Your browser (Internet Explorer 7 or lower) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.

X

Sürdürülebilir Bir Ekonomiye Geçişte Raporlamanın Rolü

Mervyn E. King 

Mervyn E. King “Biz 21. Yüzyıl problemlerine, aslında bu problemlere sebebiyet veren 20. Yüzyıl düşünce yapısı ile çözüm bulamayız. Düşünce yapımızı değiştirerek entegre raporlamayı uygulamalıyız. Artık hissedarların üstünlüğü ve kara odaklanmayı karar verme aracı olarak kullanamayız. Entegre raporlama anlayışının zamanı gelmiştir.” Diyor. Mervyn E. King’in entegre raporlamaya yönelik görüşlerini ve çalışmalarını yansıtan makalesini bu sayımızda sizler için derledik.

>> Bir entelektüel dürüstlük temelinde, iyi kurumsal yönetim sorumluluk, hesap verebilirlik, adillik ve şeffaşığı gerektirmektedir. Şirket hesap verebilir ve şeffaf olabilmek için mevcut durumunu sade ve anlaşılır bir dille iletmelidir.

Sınırlı mesuliyet kavramı 150 yaşındadır.

2. Tüzel kişilik kısıtlı, cansız ve teknik olarak ölümsüzdür. Yönetim kurulu üyeleri tüzel kişiliğe hayat verip kapasitesinin oluşmasını sağlarken aynı zamanda kısa, orta ve uzun dönemde yön gösterir. Ayrıca, almış oldukları kararların üst yönetim tarafından nasıl uyguladığını gözetler.

3. Zihinsel kapasitesi yetersiz, 18 yaşında olup 90 yaşına kadar yaşama ihtimali olan bir kişinin bir vasiye ihtiyacı vardır. Vasi bu talihsiz gencin işlerini gencin menfaatleri doğrultusunda yürütür, kararlarında son derece dikkatli davranır ve kapasitesi yetersiz olan kişinin varlıklarına büyük özen gösterir. Bütün becerilerini talihsiz gencin menfaatleri doğrultusunda uygulamalı; vazifelerini gayretle yapmalı, gencin finansal durumunu anlamalı ve onun için kısa, orta ve uzun süreli planlar yapmalıdır.

Yönetim kurulu üyeleri şirketin kapasitesini ve yeteneklerini oluşturur ve şirket itibarını yaratır.

Bunlar tam olarak yönetim kurulu üyesinin tüzel kişi için yapacağı vazifelerdir. Yönetim kurulu üyeleri şirketin kapasitesini ve yeteneklerini oluşturur ve şirket itibarını yaratır. Bu nedenle, yönetim kurulu üyeleri şirketin kalbi, beyni ve ruhu haline gelirler. Yönetim kurulu üyesinin vazifeleri sabitken, bugünün şirketi dünün şirketi değildir.

150 yıl önce bu kavram ortaya çıktığında, bir şirkete sermayesini sağlayanlar varlıklı ailelerdi. Şirketler büyüdükçe, git gide daha çok sermayeye ihtiyaç duymaya başladılar. Varlıklı aileler bile bu doymak bilmeyen sermaye ihtiyacını temin edemediler. Bu durum, emeklilik fonları ve mali kurumların dünyada büyük hissedarlar haline geldikleri hissedar devrimine neden oldu. Varlıkların perdelerini araladığımızda, görüyoruz ki bir ülkenin vatandaşları o ülkenin sermaye tedarikçileri ve şirketlerin tüketicisidirler. Enron ve Lehman Brothers vakalarında olduğu gibi bugün bir şirketin başarısız olması milyonlarca insanın hayatını olumsuz olarak etkilemektedir. Günümüzde Microsoft ve Apple milyonlarca kişinin hayatını olumlu yönde etkilemektedir.

Brüt gelir açısından en büyük ekonomiye sahip yüz ekonominin büyük bir bölümü, devletler değil çok uluslu büyük şirketlerdir. Sonuç olarak şirketler sadece toplum ve çevre üzerinde büyük bir etkiye sahip değildirler aynı zamanda toplumun ayrılmaz bir parçasıdırlar. Şirketler asla bir boşluk içinde işletilmemişlerdir. Bunlar yönetim kurulu üyelerinin istedikleri ortamda işletilmektedirler. Günümüz ortamı değişmiştir. Hissedarların diğer menfaat sahiplerine üstünlüğü, sınırsız kaynakların varlığı ve dünyanın bütün atıkları yok edebilecek kapasiteye sahip olduğu varsayımları ile şirketlerin yönetilmesi geçmişte kalmıştır.

