çalışmalarına önem vermektedir. Şüpheli alacak oranı oldukça düşüktür. Kira alacakları üzerinden aylık nakit akışı rahat takip edilmektedir. Kredi geri ödemelerinin nispeten sık olması nedeniyle Kiralama şirketinin risk takibi daha kolaydır.

İkinci el piyasası Türkiye’de güçlü bir piyasadır. Kiralama şirketlerinin satışlarının bu piyasadaki payı düşüktür. Türkiye’de ikinci ele olan talep yüksektir. Kiralama işleminin nakit akışına uygun kredi kullanımı işlemin vade ve kur risklerini her iki taraf için de azaltacaktır. Araç İkinci el bedelleri teminat anlamında balon ödeme tutarlarının çok üzerinde olabilmektedir. Bu nedenle balon ödeme banka açısından düşük bir risktir.

Kiralama hizmetinin büyük müşterileri alacak temliki vermekten sakınmaktadır. Bu hassasiyet karşısında kiralama şirketleri temliksiz limite ihtiyaç duymaktadırlar. Kiralama şirketinin kredibilitesi, kalan krediden daha değerli olan araç rehini, üzerine temlik, aşırı teminatlandırma anlamına gelmektedir.

Temlikin noterlenmesi hukuki anlamda bir gereklilik olmadığı gibi bir farklılık yaratmaz. Para ve zaman kaybına neden olmaktadır.

Araçların erken iade-pert-çalınma durumlarında teminatın ortadan kalkması ve kredinin geri ödeme planının revize edilmesi işin yapısından kaynaklanmaktadır.

Özellikle Katılım Bankaları ve murabbaha işlemlerinde bu durum daha da öne çıkmaktadır.

Operasyonel Kiralama Sektörü’nün Panaroması

Leaseurope Yönetim Kurulu Üyesi ve Eski Başkanı Alain Vervaet

Avrupa Kiralama Sektörü Onur Ödülü Sahibi Leaseurope Yönetim Kurulu Üyesi ve Eski Başkanı Alain Vervaet

Belçikalı olan Vervaet, Gent Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden mezun. Eli Lily’de başladığı iş hayatına, BBL’ in leasing şirketi olan Locabel N. V.’de devam etti, CEO’luğa kadar yükseldi. ING Lease Holding N.V. Amsterdam’da 15 ülkeden sorumlu bölge yöneticiliği ve ardından 20032009 yılları arasında CEO olarak görev yaptı. Halen aynı grubun denetleme kurulunda görevini sürdürüyor.

Belçika Leasing Derneği’nin ve Avrupa Leasing Federasyonu olan Leaseurope’un Başkanlığını yapan Vervaet, 2008 yılında Avrupa leasing sektörünün onur ödülünü aldı. Halen farklı ülkelerde leasing sektörünün önde gelen firmalarına danışmanlık yapmakta ve Leaserupe Yönetim Kurulu üyeliğini sürdürmektedir.

Alain Vervaet ‘Tam Hizmet Operasyonel Kiralama’ sektörünün bir panaromasını sundu. Çoğunlukla Doğu Avrupa üzerinden hazırladığı grafiklerle Avrupa’daki sektöre ilişkin genel bir bakış kazandırdı.

Alain Vervaet konuşmasında; “2. Dünya Savaşı’nın ardından, firmalar satmak için arabaya ihtiyaç duydular ve araba satın aldılar. Yeni teminatlı krediyle bankaya gittiler ve aşama aşama pozisyon aldılar. Araç sahibi olmanın metodu değişince ‘finansal leasing’ başladı. Önce satın alma, sonra kiralama. Ardından ‘operasyonel leasing’ ve ‘tam hizmet servis kiralama’ ortaya çıktı. Tahmin edeceğiniz gibi firmalar gittikçe daha talepkar olurlar. Artık sadece araba almak istemiyorlardı, aynı zamanda kaynak da geliştirmek istiyorlardı ve filo araçları yönetmenin uzman işi olduğunu biliyorlardı. Ve bizler bunu Avrupa’nın son 40-50 yılında, rakamlarla görüyoruz. Bugünkü rakamlara baktığımızda da firmalar tarafından, alınan ve satılan araçların çoğunluğunun ‘operasyonel leasing’ ile edinildiğini görüyoruz.

Çeşitli kiralama türleri mevcut. Ve en bilineni, sektörün de birlikte başladığı ‘finansal leasing’. Finansal Leasingin karakteriği oldukça basit; kiralamaların toplamı. Kiralamalar da dönem boyunca hızlandığı için toplam yatırımı karşılıyor. Kiralama şirketinin aldığı tek risk ise ‘kredi riski’. Ve bu tarz ürün sunanlar, genellikle bankalar ve kiralama şirketleriydi.” dedi.

