Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Anonim Şirketlerin Payları Üzerinde İntifa Hakkı Kurulması – Av. Duygu TURGUT

  1. Giriş

İntifa hakkı, sahibine bir başkasına ait maldan veya haktan tam yararlanma yetkisi sağlayan sınırlı ayni haktır. Bu bakımdan, şirket payı üzerinde intifa hakkı kurulması, üzerinde intifa hakkı kurulan payın sahibinin pay sahipliği haklarından yararlanma yetkisini sınırlandırır ve bu haklardan yararlanma yetkisi intifa hakkı sahibine tanınır. Böylece, paylarda adeta “çıplak mülkiyet” durumu oluşur. İntifa hakkı, kararlaştırılan sürenin dolması ve hakkın geçerliliğine ilişkin bir süre kararlaştırılmamış ise gerçek kişilerde hak sahibinin ölümü; tüzel kişilerde tüzel kişiliğin ortadan kalkmasıyla sona erer. Tüzel kişilerin intifa hakkı, en fazla yüz sene süre ile tanınabilir. İntifa hakkı, aile şirketlerinin yönetimi ve yatırımcılar arasındaki ilişkilerde sıkça kullanılan bir hukuki enstrüman olarak karşımıza çıkar.

  1. İntifa Hakkının Hukuki Niteliği ve Pay Üzerinde Kurulması

Türk Medeni Kanunu (“TMK”) m. 794 ve devamı hükümlerinde düzenlenen intifa hakkı, mülkiyet hakkının bütünleyici unsurlarından olan kullanma ve semelerinden yararlanma yetkilerinin intifa hakkı sahibine bırakılmasını, ancak tasarruf yetkisinin çıplak mülkiyet sahibinde kalmasını sağlar. Dolayısıyla intifa hakkı, mülkiyet hakkından doğan yetkilerin bölünerek dağıtılmasına imkân tanıyan, kişiye sıkı sıkıya bağlı ve devredilemez nitelikte bir ayni haktır.

İntifa hakkı, TMK’da öngörülen geniş kapsam nedeniyle taşınırlar, alacak hakları ve hatta şirket payları üzerinde de tesis edilebilmektedir. Anonim şirketin nama yazılı payları üzerinde intifa hakkı kurulması intifa amaçlı ciro ve pay senedinin teslimi ile olur. İntifanın hüküm, şart ve sınırları genellikle tarafların arasında imzalanacak bir sözleşme ile belirlenir. Senede bağlanmamış payların söz konusu olması halinde intifa hakkı, alacağın devri hükümleri izlenerek yazılı bir intifa hakkı sözleşmesi ile kurulur.

TTK’nın 499. maddesi uyarınca pay üzerinde kurulan intifa hakkının şirketin pay defterine kaydedilmesi gerekir. Böylece, intifa hakkının tesisi ile paya ilişkin kâr payının intifa hakkı sahibi ve pay sahibi arasında paylaştırılacağı oran bakımından şeffaflık sağlanmış olur. İntifa hakkının kaynağının (kanun mu yoksa sözleşme mi olduğu) ve intifa hakkı sahibinin pay üzerindeki hak oranının, pay defterine kaydedilmesi gerektiği kabul edilir. Ayrıca tarafların hak ve yetkilerinin kapsamı, şirket esas sözleşmesinde veya taraflar arasında imzalanacak intifa hakkına ilişkin bir sözleşme ile ayrıntılı olarak belirlenebilir. Kurulan intifa hakkının pay defterine işlenmesi, şirketin bu intifa hakkının hak sahibince kullanılmasını tanıması bakımından önem taşır. Şirket, ilgili intifa hakkını pay defterine işlemek için uygulamada bir yönetim kurulu kararı ile bu hakkın tesisini onaylar.

  1. Pay Üzerinde İntifa Hakkının Sonuçları ve Tarafların Hakları

Pay üzerinde intifa hakkı tesis edildiğinde, paya bağlı hakların kime ait olacağı meselesi önem kazanır. Zira pay, yalnızca ekonomik değer ifade eden bir mal varlığı unsuru olmayıp, aynı zamanda şirkete katılmayı ve onun yönetimine iştirak etmeyi sağlayan bir araçtır. İntifa hakkı kural olarak intifa hakkı sahibine kâr payı hakkı, genel kurul toplantılarına katılma ve oy kullanma hakkı, şirkete ilişkin bilgi alma ve şirket kayıtlarını inceleme hakkı gibi haklar verir. Her ne kadar kanun koyucu genel kurul toplantılarında alınan kararlara karşı iptal davası açma hakkını payın sahibine tanımış olsa da intifa hakkı sahibinin de bu kararlara karşı tek başına iptal davası açması mümkündür. Tarafların karşılıklı anlaşarak bu imkanları genişletmesi ya da sınırlandırması mümkündür.

Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 432, bu konuda temel düzenlemeyi getirmektedir. Anılan madde uyarınca, aksi kararlaştırılmadıkça oy hakkı intifa hakkı sahibi tarafından kullanılır. Böylelikle kanun koyucu, kural olarak intifa hakkı sahibini yalnızca mali hakların değil, aynı zamanda yönetime katılma haklarının da muhatabı haline getirmiştir. Bunun gerekçesi, paydan fiilen yararlanan kişinin şirketin mali politikaları üzerinde söz hakkına sahip olmasının daha tutarlı kabul edilmesidir. Bununla birlikte, intifa hakkı sahibi oy hakkından doğan yetkilerini iyi bir yöneticinin göstereceği özeni göstermeksizin kullanırsa pay sahibine karşı sorumluluğu söz konusu olur. Her ne kadar kanun koyucu genel kurula ilişkin oy hakkını intifa hakkı sahibine tanısa da payın asıl sahibinin genel kurullara katılması ve bulunması halinde itirazını tutanağa geçirmesi mümkündür.

Mali bakımdan intifa hakkı sahibi, payın sağladığı ekonomik menfaatlerden yararlanır. Kâr payı alma, bedelsiz paylardan yararlanma ve tasfiye bakiyesinden pay alma gibi haklar intifa hakkı sahibine aittir. Çıplak mülkiyet sahibinin ise, payın hukuki varlığına ya da tasarrufuna ilişkin menfaatleri korunur. Bu bağlamda, rüçhan hakkı yani sermaye artırımlarında yeni pay alma hakkı, çıplak mülkiyet sahibine tanınmıştır. Zira bu hak, ilgili payın sahibinin şirketteki pay sahipliği oranının korunmasına ilişkin olup intifa hakkına ilişkin menfaatlerin ötesindedir.

  1. Uygulamada İntifa Hakkı

İntifa hakkının uygulanması her zaman sorunsuz değildir. İntifa hakkı sahibi ile çıplak mülkiyet sahibi arasında menfaat çatışması yaşanabilmektedir. İntifa hakkı sahibi çoğu zaman kısa vadeli çıkarlar, yani düzenli kâr payı dağıtımı ile ilgilenirken; çıplak mülkiyet sahibi şirketin uzun vadeli yatırım politikalarını önceleyebilir. Bu durum özellikle kâr dağıtımına karar verilmediği dönemlerde uyuşmazlıklara yol açar. Kârın şirket bünyesinde bırakılması, çıplak mülkiyet sahibinin menfaatine uygun olabilirken, intifa hakkı sahibinin ekonomik beklentilerini boşa çıkarabilir. Bu sebeple intifa hakkı kurulurken hakkın kapsamı ve sınırları yeterince açık bir şekilde düzenlenmelidir

  1. Sonuç

Pay üzerinde intifa hakkı, mülkiyetten doğan yetkilerin bölünmesine imkân tanıyan ve şirketler hukukunda hem teorik hem de pratik açıdan önem arz eden bir kurumdur. Bu hak sayesinde, mali menfaatlerin intifa hakkı sahibine bırakılması, payın hukuki varlığının ve yükümlülüklerinin ise çıplak mülkiyet sahibinde kalması mümkün olur.

Bununla birlikte, menfaat çatışmaları ve uygulamadan doğan belirsizlikler, intifa hakkının kapsamının ve süresinin açıkça belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Esas sözleşme hükümleri, pay defteri kayıtları ve taraflar arasında imzalanacak sözleşmeler, bu hakkın işlevsel ve güvenli biçimde kullanılmasının ön koşuludur.

Son tahlilde, intifa hakkı doğru kurgulandığında, şirketin sürekliliğini güvence altına alan, taraf menfaatlerini dengeleyen ve şirketler hukukunun temel amaçlarından biri olan hukuki güvenliği pekiştiren bir enstrüman niteliği taşır.