>>Prof. Dr. Mervyn E. KING International Integrated Reporting Council (IIRC) Başkanı & Global Reporting Initiative (GRI) Onursal Başkanı Güney Afrika Yüksek Mahkemesi Baş Danışmanı ve eski yargıcıdır. “King Committee on Corporate Governance Başkanlığı”, “Advertising Standarts Authority Başkanlığı” ve “Securities Regulation Panel Üyeliği” görevlerini yürütmektedir. Güney Afrika Üniversitesi Ekonomi ve İşletme Bilimleri kürsüsünde profesör olarak görev almaktadır. Kurumsal Yönetim konusunda bugüne dek 28 ülkede danışmanlık yapmış, konferanslar vermiş ve birçok ödüle sahiptir. King’in kaleme aldığı Dünyanın Geçici Bekçileri adlı kitap 2010 yılında TKYD tarafından yayınlanmıştır.

Şirketler için 21. yüzyılın değişen dünyası; finansal krizler, iklim değişikliği, ekolojik aşırılık, radikal şeffaşık, nüfus büyümesi ve paydaşların aşırı beklentilerinden oluşmaktadır.

Paydaşlar; şirketlerin çevresel, insan hakları, dürüstlük ya da topluma maliyetler yükleyerek kar elde etmemelerini beklemektedirler. Şirketlerin riskler ve fırsatları izleyip yönetebilecek kontrol sistemlerine sahip olmalarını beklemektedirler. Bugünlerde paydaşlar ücretlendirmenin genel performanslarına bağlı olmasını istiyorlar ki bu performansın içinde sosyal, çevresel ve finansal yönler de bulunmaktadır. Değişen dünyada, şirketin sürdürülebilir olarak değer yaratabileceğini görebilmek amacıyla, şirketin duyurularından ve raporlarından yeterli bilgi sahibi olarak değerlendirmeler yapabilmek istiyorlar.

Bu problemleri yaratan, yönetim kurullarının hissedarların üstünlüğü ve kâra odaklanan bakış açıları olmuştur. Karar verme kısa vadeli kapitalizm olmuş, raporlama ise sadece finansal duruma odaklanmıştır. Finansal raporlama, tanım olarak tarihi gösterir ve kullanıcı sanki ileride bir yol yokmuşçasına her şeye “dikiz aynasından” bakmaktadır.

Emeklilik fonunuz sadece yıllık finansal raporlara bakarak uzun dönemde şirketin sürdürülebilir olarak değer yaratabileceğini değerlendiremez. Sonuç olarak, onlarca senedir bildiğimiz şirket raporlaması artık amaca uygun değildir ve şirketin mevcut durumu ile ilgili bilgi vermemektedir. İyi kurumsal yönetim miktar ile değil, nitelik ile ilgilidir.

İyi kurumsal yönetim miktar ile değil, nitelik ile ilgilidir. Nicel, düşünce gerektirmeyen bir uyum uygulaması değildir. Entelektüel dürüstlük temeline dayanmaktadır: şirketin yararına çalışan yönetim kurulunun ortak fikirlerinin dürüstçe uygulanması ve Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’na göre bilançoya eklenmeyen maddi olmayan varlıkları da içeren toplam ekonomik değeri maksimize etme gayretidir. S&P 500 19752009 karşılaştırması bu durumu çok iyi açıklamaktadır. 1975’te bilançoya katılabilecek fiziksel ve finansal varlıklar şirketlerin piyasa değerlerinin %83’ünü oluşturmaktayken,bugün sadece yüzde 19’unu oluşturmaktadır. Aynı zamanda bu sıra dışı değişiklikleri açıklamak için raporlama miktarı artmıştır ama raporlama ortalama kullanıcılar için büyük, kullanışsız ve anlaşılmaz hale gelmiştir.

Bir entelektüel dürüstlük temelinde, iyi kurumsal yönetim sorumluluk, hesap verebilirlik, adillik ve şeffaşığı gerektirmektedir. Şirket hesap verebilir ve şeffaf olabilmek için mevcut durumunu sade ve anlaşılır bir dille iletmelidir. Mütevelliniz başka nasıl size karşı olan özen borcunu yerine getirebilmek için, paranızı şirketin hisse senedine yatırmadan önce şirketle ilgili sürdürülebilir olarak değer yaratılışı hakkında yeterli bilgiye sahip olarak değerlendirme yapabilir?

