Türk Ticaret Kanunu Uyarınca Defter Tutma Yükümlülüğü – Av. Duygu TURGUT
1. Giriş
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“Kanun”) 12. Maddesi uyarınca tacir; faal olan bir işletmeyi kendi adına kısmen veya tamamen işleten gerçek ya da tüzel kişidir ve bu sıfatı kapsamında tacirliğin nimetlerinden yararlanırken külfetlerine katlanır. Bu çerçevede, Kanun’da emredici olarak düzenlenen yükümlülüklerinden bir tanesi de ticari defterlerini 64. Madde kapsamında ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak
ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, Kanun’a göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymaktır.
2. Defter Tutma Yükümlülüğünün Öznesi Kişiler
Kanun 6762 sayılı eski Türk Ticaret Kanunu’nun (“eTTK”) düzenlemesinden farklı olarak defter tutma yükümlülüğüne ilişkin gerçek ve tüzel kişiler arasında bir fark yaratmamış, tutulması gereken farklı defterlere ilişkin Ticari Defterlere İlişkin Tebliğ (“Tebliğ”) hükümlerini düzenlemiştir. Bu kapsamda defter tutma yükümlülüğünün öznesini gerçek ve tüzel kişi tacirler ile tacir sayılanlar ve tacir gibi sorumlu olanlar oluşturmaktadır. Esnaflar ve kâr elde etme amacıyla kurulmasına rağmen ticari işletmesi bulunmayan adi şirketler ise defter tutma yükümlülüğü altında değildir.
3. Tutulması Zorunlu Defterler
Muhasebe ile ilgili tutulması zorunlu defterler kapsamında envanter defteri, yevmiye defteri ve defteri kebir sayılmış, Kanun’un 44. Maddesi ile Vergi Usul Kanunu’na atıfta bulunularak vergi mevzuatları kapsamında belirleneceği düzenlenmiştir.
Muhasebe ile ilgili olmayan zorunlu defterler ise pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri gibi örneklendirme suretiyle Kanun’da belirtilmiştir.
Ayrıca Tebliğ ile düzenlendiği üzere gerçek kişi tacirler yevmiye defteri, envanter defteri ve defteri kebir; tüzel kişi tacirler ise yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri, muhasebe defterleri, pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri tutmakla yükümlü kılınmıştır. Bu defterler açılış ve kapanış onaylarına tabi kılınmıştır.
4. Defter Tutma Yükümlülüğüne Hakim İlkeler
İlgili koşulların sağlanması halinde ispat niteliğini haiz olan ticari defterlerin tutulması için Kanun’un 65. Maddesi düzenlemesi öngörülmüştür. Bu çerçevede işletmenin gerçek finansal durumunu yansıtan ve kanuna uygun olarak tutulan defterler eğer ki fiziksel olarak tutulmaktaysa defterlerin açılışı ve yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar defterinin kapanış onaylarının yapılması gerekmektedir. Defterler Türkçe olarak Türk Lirası üzerinden tutulmalıdır.
İspat niteliğini taşıyan ticari defterlerin Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Madde uyarınca bu niteliklerini haiz olabilmeleri defterlerin tam ve eksiksiz olarak tutulmasına bağlıdır, bunun yanı sıra defterler ve defterlere dayanak oluşturan bütün belgelerin de saklanması gerekmektedir. Bu süreler Kanun’un 82/5 Maddesi uyarınca son kaydın yapıldığı takvim yılının bitiminden itibaren10 (on) yıllık sürelerdir.
5. İspat Aracı Olarak Ticari Defterler
Ticari defterlerin ticari uyuşmazlıklarda tacirlere sağladığı ispat kabiliyeti açısından Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesi ile yeni bir düzenleme öngörülmüştür. Bu düzenleme ile birlikte ticari defterlerin kesin delil olma nitelikleri ortadan kaldırılmıştır. Kanun’un gerekçe metni ile tacirlerin kendilerinin tutmakla yükümlü olduğu defterlerin kesin ispat kabiliyetine sahip olmalarının ispat hukuku ilkeleri ile bağdaşmayacağı, pek çok ülke kanunlarında yer almadığı belirtilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu tacirlerin tutmakla yükümlü oldukları ticari defter ve belgeleri takdiri delil olarak belirlemiş ve ancak takdiri delille ispatı mümkün olan uyuşmazlıklarda delil niteliğine sahip olacağı düzenlenmiştir. Delil niteliğine sahip olabilmesi için bu defterlerin usulüne uygun olarak eksiksiz bir şekilde tutulmuş, açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirlerini doğrulamış şekilde tutulmuş olması koşulları koyulmuştur.
Öyledir ki; sadece tacirler, tacir sayılanlar ve tacir gibi sorumlu olanlar iflas edebileceklerinden uygulamada sıklıkla gündeme gelen hileli iflas ve kusurlu iflas davalarında sayılan kriterlere sahip ticari defterlerin delil olarak kullanılması önemli bir ispat fonksiyonunu yerine getirmektedir.
6. Usulüne Uygun Ticari Defter Tutmamanın Hukuki Sonuçları
Ticari defter tutma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi biraz önce değindiğimiz gibi defterin delil niteliğinin ortadan kalkması sonucunu gündeme getireceği gibi, Kanun’da düzenlenen yaptırımların yanı sıra, Vergi Usul Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve İcra İflas Kanunu kapsamında da yaptırımları ortaya çıkaracaktır. Kanun’da defter tutulmaması durumunda uygulanacak cezai yaptırımlar anonim şirketlere ilişkin hükümler arasında düzenlenmiştir. İlgili düzenlemeye göre ticari defterlerin mevcut olmaması, hiçbir kayıt içermemesi veya Kanun’a uygun saklanmaması durumunda, sorumluların üç yüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılacağı, kasten gerçeğe aykırı beyanlar içermesi halinde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmedileceği düzenlenmiştir. Vergi Usul Kanunu kapsamında ise defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapanlar, kayıt gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına kaydedenler, defter ve belgeleri tahrif edenler, gizleyenler, içeriği itibarıyla yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar hakkında on sekiz aydan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunacağı düzenlenmiştir. Defter tutulmaması İcra İflas Kanunu açısından ise konkordato mühlet talebinin reddedilmesi, taksiratlı müflis olarak kabul edilmesi sonuçlarını doğurabilecektir.
7. Sonuç
Kanun’a göre tacirin ticari işlemlerinin, ticari işletmesinin mali durumunun, alacak ve borçlarının dolayısıyla, işletmesinin genel durumunun açık ve net bir şekilde anlaşılması amacıyla hazırlanan ticari defterlerin tutulması tacirlere, tacir sayılanlara ve tacir gibi sorumlu olanlara yüklenen bir yükümlülüktür. Esnaflar ve ticari işletme işletmeyen adi şirketler açısından bu şekilde bir yükümlülük yoktur. Gerçek ve tüzel kişilere yönelik tutulması gereken defterlere yönelik Kanun bir ayrımda bulunmamış ve Tebliğ ile gerçek ve tüzel kişilerin tutması gereken defterlerin neler olacağı açıkça ortaya konmuştur. Ticari defterlerin takdiri delil olarak ticari uyuşmazlıklarda ileri sürülebildiklerinden ve uygulamada özellikle hileli iflas ve kusurlu iflas davalarında sıklıkla dayanılan deliller olduklarından Kanun’un amaçladığı güvenilir ticari defterlerin tutulması belirli ilkelere bağlanmış, defter tutma yükümlülüğünü yerine getirmeyenlere Kanun, Vergi Usul Kanunu ve İcra İflas Kanunu kapsamında idari ve adli yaptırımlar getirilmiştir.