Kiralama şirketleri, ilk kullanımını tamamlamış ürünlerin ve arabalarının ‘kalan değere’ sahip olduğunu keşfettiler diyerek konuşmasını sürdüren Vervaet, Avrupa pazarından örnekler verdi. 2010 yılındaki pazarda 15 milyon 600 bin araç alınıp satıldığını aktararak; “Bu araçların 6 milyon 540 bin tanesi kiralama şirketleri tarafından alınıp satıldı. 127 milyar euro değerinde 6 milyon 540 bin araba. Bu, inanılmaz bir rakam. Yalnızca yeni araçlar ve yalnızca 2010. Operasyonel olarak kiralanan araçların sayısına bakarsanız, tüm servisleriy lebirlikte 3 milyon 200 bin araç, yalnızca 2010 için. Bu da, 61 Milyar euroluk bir değer demek. 80 milyar dolara yakın bir rakam. Gördüğünüz gibi Leaseurope’un yeni araba üzerinden toplamda %40’lık bir nüfusu var. Benim fikrime göre bu anlamda, Doğu’nun toplam nüfusu %45. Her yüz araçtan 45’ i leasing şirketleri tarafından satın alınmış. Kendimizi pazarla sınırladığımızda, %16’ lık operasyonel kiralama nüfusunu inceliyoruz. ‘B to C’ ya da ‘B to B’ olarak, tüm arabaların %16’ sı operasonel leasing şirketleri tarafından satın alınmış. Bunlar oldukça etkileyici rakamlar.” dedi.

Endüstrideki Zorluklar
Kiralama endüstrisindeki zorluklara değinen Alain Vervaet; “Endüstrideki zorluklar nelerdir, her zaman sözünü ettiğimiz gibi ‘fon sağlama’dır. Sermaye ile bağımsız bir leasing şirketi olarak işe başlıyorsunuz. Banka malı olan şirketler için bu bir problem değil ama bağımsız olanlar ve üretici malı olanlar için öyle. Sermayeniz arttıkça bankanıza gitmek zorundasınız ve böylece tartışma ödeyebilirliğe varıyor. Bankalar, tam tersi de aynen geçerli olmak üzere, araba kiralama şirketleriyle her zaman rahat değiller. Çünkü, sorun olan, kiralama şirketi arabaya ihtiyaç duyduğunda, Türkiye’deki durum böyle, arabanın maliyeti 100. Ama ortada ödemeniz gereken fazladan bir miktar var: FHE (First Hand Experience). Bunun ortalaması Avrupa’ da 120. Fon sağlamak için ihtiyaç duyduğumuz şey 100 mü, 120 mi? Herhalükarda 120 nakite ihtiyacınız var. Diğer yandan banka, borcunuzu amorti etmeniz gerektiğini ve gereken süre içinde geri ödeme yapmanız gerekeceğini söyleyecektir. Ama herşeyden önce, söylediğim gibi, ödemeniz gereken meblağ 100 değil 120. Ve sizin müşteriniz de 100’ü değil ama artan değer olduğu için yüze 50’si dersek, 50’ yi size geri ödeyecek. Bu nedenle ortada bir problem var. Kabaca söyleyecek olursak, sizin ihtiyaçlarınız neler ve banka, buna nasıl bakıyor. Sektörü görmek, ve bence artan değerinizin sahte olmadığını ispatlamak için etkili bir data ve istatistiğe de sahipsiniz, bunların bir pazar değeri var. Fon sağlama kısmında, bankacılarınızı, sizinle aynı bakış açısından bakmaya ikna edebilmeniz mümkün olabilir” dedi.

Küresel mali iklime de değinen Alain Vervaet; “Kur riski, Avrupa’ daki birçok ülkede yok, Euro kullanılıyor. Euro alıp satıyorlar, bu onlar için bir problem değil. Türkiye’ de ise bu bir problem, çünkü biliyorum ki, kiralama hem TL, hem Euro ve hem de Dolar olabiliyor. Bu nedenle kur kısmı için de fonlamanızı eşleştirmeniz gerekiyor. Kur kısmının, kiralar üzerinden geri ödeneceğini biliyorum. Bence, artan değer için fon sağlayınınızı, Euro olarak borçlanmış olsanız bile, arabayı TL üzerinden satmak için ikna etmelisiniz. Çünkü arabanın fiyatının, Euro ve TL olarak arasında yakın bir bağlantı var” dedi.

Alain Vervaet konuşmasını; “Değer riski, tam hizmet operasyonel kiralamanın başlangıcından itibaren gerçek bir risk oldu. Bugün herkes riskin yönetilebilir olduğunu ve yönetildiğini biliyor. Size tecrübelerimden söyleyebilirim ki, 2008 krizinden hemen önce ING Car Lease’deydik ve kontrat sonunda, araba başına 600 Euro kar elde ediyorduk. İyi bir ilk yılın ardından 2008’de biraz durakladık ve 2009 itibariyle toparlandık. Ve bugün, herkes hala veya yeniden para kazanıyor.