Hissedarların üstünlüğü ve kâra odaklanan kurumsal yönetim yaklaşımı geçmişin düşüncesidir. Bugünün kapsayıcı kurumsal yönetim yaklaşımı, karar verme sürecinde paydaşların ihtiyaçlarını, menfaatlerini, beklentilerini dikkate almak; fakat aynı zamanda iş kararı alırken şirketin çıkarına olacak şekilde şirketin defter değerini değil toplam ekonomik değeri maksimize edecek şekilde olmasıdır. Paydaşların ihtiyaçlarını, menfaatlerini ve beklentilerini öğrenerek ve işle ilgili sürdürülebilir önemli konuları tanımlayarak, yöneticiler daha bilgili olarak strateji geliştirebilir ve yönetebilirler.

>> Küresel Raporlama Girişiminin (GRI) rolü sürdürülebilir kapitalizm için kritik önemdedir ve entegre düşünmenin ana sütunlarından biridir.

Yönetim kurulunun ortak aklı yaşadığımız değişen dünyada sürdürülebilirlik konularını uzun dönemli stratejiye ekleyerek şirkete rekabet avantajı sağlar. İlaveten şirketlerdeki tedarik zinciri önemlidir. Tedarik zincirinde paydaşların beklentileri ile uyumlu olmayan bir gelişme, sizin yatırım yaptığınız şirketin maddi olmayan varlıklarını olumsuz olarak etkileyebilir.

Entegre düşünme; kısa, orta ve uzun vadeli olarak sürdürülebilirlik risklerini, fırsatlarını ve bunların şirket faaliyetleri üzerindeki etkilerini belirlemeyi ve öncelik sırasına koymayı içermektedir. Sadece finansal performansa odaklı olmayıp aynı zamanda finansal olmayan performansa da odaklanmak gerekmektedir. Kısa, orta ve uzun dönemdeki stratejileri etkileyebilecek olan sürdürülebilirlik riskleri ve fırsatları açısından bir farkındalık olması gereklidir.

Bu sebepten dolayı sürdürülebilirlik raporlaması kendi içinde çok kritiktir. Küresel Raporlama Girişiminin (GRI) rolü sürdürülebilir kapitalizm için kritik önemdedir ve entegre düşünmenin ana sütunlarından biridir. GRI ilkeleri, tıpkı suyun içecek üreticisine gerektiği gibi, yönetim kurulu üyelerinin şirket için önemli olan sürdürülebilirlik konularını belirlemelerini sağlar.

Birleşmiş Milletler genel sekreteri Ban ki Moon, 16 Şubat 2012’de sürdürülebilirlik raporlamasının, “Yapılamıyorsa, neden yapılamıyor?” temelinde raporlama sürecine entegre edilmesi vaktinin geldiğini belirtmiştir.

Haziran’da Rio +20’de devlet başkanları ana düzenleyici kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının ve yatırımcıların Sürdürülebilirlik Raporlaması konusunda bir açıklama yapacakları toplantıda buluştular.

Küresel Raporlama Girişimi yakın bir zamanda Önemlilik ve Çevre, Sosyal ve Kurumsal Yönetim alanlarına odaklanacak olan G4 rehberini yayınlayacak. Rehber, entegre düşünme ve raporlama açısından önemli bir basamaktır.

King III entegre sürdürülebilirlik raporunu savunmaktadır. Johannesburg Borsası tavsiyeyi listelenme için zorunluluk olarak sahiplenmiştir. Benzer şekilde Sao Paolo Borsası da sahiplenmiştir.

Uluslararası Entegre Raporlama Konseyi oluşumu kurumsal tarih için bir dönüm noktasıdır. Bu oluşumda, IASB, FASB, IAASB, GRI, CIMA, ACCA, 4 büyük denetim firması, the World Business Council for Sustainability, WWF, IFAC, UNEP, IOSCO, Nestle ve HSBC gibi düzenleyici kuruluşlar, yatırımcılar, standart belirleyiciler ve sigortacı kuruluşlar yer almaktadır. Birbirinden farklı kurumların katıldığı St James Sarayı’ndaki bir saatlik toplantıda amaç birliği oluştu; şirket raporlaması günümüzde artık amaca ve gelecekteki entegre raporlamaya uygun değildi.

