Otoplan, Yoyo, 2 Plan Yönetim Kurulu Başkanı ve TOKKDER Yönetim Kurulu Üyesi – Mürşit UNAT Röportajı
Sektörde böyle bir talep ve araç tedarik sıkıntısı bekliyor muydunuz?
2018 Ağustos krizinden sonra markalar düşen talep etkisi ile üretimlerini kısmış ve siparişlerini iptal etmişlerdi. 2019 için öngörülerini düşürmüşlerdi. Ancak 2018 yılı son aylarından itibaren her ortamda ve sosyal medyada, toplantılarda talebin patlayacağını, markaların buna cevap veremeyeceğini dolayısı ile ikinci el araçların değerleneceğini belirtmiştim. Bunu nereden tahmin ettim?
Çünkü 2001-2008 krizinden sonra 2014 Rusya krizinde hep aynısı olmuştu. Ertelenen talep en fazla bir yıl bekler. Benim beklentim 2020 Mart ayından itibaren arz-talep dengesinin oturması idi. Ancak tam bu zamana denk gelen pandemi talebi bir kez daha erteledi ve dünyada üretimin aksaması ile sonuçlanınca nerede ise araç parkı yenilenmeden geçen 2 yıl Türkiye’de otomotive talep yönünde mükemmel bir fırtına oluşturdu.
Fiyatların bu kadar artmasını bekliyor muydunuz?
Türkiye’de yeni araç fiyatları Euro’ya endeksli olduğundan araç fiyatlarını takip etmek için en önce bakılması gereken faktör Euro kurudur. Euro’nun artması ÖTV dilimlerini yukarıya çekmiştir. Ayrıca ertelenen talebi ucuz krediler destekleyince zaten zor 2 yıl geçirmiş olan marka ve bayiler iskontolarını kısmıştır. Bu doğal olarak zaten krizde çok ucuzlamış olan 2.el fiyatlarının toparlanması ve yükselmesine yol açmıştır. Euro’nun her ay düzenli artması bir önceki ay alınan araçların prim yapmasını bunu gören vatandaşın da parasını yatırım aracı olarak otomobile yatırmasına yol açmıştır. Yani fiyatlar zincirleme reaksiyon sayesinde yükselmiştir.
Fiyat artışı ve talep sürecek mi?
Yıl sonuna doğru üretim ve ithalatın artması, kredilerin pahalanması, ÖTV’nin bazı modellerde yükselmesi, talebi ve fiyat artışını dizginleyecektir. Ancak Euro artışı devam eder ise maliyetler artmaya devam edeceğinden fiyat artışı bu kadar olmasa da devam edecektir. Ancak talep konusunu destekleyen birkaç etkenden bahsetmeden geçemeyeceğim.
Öncelikle nüfusun 85 milyon ve araç sahipliği oranının uzun yıllardır 1.000 kişi için 200 adeti (yani 150 otomobil+ 50 hafif ticari) bir türlü geçemediğini unutmayalım. Bu oran Avrupa’da 600’leri bulmuş vaziyettedir. Yani daha çok yolumuz vardır. Ayrıca son yıllarda ülkemizde büyük bir karayolu hamlesi yapılmıştır. Otoyollar, duble yollar, tüneller, köprüler ve şehirler birbirine yakınlaşmıştır. İnsanlar pandemi etkisi ile yeni yolları daha çok kullanmaya başladıkça ailece otomobil seyahatinin aslında çok rahat, güvenli ve keyifli olduğunu fark etmiştir.
Bir diğer faktör akaryakıt fiyatlarıdır. 2013 yılında 1 litre benzin 2 dolar 63 cent iken bugün 90 cent’e kadar düşmüş durumdadır. Buna ayrıca pandemi etkisi ile insanların şehir içinde toplu taşıma kullanmak istememelerini de eklersek “cin şişeden çıktı” diyebiliriz. Otomobil sahipliği oranı hızla artacaktır.
ÖTV düzenlemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hükümet kısaca vatandaşa 230.000 TL’ye kadar araç (yerli) al demektedir.
Yıl sonuna kadar bu formülün tutacağını düşünüyorum. Ancak kur artışı devam eder ise birçok yerli modelde yüzde 50 ÖTV diliminden yüzde 80 ÖTV dilimine geçeceğinden yerli araçlarda bile büyük fiyat artışı ile karşılaşabiliriz. Ayrıca 230.000 TL üzeri araç satışları azalacağından ciddi vergi kaybı yaşanacağını ayrıca belirtmek isterim.
ÖTV ve fiyat artışlarının hafif ticari araç satışlarına olumlu etkisi olur mu?
Teorik olarak olmalıdır. Ancak Türkiye’de üretilen ticari araçlar biraz zamanın gerisinde kalmıştır. Tüketici ‘yakışıklı’ SUV- Crossover’a benzeyen otomatik vitesli ticari araç almak istemektedir. Ayrıca her yıl muayene sorunu, hız sınırlaması gibi faktörler tüketiciyi caydırmaktadır.
Bu vesile ile elektrikli araçların da cazip olmaya başladığını iletmek isterim.
Hurda araç konusu tekrar gündeme gelir mi?
Gelebilir, bunun da bir mantığı vardır. Ancak artık 10.000 TL’ye bile hurda araç bulunamayacağını da dikkate almak gerekir.
İkinci el araç ticareti düzenlemesi ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?
Türkiye’de araç fiyatının kişi başına düşen milli gelire oranına baktığımızda otomobil sahipliğinin en güç olduğu ülkelerden biri olduğu barizdir. Bu sebep ile 85 milyon insanı yılda 1 milyon yeni araç satışı ile doyurmak mümkün olmadığından Türkiye ikinci el araca talebin en yoğun olduğu ülkelerden biridir. Bu kadar büyük bir pazarın disipline edilmesi ve kontrol altına alınması çok önemli ve gereklidir. Sektör bu yasayı desteklemektedir ve olumlu bulmaktadır.
Kiralama sektörü için neler düşünüyorsunuz?
2018 krizinden sonraki 24 ay boyunca yapılan yatırımlardan sektör olarak fayda sağlayacağımız kesin olmak ile beraber artan faizler, araç fiyatları, ÖTV tutarları tekrar sektörün uzun vadeli belirsizliklerini artırmıştır. Ayrıca otomotivdeki ürün değişiklikleri, teknoloji çok yakından takip edilmelidir. Ayrıca araç fiyatlarının çok artmasından dolayı şirketlerin kanuni gider yazma tutarı 5.500 TL/ay çok düşük kalmıştır.
Ayrıca pandemi ve ekonomik krizin müşterilere olası etkilerine dikkat edilmelidir. Sektör şu anda göreceli olarak pahalı araç satın almaktadır. Bu vesile ile 3 yıl sonraki ikinci el değerleri çok iyi tahmin edilmelidir.
Son olarak Türkiye otomotiv ekosistemine mesajınız var mıdır?
Paydaşlar acilen bir araya gelip ülke menfaatlerini gözeterek asgari müşterekte anlaşıp Türkiye’nin gelecek 10 yıllık otomotiv politikasını belirlemeye mecburdur. Vergiler, üretim, yatırım, ihracat, 2.el dahil her konu masaya yatırılmalıdır. Yoksa Türkiye’nin en büyük sektörünü kara bulutlar beklemektedir. Türkiye’nin orta ve uzun vadeli menfaati büyük otomotiv çalıştayı düzenleyip yol haritasını belirlemekten geçmektedir.