Yıllık finansal tablolar ve gelecekteki beklentilerden oluşan tek bir paragraf okuyucuya şirketin mevcut durumu hakkında bilgi vermez. Ve bu hissedarlarınıza rapor vermekteki amacınız değil midir? Hesap verebilirlik ve şeffaşık anlayışını da içinde barındırsa daha iyi bir kurumsal yönetim olmaz mıydı?

Kısa dönem kapitalizm devri bir sona gelmiştir ve dünya sürdürülebilir kapitalizme doğru yol almaktadır. Bu durum iki piyasa gücünden kaynaklanmaktadır. 30 trilyon dolarlık aktif büyüklüğü ile Sorumlu Yatırımcılar, Birleşmiş Milletler sorumlu yatırım prensiplerini kabul ederek Çevre, Sosyal ve Kurumsal Yönetim konularını karar verme mekanizmalarına ve hissedarlık yapılarına ekleyerek kendi hedeşerini toplumun hedeşeri ile uyumlu hale getirmeyi amaçlamaktadırlar. Bu yatırımcılar aynı zamanda bir şirketin tedarik zincirinde hesap verebilirliğin ve şeffaşığın olduğunu da bilmek isterler. Bir tedarikçinin çocuk işçi kullanımı yatırım yapılan bir şirketin itibarının büyük bir bölümünü yok edebilir.

Rekabet üstünlüğü sağlamak amacıyla, büyük çok uluslu şirketler uzun vadeli stratejik düşüncelerine sürdürülebilirliği ekliyorlar. Procter & Gamble, örneğin, uzun vadeli bir stratejik plan oluşturarak, fabrikalarında yenilenebilir enerji kullanımını geliştirdi, tüm ürünlerini yeniden tasarlayarak, müşterilerinin yüzde 50 az su, yüzde 50 az enerji kullanmasını sağlayacak şekilde yapılandırdı. P&G tedarikçilerini de, kendileri için hazırladığı ürünleri yüzde 50 az su, yüzde 50 az enerji kullanacak şekilde geliştirmeleri için yönlendirdi. İçecek üreticileri, uzun vadeli stratejilerine, suyun tekrar kullanımı, ikmali, tutumlu kullanımı ve çevreye dönüşümünü ekledi. Sürdürülebilirlik, karlılık ile çevre ve toplumu iyileştirmek arasında bir takas değildir. Sürdürülebilirliği bir şirketin stratejisine eklemek, şirketin sürdürülebilir değer yaratmasına olanak verir. 21. Yüzyılda, alışagelmiş şekilde iş yapış şeklini devam ettirmek, “özen ve titizlik” ilkelerini ihmal etmek olur. Mahkemenin, yönetim kurulu üyelerinin mantıklı herhangi bir kişiden bekleneceği şekilde özen ve titiz davranmasını gerektiren Avustralya Ticaret Kanunu’nun 180 nolu maddesine göre ele aldığı Centro kararında mahkeme, üyelerin mantıklarını mali tablolara yansıtması gerekliliğini dile getirmiştir.Mahkeme, yönetim kurulu üyesinin kendi bilgisi veya bilmesi gerekenler, vakıf olduğu veya olması gerekenler ile mali tabloları değerlendirmesi gerektiğini belirtmiştir. Mahkeme, hiçbir yönetim kurulu üyesinin değişen dünyamızın gerektirdiği bilgi ve farkındalığın gerisinde kalarak, şirket için önemli nitelikteki sürdürülebilirlik konularını göz önüne almadan ve bunları uzun vadeli stratejiye eklemeden “özen ve titizlik” görevlerini yerine getiremeyeceğini söylemektedir.

>> Hissedarların üstünlüğü ve kâra odaklanan kurumsal yönetim yaklaşımı geçmişin düşüncesidir. Bugünün kapsayıcı kurumsal yönetim yaklaşımı, karar verme sürecinde paydaşların ihtiyaçlarını, menfaatlerini, beklentilerini dikkate almak; fakat aynı zamanda iş kararı alırken şirketin çıkarına olacak şekilde şirketin defter değerini değil toplam ekonomik değeri maksimize edecek şekilde olmasıdır.

Generation Yatırım Yönetimi tarafından yapılan açıklamada “Uzun vadeli yükümlülükleri olan emeklilik fonları, devlet fonları ve diğer yatırımcılar, varlık performansları ile yükümlülüklerinin vadesinin uyumuna dikkat etmelidir. Bu nedenle, ESG konularının entegrasyonu şirketlerin uzun süreli yaşayabilmesine önemli bir etki sağlar.” demektedir. Bu bugünkü hissedarların yaptığı yatırım analizlerinde olmak zorundadır. Hollanda’daki APB ve Amerika’daki CALPERS gibi büyük emeklilik fonları kısa vadeli kapitalizmden vazgeçip sürdürülebilir kapitalizmi ve entegre düşünmeyi desteklemeye başladılar.

>> Biz 21. Yüzyıl problemlerine, aslında bu problemlere sebebiyet veren 20. Yüzyıl düşünce yapısı ile çözüm bulamayız. Düşünce yapımızı değiştirerek entegre raporlamayı uygulamalıyız.

Dolayısıyla, yeni sermaye toplamak ya da halka açılmak isteyen şirketler sorumlu yatırım gerekliliklerini yerine getirmeli ve düzenli olarak kontrol edilen kaliteli bir tedarik zinciri davranış kuralları oluşturmalıdır. Bu piyasa güçleri şirketleri entegre raporlamaya mecbur etmektedir.

Entegre düşünme devrimi tamamlanmıştır. Şirkete ait olan kale hücuma uğramıştır. Gelişim sadece entegre raporlama formundadır. IIRC’nin çeşitli ülkelerden aldığı pek çok yorumda, entegre düşünme üzerine genel bir ortak fikir oluşmuştur. Tek tartışma entegre raporlamanın şekli üzerinedir. Büyük organizasyonlar, büyük muhasebe kurumları, dünya çapındaki kurumlar entegre raporlamayı geleceğin yolu olarak kabul etmişlerdir. Avustralya’da İş Dünyası Raporlama Liderleri Forumu, Bilgi ve Ekonomi Toplumu’nun bir parçası olarak kurulmuştur. Avustralya Finansal Raporlama Konseyi’nin entegre raporlama üzerinde özel bir çalışma grubu vardır. Avustralyalı enerji şirketleri entegre raporlamaya ciddi önem vermektedirler; çünkü sınırları olmayan elektronik dünyasında, artık sorumlu yatırımcı olarak hareket eden sermaye sahiplerinden enerji finansmanı tedariği için bir yarış halindedirler.

Entegre raporlama anlayışının zamanı gelmiştir.

Konuşma diliyle söylediğimizde; yaptığını söyle, söylediğini yap ve bunları entegre raporlamana açık ve anlaşılır şekilde yaz.

Bir ulus fikirden yoksun olarak var olamaz. İnsanlar fikir yokluğunda var olamazlar. Bugün buradaki tartışmamızın ana konusu, endüstri devriminin oluşmasındaki ana etkenin tüzel kişilik ve sınırlı sorumluluk fikrinin olduğudur. Burada ve buna benzer birçok benzer örnekte de gördüğümüz üzere; fikirlerin tarih sürecini nasıl etkilediğini gözlemleyebiliyoruz. Biz aslında, kurumsal raporlamayı ve kurumsal davranışı yeniden şekillendirecek olan entegre raporlama fikrinin başlangıcının sonundayız.

Biz 21. Yüzyıl problemlerine, aslında bu problemlere sebebiyet veren 20. Yüzyıl düşünce yapısı ile çözüm bulamayız. Düşünce yapımızı değiştirerek entegre raporlamayı uygulamalıyız. Artık hissedarların üstünlüğü ve kara odaklanmayı karar verme aracı olarak kullanamayız. Aslında karar verme mekanizmamız, birbiriyle bağlantılı olan finans, insan, doğal, sosyal, üretilmiş ve entelektüel sermayeyi de dikkate alarak finans, toplum ve çevre üçlüsü çerçevesinde olmalıdır. Şirketler, yeni kapitalistlerin, yani hepimizin, uzun dönemli ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek şekilde, şirketin sürdürülebilir olarak değer yaratabileceği konusunda bilgiye dayalı değerlendirme yapabilmemiz için açık ve anlaşılabilir bir dilde raporlamalıdır. Bu kısaca, sürdürülebilir kapitalizmdir.

Entegre raporlama anlayışının zamanı gelmiştir.

Top